Üçüncü ülkeler üzerinden Çin’e iade ediliyorlar… Deport edilen Uygurlar Göç İdaresini yalanlıyor

Üçüncü ülkeler üzerinden Çin’e iade ediliyorlar… Deport edilen Uygurlar Göç İdaresini yalanlıyor

17 Ekim gecesi emniyet tarafından gözaltına alınarak savcılığa çıkarılan Anayeti suçsuz bulundu. Buna rağmen geri gönderme merkezine alınan Uygur göçmen hakkında sınır dışı kararının kesinleştiğini KARAR gündeme getirdi. Göç İdaresi Başkanlığı haber için 'gerçek dışı' açıklaması yaptı. Hiçbir Uygurun deport edilmediğini söyleyen Göç İdaresi'nin açıklaması, Uygur Türklerinin yaşadıkları ve geri gönderme merkezlerinin tartışma konusu olan kötü şartlarıyla uyuşmuyor.

FEYZA NUR ÇALIKOĞLU

Üç çocuğuyla birlikte Sefaköy’de yaşayan Mahemuti Anayeti’nin üçüncü kez geri gönderme merkezine alındığını KARAR gündeme getirmişti. Göç İdaresi Başkanlığı haber üzerine yaptığı açıklamada Uygur Türkü göçmenin sınır dışı edileceğini 'gerçek dışı' olmakla itham ediyor. Açıklamaya göre hiçbir Uygur Türkünün geri gönderilmediği ve geri gönderme merkezlerinde göçmenlere 'zorla' evrak imzalatıldığını reddediyor. Ancak geri gönderme merkezlerlerinde göçmenlere kötü muamele ve şiddetle 'gönüllü olarak geri dönmek istiyorum' belgesine imza attırıldığı, göçmenlerle ilgilenen avukatların anlattıklarıyla çelişiyor. Aynı zaman da daha önce gündeme gelen Çin'e veya üçüncü ülkelere deport edilen Uygurlardan haber alınamadığı haberleri de akılları karıştırıyor.

ALTI AY İDARİ GÖZETİM

17 Ekim gecesi emniyet tarafından Göç İdaresine teslim edilerek Binkılıç Geri Gönderme Merkezi’ne alınan Anayeti için sınır dışı kararı kesinleşti. Anayeti hakkında savcılığın tutuklama istememesine rağmen sınır dışı kararı nedeniyle altı ay boyunca idari gözetim altında tutulacağı da kesinleşen kararlar arasında. Üç kızıyla birlikte Türkiye’de yaşayan Anayeti Göç İdaresinin uygulamaları nedeniyle hak ihlaline maruz bırakıldı. GGM’de tutulan Uygurların özgürlüklerinin ellerinden alınıyor. Aynı zamanda hem aileleri hem de kendileri mağdur ediliyor.

ÜÇÜNCÜ ÜLKEYE SINIR DIŞI KARARI

metin, mektup, harf, ekran görüntüsü, yazı tipi içeren bir resim Açıklama otomatik olarak oluşturuldu

Mahkeme kararında belirtilen ‘gidebileceği güvenli ülkeye sınır dışı edilmesi’ maddesi uyarınca sınır dışı edilen Uygurlar için güvenli bölgenin yalnızca Amerika, Avrupa ülkeleri ve Türkiye olduğunu söyleyen Tıkıç, diplomasisi güçlü olmayan ülkelere gönderilen Uygurlar Çin’e iade ediliyor dedi.

AİHM gereği direkt olarak Çin’e iade edilemeyen göçmenler, diplomatik gücü olmayan üçüncü ülkelere gönderilerek ölüm tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor. 2022 yılında Türkiye’nin ‘397’ sınır dışı işlemiyle en çok deport işlemi uygulayan ülkeler arasında bulunması geçtiğimiz yıllarda dikkat çekmişti. Yasa gereğince üçüncü ülkeye deport edildiği söylen iktidar, üzerinden sorumluluğu atmaya çalışmakta. Ancak üçüncü ülkelere gönderilen göçmenlerin ailesiyle bir daha buluşamadığı ve hayati tehlikelerinin bulunduğu da defalarca gündem geldi.

UYGURLAR ÜÇÜNCÜ ÜLKELER ÜZERİNDEN ÇİN’E GÖNDERİLİYOR

Göç İdaresi’nin Mahemuti Anayeti hakkında yaptığı açıklamada ‘Hiçbir Uygur Türkü Çin’e gönderilmemiştir’ ifadesi geçmekte. Ancak geçtiğimiz yıllarda birçok kez gündeme gelen Uygurların Türkiye’den üçüncü ülke denilen Asya ülkelerine ve direkt Çin’e gönderildiğine ilişkin haberler bu açıklamanın doğruluğunu sorgulatmakta.

