CHP Sözcüsü Faik Öztrak, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin idam açıklamasına tepki gösterdi. İdam cezasına parti olarak karşı olduklarını belirten Öztrak, 'İdam cezası, ya gündemi değiştirme çabası ya da FETÖ'nün yurt dışına kaçan elemanlarına örtülü af çıkarma çabasıdır' dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, MYK toplantısının ardından açıklamalarda bulundu. MHP lideri Devlet Bahçeli'nin "İdam cezasının hukuk mevzuatımıza tekrar alınması, iğrenç ve ilkel suçların işlenmesini caydırabilecektir" açıklamasıyla bir kez daha gündeme gelen idam tartışmasıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Öztrak, "Nasıl yol seçeceğimiz açık. Biz sosyal demokrat bir parti olarak idam cezasına karşıyız. Ancak bu idam cezası, ya gündemi değiştirme çabası ya da FETÖ'nün yurt dışına kaçan elemanlarına örtülü af çıkarma çabasıdır" ifadelerini kullandı.
AK Partili bir vekilim oğlu için yaptığı 1500 kişilik düğünü hatırlatan Öztrak, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'ya seslenerek, "Bu ülkede yasa, hukuk, ceza bir tek fakir, fukara millete mı işliyor? Sağlık Bakanı, bu konuda bir şey diyebilecek mi? Yoksa Erdoğan’ın Giresun mitingde yaptığı gibi kör, sağır ve dilsiz rolünü mü oynayacak?" diye sordu.
Öte yandan Öztrak, Heybeliada'daki pandemi hastanesinin, Diyanet'e devredilmesi için de, "Şaka gibi" ifadesini kullandı. Öztrak, "Bence bunun arkasında ancak şu olabilir; Diyanet İşleri'nin ve Diyanet Vakfı'nın çok parası vardır, Saray bu hastaneyi vermek suretiyle onarsınlar istemektedir. Onları yaptırılıp derhal pandemi hastanesi yapılmalı" diye konuştu.
Öztrak'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"ÖZGÜR MEDYA SUSTURULUYOR"
"Tek adam rejimi milletimize gün yüzü göstermedi. Türkiye demokrasi endeksinde son iki yıldır geriye düştü. Her gün yeni bir antidemokratik bir karar veya eylemle karşı karşıya kalıyoruz. Özgür medya keyfi kararlarla susturuluyor. Milletin seçtiği belediye başkanları görevden alınıyor. Milletin sırtına bir gecede vergiler yükleniyor. Saray hükümetine muhalefet edenler hapse atılıyor. Saray'ın emrindeki RTÜK, Tele1'e ceza keserken, Atamızın kabrine hakaret eden müptezel kanala idari para cezası vererek geçiştiriyor.
"KAFA KESENLERE LAYIK GÖRÜLEN HUKUK"
Kafa kesen IŞİD'in Türkiye emiri olduğu söylenen bir şahıs somut delil yok denilerek 10 kez serbest bırakılıyor. Bu ülkede kafa kesenlere layık görülen hukuk Saray hükümetini eleştirenlere layık görülmüyor. Demokrasinin olmazsa olmazı fikirler ayrılığıdır.
"LİYAKAT DEĞİL BU TACİZCİLERİN REFERANSI GEÇERLİ"
İnsanlarımız açlık sınırının yarısı kadar bir parayla 1168 lirayla yaşama tutunmaya çalışıyorlar. Durum bu, Ankara'da ekmeğe zam geliyor. Saray'dan çıt yok. Devlet protokülünde çocuk tacizcisi din bezirganları oturuyor. Kamuya atamalarda liyakat değil bu tacizcilerin referansları geçerli oluyor.
"MİLLETİN KARNI BU BOŞ PALAVRALARA TOK"
Saray'ın kibirli ismi "Türkiye'nin ayaklarına takılan ekonomik prangayı parçalayıp kenara attık" deyiverdi. Saray'ın kibirli damadı 22 milyar buçuk dolar borcu IMF'ye ödedik diye övünüyor. O borcu alan da kendisi... Milletin karnı bu boş palavralara tok. Saray, anlattığı hikayelere kendisi de inanmıyordur.
