2015'in son çeyreğindeki uçak krizinin ardından ticaret hacmi dibe vuran iki ülke, 2017 itibarıyla ticaretini hızla artırmakta, şimdilerde dev enerji projelerinde ilerlemekte. Uzmanlara göre iki ülkenin yeni hedefi ise yerel para birimiyle doğalgaz ve petrol alımı olmalı.
Rusya-Türkiye ilişkileri açısından önemli dönüm noktaları barındıran 2017 yılı, iki ülkeyi askeri iş birliklerinden stratejik ortaklık sürecine; ticaretten enerji anlaşmalarına kadar pek çok konuda birbirine önemli ölçüde yakınlaştırdı. İki ülkenin ilişkilerinin geldiği noktanın önemli bir yansıması, başta enerji alanı olmak üzere ülkelerin imza attığı müşterek projeler ve hızla geliştirdikleri ticari ilişkileri. Kasım 2015'teki uçak krizini geride bırakan ve ilişkilerini hızla güçlendiren iki ülke için 2017, Türk Akımı Doğalgaz Boru Hattı Projesi için hükümetler arası anlaşmayı imzalanan ve Akkuyu Nükleer Santrali'nin temelinin atıldığı bir yıl oldu. Ayrıca iki ülke "domates" ile sembolik bir hal alan tarım ürünleri ticaretinde de önemli mesafe kat etti. Bütün bu gelişmeler dolayısıyla, 2014 yılında 31 milyar dolara ulaşan ve 2016 yılında yaşadığı düşüşün ardından yeniden yükselişe geçen ticaret hacminin orta vadede 100 milyar dolara yükseltilmesi yönünde beklentiler de daha güçlü bir şekilde ortaya çıktı.
"ENERJİ, RUSYA-TÜRKİYE İLİŞKİLERİNİN STRATEJİK BAŞLIĞI"
Türkiye-Rusya ilişkilerindeki stratejik başlık olan enerji konusunda Moskova Devlet Üniversitesi öğretim görevlisi Dr. Kerim Has, Sputnik'e değerlendirmelerde bulundu. Enerji alanının iki ülkenin ilişkilerindeki "stratejik başlık" olduğuna işaret eden Has "Son dönemde ortaya çıkan önemli projelerin başında Türk Akımı geliyor. Türk Akımı, Rusya için önemli; Ukrayna'yı baypas eden bir proje. Bu proje 2014 Aralık ayında Putin'in Türkiye'yi ziyaretinde gündeme gelmiş, uçak kriziyle rafa kaldırılmış ancak 2016 Ekim ayında imzalanan anlaşmayla yeniden gündeme gelmişti. Şimdi ise iki hattın inşasında 700 kilometreye yakın mesafe alındı" dedi.
Has "Birinci hat, Türkiye'ye gaz tedarikini ön görüyor. Türkiye halihazırda Rusya'dan Batı Hattı ve Mavi Akım'dan alıyor.Türkiye, doğalgazı Mavi Akım'dan direkt diğerinden Battı Hattı'ndan ise Ukrayna üzerinden olmak suretiyle alıyor. Battı Hattı'nın kapasitesi 14 milyar metreküp, Türk Akımı'nın her bir hattının kapasitesi 15.75 milyar metreküp. Türk Akımı'nın birinci hattının tamamlanmasıyla tedarikte küçük bir artış olabilir" diye devam etti.
"AKKUYU'DAKİ MASRAF PAYLAŞIMI KONUSU 2018'DE ÇÖZÜME BAĞLANABİLİR"
Türk Akımı'nın Türkiye'nin Rusya'dan doğrudan doğalgaz tedarik edecek olması itibarıyla ülkenin enerji güvenliğini katkı sağlayacak bir proje olduğunun altını çizen Has "İkinci hatta ise, gazın Türkiye üzerinden Avrupa'ya sevkiyatı söz konusu Ama henüz Rusya tarafı Avrupalı ortaklarıyla nihai bir zemin bulabilmiş değil. Özellikle Doğu Avrupa ve Baltık ülkelerinde görüş ayrılıkları olduğu için süreç nihai hale gelmedi. Gazın hangi ülke üzerinden gazın sevk edileceği netleşmiş değil. Rusya ikinci hattı inşa ettikten sonra TAP boru hattına da gaz tedarik edebilir. Bu ucu açık bir süreç. Hem bu süreçteki belirsizlikler hem de 2019 yılında Ukrayna ve Rusya'nın transit gaz anlaşmasının sona ereceği göz önünde bulundurulduğunda, 2018'in çetin müzakerelerin gerçekleşeceği bir yıl olacağı söylenebilir" dedi ve ekledi:
"Bu proje, her ne kadar bu Türkiye'nin enerji ‘hub'ı olması bağlamında gündeme gelse de; Türkiye'nin daha çok bir koridor olarak rol alacak olması söz konusu.Transitten gelir elde etme konusunda da henüz bir netlik yok. Yani bu proje Türkiye'nin enerji koridoru rolünü perçinleşecek."
Turşucu, Akkuyu Nükleer Santrali ve Türk Akımı gibi projelerin yanı sıra charter seferlerinin yeniden başlatılmasıyla birlikte artan turist sayıları ile iki ülkenin ortak yatırım fonu kurulmasına yönelik anlaşma imzalamış olmasının da ticari ilişkilere yönelik olumlu etkisine işaret etti.
"DOĞALGAZ VE PETROL RUBLE İLE ALINMALI"
Ortak yatırım fonunun hem ikili ilişkiler hem de cari açığın kapatılması için çok önemli bir adım olduğuna işaret eden Turşucu "Zaten bu fonun amacı dolara karşı yerel para birimlerini güçlendirmek. Türkiye, cari işlemler açığı veren bir ülke. Ve bununla ilgili yapılacak pek çok şey var. Bu kapsamda biz de komşu ülkelerle kendi para birimlerimizle ticaret yapma kararı almıştık. Ancak bu konuda henüz emekleme aşamasındayız. Yerel para birimi üzerinden ticaret, toplam cari işlemleri hesabımız içerisinde çok önemli bir yere sahip değil. Petrolü ve doğalgazı ruble cinsinden aldığımız gün bu süreç emekleme aşamasını geçip ciddi bir yere gidecektir" dedi ve şöyle devam etti:
"Türkiye'nin enerjiye ödediği parayı çıkarırsanız Türkiye'nin cari fazlası var. Bütün dövizimizi enerjiye veriyoruz. Ancak enerji fiyatları dolar cinsinden hesaplanıyor. Bize enerji satan ülke Rusya. Rusya ödemeyi bizden ruble olarak alsa, bizim açımızdan problem olmayacak ama Rusya'nın da dünyaya dolar olarak ödeme yükümlülüğü var. Zor bir konu ama yerel para birimine geçiş yönünde bir adım atılırsa çok olumlu olur."