Yıllardır Çin’in zulmüne karşı mücadele eden Uygur Türklerine İslam dünyası sessiz kalırken, Kanada’dan yardım eli uzandı. Kanada parlamentosu, Çin'den kaçan ancak şu anda geri dönmeleri için baskıyla karşı karşıya olan 10 bin Uygur Türkü’nü kabul etmek için oybirliğiyle bir önergeyi meclisten geçirdi.
İSMAİL CÖMERT
Çin zulmüne alkış tutan İslam ülkelerini utandıracak sürpriz bir hamle Kanada’dan geldi. Geçtiğimiz gün Kanada’nın Avam Kamarası’nda yapılan oylamayla, dünya genelinde çeşitli ülkelere sığınan ancak hiçbir yasal güvencesi olmayan 10 bin Uygur Türkünün Kanada’ya iskanlı olarak kabul edilmesiyle ilgili yasa tasarısı kabul edildi. Kabul edilen yasayla, 10 bin Uygur Türkü önümüzdeki yıldan itibaren Kanada’ya yerleşecek.
ALTI AYDA HAYATA GEÇTİ
Gazetecilere konuşan Liberal Milletvekili Sameer Zuberi, tüm federal siyasi partilerin Uygur mülteci programına oybirliğiyle desteğinin çok önemli olduğunu söyleyerek “Bu, bugün bir arada durduğumuz önemli bir an. Önümüzde yapacak çok işimiz var. Bu çalışmayı yapacağız” dedi.
Haziran ayında Zuberi, Kanada Başbakanı Justin Trudeau'nun hükümetinden Çin'den kaçan 10 bin Uygur Türkü ve diğer Müslüman Türk kökenlileri yerleştirmek için bir plan hazırlamasını isteyerek mülteci önerisini harekete geçirmişti.
Çin'in Uygur Türklerine yönelik muamelesini soykırım olarak nitelendiren ilk ülkelerden biri olan Kanada’nın Göçmenlik Bakanı Sean Fraser, "Kanada her zaman korunmaya muhtaç olanlara yardım etmek için üzerine düşeni yapacaktır. Avam Kamarası tarafından bugün kabul edilen önergede belirtilen önlemleri ilerletmek için tüm tarafların üyeleriyle birlikte çalışmaya kararlıyım" dedi.
‘TÜM DÜNYADA YANKI UYANDIRACAK’
İnsan hakları grupları Çin'i, Doğu Türkistan'da yaklaşık 10 milyon olan Uygur Türklerine karşı gözaltı kamplarında zorunlu çalıştırmayla beraber suistimaller yapmakla suçluyor. Çin, Sincan bölgesindeki kampları savunarak terörle mücadele ve azınlıklara mesleki eğitim sağlama açısından çok önemli olduğunu söyledi.
Uygur Hakları Savunma Projesi'nin Yönetici Direktörü Mehmet Tohti, bunun "yalnızca Çin'de ve Kanada'da değil, tüm dünyada yankı uyandıracak" güçlü bir mesaj olduğunu söyledi.
