15 Mayıs 1948, Filistinliler için trajedinin ve kaybın simgesi olan bir gün. Bu tarihte, İsrail Devleti'nin kurulmasıyla birlikte 750 binden fazla Filistinli evlerini ve topraklarını terk etmek zorunda kaldı. Bugün, Nakba olarak bilinen bu olayı Filistinliler "Felaket Günü" olarak anıyor.
Filistinliler, her yıl 15 Mayıs'ta "El Nakba" yani "Felaket Günü" olarak adlandırılan tarihi anıyor. Bu gün, 1948'de İsrail'in bağımsızlık ilanı sonrası yaşanan trajik olayları ve yüz binlerce Filistinlinin yerinden edilmesini sembolize ediyor.
El Nakba'dan önce Filistin
Ancak, günümüzde bu trajedi, İsrail'in 7 Ekim 2023'ten itibaren Gazze'ye yönelik yoğun saldırıları ile yeniden gündeme geliyor.
El Nakba'dan önce Filistin
Bu saldırılarda 35 binden fazla sivil hayatını kaybetti, yüzbinlerce insan evlerini kaybederek mülteci durumuna düştü ve İsrail, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde soykırım suçlamasıyla yargılanıyor.
1948 yılında Filistinli mülteci kampında okul
TARİHSEL ARKA PLAN VE SİYONİZMİN YÜKSELİŞİ
20. yüzyılın sonlarında Avrupa'da yükselen Siyonizm, Yahudilere ait bir devlet kurma amacını güden bir siyasi hareket olarak ortaya çıktı. Siyasal Siyonizmin kurucusu Theodor Herzl, 1896'da Yahudilere ait bir devletin, Avrupa'da yüzlerce yıldır süren antisemitizme çözüm olacağını savundu.
Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılmasının ardından, Filistin'in kontrolünü ele geçiren İngiltere, 1917'de Balfour Deklarasyonu ile "Filistin'de Yahudi halkı için bir ulusal yurt kurulmasını" vaat etti.
YAHUDİ GÖÇÜ VE İLK ÇATIŞMALAR
Özellikle Doğu Avrupa'da artan zulümden kaçan binlerce Yahudi göçmen, İngiliz mandası altındaki Filistin'e sığındı. Bu göç, 1920'ler ve 1930'lar boyunca Yahudiler ve Filistinliler arasında şiddetli çatışmalara yol açtı.
Yahudi göçmenler, küçük ölçekli çiftçilerden ve Arap seçkinlerinden büyük miktarda arazi satın alarak bu topraklara yerleşti. Bu durum, Arap kiracı çiftçilerin yerlerinden edilmesine neden oldu ve onlara yönelik duyguların sertleşmesine yol açtı.
ARAP İSYANI VE İNGİLİZ TEPKİSİ
1936'da Filistinli Araplar, İngiliz yönetimine karşı büyük ölçekli bir ayaklanma başlattı. Arap İsyanı olarak bilinen bu ayaklanma, Arapların bağımsızlık taleplerini ve Yahudi göçü ile toprak satın alma politikalarına son verilmesi isteklerini içeriyordu. İsyan 1939'a kadar sürdü ve bu süreçte 5 binden fazla Arap öldü, 15 binden fazla Arap yaralandı. İngiliz ve Yahudi kayıpları da yüzlerle ifade ediliyordu.
İsyanın ardından İngiliz hükümeti, Filistin'e Yahudi göçünü ciddi şekilde kısıtlayan ve daha fazla göç için Arapların rızasını öngören Beyaz Kitap'ı yayımladı. Ayrıca, Filistin'in bağımsız bir devlet olarak kurulmasını ve İngiliz mandasına son verilmesini vaat etti.
1947 PAYLAŞTIRMA PLANI VE EL NAKBA
1947'de İngiliz hükümeti, Filistin'deki manda yönetimini sona erdirmeyi planladığını açıkladı. BM, toprakların Yahudi ve Arap devletlerine bölünmesini öngören 181 sayılı kararı kabul etti. Ancak Arap liderler, bu planın adil olmadığını ve kendi kaderini tayin hakkını ihlal ettiğini savunarak planı reddetti.
Birleşmiş Milletler Paylaşım Planı, 1947
14 Mayıs 1948'de İsrail bağımsızlığını ilan etti ve hemen ardından Suriye, Mısır, Ürdün, Lübnan, Suudi Arabistan ve Irak, yeni kurulan İsrail devletine karşı savaş açtı. İsrail, Arap ordularını yenilgiye uğrattı ve Filistinli Araplara tahsis edilen toprakları da işgal etti. Savaş, 1949'da bir dizi ateşkes anlaşması ile sona erdi ve büyük kısmı İsrail'in kontrolüne geçti.
1948 yılında Filistinli mülteci kampında okul
EL NAKBA VE MÜLTECİ KRİZİ
1947'nin sonlarından 1949'un başlarına kadar 750 binden fazla Filistinli, İsrail topraklarından ayrılmak zorunda kaldı ve mülteci oldu. Filistinliler, 15 Mayıs'ı "El Nakba" yani "Felaket Günü" olarak anıyor. Bu gün, yerinden edilme ve sonraki yıllarda milyonlarca Filistinlinin süregelen sürgünü ile ilişkilendiriliyor.
Geri dönüş hakkı, Filistinlilerin ana taleplerinden biri olmaya devam ediyor ve BM Genel Kurulu'nun 1948'de kabul ettiği 194 sayılı kararla uluslararası olarak tanınmıştır.
GERİ DÖNÜŞ ANAHTARI: UMUDUN SEMBOLÜ
El Nakba sırasında evlerini terk etmek zorunda kalan Filistinliler, geri dönecekleri ümidiyle evlerinin anahtarlarını yanlarına aldılar. Bu anahtarlar, kaybettikleri evlerin ve geri dönüş haklarının bir sembolü olarak bir kuşaktan diğerine aktarılıyor.
Bugün, yaklaşık 5 milyon Filistinli mülteci bulunmaktadır ve bunların üçte biri Ürdün, Lübnan, Suriye, Gazze Şeridi ve Batı Şeria'daki mülteci kamplarında yaşamaktadır.
El Nakba'nın etkileri, hala Filistinlilerin hayatını şekillendirmekte ve çözüm bekleyen bir sorun olarak varlığını sürdürmektedir.