O uygulama Resmi Gazete'de yayımlanan tebliğ ile sona erdi. sona erdi! 2025'in ilk güzel haberi bugün geldi. Ekonomistlerin yoğun eleştirisine maruz kalmıştı, artık olmayacak... Peki, bu karar ne anlama geliyor ve Türkiye için neleri değiştirecek? Detaylar haberimizde...
Türkiye ekonomisi için kritik bir dönüm noktası yaşandı. Döviz kurlarında yaşanan dalgalanmalar ve ekonomik belirsizlikle mücadele amacıyla uygulamaya konulan Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesaplarına sağlanan destek, Resmi Gazete'de yayımlanan tebliğ ile sona erdi. Bu gelişme, kamuoyunda hem sevinç hem de endişe ile karşılandı. Peki, KKM neden hayata geçirilmişti, nasıl bir süreç izledi ve şimdi ne olacak? İşte tüm detaylar...
KKM'NİN DOĞUŞU: AMACI VE ARKA PLANI
Kur Korumalı Mevduat (KKM) sistemi, ilk olarak 20 Aralık 2021 tarihinde, döviz kurlarındaki aşırı yükselişin önüne geçmek amacıyla duyurulmuştu. Temel amaç, vatandaşların ve şirketlerin döviz talebini azaltarak Türk Lirasını daha cazip hale getirmekti. Yüksek enflasyon ve kur baskısı altında ezilen yatırımcılar için bir alternatif oluşturulmak istenirken, bu sistemde mevduat sahiplerinin Türk Lirası mevduatları, belirlenen kur farkı oranında devlet tarafından güvence altına alınıyordu. Ancak sistem, özellikle kamu maliyesine getirdiği yük nedeniyle ekonomistler tarafından yoğun eleştiriye maruz kalmıştı.
KKM NASIL İŞLİYORDU?
Sistemde vatandaşlar ve şirketler dövizlerini Türk Lirasına çevirerek belirlenen vadelerde mevduat hesabı açıyorlardı. Vade sonunda, eğer döviz kuru yükselmişse, kur artış oranı kadar bir fark devlet tarafından mevduat sahibine ödeniyordu. Bu sayede, döviz kurundaki yükselişlerden etkilenmeden mevduatlarını koruyabiliyorlardı. Devlet bu sistemi uygularken vatandaşlardan ve şirketlerden gelen Türk Lirasıyla döviz alımı yapıyordu. bu da döviz kurunun daha çok artmasına ve enflasyonun daha da yukarı gitmesine sebep oluyordu. Ancak bu sistemin kamu maliyesine getirdiği yük giderek arttı ve ekonomistler tarafından sürekli eleştirildi.
EKONOMİSTLERİN ELEŞTİRİLERİ VE KAMU ZARARI
KKM'nin hayata geçirildiği günden itibaren ekonomistler, sistemin uzun vadede sürdürülebilir olmadığını ve kamu kaynaklarını tükettiğini belirttiler. Özellikle, kur farkının devlet tarafından ödenmesi nedeniyle kamu bütçesinde ciddi bir açık oluştuğu ifade edildi. Bazı ekonomistler, bu sistemin döviz talebini kalıcı olarak düşürmediğini, aksine devletin döviz alımı yapmasıyla döviz kurunu daha da yukarı çektiğini ve bu nedenle enflasyonu artırdığını vurguladılar. KKM'nin sadece kısa vadeli bir çözüm olduğu, uzun vadede kalıcı ekonomik reformların yapılması gerektiği konusunda da uyarılar yapıldı. Ayrıca, devletin döviz alımı yaparak kur artışına neden olması, KKM'nin bütçe ve enflasyon açısından sürdürülemez bir yapıya sahip olduğu eleştirilerini de beraberinde getirdi.
Kamuoyunda yapılan eleştirilerde, KKM'nin kamuya yüz milyarlarca lira zarar verdiği dile getirildi. Sistemin, kur riskini tamamen kamuya yüklediği ve bu durumun vergi mükelleflerinin sırtına ağır bir yük bindirdiği belirtildi. Bu eleştiriler, KKM'nin kaldırılması yönünde baskıyı artırdı.
RESMİ GAZETE'DE YAYINLANDI: KKM DESTEĞİ SONA ERDİ
Döviz yükümlülüğü olan tüzel kişilerin döviz veya Türk Lirası cinsinden mevduat ve katılma hesaplarına sağlanan destek, 30 Mart 2023 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan tebliğ ile yürürlüğe girmişti. Ancak, gelinen noktada sistemin sürdürülebilir olmaması ve kamuoyundan gelen tepkiler üzerine, 2 Ocak 2025 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanan yeni bir tebliğ ile bu destek resmen kaldırıldı. Bu karar, hem kamu maliyesi üzerindeki yükü azaltacak olması hem de ekonomide kalıcı reformlara gidilmesi gerektiği bilincinin artması açısından önem taşıyor.
TÜRKİYE İÇİN DÖNÜM NOKTASI
KKM uygulamasının sona ermesi, Türkiye ekonomisi için bir dönüm noktası. Hükümetin ve ekonomi yönetiminin, şimdi daha kalıcı ve sürdürülebilir ekonomik politikalara odaklanması bekleniyor. Yüksek enflasyon ve döviz kurlarındaki dalgalanmalarla mücadele devam ederken, bu karar umut verici bir adım olarak değerlendirilebilir. Ancak, uzun vadede ekonomik istikrarın sağlanması için yapısal reformların yapılması ve güven veren bir ekonomik ortamın oluşturulması büyük önem taşıyor.