Middle East Eye'ın Genel Yayın Yönetmeni David Hearst, "Veliaht prensin tüm adamları" başlıklı yazısında ABD Başkanı Biden'ın Orta Doğu'daki güvenlik konusundaki kilit danışmanlarının Birleşik Arap Emirlikleri ile nasıl bağlantılı olduğunu kaleme aldı.
ÇEVİRİ: EDA NARİN | KARAR
Middle East Eye'ın genel yayın yönetmeni David Hearst, ABD Başkanı Biden'ın Orta Doğu'daki güvenlik konusundaki kilit danışmanlarının Birleşik Arap Emirlikleri ile nasıl bağlantılı olduğuna dair bir yazı kaleme aldı.
İşte Hearst'ün "Veliaht prensin tüm adamları" başlığıyla yayımladığı yazı:
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Joe Biden'a ABD istihbaratının muhalif Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın yakalanmasını veya öldürülmesini onaylamasına rağmen Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'a yaptırım uygulanamayacağını kim öğretti?
"VELİAHT PRENSİ CEZALANDIRMAMA KARARI TARTIŞMALARI HAFTALARCA SÜRDÜ"
Bu karara dahil olan tüm aktörleri bilmiyoruz ve meydana gelen tartışmayı kestiremiyoruz ancak yapbozun birkaç parçası yeni yeni yerine oturuyor. New York Times'ın Beyaz Saray ve ulusal güvenlik muhabiri David Sanger, veliaht prensi cezalandırmama kararının haftalarca süren iç tartışmalardan sonra geldiğini bildirdi.
Sanger, Biden'in yeni kurulan ulusal güvenlik ekibinin kendisine "Suudi kraliyetinin varisinin Amerika Birleşik Devletleri'ne girmesini resmi olarak engellemenin bir yolu olmadığını" söylediğini belirtti.
KİLİT OYUNCULAR KİMLER?
Biden'ın Orta Doğu'daki güvenlik ekibinin kilit oyuncuları kimler?
İlki, kısa süre önce Ulusal Güvenlik Konseyi'nin Orta Doğu ve Kuzey Afrika koordinatörü olarak atanan Brett McGurk. McGurk, George W. Bush, Barack Obama ve Donald Trump olmak üzere üç başkanın altında görev yapmış eski biri. Son görevi, 2015'ten 2018'e kadar özel başkanlık elçisiydi. Ekim 2018 McGurk için yoğun bir dönemdi.
Mayıs 2018'deki Irak seçimlerini etkilemek için Suudilerle yakın bir şekilde çalıştı. Bu çalışmanın ardından ABD ve Suudi Arabistan'ın çıkarlarıyla ittifak halinde oldu ve bir koalisyon kurarak başbakan Haydar el-Abadi'yi yeniden görevlendirmeye çalıştı. Adil Abdul Mehdi'nin yeni hükümeti yemin etmeden hemen önce McGurk Riyad'a uçtu.
Bu olay 2 Ekim 2018'de Kaşıkçı'nın İstanbul'daki Suudi Konsolosluğu'nda öldürülmesinden dokuz gün sonra gerçekleşti. Dönemin müstakbel başkanı Biden, Suudi Konsolosluğu'nda gerçekleşen "kasaplık" karşısında şok olmuş ve dehşete düşmüş olsa da, Kaşıkçı'nın öldürülmesi McGurk için olağan bir işti.
KRALLIKTAN ABD'YE 100 MİLYON DOLARLIK SÖZ
McGurk Riyad ziyareti sırasında dönemin Suudi Dışişleri Bakanı Adel al-Jabir ile bir araya geldi. Bir hafta sonra, dönemin ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, o zamanlar hala "Kaşıkçı'nın ortadan kaybolması" olarak adlandırılan şeyi tartışmak için Riyad'a geldi. Suudi Arabistan hâlâ, Kaşıkçı konsolosluktan canlı çıkmış gibi davranıyordu. Pompeo Riyad'a geldiğinde, krallık ABD'nin kuzey Suriye'deki operasyonlarını desteklemek için 100 milyon dolarlık söz verdi.
