Dışişleri Bakanı Fidan, Avusturya Dışişleri Bakanı Schallenberg ile düzenlediği ortak basın toplantısında İsrail'in Gazze katliamına tepki göstererek "İsrail, Filistinlilerin topraklarını çaldı." dedi. İsrail'in işgalci bir güç olduğunu vurgulayan Fidan, "Netanyahu dünya için güvenlik sorunu haline geldi" diye konuştu. Ayrıca Fidan, Hamas'ın terör örgütü değil direniş hareketi olduğunun altını çizdi.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Avusturya Dışişleri Bakanı Schallenberg ile görüşmesinin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. Fidan, İsrail'in Gazze'deki saldırılarına dikkat çekerek "İsrail işgalci bir güçtür" dedi. İsrail Başbakanı Netanyahu'nun dünya için güvenlik sorunu haline geldiğini belirten Fidan, "İsrail Filistinlilerin topraklarını çaldı." diye konuştu. Ayrıca Fidan, Hamas'ın bir direniş hareketi olduğunu belirterek, Hamas'ı terör örgütü olarak nitelendirmenin doğru olmadığını ve ancak silahlı bir direniş olarak adlandırılabileceğini belirtti.
Fidan'ın açıklamaları şu şekilde:
Fidan terörle mücadelede iş birliği ve ortak iradenin şart olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi:
''Ticaretimiz geçtiğimiz yıl 4 milyar dolar seviyesine ulaştı. Hedefimiz bu yıl inşallah 5 milyar dolar seviyesine ulaşmak. Değerli meslektaşımla bu hedeflere ulaşmak adına atacağımız ilave adımları da istişare ettik. Terörle mücadelede uluslararası iş birliği ve ortak iradenin şart olduğunun altını çizdik. Avusturya’dan terörle mücadelemize daha yakın ve daha fazla iş birliğimizi beklentimizi aktardım. Terör örgütü ve iktisatlı yapılarının faliyetlerinin Avusturya’nın kamu güvenliğine karşı taşıdığı risklere dikkat çektik. Malumunuz yakın coğrafyamızdaki istikrarsızlıklar ve krizler düzensiz göçü tetiklemektedir. Türkiye olarak düzensiz göçle ve göçmen kaçaklığıyla mücadele edilmesi için adil yük ve sorumluluk paylaşımı gerektiğine inanıyoruz.''
''KÜRESEL GÜÇ OLMAYI HEDEFLEYEN AB, TÜRKİYE’Yİ DIŞLAYICI POLİTİKALAR İLE ZAYIFLIYOR''
Avrupa Birliği, Türkiye ilişkinlerinin adil ve sonuç odaklı yaklaşımla yürütülmesi gerektiğini belirten Fidan, sözlerine şöyle devam etti:
''Sayın bakanla ülkemizin Avrupa Birliği ile ilişkilerini de konuştuk. Türkiye’nin AB ile ilişkilerinin katılım müzakereleri başta olmak üzere her alanda geliştirilmesi ve daha sağlam bir zemine oturtulması gerektiğinin altını çizdim. Başta Gümrük Birliği ve vize süreçleri olmak üzere çeşitli AB ve Türkiye ilişikleri konusunda kendisiyle uzun bir müzakerede bulunduk. AB’nin ülkemizle ilişkinlerinin ahde vefa ilkesi çerçevesinde adil ve sonuç odaklı bir yaklaşımla yürütmesi beklentimizi ayrıca ifade ettim. Türkiye’nin AB üyelik üyeliği sürecinin bazı üyelerin kısır politik gündemlerine bırakılmayacak kadar önemli olduğunu bugünkü görüşmemizde de vurguladım. Türkiye’ye yönelik dışlayıcı politikalar küresel güç olmayı hedefleyen AB’yi zayıflatmaktadır. Bu dışlayıcı tutuma karşı AB üyeliği bizim için stratejik bir hedef olmaya devam etmekte. Sayın meslektaşımla ikili ilişkilerin yanı sıra küresel ve bölgesel konuları ele alma imkanımız oldu. Filistin, Ukrayna ve Balkanlar başta olmak üzere diğer konuları da görüştük. Ukrayna’nın toprak bütünlüğü egemenliği ve bağımsızlığını destekleme yönündeki irademizi tekrar teyit ettik. Ukrayna’nın haklı davasında diplomatik yöntemlerin kullanılması gerektiğini vurguladım. Balkanların huzuru ve güvenliği hem ülkemiz hem de Avusturya açısından önem taşımakta. Bölgedeki sorunlu meselelerin bir an önce çözüme kavuşturulmasını arzu ediyor bu yönde aktif çaba sarf ediyoruz. Avusturya ve Türkiye’nin özellikle Balkanlardaki sorunların çözümünde daha fazla işbirliğine ihtiyaç duyduğu açık.''
