Görüşler

Okullar açıldı!

Okullar açıldı!

Zafer Çelik, “Çocukların bedensel, zihinsel, kültürel ve ruhsal olarak daha sağlıklı bir şekilde gelişimleri için okulları açık tutmak alınması gereken bir risktir. Çocukların mutlulukları, refahları ve gelecekleri için bu adımın atılması bir zorunluluktur” diyor.

Birbuçuk yıldır yazdığım yazılarda pandemi dönemindeki tüm zorluklara rağmen okulların açılmasının en önemli politik öncelik olması gerektiğini, bu konuda gerekli tüm önlemler alınarak okulların ilk olarak açılan ve en son kapatılan kurumlar olmaları gerektiğini vurgulamıştım. Ancak pandemi sürecinde Millî Eğitim Bakanlığı, karar almaktan imtina etmiş, sorumluluğu ve kararları bilim kuruluna, Sağlık ve hatta İçişleri Bakanlığına bırakmıştı.

Millî Eğitim Bakanı’nın değişmesi ve yeni bakan Mahmut Özer’in göreve ilk geldiği andan itibaren okulları açmanın en önemli öncelik olduğunu vurgulaması ile okulların açılması konusunda umutlar arttı. Görünen o ki Bakan Özer, okulları açma konusunu gündemde tutmuş, Sağlık Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı nezdinde okulların açılmasının en önemli politik öncelik olduğu söyleminin benimsenmesini sağlamıştır. Bunun sonucu olarak 1 Eylül itibarıyla ana sınıfları ve birinci sınıf çocukları için, 6 Eylül itibarıyla da tüm kademelerde okulların tam zamanlı olarak açılması kararı alındı, okullar da açıldı. Pandeminin başından beri okulların açılmasının en öncelikli politika olması gerektiğini vurgulayan biri olarak, ilaveten, bir ebeveyn olarak, okulların açılmasını en öncelikli politika olarak tanımlayan ve bu konuda çaba gösteren ve politik söylemi dönüştüren Bakan Özer’e müteşekkirim.

Pandemi devam ediyor, hatta tüm dünyada dördüncü dalga yaşanıyor, Türkiye’de ise vaka sayıları yüksek bir düzeyde seyrediyor. Okulları bu süreçte açmak bir risk değil mi? Bu soruya verilecek cevap çok basit. Evet. Okulları açıldığında çocukların, öğretmenlerin, biz ebeveynlerin hastalığa yakalanma riski var. Ancak, okulları açmamanın neden olduğu olumsuz etkiler çok daha büyük. Çocukların bedensel, zihinsel, kültürel ve ruhsal olarak daha sağlıklı bir şekilde gelişimleri için okulları açık tutmak alınması gereken bir risktir. Çocukların mutlulukları, refahları ve gelecekleri için bu adımın atılması bir zorunluluktur.

Dünyada çocuklarını en uzun süre okuldan uzak tutan ülke olarak Türkiye’nin çocuklarını artık okulun dışında tutmak gibi bir lüksü kalmamıştır. Buna ilaveten, yapılan araştırmalara göre, hastalığa yakalanma riski, okullarda çok daha düşüktür. Hastalığa yakalanma riski, kontrolün çok daha düşük olduğu düğünlerde, plajlarda, farklı kutlama ortamlarında ve kalabalık eş-dost ziyaretlerinde çok daha yüksektir.
Dünya ve Türkiye’deki okullarda

Covid-19 tedbirleri

Bir çocuğun, ebeveynin ve öğretmenin okulların açılması için alınan önlemlerin yeterli olup olmadığını sorması son derece meşrudur. Vaka sayılarının çok düşük olmaması, sürekli olarak Covid-19 varyantları ile ilgili kamuoyunda bilgi kirliğinin bulunması bu soruyu ve kaygıları haklı kılmaktadır.
Türkiye’de okulların açılması için alınan önemleri, farklı ülke örnekleri ile kıyaslamak bize tartışma için önemli bir başlangıç imkânı sunacaktır. Bu çerçevede, Türkiye’deki okul açma politikalarını daha yakından incelediğim Birleşik Krallık, ABD-Kaliforniya, Kanada-Alberta, Almanya-Berlin ve Brandenburg eyaletlerindeki okulları açma politikaları ile kıyaslayacağım.

