CHP’nin 7’nci Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu “Türkiye’de toplumsal zeminde çürüme ve buna bağlı olarak sosyal çözülmeler yaşanıyor. Bunun sorumlusu da ülkeyi yönetenler” görüşünü dile getiriyor.
'Moral Hazard’ iktisat literatürünün önemli kavramlarından birisi. Dilimize ‘Ahlaki Tehlike’ ya da ‘Ahlaki Zarar’ diye çevriliyor. Ama ben yazının başlığına ‘Çürüme’ dedim… Çünkü bugün yaşadığımız sorun ‘ahlaki tehlike’yi de aştı, resmen çürüyoruz… Toplumsal zeminde çürüme ve buna bağlı olarak sosyal çözülmeleri görüyor, yaşıyoruz.
Önce şu soruyu soralım. Bir toplumda çürüme başlamışsa hatta giderek derinleşiyor ve yaygınlaşıyorsa bunun sorumlusu kimdir?
Bunun yanıtı çok açıktır. Ülkeyi yönetenler toplumsal zeminde çürümenin sorumlularıdır. Çünkü izledikleri politikalar, aldıkları kararlar ülkenin ve o ülkede yaşayanların geleceğini belirler. Yani balık baştan kokar diyoruz ama kokunun kuyruğa kadar sirayet ettiğini de artık biliyoruz…
Toplumsal çürümenin iki ana ekseni vardır hukuk ve ekonomi… Yani iki ana eksendeki bozulma toplumsal çürümeye kaynaklık yapar.
BİRİNCİ EKSEN-HUKUK
Bozulduğunda toplumsal çürümeye kaynaklık eden hukuku, Adalet Bakanlığı aday memurlar için hazırladığı eğitim notunda şöyle tanımlıyor. “Hukuk, devletin yetkili organları tarafından toplumsal ilişkileri düzenlemek amacıyla konulan, maddi yaptırıma bağlanmış olan ve uyulması zorunlu kuralların oluşturduğu sistem…”
Yani diyebiliriz ki, yaşamın üzerine bina edeceğimiz zemin sağlamsa her sorun akılcı politikalarla çözülebilir. O zeminin adı hukuktur. Anayasadır, yasalardır… Daha açıkçası bir toplumu kaynaştıran harcın adı hukuktur.
Buradaki temel sorun, yasalarda öngörülen hukuk kurallarının herkese eşit uygulanıp uygulanmadığıdır. Hukukun olmadığı yerde adaletin tecelli etmeyeceğini Mısırdaki sağır sultan da biliyor. Hukukun işlemediği ve dolayısıyla adaletin tecelli etmediği ülkede toplumsal çürüme hız kazanır. Devlete ve adalete duyulan güven temelden sarsılır. Hukuk ekseninde çürüme, sağlam zeminde çözülmeye yol açar ve zemin önlem alınmazsa bir süre sonra bataklığa dönüşür. Toplum öyle bir noktaya savrulur ki, yolsuzluğun kutsandığı, vicdan denen sesin duyulmadığı, ahlaksızlığın kurumsallaştığı bir yapı ortaya çıkar… Bu bağlamda…
Bir ülkede;
- Güçler ayrılığı ilkesi yok edilir, devleti yönetme gücü bir kişiye teslim edilirse, bir sorun var demektir.
- Hakimler; anayasaya, kanuna, hukuka ve vicdani kanaatlerine göre değil de siyasal otoritenin telkini doğrultusunda karar veriyorlarsa bir sorun var demektir.
- Yürütme organı yargı kararlarına uymuyor, gereğini yapmayanlardan hesap sormuyorsa bir sorun var demektir.
- Tefeciler, uyuşturucu baronları, silah kaçakçıları, kara paracılar ortalıkta cirit atarken Volkswagen, Honda, LG Energy, BP gibi ülkeye döviz kazandırma potansiyeli bulunan küresel şirketler Türkiye pazarını terk ediyor ya da yatırım yapmaktan vazgeçiyorsa bir sorun var demektir. (Kirli para temiz parayı kovuyor)
- Kara paracılar, uyuşturucu baronları, yargı mensupları ve politikacılara rüşvet dağıtarak cezadan kurtuluyorlarsa bir sorun var demektir.
