Joe Biden, başkanlık görevine başladığında uluslararası hukuka ve adalete bağlı bir politika izleyeceğini taahhüt etmişti. Ancak UCM'nin geçtiğimiz yıllarda yıllarda Rusya Devlet başkanı Putin hakkında verdiği tutuklama kararını destekleyen Biden yönetimi, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Netanyahu ve Gallant hakkında çıkardığı tutuklama kararını reddederek çifte standart uygulamakla suçlanıyor. Bu durum, ABD’nin insan hakları ve uluslararası hukuka olan bağlılığını sorgulatıyor.
Dört yıl önce, Joe Biden başkanlık görevine başlarken selefi Donald Trump’ın yanlış politikalarından uzaklaşma ve uluslararası sistemin kurallarına saygı gösterme sözü verdi. Ancak, İsrail’in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırıları sırasında Biden yönetiminin tutumu bu sözlerle çelişti.
20 Ocak 2021’de göreve başladığı ilk gün Biden, Trump’ın ayrıldığı Paris İklim Anlaşması’na ABD’yi yeniden dahil etti ve Trump’ın Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne (UCM) yönelik yaptırımlarını kaldırdı. Ancak, İsrail’in Gazze saldırılarında uluslararası hukuku ihlal etmesine rağmen Biden yönetimi İsrail’e açık destek vermekten geri durmadı.
Uluslararası Ceza Mahkemesi, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında, Gazze’de savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar işledikleri gerekçesiyle tutuklama kararı çıkardı. Bu karar, Biden yönetimini zor bir ahlaki pozisyonda bıraktı. Beyaz Saray, mahkemenin kararını “temel olarak reddettiklerini” ve “kararı derin bir endişeyle karşıladıklarını” ifade etti.
BİDEN’IN UCM'YE ÇİFTE STANDART YAKLAŞIMI
Biden, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i Ukrayna’ya saldırılarından dolayı cezalandırmak için UCM’nin kararlarını desteklerken, İsrail yetkilileri hakkında alınan kararı "utanç verici" olarak nitelendirdi. Bu tutum, Biden’ın uluslararası hukuk kurallarına yaklaşımındaki çelişkileri bir kez daha gözler önüne serdi.
Bu arada, Cumhuriyetçi senatörler Lindsey Graham ve Tom Cotton, UCM’ye yaptırımlar getirilmesi için Kongre’de baskı yapmaya hazırlanıyor. UCM'yi eleştiren Cumhuriyetçiler, bu kurumun ABD’nin ve müttefiklerinin güvenliğine zarar verdiğini savunuyor.
UZMANLARIN TEPKİSİ
Washburn Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden Profesör Craig Martin, Biden yönetiminin UCM’ye yönelik tehditlerini eleştirerek, bu kurumun uluslararası hukuk sisteminin temel bir unsuru olduğunu ve ABD’nin bu sistemi desteklemesi gerektiğini söyledi. Martin, ABD’nin Rusya ve Çin gibi ülkelerin eylemlerini sınırlamak için bu sisteme ihtiyaç duyduğunu belirtti.
Quincy Enstitüsü Başkan Yardımcısı Trita Parsi ise Biden’ın, İsrail liderlerini korumak adına uluslararası arenadaki ABD itibarını feda ettiğini ifade etti. York Üniversitesi’nden Uluslararası Hukuk Profesörü Heidi Matthews ise Biden yönetiminin UCM’ye karşı İsrail ile koordinasyon içinde olduğunu vurguladı ve Gazze’deki insani durumun Biden’ın politikalarıyla daha da kötüleştiğini söyledi.
BİDEN’IN İSRAİL'E BAĞLILIĞI
Biden’ın İsrail’e verdiği destek, onun 1972’de dönemin İsrail Başbakanı Golda Meir ile yaptığı görüşmeden bu yana kendisini “Siyonist” olarak tanımlamasıyla ilişkilendiriliyor. Uzmanlara göre bu ideolojik bağlılık, Biden’ın İsrail’e yönelik ciddi baskılardan kaçınmasına neden oluyor.
Bu durum, Biden’ın uluslararası hukuk ve insan hakları konusundaki söylemleri ile pratikteki politikaları arasındaki derin çelişkiyi gözler önüne seriyor.