Hayvancılıkta artan maliyetler süt fiyatlarını vurdu. Fakat üreticinin eli yine boş kaldı. Üreticide 12-14 lira arasında satılan sütün litre fiyatı markette 40 liraları aşıyor. Maliyeti bile karşılamayan fiyatlar karşısında ahırlar boşalıyor, süt inekleri kesime gidiyor. TÜSEDAD bir litre soğuk süt maliyetini 17.53 TL olarak açıkladı. Üretici de “Yarım litre su 10 lira süt 14 lira. Sudan ucuz kaldık” dedi.
Hayvancılıkta artan maliyetler üretimde dengenin bozulmasına neden oldu. Yem, elektrik ve bakım masrafları derken, süt vermesi gereken inekler kesime gitti. Ahırlar boşaldı. Süt fiyatları da maliyetlerin üzerine çıkamayınca üretici çareyi ahırı boşaltmakta aradı.
TÜSEDAD: 1 LİTRE SÜTÜN MALİYETİ 17.53 TL
Tüm Süt, Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği (TÜSEDAD), Ağustos ayı 1 litre soğutulmuş çiğ süt üretim maliyetini 17,53 TL/lt olarak hesaplarken, 1 litre soğutulmuş çiğ süt tavsiye fiyatını 21,03TL/lt olarak açıklanmasını önerdi. Açıklamada şöyle denildi: “Derneğimiz her ay olduğu gibi, bu ay da piyasada oluşan gerçek üretim girdi fiyatlarını dikkate alarak Ağustos ayı 1 litre soğutulmuş çiğ süt üretim maliyetini hesaplayıp kamuoyuyla paylaşmaktadır. Derneğimiz maliyet komisyonu 100 baş sağmal kapasitesine sahip bir işletmeyi baz alıp, günde ortalama 28 litre süt veren sağmallardan oluşan, işletmede doğan erkek buzağıları 4 günlükken satan ve yılda yüzde 20 reforme ineği sürüden çıkartıp bunların yerine de her yıl doğan tüm dişileri besleyerek yetiştirdiği gebe düvelerinin de yıllık sürü yenileme ihtiyacı olan yüzde 20’sini sürüye ekleyip yine işletmede yetişmiş ihtiyaç fazlası geri kalan yüzde 10 gebe düvelerini de piyasada satan ve sağmal kapasitesini böylelikle 100 başta sabit tutan bir işletme için maliyet hesaplamaktadır. Bilindiği üzere USK sıcak süt tavsiye fiyatı açıklamaktadır. TÜSEDAD olarak soğutma bedeli dahil maliyet açıkladığımız için önerdiğimiz tavsiye fiyatı da soğutulmuş çiğ süt fiyatıdır. Buna göre güncel yem ve diğer tüm giderlerin ayrıca gelirlerin de dikkate alındığı hesaplama metodumuza göre Ağustos ayı 1 litre soğutulmuş çiğ süt üretim maliyeti 17,53 TL/lt olarak hesaplanmıştır. Temmuz ayına ait maliyet 17,54 TL/lt iken Ağustos ayında sadece arpa fiyatında %10 düzeyinde bir artış olmuş diğer yemlerde önemli bir değişim olmamıştır. Kesim fiyatlarındaki yukarı yönlü küçük artışlar da arpaya gelen zammı kompanse etmiş ve maliyet bir önceki aydan sadece 0,1 kuruş düşük olarak hesaplanmıştır.”
"BU İŞ SÜRDÜRÜLEBİLİR DEĞİL"
CHP Niğde Milletvekili ve Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer “1 ila 10 hayvanı olan ve çiftçilik yapmayanların artık ahırı boşaldı. Orta ölçekli işletme dediğimiz yerlerde de yem fiyatlarından dolayı hayvancılık yapanlar, bu işin sürdürülebilir olmadığını söylüyorlar. Özellikle de yem ve faizdeki artış, hayvancılığı doğrudan etkilemiş durumda” dedi. Hayvancılığı yönetememe sorununun bedelini aslında bir anlamda tüketici ödüyor. Fiyat artıyor. “Rafta son satıcıya artan et ve süt fiyatları ile et ve sütten mamul ürünlerin fiyatlarına zam olarak yansıyor” diyen Gürer “Besici de bu işi giderine göre gelir olmadığı için bırakıyor” diye konuştu.
ÇİFTÇİ DE ŞİKAYETÇİ
Çiftçi Süleyman Demirbaş sorunları şöyle aktardı: “Yarım litrelik bir su alıyorsun, ne kadar diyorsun? 10 lira. Gülüyor insan. Ben 1 litrelik sütü 14 liraya satıyorum, yarım litre suyu 10 liraya alıyorum. Fabrikalar şu anda bizleri tehdit altında tutuyor. Diyor ki ‘Fazla sütünüzü almayacağız’. Biz de diyoruz ki ‘üretimimiz artıyor, ne yapabiliriz?’ diyor ki ‘azaltacaksınız, o zaman hayvanlarımızı mı kestirelim?’ ‘Evet, hayvanlarınızı kestirin’ diyorlar. Biz süt hayvancılığı yapıyoruz, damızlığımızı yetiştiriyoruz, erkek danalarımızı besliyoruz. Burada hem et, hem süt üretimi yapıyoruz. Günlük bir hayvan 10-12 kilo arasında süt yemi tüketiyor. Kaba yem olarak da silajlık mısırı, yoncayı, samanı 30 kiloya tekabül ediyor. Çiftçilik de yapıyoruz; kaba yemimizi kendimiz yetiştiriyoruz. Silajımızı, yoncamızı, samanımızı kendimiz üretiyoruz. Çiftçilik yapmayan işletmeler asla sürdüremezler. Bugün batıyordur zaten o işletmeler. Bizimkisi de bu şartlarda çok çok bir yıl, iki yıl daha gider. Kesime giden çok sayıda hayvan var. Geçen yıllarda 485 hayvanımız varken şu an 350’ye düştük. Biz de satıyoruz. Üretmeden ziyade gerilemeye gidiyoruz. Yılda 80-100 hayvan artışımız olması gerekirken düşüşe geçiyoruz.”