2019 yılında Aimuzi Kuwanhan adlı 59 yaşındaki Kaşgarlı bir kadın önce İzmir'de bir merkeze alındı ardından Tacikistan'a gönderildi. Türk yetkililerinin sınır dışı edildiğine dair yalanlamalarına rağmen kadından bir daha haber alınamadı. Ailesinin tuttuğu bir avukat, Kuwanhan'ın Tacik pasaportu olmamasına ve orada hiç bulunmamasına rağmen Tacikistan'a yollandığını ortaya çıkardı.

Yine 2019 yılında iki çocuğuyla birlikte Tacikistan üzerinden Çin’e gönderilen Zinnetgül Tursun’dan hiçbir zaman haber alınamadı.

Aynı yıl İzmir’de geri gönderme merkezine alınan bir diğer göçmen de Ayinisa Tuersun, Tacikistan üzerinden Çin’e gönderildi.

2018 yılında Çin’e deport edilen Muhammed Ali, Tuohuti Adeliciang gibi isimlerde daha önce gündem oldu.

2018 YILINDA DEPORT EDİLEN BURHAN KERİM’DEN HABER YOK

2018 yılında sınır dışı edilerek Çin’e gönderilen Burhan Kerim’in Avukatı Engin Kartal, birçok Uygur müvekkilinin önce geri gönderme merkezine alındığını ardından da deport edildiğini KARAR’a anlattı:

“Uygur Türkleri için daha önce deport edilen olmadı demek doğru olmayacaktır çünkü birçok Uygur göçmen Türkiye’den sınır dışı edildi. Uygur Türkü göçmenlerin geri gönderme merkezine alınmasıyla ilgi açtığımız bazı davalarda, dava henüz sonuçlanmadan sınır dışı edilen müvekkillerimiz oldu. Bunlardan yalnızca bir tanesi Burhan Kerim’di. Hakkındaki suçlamaların ispatlanamamasına rağmen tutuklanan Kerim, dava süreci sürerken hakkında tahliye kararı verildi. Ardından tahliye edildiği gece kimseye haber verilmeden Çin’e gönderildi.”

GGM’LERDE YAPILAN HAK İDDİALARI HAKKINDA SUÇ DUYURUSU

Kartal, ortağı olduğu avukat arkadaşı Mehmet Okatan’la birlikte mültecilerle ilgili davalara bakıyor. Burhan Kerim ve birçok göçmenin davasıyla birlikte ilgilendiklerini söyleyen Kartal, Avukat Mehmet Okatan’ın 2 Nolu İstanbul Barosunda Mülteci Hakları Komisyon Başkanı olduğunu bu nedenle meslektaşlarının GGM’lerde gördükleri hak ihlallerini kendilerine anlattığını ve raporlamaların yapılarak gerekli yerlere sunulduğunu anlattı:

“Geri gönderme merkezlerinde tutulan ve hakkında deport kararı verilmiş göçmenler için iptal davası açılıyor. Açılan dava sürecinde deport kararı durduruluyor ancak göçmenler idari gözetim altında geri gönderme merkezinde tutuluyor. Bu süreçte özgürlüklerinin haksız yere kısıtlanması bir yana geri gönderme merkezinde kendilerine uygulanan muamelede oldukça kötü. Eğer göçmen kendi isteğiyle geri dönmek istediğine dair bir evrak imzalarsa hızlı bir şekilde geri gönderiliyor. Bu uygulama nedeniyle geri gönderme merkezlerinde göçmenlere şiddet ve baskıyla imza attırıldığına dair birçok suç duyurusu var.”

‘MÜVEKKİLLERİMİZ ŞİDDET GÖRDÜKLERİNİ SÖYLÜYOR’

Kartal, müvekkilleriyle geri gönderme merkezlerinde yaptıkları görüşmelerden bahsederek uyruğu fark etmeksizin göçmenlerin geri gönderme merkezinde şiddet gördüklerini söylediklerini ifade etti:

“Müvekkillerimiz geri gönderme merkezlerindeki memurların ve polislerin kendilerine şiddet uyguladığını, bazen polislerin kendilerinin yerine imza attığını ve bu şekilde deport edildiklerini anlatıyorlar. Davası devam eden Afgan müvekkillerimizin bizi sınır dışı edildiği yerden aradığı ve ‘abi imza atmak zorunda kaldım beni dışarı attılar’ ya da ‘onlar benim yerime imza attılar’ dediği oldu. Bu haberlere göçmenler sınır dışı edildikten sonra ulaşıyoruz.”

Birçok meslektaşının aynı şeyleri yaşadığını müvekkilleri adına kötü muamele, işkence ve zorla imza attırılmasıyla ilgili suç duyurusunda bulunduklarını anlatan Avukat Kartal, “Savcılığa suç duyurusunda bulunuyoruz ancak bu muameleler kapalı kapılar arkasında olduğu için ispatı mümkün olmuyor” dedi. Engin Kartal, Suç duyurularına cevaben çoğunlukla soruşturma izni verilmediğini, ‘uygulanan kaba şiddetin ispatlanamamasından dolayı kendisi imza atmıştır’ yanıtını aldıklarını da belirtti.