KAŞIKÇI'NIN ÖLDÜRÜLMESİNE 'DİĞER OLAYLAR' DEDİ
McGurk, Pompeo'nun gelişi ile Riyad'ın henüz vermiş olduğu "kan parası" hakkında, "Katkının sonbahar döneminde tamamlanmasını bekledik. Özel para transferi uzun süredir devam ediyor ve diğer olaylarla hiçbir ilgisi yok" dedi. McGurk'ün Kaşıkçı'nın öldürülmesine atıfta bulunduğu dile dikkat edin. Buna "diğer olaylar" adını verdi.
KİŞİSEL GÖRÜŞMELER TEKLİF ETTİ
Her halükarda, McGurk o zamanlar Riyad ve Abu Dabi'deki yakın bağlantılarını gizlemiyordu. Toplantılarını tweetledi ve Iraklı politikacılarla bulunduğu özel temaslarla övündü. Abadi'yi desteklemek için Iraklı Sünni politikacıları kandırmaya çalışan McGurk, Suudi veliaht prense kişisel görüşmeler teklif etti.
"BİZİ İKNA ETMEYE ÇALIŞTI"
Iraklı siyasetçi Khamis Khanjar, Washington'un Sünni aşiret liderleriyle yıllardır yaptığı görüşmeyle ilgili olarak geçen yıl yaptığı bir röportajdan kesit paylaştı: "[McGurk] Abadi'yi desteklememiz için bize sözler vererek bizi ikna etmeye çalıştı. Ben ve sen, özel görüşmelere gideceğiz ve MBS ile tanışacağız ve Suudileri sana açılmaları için zorlayacağım."
MBS YETKİLİLERİNE TALİMAT VERDİ
Bir zaman sonra McGurk'ün genç prense karşı olan sıcaklığı karşılık buldu. MBS'nin yakın çevresinin yabancı temaslarını bilen Suudi bir kaynak, MBS yetkililerine "onunla ilgilenmeleri" talimatını verdi. Ayrıca McGurk, Abu Dabi'nin veliaht prensi Muhammed bin Zayed'e (MBZ) övgülerinden başka bir şeyden bahsetmedi.
MCGURK BUGÜN BİLE MBZ'Yİ ÖVÜYOR
McGurk, Bin Zayed'in portresini yayımlayan New York Times Magazine'e, ilk zamanlarda MBZ'nin Müslüman Kardeşler ve siyasi İslam'ın tehlikeleri hakkındaki sezgilerine şüpheyle yaklaştığını söyledi. McGurk, "İlk başta şüpheliydim. Aşırı görünüyordu. Ama onun genellikle yanlıştan çok haklı olduğu sonucuna vardım" dedi.
McGurk ayrıca, BAE'nin ulusal güvenlik danışmanı MBZ'nin kardeşi Tahnoon bin Zayed ve BAE'nin ABD Büyükelçisi Yousef al Otaiba ile güçlü ilişkiler kurdu. McGurk, onlar aracılığıyla Suriye'nin kuzeydoğusundaki ABD projelerini desteklemek için on milyonlarca dolar almayı başardı. McGurk'ün Birleşik Arap Emirlikleri ile ilişkisi Trump'ın Aralık 2018'de Suriye'den asker çekme kararı üzerine hükümet hizmetinden ayrılmasıyla da sona ermedi.
KAŞIKÇI CİNAYETİ DEĞİL, TRUMP İKNA ETTİ
McGurk'ü hükümet hizmetini bırakmaya ikna eden şeyin Kaşıkçı cinayeti değil, Trump olduğunu unutmayın. Nisan 2020'de McGurk, merkezi San Francisco'da bulunan bir makine istihbarat şirketi olan Primer'e katıldı. McGurk, Primer'in web sitesinde, "Orta Doğu'daki savaş alanlarından Oval Ofis'e, Durum Odasına ve Amerika'nın en yakın müttefikleri ve en acımasız düşmanlarıyla masalarda görüşmeye kadar ender bir deneyim genişliğini getiren bağımsız bir yönetim kurulu yöneticisi" olarak tanımlandı.