‘HAYVANLARA KREDİYLE BAKIYORUZ’
’Çiftçi Demirbaş “İlk başladığımızda, 2018 yılında, maliyetlerimiz gayet normaldi. Yemin torbası 50 liraydı. Bugün bir torba yem 600 ile 620 lira arasında. Hatta geçen hafta da yem fiyatlarına zam söz konusu oldu. Maliyetlerimiz çok yükseldi. Buna ek olarak kredi faizleri de yükselmeye başladı. Yem olsun, hayvancılık kredilerindeki faizler olsun, yüzde 5’ten yüzde 26’lara çıktı. Mecburen bankadan kredi kullanıyoruz. Kredi kullanmadan bir işletme yürümez. Faizler yükseldiği için bu da bizim maliyetlerimize yansıyor.”
‘ELİMİZDEYKEN PARA ETMİYOR GİDİNCE PARA EDİYOR’
“Biz aile şirketiyiz, hepimiz buradayız. Düğünümüz, derneğimiz yok, hafta sonumuz yok, tatilimiz yok. Tamamen buradayız, tüm gelirimizi hayvancılıktan temin ediyoruz. Şu anda başa baş gidiyoruz ama maliyetlerimizin yüzde 70’ini yem oluşturuyor, geri kalan yüzde 30 diğer masraflara gidiyor. Bize şu anda hiçbir şey kalmıyor. Bu yıl sonuna kadar görünen o ki yem fiyatlarına yüzde 40 daha zam gelecek gibi gözüküyor. Elektriğimize yüzde 40 zam geldi. Mazota sürekli zam geliyor. Anlayamadık yani ne olduğunu. Bir ay önce hasatta satılamayan arpa, buğday şu anda zamlanmış. Bu kimin deposuna gitti de hemen zam geldi? Buğday çiftçinin elindeyken neden para etmedi? Sanayiciye geçti mi, bu para ediyor. Veteriner giderlerimiz de arttı. Veteriner diyor ki ‘Benim aracımın yakıtı ikiye katladı.’ Geçen yıl 100 liraya aldığımız ilaç, bu yıl 200 lira olmuş. Onun da bir geçimi var, o da iki katına çıktı.”
‘İTHALATA KAPI ARALANIYOR’
Ömer Fethi Gürer de TÜİK’in yayınladığı 2024 yılı büyükbaş hayvan sayısı istatistiklerine ilişkin şu değerlendirmede bulundu: “Sığır sayısı Haziran 2024 ayı sonu itibarıyla, bir önceki yılın Aralık (2023) ayına göre yüzde 0,2 azalarak 16 milyon 396 bin başa düştüğü görülüyor. İddialı başlanan ve sayısal artış sağlanması hedeflenen manda sayısı ise yüzde 2 azalarak 159 bin baş olarak gerçekleşmiş bulunuyor. TÜİK verilerine göre, 2020 yılından beri ithalata rağmen büyükbaş hayvan varlığı azalmaya devam ediyor. TÜİK Hayvansal Üretim İstatistikleri’ne göre, Haziran 2020’de büyükbaş hayvan sayısı 18 milyon 615 bin baş olarak açıklanmıştı; sığır sayısı 18 milyon 426 bin baş, manda sayısı ise 189 bin baş olarak belirtilmişti. Bu durumda, 4 yılda ithalata rağmen yaklaşık 2 milyon civarında sığır varlığının eridiği görülüyor. Bu durum, daha çok ithalata kapı aralıyor. Son iki yıla baktığımızda, 2023 yılında 818 bin 17 büyükbaş ithal edilip, 1 milyar 163 milyon 367 bin 341 dolar yurt dışına ödenmiş. 2024 yılının ilk 7 ayında ise 214 bin 391 büyükbaş ithal edilerek, 402 milyon 274 bin 737 dolar yurt dışına ödendi.”
‘YERLİ ÜRETİCİ DESTEKLENMELİ YABANCI DEĞİL’
Yerli üreticinin desteklenmesi gerektiğini ifade eden Gürer, “Besicilik yapılıyor ama gelir sağlayamaması durumunda işletme daralmayı düşünüyor. Bu yıl da belli miktarda hayvanını satmak zorunda kalmış. Özünde bu tür işletmelerin ayakta kalması gerekiyor. Daha fazla dışa bağımlı, ithalata yönelik hayvan getirmek yerine yerli üreticiyi desteklemek gerekli. Çünkü 1 milyon 300 binin üzerinde ithal hayvan getirildi. Türkiye ithal etmemeli. Kendi üreticisini, süt inekçiliğini geliştirerek süreci götürmeli. Eğer süt fiyatları artarsa, sütten mamul ürünlerin fiyatı da artar diye bir baskılama yapılıyor. Oysa şu anda çiğ süt üretiminde küçük işletmeler 12 liraya, büyük işletmeler ise Ulusal Süt Konseyi’nin belirlediği 14 lira 65 kuruştan sütünü veriyor ama rafa gidip bakıyorsunuz, 40 liradan süt satılıyor. Şimdi bir sakızın 35 TL olduğu bir yerde, 1 litre sütün 14 lira 65 kuruş olarak Ulusal Süt Konseyi’nin belirlemesi akıl alacak iş değil” şeklinde konuştu.