Yerel seçimin son virajında enflasyon ve kur milyonların cebini yakarken Merkez Bankası’nın yarınki faiz kararı daha da kritik hale geldi. Piyasalarda artışın bir ‘gereklilik’ olduğuna dönük yaklaşım öne çıktı. Uzmanlar sandık sonrasını işaret ederken ‘MB’nin faiz adımı rasyonel politikaların sürdürülüp sürdürülmeyeceğine dönük en belirgin işaret olacak’ yorumları yapıldı.
Türkiye yerel seçime yürürken ekonomi, tutulamayan enflasyon ve kur kıskacında ısındı. Bu süreçte dikkatler Merkez Bankası’nın yarın vereceği faiz kararına çevrildi. Kredi kartı faizlerinde yapılan artışın ardından Merkez’in de bu yönde bir adım atacağı kanaati güç kazandı. Merkez’in geçen ay oranı yüzde 45’te sabit tutmasının ardından uluslararası piyasalarda 250 puan artış öngörüsü oluşurken yurtiçinde beklentinin 500 puan olması dikkat çekti.
‘REKOR ENFLASYON KARŞISINDA MEVCUT FAİZ ORANI YETERSİZ’
Ekonomistler mevcut enflasyon tablosunda 45 puanın yetersiz kaldığına vurgu yaptı. TEPAV’ın notunda da faizin 500 puan artırılması gerektiği ifade edildi. ‘Rasyonele dönüş sürecinin kapsamlı bir programa dönüştürülmesine yönelik güçlendirici adımlar bir an önce atılmalı’ ifadesi kullanıldı. Faizin seçime günler kala sabit tutulmasına dönük eğilim söz konusuyken Merkez’in alacağı kararın 1 Nisan’dan itibaren izlenecek politikaları şekillendireceği belirtildi.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) yılın üçüncü faiz kararını yarın açıklayacak. Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan başkanlığında toplanacak. Yerli ekonomistler en az 500 baz puan faiz artışı beklediklerini ve bunun gerekli olduğunu belirtirken, yabancı kurumlar ise 250 baz puan faiz artışı tahmininde bulundu. Bunların yanı sıra bazı kurumlar da politika faizinin yüzde 45 seviyesinde sabit tutulacağı öngörüsünü paylaştı.
Gözler TCMB kararına çevrilirken, alınan kararlarla birlikte piyasanın faiz öngörüsünde belirsizlik hakim oldu. TCMB’nin seçim öncesi vereceği kararın seçim sonrasını belirleyeceğini belirten uzmanlar belirsizliklerin giderilmesi amacıyla politika faizinin artırılması ve verilere bağlı olarak ilave sıkılaştırma yapılması gerektiğini söyledi.
Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV), Para Politikası Değerlendirme Notu yayımlandı. TEPAV’ın çalışmasında, temel sorunları derinleştiren bazı gelişmelerin gözlendiğine dikkat çekerek, şubatta aylık enflasyonun tahmin edilenin üzerinde gerçekleşmesine ve enflasyon bekleyişlerinin bozulmaya devam ettiğine vurgu yaptı.
TEPAV para politikası değerlendirme notunda politika faizinin 500 baz puan artırılması ve verilere bağlı olarak ilave sıkılaştırma yapılabileceğinin belirtilmesi gerektiğini söyledi. Prof. Dr Güven Sak konuya ilişkin Ekonomim Gazetesi’nin Youtube kanalına yaptığı değerlendirmede Merkez Bankası’nın Perşembe günü faiz arttırması seçim sonrası kur yükselebilir, ekonomi yönetimi değişir mi diye sorgulayan toz bulutunu ve spekülasyonları dağıtabileceğini söyledi.
‘ŞARTLAR NEYİ GEREKTİRİYORSA O YAPILIR’
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bir TV kanalına yaptığı değerlendirmede Orta Vadeli Program’a vurgu yaparak ‘’Bu program Eylül’de açıklandı. 3 temel bileşeni var. 1. Bileşen dezenflasyon yani fiyat istikrarı. Şu an yüksek enflasyon sorunuyla karşı karşıyayız. Dünyada da yüksek ama bizde dalga boy yüksek. İlk olarak tek haneye düşürmeye yönelik bir program. Bunun için sıkı bir para politikası var. Merkez Bankası’ndaki arkadaşlar işlerini yapıyorlar. Merkez Bankası enflasyonu çapalayacak çerçevede parasal sıkılaşmaya gitti. Şartlar neyi gerektiriyorsa onu yaparlar. Merkez Bankası enflasyonu düşürmek için ne gerekiyorsa yapacak’’ dedi.
Enflasyondaki düşüşün 2024 yılının ikinci yarısında başlayacağını belirten Şimşek ‘’Enflasyon mayıs ayı dahi yükselmeye devam edecek. Çünkü şubat ayı enflasyonunu hedef alalım. Yüzde 67. Bu şubat 2023 ve 2024 arası enflasyon. Yani son 12 ayın enflasyonu. Birincisi geçen sene bu ülkede asrın felaketi yaşandı. İnşaat girdilerinde çok büyük bir artış oldu. Aynı sektörde İşçilik maliyetlerinde ciddi bir artış oldu. İnsanlar büyük şehirlere göç etti ve kira fiyatları yükseldi. Bunlar bir kerelik bir şey ama geçen sene temmuz ağustos eylül aylarında yaşandı. Bu önümüzdeki temmuz ağustosta yaşanmayacak’’ ifadelerini kullandı.