Kasım 2018'de Primer, 2017'de 369,5 milyar dolarlık varlığa sahip bir Emirlik egemen varlık fonu olan Mubadala Investment'ı da içeren yatırımcılardan 40 milyon dolar topladı.
MCGURK DIŞINDA BİRİ DAHA VAR
McGurk, Mubadala'nın yönetim kurulundaki dört yöneticiden biriydi. Ancak Orta Doğu'da güvenlik konusunda Beyaz Saray'a danışmanlık yapan kilit konumda başka biri daha var. McGurk'ün Şubat 2018'de MBZ ile yaptığı görüşmeyi tweetlediği resme tekrar bakın, sağ tarafında oturan Barbara Leaf'i göreceksiniz. Leaf o sırada ABD'nin BAE büyükelçisiydi.
GÖREVİ "İÇ GÖRÜ" SUNMAKTI
Bir kariyer diplomatı olan Leaf, Arap yarımadası ve Irak'ta Dışişleri Bakanlığı'nın üst düzey yetkililerinden biri. Leaf aynı zamanda ajansın İran İşleri Bürosu'nun ilk yöneticisi olarak görev yapmış. Leaf 2018'de McGurk ile birlikte hükümetten ayrıldıktan sonra Washington Institute for Near East Policy adlı düşünce kuruluşuna katıldı. Orada Leaf'in görevi ABD'nin BAE ile ilişkileri hakkında "iç görüler" sunmaktı. Leaf, Trump'ın BAE'ye 23 milyar dolarlık gelişmiş silah satışının yaklaştığını söyledi.. Vox News'e "Bu Orta Doğu'daki askeri dengeyi değiştirmeyecek. İran'ın füzesi ve konvansiyonel olmayan cephaneleri korkunç. Ayrıca BAE, F-35'i alsa bile muazzam hasar verebilir" dedi. Leaf, şimdi Ulusal Güvenlik Konseyi'ne Orta Doğu ve Kuzey Afrika'dan sorumlu kıdemli yönetici olarak katıldı.
MCGURK VE LEAF, MBS'NİN CEZALANDIRILMAMASINI TAVSİYE ETTİ
O halde bunlar, Biden'a MBS'yi vize yasağıyla cezalandırmamasını tavsiye eden insanlardır. Elbette, Biden'ın aldığı tavsiyeye dahil olan başka kurumlar da vardı. Suudi Arabistan'ı iyi tanıyan eski CIA çalışanlarının Riyad'da gerçek bir değişikliğe istekli olmadıklarını da biliyoruz. Yine de toplu olarak aldıkları karar ve verdiği mesaj önemlidir.
BIDEN'IN ZEHİRLİ KADEHİ
Trump'ın raporun Milli İstihbarat Dairesi tarafından yayınlanmasına direnmesinde çok iyi bir nedeni vardı. Eğer raporu yayınlarsa, kendi yönetimi buna tepki vermeye zorlanacaktı. "İyi" Biden şimdi "kötü" Trump'tan bir adım daha ileri gitti.
Biden, raporu yasal olarak yapmak zorunda olduğu için yayınladı. Bu onu sadece Trump ve Pompeo'nun geldiği yere götürmez. Biden'ın verdiği bu karar, gelecekteki Suudi kralı hakkında uluslararası adaletten cezasızlığı sürdürme politikasına aktif olarak bağlıyor. Bu, Biden liderliğindeki kadar alaycı biri için bile, herhangi bir ABD yönetiminin alması gereken bir pozisyon değil.
KAŞIKÇI'NIN ÖLDÜRÜLMESİYLE İLGİLİ TÜM KAYITLAR ARANIYOR
Biden yönetimi şu anda Kaşıkçı'nın öldürülmesi hakkında açılan farklı iki davayla karşı karşıya. Dava kapsamında "ABD'de ikamet eden Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesiyle ilgili tüm kayıtlar" aranıyor. Bir diğerinde, Gazetecileri Koruma Komitesi, istihbarat camiasının cinayetten önce Kaşıkçı'ya yöneltilen tehdit hakkında bildiklerine dair bilgi ve belgeler istiyor.
