İYİ Partili Buğra Kavuncu’nun Milli Eğitim Bakanı’na verdiği soru önergesi, Türkiye’de 2015-2023 arasında 3 milyon öğrencinin üniversiteyi bıraktığını ortaya koydu. Vahim tabloyu değerlendiren Prof. Dr. İskender Öksüz “Eğitimde strateji ve hedefler belirsiz. Sınavlarla dolu süreci tamamlayan sonunda iş bulamıyor. Gençler ‘Okuyup da ne olacak?’ diyerek eğitimden kopuyor.
SEMA KIZILARSLAN
EĞİTİMDE ALARM ZİLLERİNİ ÇALDIRAN TABLO
3 milyon öğrenci üniversiteyi bıraktı. Milli Eğitim Bakanı’nın bir soru önergesine verdiği cevap, eğitimde endişe verici tabloyu gözler önüne serdi. Cevaba göre, geçen yıl 617 bin 250 öğrenci üniversite eğitimini bıraktı. 2015-2023 yılları arasında bu sayı 3 milyona ulaştı. KARAR’a konuşan uzmanlar ise eğitimde stratejik bir planın eksikliğine ve mevcut politikaların sadece göz boyamaya dönük olduğuna dikkat çekti.
Türkiye, kişi başına düşen üniversite öğrenci sayısında açık ara Avrupa’nın zirvesinde yer alıyor. Mezun sayısının artmasıyla ‘üniversiteli işsizler’ kitlesi de büyüyor. İYİ Parti Grup Başkanvekili Buğra Kavuncu, konuya ilişkin 18 Ocak’ta Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in cevaplaması talebiyle üniversite eğitimini yarıda bırakan öğrencilerle ilgili bir soru önergesi verdi. Tekin verdiği cevapta, YÖK Strateji Geliştirme Başkanlığı’nın verilerine göre, 2023 yılında üniversitelerden ayrılan öğrenci sayısının 617 bin 250 olduğu söyledi. 2015’te 98 bin öğrenci üniversiteden ayrılırken, bu sayı 2017’de 150 bin oldu. 2018 yılından bu yana ise 300 binin üzerinde seyrediyor. 2019 yılında üniversiteden ayrılanların sayısı 538 bine kadar çıktı. Son olarak, 2022’de bu sayı 390 bin oldu. Verilere göre, 2015-2023 arasında toplamda 2.917.250 öğrenci üniversiteden ayrıldı.
GENÇLER, ‘OKUYUNCA NE OLACAK Kİ?’ DİYOR: Türkiye’deki eğitim sisteminin yapısal sorunları ve bu sorunların ülkenin ekonomik ve sosyal gelişimi üzerindeki olumsuz etkilerini KARAR’a anlatan yazarımız Prof. Dr. İskender Öksüz, eğitimin strateji ve hedeflerinin belirgin olmadığına, eğitim sürecinin öğrenciler için bir dizi sınavdan ibaret olduğuna dikkat çekti. Sürecin bir ritüel gibi sınavlarla dolu bir süreç olduğunu ve öğrencilerin bu süreci sabırla tamamladıklarını ancak sonunda iş bulma, istihdam ya da üretim anlamında bir fırsatla karşılaşamadıklarını belirten Öksüz, üniversite eğitimini bırakan gençlerin ‘Okuyup da ne olacak?’ sorusunu sorarak eğitimden koptuklarını belirtti:
BAKANLIK DA CEVABINI BİLMİYOR: “Durumumuz, Ronald Dore’un 1976’da koyduğu tanımla ‘Diploma Hastalığı’dır. Dore, ‘Sanayileşmemiş ülkelerde üniversitelerin sadece giriş kapılarında değil, çıkış kapılarında da kuyruk vardır.’ der. 1976’nın ‘sanayileşmemiş’ ifadesi yerine bugün ‘ileri teknoloji ürünleri üretemeyen’ deyimini kullanabiliriz. Dore, okul açmanın, mezunları istihdam edecek ekonomiyi yaratmaktan çok daha kolay olduğunu söylüyor. Nitekim biz bol üniversite ve kontenjanla giriş kapısındaki kuyruğu epey azalttık. Peki, çıkış kapısı? ‘Okuyup da ne olacak?’” Sayın Kavuncu’nun Millî Eğitim Bakanı’na yönelttiği sorular tam da bu göremediğimiz stratejiyi sorguluyor. “Nedir?” diyor. Maalesef sorduğu dört sorunun hiçbirine cevap alamamış. Muhtemelen bakanlık da o soruların cevaplarını bilmiyor.”
TÜRKİYE, EĞİTİM KONUSUNDA ÇÖLLEŞİYOR: Türkiye’nin entelektüel birikiminin yetersiz kaldığını ve nitelikli akademisyenlerin ülkeyi terk ettiğini, dolayısıyla Türkiye’nin entelektüel anlamda bir ‘çölleşme’ yaşadığını söyleyen İYİ Partili Buğra Kavuncu, Türkiye’nin kalkınmasının önündeki en büyük engellerden birinin de eğitim politikasındaki kalitesizlik olduğunu belirtti: “Bugün yaşadığımız birçok sorunun temelinde, eğitimdeki kalitenin istenilen seviyede olmaması yatıyor. Çünkü Türkiye’nin kalkınmaya ihtiyacı var. Herkesi üniversite diplomalı yapma anlayışıyla göz boyamaya yönelik bir politika yürütülüyor. 12 bin akademisyen ülkeyi terk etmiş. Beyin göçü yaşıyoruz. Türkiye, entelektüel anlamda kaliteli eğitim almış kadroları muhafaza edebilme konusunda adeta çölleşiyor.”