Brezilya’da devlet başkanlığı seçiminin ikinci turu için halk dün sandık başına gitti. Ülkenin aşırı sağcı lideri Jair Bolsonaro ile solcu rakibi ve eski devlet başkanı Luiz Inacio da Silva ikinci turda nefes kesen bir mücadele verdi.
Kamuoyu yoklamalarında önde görünen Lula bu yarışı “demokrasi ve otoriterlik arasında” bir mücadele diye niteliyor. Kampanya söylemlerinin de ötesinde dünyanın gözleri de Latin Amerika’nın bu en büyük demokrasisinin kurumları ve istikrarı açısından kritik bir sınav olacak bu seçimlerin üzerindeydi.
Seçimin sonucu, hangi adayın kazandığına ya da sonuçların tartışmalı olup olmadığına göre, bütün bölgeyi ve hatta ABD’nin geleneksel hegemonyası ile rekabet içindeki Çin ve Rusya’nın Brezilya’ya artan ilgisi de göz önüne alındığında daha geniş bir jeopolitik alanı etkileyecek. 2 Ekim’de yapılan ve iki adayın da yüzde 50’nin altında kaldığı birinci turda Bolsonaro kamuoyu yoklamalarının ortaya koyduğu oranların üzerinde oy alarak Lula’ya çok yaklaşmıştı.
Kaybeden adayın sonucu kabul etmeyebileceği konusunda da ciddi kaygılar var. Özellikle de eski bir asker olan Bolsonaro, aylardır Brezilya’da kullanılan elektronik oylama sistemini eleştiriyor, Yüksek Mahkeme ve Yüksek Seçim Kurulu yargıçlarını suçlayıcı açıklamalar yapıyor ve örtülü askeri müdahale tehditleriyle fanatik taraftarlarını kışkırtıyor.
Ülkenin en çok satan günlük gazetelerinden O Globo’da 25 Ekim günü yayınlanan, bazı generaller, yargı ve seçim kurulu yetkililerinin de alıntılandığı bir yazıda Brezilya’da seçimin ertesi günü sonuçların tartışmalı hale gelmesinden ya da belki de “daha dramatik” bazı gelişmelerden kaygı duyulduğu aktarıldı. Öyle ki ABD ve Avrupa Birliği de kendilerini önceden seçim sonuçlarının reddedilmesi girişimlerini kabul etmeyecekleri şeklinde uyarılar yapmaya mecbur hissettiler.