- Bir savcı Hakimler Savcılar Kurulu’na yazdığı yazıda, yargıda oluşan çetelerden söz ediyorsa bir sorun var demektir.
- Anayasa Mahkemesi kararlarına yargı ve bürokrasi uymuyorsa bir sorun var demektir.
Yaşadığımız bu örnekleri çoğaltabiliriz. Ancak sadece bu örnekler bile, zeminin giderek bataklığa dönüştüğünü yani toplumsal çürümenin giderek arttığını bize gösteriyor. Rüşvet alanların büyükelçi atandığı bir ülkede artık adaletten ve liyakatten söz edebilir miyiz?
İKİNCİ EKSEN-EKONOMİ
Ekonomiyi kabaca; “sınırsız ihtiyaçlara karşın, var olan sınırlı kaynakları etkin ve etkili kullanmaktır” şeklinde tanımlarız. Ekonomide bu politikayı izlediğinizde, gelir dağılımından kalkınmaya, fiyat istikrarından üretime kadar yığınla soruna sağlıklı bir planlamayla ve iyi işleyen bir hukuk zemininde çözüm üretirsiniz. Dolayısıyla ihtiyaçları toplumsal çıkarları gözeterek giderirsiniz. Ve bunları yaparken de ‘halka hesap vermeyi’ ihmal etmezsiniz. Çünkü siyasal iktidarın harcadığı para, yönetenlerin parası değil, halkın parasıdır. Bu yönetim tarzı toplumda ahlaki davranışı güçlendirir ve kurumsallaştırır. Aksinin yapılması ise toplumsal çürümeye yol açar.
Bir ülkede;
- Asgari ücretliler vergi verirken, ‘kur korumalı mevduat’ adı altında milyarlarını bankaya yatıranlar bu devlete 5 kuruş vergi ödemiyorlarsa bir sorun var demektir. (2023 yılının ilk altı ayında bunlara ödenen 150 milyar liradan tek kuruş vergi alınmadı)
- Milyonlarca insan iş ararken, işsizken, birileri 4-5 yerden aylık alıyorsa bir sorun var demektir.
- Türkiye Cumhuriyeti devletinde kamu ihalelerini (!) döviz cinsinden yapıp, 5’li çetelerin gelir garantilerini döviz cinsinden sağlıyorsanız bir sorun var demektir… (Bu konuda yıllardır halka ve milletvekillerine bilgi verilmemektedir. Bu milletin sırtına bindirilen yükün gerçek rakamı bilinmemektedir)
- Daha acı olanı ise verilen ihalede garanti edilen yabancı para hangi ülkeninse, o ülkedeki yıllık enflasyonu da bu milletin sırtına ayrıca yıkıyorsanız bir sorun var demektir.
- “Faiz haramdır, Kur’an’da ‘nas’ var” deyip, iktisat bilimine aykırı karar aldıktan ve bunun faturasını bu milletin sırtına yıktıktan sonra, faizi artırıp ‘faziletli döngü’ noktasına geldiyseniz bir sorun var demektir.
- Milyonlarca insan açlık sınırının altında bir gelirle hayata tutunmaya çalışırken, o ülkenin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı “Ülkemizde aşırı yoksulluk ve açlık sınırı içinde yaşayan kişi bulunmamaktadır” derse bir sorun var demektir.
- Emek harcamadan, alın teri dökmeden ‘köşeyi dönme’ hevesi yaygınlaşıyor ve kalıcılaşıyorsa bir sorun var demektir. (Debdebeli hayatlarını gün ışığına çıkarmaktan çekinmeyen sosyal medya fenomenlerinin devasa tutarlarda kara para aklama çabaları hepimizin gözü önünde gerçekleşiyor. Fenomenler toplumsal tepkiyi azaltmak için tutuklanıyor ama kirli paranın asıl sahipleri korunuyor.)