''GAZZE’DE İNSANLIK TARİHİNE YENİ BİR KARA LEKE EKLENİYOR''
İsrail’in, Filistin’de yürüttüğü işgale dikkati çeken Fidan, Filistin’in tanınması gerektiğini söyledi. “Uluslararası toplumun tüm üyelerini Gazze’deki vahşeti durdurmak için somut adımlar atmaya ve Filistin devletini tanımaya davet ediyorum” diyen Fidan, şöyle konuştu:
''İnsanlık tarihi büyük acılara neden olmuş hatalarla doludur. Bugün tüm dünyanın gözü önünde Gazze’de insanlık tarihine yeni bir hata karar bir leke ekleniyor. Uluslararası hukuk ve insan hakları ayak altına alınmakta. Geçtiğimiz hafta Hamas ateşkese 'evet' demesine rağmen İsrail’in Refah’ı işgale yönelmesi sonucunda diplomatik çabalar bir kez daha başarısız olmuş gözüküyor. İsrail’i yöneten ırkçı ve yayılmacı zihniyetin bölgesel barış ve huzura katkı vermesi mümkün gözükmüyor. Türkiye olarak en başından beri Filistin devletinin tanınması ve iki devletin çözüme odaklanması gerektiğini vurguladık. İsrail’e karşı bu hedef doğrultusunda somut adımlar attık. Ticaretimizi sonlandırdık, İsrail’e karşı Uluslararası Adalet Divanı’nda açılan davaya müdahil olma kararımızı açıkladık. Geldiğimiz noktada şunu görüyoruz dünya iki devletin çözümün şart olduğunu her geçen gün daha da iyi anlıyor. Filistin Devleti'nin her geçen gün daha fazla ülke tanıyor. Uluslararası Adalet Divanı’ndaki davaya müdahil olmak isteyen ülkelerin sayısı artıyor. BM Genel Kurulu geçtiğimiz hafta BM çalışmalarına daha geniş hatlarla, ayrıcalıklarla katılmalarına olanak sağlayacak yeni bir karar aldı. Bu resmin özeti şudur, İsrail giderek daha da yalnızlaşıyor uluslararası toplum tarafından izole ediliyor. Türkiye, Filistin halklarının kendi topraklarında kendi devletlerinin çatısı altında özgürce yaşaması için her zaman olduğu gibi çaba göstermeye devam edecektir. Uluslararası toplumun tüm üyelerini Gazze’deki vahşeti durdurmak için somut adımlar atmaya ve Filistin devletini tanımaya davet ediyorum.''
''TÜRKİYE’DEKİ EN BÜYÜK 6. YATIRIMCI KONUMUNDAYIZ''
Avusturya Dışişleri Bakanı Alexander Schallenberg, Türkiye’nin AB üyeliği konusunda bazı şüpheleri olduğunu belirti. Schallenberg, Türkiye’nin Ortadoğu’da üstlendiği sorumluluğa dikkati çektiği konuşmasında, şunları söyledi:
''Bir yıl içinde 3. kez bir araya gelme fırsatı bulduk bu büyük bir anlam taşıyor. Yoğun ilişkilerimizin ve güvenimizin de bir nişanesi. Bir saatlik bir özel görüşme yaptık, geçen Ekim ayında da başbakanımız gelmişti ne kadar olumlu ilişkiler olduğunu çok rahat görüyoruz. Tabi ki aynı hususlarda hemfikir olmadığımız da olur buna da saygılı bir şekilde karşılıyoruz. Türkiye ve Avusturya arasındaki bu ilişkilerin tarih itibarıyla çok derin olduğunu biliyoruz. 1924 çok önemli bir yıl 100 yıllık bir dostluk anlaşmamız var, o zaman Türkiye çok genç bir cumhuriyetti. Bunun dışında 60’yıl işgücü anlaşmasını kutluyoruz. İnsanlar Avusturya’ya geldi bu ülkeden ve Avusturya vatandaşı oldular gerçekten Avusturya’nın ekonomik başarısına çok büyük katkıda bulundular. O ailelerin de başarı öyküleri var. Siyasette, ekonomi dünyasında toplumumuzun vazgeçilmez bir parçası oldular. Uluslararası gelişmelere rağmen ilişkilerimiz çok iyi, dolayısıyla Türkiye’deki 6. en büyük yatırımcı konumundayız. Bunu daha da geliştirmek istiyoruz. Burada çok büyük biri ilgi var hem AB’nin hem de Avusturya’nın Türkiye ile daha iyi bir iş birliği yapması söz konusu. Tabii ki tam üyelik konusunda haklı bazı şüphelerimiz var ancak tam ölçülü iki tarafında çıkarlarını koruyacak bir hedefimiz olması gerekir. Güvenlik konusunu düşünmüyorum, düzensiz göç veya terör konularını düşünüyorum burada gerçekten ikili hem de Avrupa ile birlikte iyi bir işbirliği yapmamız gerekiyor. Dün İçişleri Bakanı ile çok iyi bir görüşme yaptık, karşılıklı saygı ve takdir çerçevesinde daha fazla iş birliği yapmak istiyoruz. Türkiye özellikle göçmenler konusunda çok büyük bir yükü üstlendiğini görüyoruz. Düzensiz göç konusunda Türkiye’nin daha fazla desteğe ihtiyacı olduğunu biliyoruz. Güvenlik konusunda bir iş birliği ihtiyacı var bunu geniş bir kapsamda ele almak lazım. Türkiye’nin etrafında bir ateş çemberi var. Türkiye’nin önemli bir rolü ve sorumluluğu bulunmaktadır.''