Türkiye İşçi Sendikaları Konfedarasyonu’na (Türk-İş) bağlı sendikalarda örgütlenen işçilerin tepkisiyle Türk-iş 81 ildeki temsilcilikleri önünde eylem yaptı. KARAR’a konuşan Türk-İş İstanbul Bölge Başkan Yardımcısı Halil Faki Erdal, “Çalışan her işçi, aldığı ücretten şikayetçi, bunun çözümü ise sendikalı olmak” dedi.
FEYZA NUR ÇALIKOĞLU
“Geçinemiyoruz” sloganıyla toplanan işçilerin talepleri ise vergide adaletsizliğin bitmesi, ücretlere zam yapılması ve sendikalı işçilerin işten çıkarılmaması oldu.
İşçi sendikaları başkanlarının mayıs ayında gündeme getirdiği ‘Geçinemiyoruz;” eylemleri başladı. İktidarı hayat pahalılığı konusunda uyaran, tüm işçi sendikaları 81 şehirde eylem yaptı.
‘SERMAYEYE DEĞİL EMEKÇİYE BÜTÇE’
Ücret ve maaş zamlarının enflasyon karşısında hızla erimesi ve hayat pahalılığı işçi sendikalarını harekete geçirdi. Üç işçi konfederasyonu Türkiye İşçi Sendikaları Konfedarasyonu (TÜRK-İŞ), Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ) ve Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), uzun bir aradan sonra bir araya gelerek ortak açıklama yaptı. Gün boyu süren “Geçinemiyoruz” eylemlerde özellikle vergideki adaletsizlik sorunu öne çıktı. Hedefteki isim Mehmet Şimşek oldu.
EYLEME KATILANLARIN SLOGANLARI
Türkiye’nin 81 ilinde yapılan eylemlerin içerisinde en yüksek katılım İstanbul’da oldu. İstanbul Taksim’deki Türk-İş binası önünde yapılan eylemde öne çıkan sloganlar şunlardı:
“TÜİK market aç müşterin olalım”,
“Şimşek, şaşırma sabrımızı taşırma”,
“Sermayeye değil emekçiye bütçe”,
“Pırlantadan sıfır vergi bizden yüzde 27 nerede vergide adalet”,
“Kıdemde tavan kaldırılsın”,
"Zordayız, geçinemiyoruz”,
“Gerçek enflasyon rakamları aranıyor”.
‘HEM HAYAT PAHALI HEM DE VERGİ SİSTEMİ ADALETSİZ’
Basın açıklamasında, hayat pahalılığına, yüksek enflasyon, adaletsiz vergi sistemi, işsizlik, iş güvenliği sağlamama ve kayıt dışı istihdam gibi sorunları ele alarak başladılar. Mutlu bir azınlık dışında halkın geri kalanının geçim sıkıntısıyla mücadele ettiğini ifade eden TÜRK-İŞ Genel Başkanı Faki Erdal, işçinin ve yoksulun bu şartlara dayanacak gücü kalmadığını söyledi.
“GELİR DAĞILIMI EŞİTSİZLİĞİNDE TÜRKİYE, AVRUPA BİRİNCİSİ”
Basın açıklamasını, tüm sendikalar adına TÜRK-İŞ Başkanı Halil Faki Erdal yaptı. Erdal, ev kiralarından, faturalara, market ürünlerinden eğitim masraflarına kadar neredeyse her gün, her kaleme yeni bir zam eklendiğini, işçiye verilen ücretin bu masrafları karşılayamadığını söyledi. Erdal basın açıklaması sırasında Türkiye’nin gelir dağılım eşitsizliğinin Avrupa’da birinci, dünyada ise 28. sırada olduğunu da hatırlattı.
EYLEME KATILAN İŞÇİ SENDİKALARI
Türkiye Askeri İşyerleri Sendikaları Federasyonu (Türk Harp-iş), Türkiye Tütün Müskirat Gıda ve Yardımcı İşçileri Sendikası (Tekgıda-İş), Türk Metal, Türkiye Ticaret Kooperatif, Eğitim, Büro ve Güzel Sanatlar işçileri Sendikası (Koop-İş), Tüm Taşıma İşçileri Sendikası (Tümtis) gibi birçok sendikanın katıldığı eylemde basın açıklaması “İşçiyiz haklıyız kazanacağız” sloganıyla son buldu.
