Gazze’deki soykırımı uzun süre yok sayan Batılı ülkeler, bazı çalışanlarının 7 Ekim saldırılarına karıştığına dönük iddialar sonrası jet refleksle BM Filistin Dairesi’ne yardımı kesti. Kararın, Lahey hükmünden sonra gelmesi dikkat çekti. İnsani yardım için çalışan ve İsrail’in savaş suçlarını da ifşa eden ajansa dönük adımlar ‘2.5 milyon Filistinli cezalandırılıyor’ tepkisini doğurdu.
İsrail postalı Lahey kararını da çiğnerken yine vicdanları sızlatan gelişme... Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Dairesi çalışanlarının, 7 Ekim saldırısına katıldığı, saldırganlara yataklık yaptığı iddiasıyla başlayan kriz büyüdü. Soruşturma başlatan daire başkanı Philippe Lazzarini, suçlanan isimlerin görevden uzaklaştırıldığını bildirdi. Adalet Divanı'nın İsrail'in soykırım suçunu hukuki olarak kayıt altına almasının ertesi gününde 9 ülke ajansa yardımı durdurdu.
TEL AVİV’İN AMACI SAVAŞ SUÇLARINI İFŞA EDEN DAİREYİ SUSTURMAK
ABD, Avustralya, İtalya, Kanada, Finlandiya, İngiltere, İsviçre, Almanya ve Hollanda yeni fonların onaylanmayacağını duyurdu. BM Filistin Raportörü Francesca Albanese, fonların Adalet Divanı kararının ertesi gününde kesildiğine dikkat çekti. “En kritik zamanda Filistinliler toplu olarak cezalandırılıyor” dedi. İsrail’in, daireye dönük sistematik kışkırtmada bulunduğunu vurgulayan Filistin Dışişleri Bakanlığı da kurumun çalışmalarının engellenmek istendiğini kaydetti.
Gazze’de aylardır bir halkın yok edilmesine seyirci kalan, hatta destek veren ülkeler şimdi bir iddia sonrası zaten açlık çeken bölgeye yardım eden kritik önemdeki BM kuruluşuna yardımı kesti. Almanya, İsviçre, İtalya, Kanada, Finlandiya, Avustralya, İngiltere, Hollanda ve ABD, Birleşmiş Milletler (BM) Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nın (UNRWA) bazı çalışanlarının Hamas’a destek verdiği iddiası üzerine, geçici olarak yeni fonların onaylanmayacağını duyurdu.
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, İsrail yetkililerinin UNRWA personelinin 7 Ekim saldırılarına karıştığına ilişkin iddialarının acilen soruşturulmasını istemişti. UNRWA, İsrail’in iddialarının ardından harekete geçerek, bazı çalışanlarını işten çıkarmış ve iddialara yönelik soruşturma başlatmıştı.
BM Filistin Özel Raportörü Francesca Albanese, X sosyal medya platformundan yaptığı paylaşımda, Uluslararası Adalet Divanı’nın (UAD), İsrail’in Gazze’de soykırım yaptığına ilişkin “makul bir karara” varmasının ertesi gününde bazı ülkelerin UNRWA’ya finansal desteğini durdurma kararı aldığını hatırlattı. Bu ülkelerin en kritik zamanda milyonlarca Filistinliyi toplu olarak cezalandırdığını belirten Albanese, bu ülkelerin Soykırım Sözleşmesi kapsamında yükümlülüklerini ihlal ettiklerini de kaydetti.
Filistin Devlet Başkanlığından yapılan açıklamada da, İsrail’in UNRWA’ya karşı yürüttüğü kampanyanın Filistin davasının tasfiyesini amaçladığı ve bunun, “toplu bir cezalandırma” olduğu belirtildi. UNRWA’ya finansal desteğini kesme kararı alan ülkelere de bu kararlarından geri adım atma çağrısında bulunuldu. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres de, finansal desteklerini durduran ülkeleri bu kararlarından geri dönmeye çağırdı. İsrailli yetkililerin söz konusu iddialarına ilişkin BM İç Gözetim Hizmetleri Ofisince (OIOS) soruşturma başlatıldığını belirten Guterres, olaya karışan 12 kişiden 9’unun kimliğinin tespit edildiğini ve bunların UNRWA Genel Komiseri Philippe Lazzarini tarafından işlerine son verildiğini aktardı.
İsrail Dışişleri Bakanı Yisrael Katz ise, daha fazla ülkenin yardımlarını kesmesini istedi. Katz, X sosyal medya platformundan yaptığı açıklamada, UNRWA’yı “silahlı Hamas mensuplarına sığınak sağlamakla” suçladı. Güney Afrika Cumhuriyeti, 29 Aralık 2023’te, 1948 tarihli Birleşmiş Milletler (BM) Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’ni ihlal ettiği gerekçesiyle İsrail aleyhine Uluslararası Adalet Divanı’nda (UAD) dava açmıştı.