"DÖRT GÖZLE BEKLİYORUM"
Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Gregory Meeks, raporun tehditle birlikte yayınlanmasına övgüler yağdıran bir açıklama yaptı. Açıklamada, "Ancak, raporun Muhammed bin Salman'ın doğrudan rolüne ilişkin sonuçları göz önüne alındığında, hesap verebilirliğe yönelik daha fazla adım atmayı dört gözle bekliyorum" dedi.
ÖNCEKİ SORUŞTURMALARI DOĞRULUYOR
Bu resmi ABD hükümeti belgesi, önceki soruşturmaların işaret ettiği şeyi doğruluyor ve yineliyor. Meeks, "Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi başkanı olarak, üst düzeydekiler de dahil olmak üzere herkesin tamamen sorumlu tutulmasını sağlamak için Biden yönetimiyle birlikte çalışmaya devam edeceğim ve bunu yapmak için diğer seçenekleri gözden geçiriyorum. Suudi hükümeti veya başka bir hükümet tarafından ülkelerine geri gönderilmesi, sindirilmesi veya muhaliflerin öldürülmesi kontrolsüz kalmamalıdır" dedi.
MSB TARAFINDAN 50 KİŞİLİK CİNAYET EKİBİ GÖNDERİLDİ
Ve herkes, eski tümgeneral, devlet bakanı ve görevden alınan Veliaht Prens Mohammad bin Nayef'in uzun süredir danışmanı olan Saad al-Jabri'yi unutuyor gibi görünüyor. Suudi Arabistan'ın üst düzey istihbarat yetkilisi el Jabri, Kaşıkçı'yı gönderdikten kısa bir süre sonra onu öldürmek için MBS tarafından gönderilen 50 kişilik bir cinayet ekibini Toronto'da 24 saat koruma altında sakladı.
MESAJLAR TÜYLER ÜRPERTİCİ
Bin Salman aleyhindeki dava ise DC mahkemesinde devam ediyor. Jabri veliaht prensin kirli operasyonları hakkında daha fazla bilgi vermeyi vaat ediyor. Jabri ya da sürgünde saklanan herhangi bir Suudi muhalif varken, Biden'ın müstakbel katile gönderdiği mesaj ise tüyler ürpertici.
"HAPİSTEN ÇIKIŞ KARTI OLARAK KULLANILDI"
Mesajlar şöyle: "Amerika Birleşik Devletleri, Kaşıkçı'yı öldürme emrini verdiğiniz kişilere yaptırım uygulayacak, ancak bizim için çok önemli olduğunuz için sizi cezalandırmayacağız." Bu, "cani" prensi Trump veya Pompeo'nun yapabileceğinden daha fazla cesaretlendirecek. Bu mesaj, MBS'nin aynı şeyi tekrar tekrar yapması durumunda kurtulabileceği anlamına gelir. Ulusal güvenlik gerekçeleri, bu "destanda" küçük bir oyuncu için hapisten çıkış kartı olarak kullanıldı.
"CEZALANDIRILAMAYACAĞINI BİLİYOR"
Veliaht prens şüphesiz kendisine karşı konuşan herkese karşı terör kampanyası yürütme yöntemlerini değiştirecektir ancak şimdi ne yaparsa yapsın, cezalandırılamayacağını biliyor. Çünkü Amerika, kendisine düşman olan bir yönetim olsa bile buna izin vermez. Ancak Amerika'nın Orta Doğu'nun dış politikası hakkında gönderdiği mesaj felakettir.
"BIDEN İÇİN TURNUSOL TESTİ OLACAK"
10 gün önce Kaşıkçı'nın, Biden'in etik bir dış politika yürütme ve dünya çapında demokrasiyi ve hukukun üstünlüğünü teşvik etme taahhüdünün turnusol testi olacağını yazmıştım. Cuma günü Biden, bu sınavı geçemedi. Biden'ın doğru kararı vermesi için çok geç değil. Biden bunu başaramazsa, sonuçlarına katlanacak. Biden bir şeyleri öğrenmek üzere fakat Kaşıkçı davası da bitmedi.