İŞSİZLİK KORKUSU BÜYÜYOR
Basın açıklamasının ardından KARAR’a konuşan Türk-İş İstanbul Bölge Başkan Yardımcısı Halil Faki Erdal, Türkiye’de sendikalı olma oranının en yüksek seviyelerde olduğunu, işçilerin haklarına ulaşabilmesi için de sendikalılaşma oranının artırılması olacağını söyledi:
“Türkiye hiçbir zaman Avrupa gibi olamamıştır. Sendikalaşma oranımız yüzde 14 kadar düşük bir seviyede. Bugün Türk-İş’in üye sayısı 1 buçuk milyon, Hak-İş’in 700 bini DİSK’in ise 400 bin civarında. Günümüz şartlarında herkesin şikayet ettiği sorunların çözümü sendikalı olunmadıkça bulunmayacaktır. İşçiler sendikalı olduğu zaman; ikramiye, izin parası, çocuk parası, yemek parası, kıdem tazminatını tavandan alma sebebi sendikalardır. Bugün asgari ücretle çalışan işçilerin kıdem tazminatı da emekli maaşı da sıkıntıda fakat işçiler toplu sözleşme üzerine hayiz olduğunda haklarının korunması çok daha kolay olacaktır.”
‘İŞÇİ DE İŞVEREN DE SENDİKADAN KORKUYOR’
Son dönemlerde sendikalı işçilerin işten çıkarılması haberlerin artışına dair konuşan Erdal, sendikalı işçilerin işten atılmalarının onları korkutmadığını ve tüm emekçilerin sendikalı olması gerektiğini yineledi ve Türkiye’deki sendikalara dair olumsuz algının kırılması gerektiğini anlattı:
“İşçi, sendikalı olmaktan çekiniyor, iş veren de sendikalı olmalarından korkuyor. Bu korkunun nedeni verdiği ücretin maliyetinin artacak olması ve işçinin daha çok kazanacak olmasıdır. İşverenlere mali yük binecek fakat mali yük binmesi işyerinin kapanacağı anlamına gelmiyor. Bugün sendikalı iş verenlere baktığımızda hepsinin ilk 500'deki şirketler olduğunu görüyoruz. Bu nedenle emekçilerin ısrarla sendikalı olması gerekiyor. İşçiler olarak işyerlerimizi evimiz olarak görüyoruz. Oraya ürettikçe biz de işyerimiz de daha iyi hale geliyor. Sendikalı olan işyerlerinde iş kazası oranı çok düşük. İşçilerin sendikalı olma isteğini iş verenlerin desteklemesi lazım. Fakat Türkiye’de sendikaya karşı olumsuz bir algı var. Biz işyerinin ortağı değiliz ama karın ortağıyız. Yalnızca hakkımız olanı istiyoruz olması gereken kazan kazan modeli sen kazandıkça işçiye de kazandıracaksın.”
46 KODLA ÇIKARILAN POLONEZ SUCUK İŞÇİLERİ
Grevlerin artmasıyla işyerlerinin üretim ve kazançlarının azaldığını belirten Erdal, Polonez Sucuk fabrikasından atılan 146 işçinin 15 yıldır çalışmakta olduğunu, buna rağmen Kod 46’yla işten çıkarıldıklarını söyledi.
İşçilerin, Kod 46’yla işten çıkarılmaları ise zararlarının sadece mevcut işlerini kaybetmeleriyle sınırlı kalmaması anlamına geliyor. İşçiler bu kodla işten çıkarılarak hem aşağılanıyor hem de sonraki süreçte iş bulmaları ciddi anlamda zorlaşıyor. Zira Kod 46 ile işten çıkarılmak, ”İşçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması” anlamına geliyor. Sabıkalı işçi olarak görülüyor ve bundan sonraki iş hayatı ipotek altına alınıyor. Erdal, işçilerin sendikal ve anayasal haklarını kullandığını, işverenlerin de buna saygı duyup sendikalarla anlaşmak için masaya oturmaları gerektiğini vurguluyor:
“Halk sağlığının tehdit edildiği yerde işçinin üretimden gelen gücünü kullanarak anayasal hakkına saygı duyulmasını istemesi en doğal hakkıdır. İş verenler gelip Türk-İş’le masaya oturmak zorundadır. İşçileri haklarını vererek işbaşı yaptırmadıkları sürece bu eylemler ve grevler sürekli olacaktır. Vergide adalet olmadığı sürece meydanlara inmeye devam edeceğiz.”