Genel olarak Türkiye’de alınan önlemler ile yukarıda sayılan bu ülkelerde alınan önlemler benzerdir. Bu yazının yayınlandığı tarihlerde bahsedilen tüm ülke/bölgelerde okullar açılmış olacak. Covid-19 güncel vaka sayısına göre Büyük Britanya ve ABD’de vaka sayıları Türkiye’den çok daha yüksek, Kanada ve Almanya’da ise çok daha düşüktür. Okulları açmada takip edilen temel ilkeler şu şekildedir:

1 -Türkiye’de çocukların ve öğretmenlerin okula maske ile gelmesi ve sınıflarda maske ile bulunması gerekmektedir. Birleşik Krallık hariç incelenen tüm ülke/bölgelerde sınıflarda ve kapalı alanlarda Türkiye’deki gibi öğrenci ve çalışanlar maske takmalıdır. Birleşik Krallık’ta ise sınıflarda ve kapalı alanlarda maske takılması önerilmemektedir.

2 -Türkiye’de aşı olmayan öğretmenlerin haftada iki gün test yaptırması gerekmektedir. Bu testler devlet hastanelerinde ücretsiz yapılacaktır. İncelenen ülkelerde aşı olmayanlardan düzenli test istenmektedir. Örneğin Almanya Berlin ve Brandenburg’da öğrenci ve çalışan herkesin ilk üç haftada 3 kez sonraki süreçte haftada 2 kez test olması gerekmektedir.

3 -Türkiye’de sınıflarda sosyal mesafenin düzenlenmesinde okulun imkanları ve öğrenci sayısı dikkate alınarak bir çalışma yapılması gerektiği belirtilmiştir. İncelenen ülkelerde somut olarak sınıflarda sosyal mesafeye ilişkin ifadeler bulunmamaktadır.

4 -Türkiye’de sınıfların havalandırılmasına özen gösterilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Diğer tüm ülkelerde de mekanik bir şekilde havalandırma sağlanmayan yerlerde sınıfların sürekli havalandırılması ve pencerelerin açılması önerilmektedir.

5 -Türkiye’de hem kişisel hem de okulların temizliğine ve hijyenine özen gösterilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Bunun için okullara ek hijyen ve temizlik malzemesi sağlandığı ve ek temizlik personeli görevlendirildiği Bakanlık tarafından ifade edilmiştir. Diğer ülkelerde de temizlik ve hijyene dikkat edilmesi gerektiği vurgulanmaktadır.


6 -İncelenen ülkelerde risk değerlendirmesi yapılması gerektiği belirtilmektedir. Daha açık ifade ile çocukların okula geldiğinde ateş vb. gibi belirtilerinin olup olmadığının kontrolünün yapılması, rahatsızlığı olanların okula alınmaması gerektiği ifade edilmiştir. Türkiye’de benzer bir uygulama önerilmektedir.
Kısacası Türkiye’de alınan önlemler dünya örnekleri ile benzerdir. Aslında alınan önlemler pandeminin başından beri öğrendiğimiz maske, mesafe ve hijyen bileşenlerinden oluşmaktadır.

Daha fazla sorumlu davranılmalı!

Okulların açılması konusundaki riskleri daha iyi bir şekilde yönetmek için tüm toplum çok daha sorumlu davranmalıdır. Yeni ve geleneksel medya, doktorlar ve özellikle eğitimciler, öğretmenlerin temsilcisi olan sendikalar ve ebeveynler bu süreçte çok daha dikkatli davranmalıdır.

Özellikle geleneksel ve yeni medya habercilik yaparken, haberler konusunda çok daha titiz davranılmalı, dedikoduları ya da yeterli kanıtı olmayan ve bilimsel temeli olmayan açıklamaları yaymaktan kaçınılmalıdır. Haber yaparken, haber ve kaynağı iyi incelenmelidir. İkinci olarak, bir okulda, bir öğrencide ya da bir öğretmende vaka görüldüğünde bu büyük bir kriz olarak sunulmamalıdır. Nasıl ki yemek yediğimiz bir restoranda, çalıştığımız işyerinde, ziyaret ettiğimiz evlerde, düğünlerde, otellerde, bir vaka görüldüğü zaman, tüm ülkede restoranların kapanması, ev ziyaretlerinin, düğünlerin vb. yasaklanması istenmiyorsa, okulların da kapanmasını talep eden bir politika benimsenmemelidir. Bir ya da birkaç vaka üzerinden tüm ülkedeki çocukları etkileyecek bir karar alınmamalıdır.

