ABD'nin en prestijli üniversitelerinden Brown'da okuyan bir grup Yahudi öğrenci, Filistin yanlısı öğrenci eylemlerine destek mektubu yayımladı. Mektupta, Filistinlilerin kendi topraklarında özgürce yaşama hakkının savunulması çağrısı yapıldı. Mektuba düşülen 'Filistinli kuzenlerimizi yalnız bırakmayacağız' notu dikkat çekti.
Öğrencilerin yedi soruya yanıt verdiği ve İngilizce orijinali The Brown Daily Herald’da yayımlanan mektupta ayrıca, antisemitizmin var olduğu ve Yahudilerin güvenliğinin sağlanması gerektiği vurgulandı. Ancak, bu güvenliğin Yahudi milliyetçisi bir devlete dayalı olmadığı, Filistinlilerin de özgürce yaşama hakkının savunulması gerektiği ifade edildi.
Mektupta Filistin yanlısı aktivizmin Yahudi öğrencileri tehdit etmediği, aksine Filistinlilerle dayanışma göstermenin bir yolu olduğu belirtildi.
Mektupta, ADL ve Brandeis Center'ın Filistinli savunucuları hedef alan mektubunun, Filistinli halkın mücadelesini susturmak için bir girişim olduğunu vurguladı.
Mektupta ayrıca, Hamas'ın saldırısının korkunç olduğu ve İsrailli ailelere acı verdiği belirtildi. Ancak, bu saldırının Filistin halkına yönelik soykırımı haklı çıkarmayacağını vurguladı.
Mektupta, Filistinliler ve Yahudiler için yas tutulduğu ve bu yası daha fazla kaybı önlemek için eyleme geçmek için bir motivasyon olarak kullanıldığı belirtildi.
Mektup, Yahudi ve Filistinli halkların mücadelesinin birbirinden ayrılmaz olduğunu ve Yahudilerin güvenliğini sağlamak için Filistinlilerin de özgürce yaşama hakkını savunmak gerektiğini vurguladı.
Mektubu imzalayan Yahudi öğrenciler, Filistinlilerin mücadelesini önemsediklerini ve Filistin yanlısı aktivizmi desteklediklerini göstermek istediklerini belirtti.
Öğrencilerin yedi soruya yanıt verdiği ve İngilizce orijinali The Brown Daily Herald’da yayımlanan mektup, Avlaremoz tarafından Türkçeye çevrildi. Mektubun dikkat çeken bir bölümü şöyle
"Siyonist kurumlar, tüm Yahudileri temsil ettiklerini iddia ederek, İsrail devletinin vicdansız eylemlerini desteklemek için genellikle bizi retorik bir kalkan olarak kullanıyor. Soykırıma karşı duruşumuzu sürekli olarak gerekçelendirmek zorunda kalan Yahudiler olarak özel bir acı hissediyoruz. Kendimizi açıkça ifade etmek için buradayız: Filistin halklarının kurtuluşu için Filistin’de Adalet İçin Brown Öğrencileri ve Filistin Dayanışma Grubu ile dayanışma içindeyiz.
Yahudi mücadelelerinin küresel özgürlük mücadeleleriyle zorunlu olarak bağlantılı olduğunu yakından biliyoruz. Bizler, ortak adalet, işgal karşıtlığı, özgürleşme ve topluluk vizyonumuz etrafında bir araya gelmiş bir grup Yahudi öğrenciyiz. Şimdi bizi dinlemenizi rica ediyoruz:
“Nehirden denize” dediğimizde ne demek istiyoruz?
“Nehirden denize, Filistin özgür olacak" Yahudilerin Filistin’den zorla çıkarılması ya da yaygın olarak yanlış anlaşıldığı gibi "Yahudileri denize dökme" çağrısı değildir. Bunun yerine Gazze’de, Batı Şeria’da ve Yeşil Hat içinde yaşayan tüm Filistinlilere yönelik baskının sona erdirilmesi çağrısıdır. Filistin’in tamamının özgürleştirilmesi devrimci bir değişim gerektirmektedir: Bu topraklardaki Yahudilerin yok edilmesi değil, bu toprakları işgal eden apartheid rejiminin tamamen ortadan kaldırılması. Bu ifadenin doğası gereği soykırımcı olduğu varsayımı, özgürleştirmeyi baskıcı devletin her bir vatandaşının yok edilmesiyle yanlış bir şekilde birleştirmekte ve özgürleştirici niyetini göz ardı etmektedir.
Bu birleştirme içinde, Filistinlilerin acımasız 'hayvanlar' olduğuna dair ırkçı bir varsayım ve neo-faşist bir hükümetin şiddet niyetinin kasıtlı olarak gizlendiğini duyuyoruz. İsrailli gazetedeki yazarlar tarafından bile paylaşılan bir niteleme. İsrail Gazze’de milyarlarca Amerikan vergisiyle finanse edilen bir soykırım gerçekleştirirken, kurtuluş ve adalet çağrısını soykırımcı olarak nitelendirmek sadece bariz bir şekilde yanlış değil, aynı zamanda ayıptır. Filistinlilerin kendi vatanlarında zincirlerinden kurtulmuş olarak yaşayabilecekleri bir gelecek çağrısı yapmak Siyonist ideolojiye yönelik varoluşsal bir tehdit anlamına geliyorsa, sorgulanması gereken bu ideolojidir, özgürlük çağrısı değil.
Sonuç
[...] Dünyadaki adaletsizliği dile getirmekten çekinmeyeceğiz; Yahudi kimliğimizin istismar edilmesine izin vermeyeceğiz. Yahudiliğimiz bizi İsrail devletine karşı çıkmaya zorluyor. Tevrat’ımız emrediyor:
'Yabancıyı ezmeyeceksin, çünkü kendin de Mısır topraklarında yabancı olduğun için yabancının duygularını bilirsin." – Çıkış 23:9
Ve buna kulak vermeliyiz. Filistinliler bizim kuzenlerimiz, Brown’daki akranlarımız, toprağın yerlileri, hayatları değerli olan insanlardır. Bir yabancıya baskı yapmayacaksınız.
Bu sözleri diasporadan yazıyoruz ve buradan dünyamızı daha iyi hale getirmek istiyoruz. Binlerce yıllık Yahudi mücadelesi ve hayatta kalma mücadelesiyle boğuşurken, Filistinli kuzenlerimizi ve akranlarımızı terk etmeyeceğiz ya da yalnız kalmalarına izin vermeyeceğiz. Bu soykırım devam edemez.
Bizim adımıza değil. Bizim adımızla ya da adımız olmadan: Asla."
Yazıya çok sayıda öğrencinin ismiyle imzasını da paylaştığı görüldü.
Öte yandan, Gazze'de 7 Ekim'de başlayan İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısı 11 bin 500'e yükseldi.