Duruşmalar 11-12 Ocak tarihlerinde Lahey’deki Barış Sarayı’nda yapıldı. Divan, 26 Ocak’ta açıkladığı tedbir kararlarında, İsrail’in Soykırım Sözleşmesi’nin 2. maddesinde tanımlanan fiillerin işlenmemesi için elinden gelen tüm önlemleri almasına, İsrail ordusunun Soykırım Sözleşmesi’nin 2. maddesindeki fiilleri işlemesini engelleyecek önlemleri ivedilikle almasına, Gazze’deki Filistinlilere yönelik soykırım çağrısı yapanları önlemek, engellemek ve cezalandırmak için gereken tüm adımları atmasına, Gazze’deki Filistinlilerin karşılaştığı olumsuz yaşam koşullarını ortadan kaldırmak için ihtiyaç duyulan temel hizmetlere ve insani yardımın sağlanmasını mümkün kılan acil ve etkili önlemleri almasına, Gazze’deki Filistinlilere karşı Soykırım Sözleşmesi’nin ihlalini gösteren delillerin yok edilmesini önlemek ve korunmasını sağlamak için etkili tedbirler almasına, kararın yürürlüğe girmesinden itibaren bir ay içinde, alınan tüm tedbirler hakkında Mahkemeye bir rapor sunmasına hükmetmişti.
MAHKEMEDE SIKIŞINCA HİTLER’İN KİTABINA SIĞINDI
Güney Afrika’nın İsrail’in 100 günü aşkın süredir devam eden Gazze işgaline ilişkin Birleşmiş Milletler’in (BM) en üst mahkemesi Uluslararası Adalet Divanı’nda (UAD) açtığı soykırım davasının esastan görülmesine karar verilmiş, ateşkesten bahsedilmeden İsrail’in “soykırımı önleyecek” tedbirler alması kararına hükmedilmişti. UAD ara kararı 27 Ocak Uluslararası Holokost’u Anma Günü’nden bir gün önce çıkmıştı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu da ara karara ilk tepkisinin ardından kameralar karşısına geçti ve gazetecilerin sorularını yanıtladı. Han Yunus’tan sonra İsrail Savunma Güçleri’nin (IDF) Gazze’de bundan sonra ne yapacağı sorulduğunda Netanyahu İsrail’in “Gazze’de organize [Hamas] savaş kuvvetlerine” izin veremeyeceğini, ancak sonraki adımların ayrıntılarını paylaşamayacağını söyledi. Lahey’in kararı için de “İsrail’in soykırım yaptığı iddiasının UAD’a götürülmesi bile çok hayal kırıklığı yarattı” diye konuştu.
UAD kararlarını eleştirdiği sırada Netanyahu elinde Adolf Hitler’in Kavgam isimli kitabının Arapça bir baskısını tutuyordu. 26 bine yakın kişinin ölümüne neden olan İsrail Başbakanı “Burada Hitler’in Kavgam kitabının Arapçası var. Bu kitap Gazze Şeridi’ndeki sivillerin evlerinde askerlerimiz tarafından bulundu. Orada geniş bir Yahudi aleyhtarı ve Nazi literatürü buldular. Çocuklarını bu konuda eğitiyorlar” dedi. Netanyahu Hamas’ın çocuklara sadece “terör saldırıları yapmayı değil, “İsrail’i ve tüm Yahudi halkını nasıl yok edeceğini de öğrettiğini” iddia etti. Savaşın ocak ayında sona ereceğini iddia eden “eski” subaylara da değinen İsrail Başbakanı “‘Tüm hedeflerimize ulaşana kadar savaş bitmeyecek” ifadelerini kullandı.
SAVAŞI LÜBNAN’A YAYMA HAZIRLIĞI
İsrail ordusu, Lübnan’a karşı kuzey cephesinde tabur düzeyinde şehir muharebesi ve gerçek mühimmatla savaş eğitimi hazırlıklarını artırdığını duyurdu. İsrail ordusunun açıklamasında, savaş hazırlıklarının Kuzey Bölge Komutanlığı tarafından geçen hafta yapıldığı, müfrezelerden başlamak kaydıyla, piyade ve istihkam birlikleri, tankçı ve topçuların da katıldığı taburlar düzeyinde birliklere yoğun eğitimler verildiği belirtildi. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile Savunma Bakanı Yoav Gallant birçok kez, kuzey sınırı ötesinde Lübnan’daki Hizbullah güçlerine karşı savaş açılmasına dair açıklamalarda bulunmuştu. Bu arada Hizbullah, Lübnan’ın güneyinden sınırdaki İsrail’e ait iki askeri noktaya saldırı düzenlediğini açıkladı. Hizbullah, İsrail’e yönelik saldırıları hakkında yazılı açıklama yaptı.
Açıklamada, İsrail’e ait Cel el-Alem ve El-Abad askeri noktalarına füzeyle saldırı düzenlendiği belirtildi. Hizbullah daha sonra yaptığı başka bir açıklamada, Şumira ve Doviv yerleşim merkezindeki askeri nokta ile istihbarat ekipmanlarının yer aldığı Bahri askeri noktasını güdümlü füze ve uygun silahlarla, Zibdin askeri noktasını da Falag-1 füzesi ile hedef alındığı kaydetti. İsrail ordusu ile Hizbullah arasında 8 Ekim 2023’ten beri yaşanan çatışmalarda şu ana kadar 171 Hizbullah mensubu, 30 Lübnanlı sivil, 6 İsrailli sivil ve 10 İsrail askeri öldürüldü.