- ‘Yeraltı dünyası’nın, yani mafyanın, uyuşturucu baronlarının ekonomik gücü (uyuşturucu, kara para aklama, kumar, fuhuş, mala çökme gibi faaliyetler sonucu elde edilen gelir) sürekli büyüyor ve bu ‘kayıt dışı’ güç, siyaset ve yargı dünyasını kontrol edecek noktaya geliyorsa bir sorun var demektir.
- Ve Türkiye OECD’ye bağlı Mali Eylem Görev Gücü (FATF) tarafından ‘kara para, uyuşturucu ve terörün finansmanı’ alanlarında gereken çalışmayı yapmadığı için ‘gri liste’ye alınıyorsa (21 Ekim 2021) bir sorun var demektir.
SONUÇ
Toplumsal çürümenin yarattığı bataklık zemin kolektif kayıtsızlığı, duyarsızlığı da beraberinde getirir. Ahlaki değerlerin yitirilmesi bu süreçle birlikte başlar. Dolayısıyla ‘altta kalanın canı çıksın’ düşüncesi toplumsal birlikteliğimizi derinden sarsar. Çünkü ‘ahlaki tehlike’ kendiliğinden ortaya çıkmaz. Hukuk düzeninin adil biçimde işlemediği koşullarda belirir, önlem alınmazsa kurumlaşır. Bu bağlamda istek şarkıyı söylemediği için öldürülen sanatçı gerçeği kulağımıza küpe olmalı…
Çürümenin yarattığı bir diğer gerçek de, yoksulluğun, gelir adaletsizliğinin alt gelir gruplarınca kabullenilmesi… Bu kabullenme toplumsal duyarsızlığa yol açmakta, daha acı olanı ise yurttaşı ‘hak arama’ talebinden uzaklaştırmaktadır. Bu süreçte yoksulluğu kader olarak kabul ettiren iktidar, daha sonra yoksulları kendine bağımlı hale getirmektedir. Bugün alt gelir gruplarının, sınırlı sayıdaki üst gelir grubuna kaynak aktardığını ve ekonomi politikasının da bunun üzerine inşa edildiğini biliyoruz.
Bu girdaptan çıkışın ilk kuralı gerçek anlamda demokrasiye geçiş ve siyaseti kirlilikten arındırmaktır. Arkası kendiliğinden gelir…
bunların tamamı doğru tespitler. kabul. peki tüm bunlar olurken siz sayın kılıçdaroğlu ne yapıyordunuz?
Yanıtla (4) (0)-hukuk çiğnenirken,
-hayat pahalılığı artarken,
-kamu kaynakları hızla tüketilirken,
-toplum kutuplaştırılırken, insanlar dışlanırken,
-adam kayırma, iltimas, torpil, hak yenmesi artarken,
-eğitim ve öğretim önemsizleştirilip tabela üniversiteleri açılırken,
saymakla bitmez de! siz ne yapıyordunuz. öyle ya? ana muhalefet sizdiniz?
Soru kısmen haklı, esas soru şöyle olmalı: tüm bunlar olurken biz ne yapıyorduk? Seçmen ne yapıyordu? Oy veren her vatandaş en az Kılıçdaroğlu kadar sorumludur.
Yanıtla (0) (0)Sayın başkan meclis grubunu buraya taşımış, yeni bir şey söyleyememiş. Keşke derdimize çare olacak bir şey görsek, ancak şikayet dışında bir icraat(Belediye vs) ve öneri bulunamamış.