Bu süreçte alan uzmanlığı olmayan doktorlar Covid-19’un yayılımı, özelliği vb. konularda açıklama yapmamaya özen göstermelidir. Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu şimdiye kadar yapmadığı şeyi yaparak ellerindeki verileri araştırmacılarla paylaşmalı, kamuoyuna daha ayrıntılı bilgi sunmalıdır. Açıkçası ülkedeki 20 milyon çocuğun eğitim kaderi, bir çocuk doktorunun muayenesinde karşılaştığı birkaç vaka üzerinden belirlenmemelidir.

Öğretmenler ve onların temsilcileri sendikaların öğretmen sağlığı konusunda endişe etmeleri normaldir. Ancak mesleki sorumluluk gereği sorumlu oldukları çocukların sağlıklarını, gelişimlerini, eğitimlerini ve refahlarını da düşünmeliler. Okulları kapatmak için uğraşmak yerine hem öğretmenler hem de çocuklar için okulların en güvenli bir şekilde nasıl açık tutulacağı konusunda uğraş vermeliler. Bakanlığı ya da iktidarı eleştireceklerse okulları kapatmadığı için değil, okulları açma konusunda yeterince etkili bir şekilde çalışmadığı, gerekli önlemleri almadığı için eleştirmeliler. Buna ilaveten, hükümetin ve bakanlığın gerekli önlemleri almasını sağlamak için baskı oluşturmalılar.

En önemli sorumluluk ebeveynlere düşmekte. Veliler iş ve özel hayatlarında kurallara sıkı bir şekilde uymalılar. Hastalığa yakalanan bir velinin, çocuğuna virüsü bulaştırdığında tüm sınıfın iki haftalığına okuldan uzak kalacağını dikkate alması gerekir. Bunun için hastalık yayılım oranları azalıncaya kadar, kalabalık ortamlardan uzak durmalı, katılmak gerektiğinde maske, mesafe ve hijyen kurallarına uymalıdır.

Okulları açık tutmayı başarmalıyız!

Türkiye’de okulların açık kalması gerektiği, okulların en erken açılması ve en son kapatılması gereken kurumlar olduğu gerçeği artık politik söylemin merkezi haline gelmiştir. Çocukların akranlarıyla birlikte okulda buluşmalarını sağlamak; onların bedensel, ruhsal, duygusal, sosyal ve kültürel olarak sağlıklı bir şekilde gelişimlerini temin etmek için okullar açık kalmalıdır. Okulların açık kalmasını sağlamak tek başına Bakanlığın, okulların ve öğretmenlerin yapabileceği bir şey değildir. Başta ebeveynler, çocuklar ve öğretmenler olmak üzere herkes gerekli kurallara okul dışındaki özel hayatlarında da uymalıdır.
Toplumun tüm kesimleri gerekli sorumlulukları yerine getirirse okulları açık tutmayı başarabiliriz. Ancak okulları açık tutmayı başarırsak, pandemi döneminde çocukların yaşadıkları sorunları ve bu sorunları aşmak için yapacaklarımızı konuşabiliriz. Umarım, en kısa sürede okulları açmanın önemini değil, çocukların yaşadıkları olumsuzlukları aşmak için bundan sonra yapılması gerekenleri konuşuruz.

ZAFER ÇELİK KİMDİR?

ODTÜ Sosyoloji Bölümünde 2000’de lisansını, 2002’de yüksek lisansını, 2012’de Hacettepe Üniversitesi Sosyoloji Bölümünde doktorasını tamamlayan Zafer Çelik; doktora çalışmaları süresinde Chemnitz Teknoloji Üniversitesinde ve Berlin Humboldt Üniversitesinde misafir araştırmacı olarak bulundu. Çelik, bir müddet Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okullarda öğretmen olarak, daha sonra ise aynı Bakanlıkta yönetici olarak çalıştı. 2013 yılından itibaren Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nde öğretim üyesi olarak çalışmaktadır.

d1106b16-107a-4363-9ee9-85fa15e7ee9c.jpg

YORUMLAR (7)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
7 Yorum
Bunlar da İlginizi Çekebilir