AK PARTİLİ VEKİLİN 1500 KİŞİLİK DÜĞÜNÜ
Bu salgında milletin sadece cüzdanı değil, canı da tehdit altında. Salgında can kayıpları yeniden artınca, sorumluluk yakar top oldu. Kimse elinde tutmak istemiyor. İlkin Bilim Kurulu üyeleri, 'Alınan kararlarda bizim rolümüz yok' dedi. Sonra Sağlık Bakanı çıktı, 'Düğün salonlarının açılmasını ben istemedim' dedi. Peki, salgınla mücadelede alınan kararları Bilim Kurulu almıyorsa, Sağlık Bakanı almıyorsa kim alıyor? Elbette sarayın kibirlisi…
Şimdi sarayın kibirlisi de çıkmış milleti suçluyor. Sanki daha bir hafta önce Giresun’da vatandaşlarımızı balık istifi şeklinde meydana toplayan kendisi değilmiş gibi… 'Düğünlerde dikkat diyoruz, uyulmuyor. Mesafe diyoruz, uyulmuyor. Maske diyoruz, uyulmuyor' diye sorumluluğu yine vatandaşın üstüne yıkmaya kalkıyor. Tabi işin bir de diğer yüzü var: Vatandaşların düğününe 1 saat sınırı konuyor, yemek vermek yasak, açık içecek ikram etmek yasak deniyor. İstanbul’da 'Sosyal mesafeyi hiçe sayarak kına yaptınız' diye 11 kişiye 35 bin TL ceza kesiliyor. Fakat AK Parti’nin milletvekili, Devlet erkanının önünde, hiçbir kurala ve sınıra uymayarak 1.500 kişilik düğün yapıyor. Kılını kıpırdatan yok. AK Parti milletvekilinin savunmasına ise 'Özrü kabahatinden büyük mü' diyelim, 'Kaş yapayım derken göz çıkarmış mı' diyelim bilemedik. Diyor ki, 'Pişman değilim, oğlumu evlendirdim. Gelene ‘gelme’ diyemem ki. Uzaktan gelen misafirlerimiz olduğu için yemek ikramı da yaptık.' Bir de gülerek, 'Ben Ağrılıyım, yapmasan, ‘Bir yemek yedirmeden yolladı’ derler' diye ekliyor.
Bu ülkede yasa, hukuk, ceza bir tek fakir, fukara millete mı işliyor? Sağlık Bakanı, bu konuda bir şey diyebilecek mi? Yoksa Erdoğan’ın Giresun mitingde yaptığı gibi kör, sağır ve dilsiz rolünü mü oynayacak?"
"MİLLETİN SIRTINA YILLAR BOYU ÖDENECEK DÖVİZ ÇIKIYOR"
Bizim karşı çıkmamız yatırıma değil, yatırımın nasıl yapıldığı. 1 kuruş harcamadan yapıyoruz deyip milletin sırtına yıllar boyu ödenecek döviz çıkıyor. Ankara-Niğde yolunun ücreti 115 lira olacakmış. Bunu vatandaş nasıl ödeyecek? Bunlar diğerleri gibi, Yavuz Selim köprüsü gibi deli dumrul köprüsü olacak. Yola geçiş garantisi verildiğini Erdoğan'ın konuşmasından anlıyoruz. Ama döviz mi TL mi söylemedi. Diğer yollara benzemez umarım.
İDAM AÇIKLAMASI
Nasıl yol seçeceğimiz açık. Biz sosyal demokrat bir parti olarak idam cezasına karşıyız. Ancak bu idam cezası meselesi ülkenin ne zaman başı sıkıntıya girse ülkeyi yönetenler tarafından gündeme getiriliyor. Bu ya gündemi değiştirme çabası ya da FETÖ'nün yurt dışına kaçan elemanlarına örtülü af çıkarma çabasıdır. Ülkenin taahhütleri ortadır, Avrupa ile olan ilişkilerimizin bitmesi anlamına gelir. Ama onun yanında ülkeye idam getirilmesi sonucunda yurt dışına kaçan FETÖ elemanlarının idam cezası var denilerek iade edilmemesi sonucunu getirir.
"ERDOĞAN NEDEN SUSUYOR?"
AK Parti yöneticileri tarafından rutin olarak görülüyor herhalde ki o yüzden sesi çıkmıyor. Erdoğan, her konuda konuşuyor, neden bu konuda konuşmuyor? Neden susuyor? Dicem ki, bu din bezirganını protokol masalarında ağırladıklarından dolayı, bunların önerdiği polis memurlarını aldıklarından dolayı mahçubiyet duyuyorlar diyeceğim ama sanmıyorum.
Heybeliada'daki pandemi hastanesinin, Diyanet'e devredilmesi şaka gibidir. Bence bunun arkasında ancak şu olabilir; Diyanet İşleri'nin ve Dİyanet Vakfı'nın çok parası vardır, Saray bu hastaneyi vermek suretiyle onarsınlar istemektedir. Onarı yaptırılıp derhal pandemi hastanesi yapılmalı.
Arkadaşlar bizim gündemimizde bu yok. Böyle bir mitingdi oydu buydu MYK'nın gündeminde yok. MYK'nın gündemin açlık var, işsizlik var, borçlar var, ekonomik sorunlar var, hukuksuzluklar var.