Yanıtla (0) (0)Söylediklerinizin hepsi doğru,ancak millet ittifakını kurmak dışında izlediğiniz politika yanlıştı,İktidarın hukusuzluklarını kabullendiniz,karşı çıkıp istifa edip halka inecektiniz bunu yapmadınız, cesur olamadınız.İktidarın şartlarında gireceğiniz seçimleri kazanamayacağınızı bile bile buna razı oldunuz.Sorun buradaydı.Ànayasaya göre 3.kez aday olamıyordu siz buna karşı çıkmadınız.Mazlumların hakkını savunmadınız.Yüzbinlerce KHK'lıyı ve cezaevlerinde yatan siyasî suçlu masumları savunmadınız,
Yanıtla (1) (0)Aklınıza,gönlünüze ve kaleminize sağlık sayın Kemal Kılıçdaroğlu ???????????????? Sağ olun.Var olun.Siz tam bir devlet adamısınız.Yaşadığımız süreçte sizin gibi değerli saygın insanlara ülkemizin ve yaşadığımız evrenin o kadar çok ihtiyacı var ki.Sağlık,huzur,vefa,hoşgörü,iyilik,güzellikler hayat boyu sizinle ve ailenizle olsun sayın değerli büyüğüm Kemal Kılıçdaroğlu.
Yanıtla (0) (0)Devlet falan çökmez ama bir tepki niyetine, büyük b,r toplumsal kültür revizyonu, dönüşümü başlatmak niyetine, siyaset kurumu, milketvekilleri topyekün ya da akli selim olanlar, vicdanlı olanlar, toplumsal dönüşümden yana olanlar, sine-i millete dönmeli ve taşın altına ellerini soktuklarını, "sil baştan" gibi, büyük bir "toplumsal reset" ve format atmanın ilk adım olarak topluma GÖSTERMELİ siyaset kurumu siy ve siyasetçiler...
Yanıtla (0) (0)Peki bütün bunlar yaşanırken "Akp bölünecek, millet ekonomik anlamda iyice perişan olup Akp'ye oy vermekten vazgeçecek" şeklinde düşünüp beklemekten başka muhalefet ve muhalefeti yöneten aktörler ne yaptı?
Yanıtla (2) (0)Geriye dönüp bakmak ve biz nerede yanlış yaptıkı da araştırmak ne güzel bir şeydir.
Yanıtla (2) (0)Haddim olmayarak öneririm.
Saygılarımla.
Yazıdan yeni bir şey öğrenmedim ama Kemal Bey'i burada okumak güzel.
Yanıtla (2) (2)Haklısınız sayın kılıçdaroğlu. Çürümüş ortam.
Yanıtla (5) (3)Her insanın bir eksik yanı bir miktar günahı vardır. Ancak insanlar eksik yanının azlığı iyi yanının çokluğu ile birbirlerinden üstün olurlar. Sayın kılıçtaroğlu çok düzgün bir insan 6 siyasi partiyi bir araya getirmekte büyük başarı. 15 milletvekili vererek destek olduğu meral akşenerin masadan kalkması secimin kaybedilmesindeki en büyük etkenlerden biriydi. Siyasette bilemezsin kim dost kim düşman bazen tuttuğun eldir seni arkandan vuran.
Yanıtla (12) (4)Millet malesef dönüp dönüp aynı yanlışı seçer ise çürüme gayet doğal.. Kaliteli eğitim.. Hukuk.. Demokrasi.. Ahlak yok olmuş.. Ve
Yanıtla (6) (3)millet yaptığı tercihle kendini yoksulluğa et ekmek kuyruğuna geçim sıkıntısına sokmasıda çürümüşlüğün göstergesi
Bugün yaşananların devam etmesinin en önemli sebebi Kemal Kılıçdaroğlu'nun genel seçimlerde aday olup kaybetmesidir. , Genel seçimde tek aday olarak bugün gelinen noktanın sebebidir.
Yanıtla (14) (9)Kusura bakmayın ama tek çözüm seçim kazanmak
Yanıtla (6) (1)3) Neden toplumu tanımanıza ne hale geldiğini bilmenize rağmen rakibinizin en çok istediği adayı çıkardınız.
Yanıtla (14) (5)4) Şimdi ortamlarda "toplum çürümüş" Diye söyleyip yazınca bütün sorumluluğunuz gidiyor mu?