‘VERİLEN KARAR HEM ANAYASAYA HEM DE AİHS’YE AYKIRIDIR’

Avukat Abdullah Tıkıç, müvekkili hakkında verilen bu kararın iptal edilmesi için mahkemeye başvuruda bulundu.

Avukat Abdullah Tıkıç, “Mahemuti Anayeti’nin iddia edildiği üzere milli güvenlik ve kamu düzenine tehdit unsuru oluşturmuyor. Bu durum yakalama sonrasında yapılan elektronik sorgulardan da anlaşılmaktadır. Gerçek bir neden olmaksızın kişinin salt yabancı olmasından dolayı özgürlüğünden mahrum bırakılması Anayasa Mahkemesi 19’u ve AİHS Mahkemesi 5'i ihlal etmektedir” diyerek Uygur ailenin mağdur edildiğini anlattı:

“Anayeti’nin eşi yurt dışına işçi olarak çalışmaya gitmiş kendisi de burada aşçı olarak çalışarak üç kızının geçimini sağlamaya çalışmaktadır. İki çocuğunu ise Çin Halk Cumhuriyeti pasaport vermediği için getirememiş, çocuklarından haber alamamaktadır. Geri gönderme merkezinde kaldığı süre boyunca çocuklarına bakamayacak çocukları çok zor duruma düşeceklerdir.”

ANAYETİ’YE HONG KONG ÜZERİNDEN DEPORT BİLETİ

Hurşide Anayeti, iki kız çocukları ve eşiyle birlikte 2016 yılında Çin’in soykırımından kaçarak Türkiye’ye geldi. İlki 2017 yılında olmak üzere 2021 ve 2024 yılında da Mahemuti Anayeti, gözaltına alınarak geri gönderme merkezine gönderildi. Anayeti her seferinde hakkındaki iddialar ispatlanamadığı ve kamuoyu baskısı uygulandığı için serbest bırakıldı. Hurşide Anayeti, her seferinde eşine imzalattırılmak istenen ‘Çin’e geri dönmek istiyorum’ evrakına imza attırılmak istendiğini anlattı:

“2017 yılında bir gece eşim yine polisler tarafından evimizden alınarak tutuklandı. Ardından hakkında hiçbir suçlama olmamasına rağmen havaalanına götürülerek Çin’e gönderilmeye çalışıldı. Kendisi adına Hong Kong bileti alındı ve uçağa binmek istemediği için şiddet ve ters kelepçeyle uçağa bindirildi. Ardından kendi çabasıyla uçak kalkmadan uçaktan indi fakat yine gözaltına alındı. Eşim gibi başka bir Uygur arkadaşta aynı muameleye maruz kalmıştı. Deportun geri çekilmesi için dört gün boyunca havaalanı önünde nöbet tuttuk. Yine kamusal baskı ve araya giren diğer insanlar sayesinde eşim serbest bırakıldı.”

ÇİN’DE KEYFİ ÖLÜM CEZALARI

Uzun zamandır Uygur göçmenlere avukatlık yapan Abdullah Tıkıç, Doğu Türkistan’da keyfi olarak ölüm cezasına çarptırılan Uygur Türkleri işkence ile itirafa zorlandığını, savunma hakkı ihlal edildiğini ve adil yargılama kuralları uygulanmadığını anlattı:

“Uygur Türkleri, Çin’in otoriter rejimi altında sömürge tebaası konumundadır. Doğu Türkistan’da Müslüman Türklerin yüzlerce yıllık kültürel kimliği, dili ve dini inançları tehdit altındadır. Uygur dili ve edebiyatı dersleri dışında Uygurca eğitim tamamen kaldırılmıştır; Mandarin dilinde eğitim zorunlu hale getirilmiştir. Uygur Türklerine zorla Çince öğretilmekte, tarihi camiler yıkılmakta ve dini faaliyetler yasaklanmaktadır. Doğu Türkistan’daki eğitim sisteminde anaokulundan üniversiteye kadar sadece Çince ve Mandarince eğitim verilmektedir. Uygur Türklerinin dini nikah kıyması, cenaze kaldırması ve ibadet etmesi yasaklanmıştır. Uygur çocuklarına dini eğitim verilmesi yasaklanmış, Ramazan ayında oruç tutmaları engellenmiştir. Uygur Türklerine zorla domuz eti yedirilmekte ve domuz eti yemeyenler aç bırakılmaktadır. Pekin yönetimi Uygur Türklerine karşı dini asimilasyon politikaları uygulamaktadır. Kamu kurumlarında çalışan Uygur kadınlarının başörtü takması ve erkeklerin sakal bırakması yasaklanmıştır.”

Öne Çıkanlar
YORUMLAR (4)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
4 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN