Dünyayı şoke eden bir suikaste kurban giden eski Japonya Başbakanı Şinzo Abe, Japonya’nın pasifist geleneği terk edip silahlanması hatta nükleer güç haline gelmesini istiyordu. Abe, siyaset geleneğinde tabuları yıkan bir lider olarak tanınıyor.
KARAR HABER MERKEZİ
Şinzo Abe, ABD’nin İkinci Dünya Savaşı sonrası Japonya’ya dikte ettirdiği pasifist yapısını değiştirmek istiyordu. Japonlara "sonsuza kadar, bağımsız bir ulus olarak savaş hakkını elinden alan“ anayasa maddesini değiştirmek peşindeydi.
Abe’nin hayattaki en büyük rol modeli kinci Dünya Savaşı esnasında Japonya’nın silahlanmadan sorumlu bakanı olan dedesi Nobusuke Kish’di. Kish Savaştan sonra ise başbakan oldu. Dedesini kendisine örnek alan Abe, kampanya yaparken öldürüldüğü seçimlerle partisi Liberal Demokratlar’ın Japonya’nın askeri güç olmasını engelleyen anayasayı değiştirmek için gerekli olan üçte ikilik çoğunluğu yakalamayı hedefliyordu.
Sağlık gerekçesi ile iki yıl önce devlet başkanlığından istifa eden Abe, partisindeki gücünü kaybetmedi. Abe Japonya’nın daha fazla silahlanması için mevcut devlet başkanı Fumio Kishida’ya sürekli baskı uyguladı. Hatta Tokyo’da Abe’nin tekrar başkan olmak gibi gizli bir ajandasının olduğu iddiaları yaygındı.
Ukrayna savaşı ile daha önce iyi ilişkiler kurduğu Putinle bağlarını koparan Abe, savaşla birlikte silahlanma, askeri güç olma tezlerini daha da yoğun dile getirdi. Abe bu hedefleri ile sadece Rusya’ya değil Çin’e karşı da askeri olarak güçlü olmayı hedefliyordu.
Abe, Ukrayna savaşının başlaması ile Japonya’nın nükler bir güç haline gelmesini talep ederek, Japon siyasetinde mevcut bir tabuyu yıkmasını bildi. Bu hedefinde henüz başarılı olmadıysa da Japonya’nın askeri harcamalarının GSMH’nin yüzde ikisine çıkması, yani iki kat arttırılması teklifi başarıya ulaştı.
Ekonomik icraatları da Japon ekonomisine de yeni bir reçete sunan Abe bu programını kendi isminden ve ekonomi kavramından esinlenerek Abenomic koydu. Merkez Bankası’nın daha liberal politikalar uygulamaya ikna eden Abe, Japon yeninin değer kaybetmesini ve Japonya’nın ihracatının artmasını sağladı. Tokyo Borsası bu adımlarla canlandı.
Trump'la çok iyi ilişkiler kuran Abe’ye Trump gibi hukuk devletinin sadık olmadığı değildi. Görev süresi boyunca sayısız skandal yaşandı. Üst düzey bir maliye bürokratı intihar etti. Bu bürokrata ait belgelerde Abe’nin eşinin gayrimenkul spekülasyonları ile bağlantılı olduğu yönünde bilgiler vardı
Abe döneminde Japon bürokrasisi, alışılan hukuki teamüllerin aksine Abe’ye itaat etmek zorunda kalan bir aparata dönüştürüldü. Medya ile ilişkileri de otoriter bir ton taşıyordu. Kendisinin göreve getirdiği devlet televizyonu NHK kanalının şefi “Hükümet sağ diyorsa biz sol diyemeyiz“ şeklindeki ifadesi ile Abe ve medya ilişkilerinin boyutunu bir tür ifşa ediyordu.
Popülist söylemleri ile tanınan Abe, okullarda vatan sevgisinin daha fazla yaygınlaşması için adımlar attı. Tokyo’da sıkça ziyaret ettiği Yasukini anıtında, İkinci Dünya Savaşı suçlusu olarak ceza alan kişiler de kutsanıyor. Abe yandaşları tarafından sevilen, karşıtları tarafından nefret edilen birisiydi.
Ancak tüm bu cepheleşmeye rağmen Abe’nin suikasta kurban gitmesi ülkede derin bir üzüntüye neden oldu. Japonlar eski başbakanları için yas tutuyor ve siyasi ayrılıkları şimdilik unuttular.