‘PERŞEMBE GÜNÜ BİR FAİZ ARTIŞI SPEKÜLASYONLARI DAĞITABİLİR’
TEPAV Kurucu Direktörü Prof. Dr. Güven Sak, herkesin nisandan sonra bir takım beklentiler içerisinde. Olduğunu belirterek ortada genel bir kredibilite noksanlığı olduğunu söyledi.
Kredibilite noksanlığı ile ilgili sorunun hala giderilememesi ile herkesin Türkiye’nin zayıf yönlerine odaklandığını belirten Prof. Dr Güven Sak, ‘’Süreç yönetimi ile ilgili bir problem olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla şimdi onun getirdiği bir beklentiler savaşı var. Beklentilerin hızlı bir şekilde düzeltilmesi ve atılması gereken adımlar var zamanında atılmadığı için. Artan bu döviz talebini ve onu engellemek için yapılmaya çalışılanların başka bir manası yok. Herhalde kez kendini koruyacak pozisyon almaya çalışıyor. Bankanın seçime kadar faiz artıramayacağına dair beklentiler var bunların hepsini kırmak aslında yöneticilerimizin elinde. Doğru olmadığını göstermek kredibilite noksanlığının manasının olmadığını göstermek en yukarıdan en aşağıya kadar bütün kadroların bu atılmakta olan adımların arkasında olduğunu göstermek aslında mümkün. Mümkün olmayınca işte böyle ikincil üçüncül adımlara ihtiyaç duyuyoruz. Onlar da yalnızca işte bak düşündüğümüz gibi geçmişe döndük. İşin aslı ile değil çakma bölümleri ile uğraşılacak. O taraflarda odaklanılacak gibi bir kanaate yol açıyor. Meselelerimizi çözmeyecek belki ama en azından bu havayı dağıtacak’’ dedi. Sak Merkez Bankası’nın Perşembe günü faiz arttırması seçim sonrası kur yükselebilir, ekonomi yönetimi değişir mi diye sorgulayan toz bulutunu ve spekülasyonları dağıtabileceğini söyledi.
‘KUR BASKISININ DURULMASI İÇİN TL MEVDUAT FAİZİNİN DAHA YUKARI İTTİRİLMESİ GEREKİYOR’
Bilkent Üniversitesi öğretim üyesi ve eski TCMB Başekonomisti Prof. Dr. Hakan Kara, seçim öncesi Merkez Bankası’nın kurlara müdahalesinin devam ettiğini gösteren bir grafik hazırladı. Kara, mesajında, “Son dört haftada kuru dizginlemek için nette yaklaşık 20 milyar dolar döviz satılmış görünüyor” dedi. Kara, kur baskısının ve rezerv kaybının durdurulması için ise TL mevduat faizinin daha yukarda tutulması gerektiğini, küçük yatırımcının da kazanç sağlamasının önemli olduğunu aktardı.
Kara mesajında şu ifadeleri kullandı:
“Mevcut durumda TCMB’nin likidite sıkılaştırması sonrası gecelik piyasa faizleri (fiili politika faizi) üç haftadır yüzde 46,5 düzeyinde seyrediyor. Yıllık bileşiği yüzde 58,9’a denk geliyor. Mevduat faizinin (1-3 ay vadeli) yıllık bileşiği ise yüzde 53,6 düzeyinde. Muhtemelen KKM ve büyük tutarlı mevduatı dışladığınızda sıradan TL mevduata verilen faiz bunun çok daha altındadır. Kur baskısının ve rezerv kaybının durulması için TL mevduat faizinin daha yukarı ittirilmesi ve sadece KKM’ye ve büyük mevduata değil küçük yatırımcıya da tatminkar getiri sağlanması gerekiyor.”
‘GEÇİCİ SAPMALAR OLDUĞUNA TÜM EKONOMİK BİRİMLER İKNA EDİLMELİ’
TEPAV raporunda çözülmesi gereken iki temel sorun olduğunu belirterek bunların biricisinin cari işlemler açığından doğan finansman ihtiyacının normal kanallardan karşılanmaması, ikincisinin ise hem seçim öncesi yapılan harcamaların hem de deprem harcamalarının bütçe açığının yüksek düzeylerde seyretmesine yol açması ihtimali olduğunu aktardı.
Enflasyon beklentilerinin bozulmaya devam ettiğini belirten TEPAV, beklenen yıl sonu enflasyonunun hala yüzde 44,2 gibi yüksek bir düzeyde olduğuna işaret etti. Faizin yüzde 45’e çıkarıldığını anımsataun kurum, ancak politika faizindeki artışın, yerleşiklerin hem döviz talebini belirgin biçimde azaltacak hem de tüketim harcamalarının artış oranını aşağıya çekecek ölçüde Türk lirası mevduat faizlerine yansımadığını vurguladı.
Ne yapılmalı bölümünde TEPAV şu ifadelere yer verdi:
‘’Enflasyon bekleyişlerinde TCMB’nin enflasyon tahmini ile olan uyumsuzluktaki artışın ve döviz kurunda gözlenen yukarıya doğru baskının mutlaka önüne geçilmesi gerekmektedir. Bu çerçevede iktisadi temelleri sağlamlaştıracak bir dizi adım atılarak son zamanlarda gözlenen hareketlerin güçlendirilmiş temellerden geçici sapmalar olduğuna ekonomik birimler ikna edilmelidir. Bunun için bütçe açığını azaltıcı önlemlerin ve para politikasındaki sıkılaşmanın önümüzdeki dönemde de sürdürülmesi zorunludur. İlaveten, hükümetin yönetilen ve yönlendirilen fiyatlara ilişkin aldığı kararlar enflasyon hedefini destekleyici yönde olmalıdır.’’