5) Hiç ozelestiri yapıyor musunuz. 6 tane "koca koca" lider aylarca toplumu oyalayıp bir aday üzerinde dahi ulaşamadınız. Aranızda ODTÜ birincisi, profesör vb. Olmasına rağmen en önemli mesele olan cb adaylığı konusunu bile topluma güven veren bir şekilde neticelendiremediniz. Şimdi toplumu suçla
Öncelikle yazara bu platformda olduğu için teşekkür ediyoruz. Okursa birkaç sorum olacak kendisine:
Yanıtla (11) (6)1) 10 yıldan uzun süre ana muhalefet genel başkanlığı yaptınız. "Çürüme" hep vardı. Siz 2023 seçimlerini kaybedince mi fark ettiniz.
2) Eğer daha önce fark ettiyseniz neden 2 yıl boyunca altılı masa adı altında toplanıp durdunuz ama en önemli konu olan cb adaylığı meselesini masanın mahreminde bile konuşmayıp son ana bıraktınız.
Tarih sizi saygı ile anacaktir.İkinci tura kalan seçim ve sonrasındaki genel başkanlığı kaybedeceğiniz ana kadar hariç gerçekten hem CHP hemde diğer millet ittifakı ve millet adına büyük başarılar elde ettiniz.Bir araya gelmez toplumsal barışı birlikteliği sağladınız.Şimdilik değil gelecek zaman buna şahitlik edecektir.Mahalli idareler seçiminden sonra ülke nin yeni partiye ihtiyacı vardır.Kurulmasını gerçekleştirebilirsiniz.
Yanıtla (8) (9)20 yıllık iktidarın 20 yıllık danışıklı muhalefitisiniz. Özellikle sizin döneminiz, sonucu iktidar tarafından belirlenmiş seçimlerin legalleştirilmesiyle geçti. Çürümüşlük demişsiniz ya.. aklıma danışıklı dövüş yaptığınız seçimler geliyor. Sayın Atilla Kart'ın Nevşin Mengü'ye yaptığı açıklamalarıyla ortaya çıkardığı ,en hafif tabirle, çürümüşlüğe ne dersiniz mesela? Son olarak sizin yonetiminizin tüm başarısızlıklarına ortak Ö.Özel ile ne değişecek? Ne yapmak istedi de siz engel oldunuz?
Yanıtla (13) (6)Bir ülkede,ki eger AYM.siyasallaşmamış,hukuk temelinde kalmışsa,o ülkenin yönetimi,hukuk temelinde kalmış bir AYM.yi dikkate almıyorsa,böyle bir yönetimi dikkate almaya,hukuk adına gerek yoktur.Hukuk ilkesel oldugu sürece,hukuka tabi olmayan yönetimin adı başka birşey olsa gerektir.Hukuk esastır.Ya hukukta,deger temelli olmaktan çıkmışsa?Orada terör ve kaos hayata yön verir.Syglr.
Yanıtla (6) (1)Yeni bir yazar doğabilir. Kaleminize sağlık sayın kılıçdaroğlu.
Yanıtla (9) (10)Sayın Kılıçdaroğlu,
Yanıtla (14) (4)Kaleme aldığınız yazı için çok fazla şey söylemeye gerek yok. Sadece kendi yönettiğiniz dönemde partiniz, kadrolarınız ve politikalarınızla gerçekten bu halkın ve toprakların hakkettiği muhalefi yaptığınızı düşünüyor musunuz? Kendi partiniz eliyle organize edilen patronaj, rant ve klik odaklı siyaset etme kültürüne meydan okuduğunuzu düşünüyor musunuz? Son olarak, inançlı birisi olarak hakikat, hak ve adalet için yeterli cesareti gösterdiğinize inanıyor musunuz? Saygılarla.
Toplum cürütüldügü icin Sayin Kilictaroglu'nun yillardir dile getirdigi bu tespiti kimse görmedi. Osmancik'ta görmemis, Günaydin Osmancik.
Yanıtla (2) (1)