Esad rejiminin Doğu Guta’daki saldırılarında, son beş günde 400 sivil öldü. BMGK’ya sunulan ateşkes çağrısına ise Rusya “Ateşkes olsa bile IŞİD ve Nusra uymaz” bahanesini öne sürdü. Ancak bölgede IŞİD bulunmuyor, Nusra’nınsa çok az sayıda militanı var.
Suriye’de Esad rejiminin Doğu Guta’ya saldırılarını yoğunlaştırmasının ardından sivil kayıplar artmaya devam ediyor. Pazar gününden bu yana rejim ve Rusya’nın bombardımanında ölen sivillerin sayısının 400’ü aştığı bildirildi. Rusya’nın talebinin ardından İsveç ve Kuveyt’in resmi çağrısıyla acil toplantı düzenleyen Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) ise oylanacak tasarı konusunda anlaşmazlık çıktı. İsveç ve Kuveyt tarafından sunulan tasarıda, 30 günlük ateşkes ilan edilmesi, Doğu Guta’ya insani yardım yapılması ve bölgedeki yaralıların tahliye edilmesi maddeleri yer alıyor. Ancak Rusya, tasarının mevcut haliyle ateşkesin garanti olmayacağını savunuyor. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, dün “Rusya Suriye’de ateşkes ilan edilmesi tasarısını destekleyecek. Ancak tasarı İsveç ve Kuveyt’in hazırladığı şekliyle, Rusya’nın önerdiği değişiklik dikkate alınmadan ilk haliyle geçmesi Suriye’de gerçekten ateşkes sağlanacağı garantisi vermiyor. Doğu Guta ve Suriye’nin diğer bölgelerinde varlık gösteren IŞİD ile El Nusra militanlarının ateşkese uymaları için tasarının hiçbir yaptırım gücü yok” diye konuştu. Ancak IŞİD’in bulunmadığı Doğu Guta’da Nusra militanı sayısının çok az olduğu belirtiliyor. Ancak Rusya’nın desteklediği Şam rejimi, Astana anlaşmasını da ihlal ederek bu militanların varlığını gerekçe gösteriyor ve Doğu Guta’ya saldırılarını sürdürüyor. Rusya’nın BM Büyükelçisi Vasili Nabenziya da tasarının mevcut haliyle kabul edilemeyeceğini savundu. Nabenziya, perşembe akşamı düzenlenen BMGK toplantısında Doğu Guta’daki sivil katliam haberlerini ‘dezenformasyon kampanyası’ ve ‘kitlesel psikoz’ olarak niteledi.
Muhaliflerin kontrolünde bulunan Doğu Guta’da yaklaşık 400 bin sivil yaşıyor. Doğu Guta, Astana anlaşmalarında gerginliği azaltma bölgesi ilan edilmişti ancak Rusya’nın garantörlüğünü üstlendiği Esed rejimi, geçen yıl nisan ayından itibaren bölgeye yönelik ablukasını yoğunlaştırmış ve son aylarda saldırılarını şiddetlendirmişti.
AB: BU KATLİAMI DURDURUN
Avrupa Birliği’nden (AB), “Doğu Guta’daki katliam derhal durdurulmalı” çağrısı yapıldı. AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, yazılı açıklamasında, aralarında çocuk ve kadınların da bulunduğu yüzlerce sivilin kasıtlı olarak ve acımasızca hedef alındığını belirterek “Doğu Guta’daki katliam derhal durdurulmalı” ifadesini kullandı. Sivillere insani yardımın kısıtlanmadan ulaştırılmasının ahlaki bir sorumluluk olduğunu belirten Mogherini, tüm tarafların acilen şiddete son vererek daha fazla hayat kaybını önlemesi gerektiğini vurguladı. “AB, Doğu Guta’daki dehşet verici gelişmeleri anlatacak kelime bulamıyor” ifadesini kullanan Mogherini, uluslararası toplumun Doğu Guta halkının çektiği acıya son vermek için birlik olması gerektiğini belirtti. Mogherini, “Suriye rejimi acilen kendi halkını hedef almayı sonlandırmalı ve halkı korumak olan öncelikli sorumluluğunu yerine getirmeli” vurgusunda bulundu. MogheriniAB’nin Birleşmiş Milletler’in 30 günlük ateşkes çağrısını desteklediğini kaydetti.
ABD: ASTANA SÜRECİ İFLAS ETTİ
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heather Nauert, Suriye'ye ateşkes, barış ve güvenlik getirmek amacıyla, Rusya ve İran'ın garantörlüğü altında düzenlenen, Türkiye'nin de destek verdiği Astana sürecinin iflas ettiğini savundu. Suriye'de günümüzde yaşanan kıyım ve sorunların baş sorumlularının Rusya ile İran olduğunu ileri süren Nauert, başkent Washingto’da düzenlediği basın toplantısında, “Rusya'nın Suriye yönetimine desteği olmasaydı, bu yıkımlar ve ölümler kesinlikle olmazdı. Geçtiğimiz birkaç gün içinde Doğu Gut’da 400'den fazla masum sivil Suriye rejimi tarafından korkunç bir şekilde öldürüldü ve hepimizin bildiği gibi sadece Rusya değil İran da bu rejimi destekliyor. Rusya’nın orada yaşananlar için benzersiz bir sorumluluk üstlendiğini hatırlatmak isterim” dedi. Bu durumun, Suriye'de siyasi bir çözüm ve barış getirmeyi amaçlayan Astana sürecinin başarısızlığını gösterdiğini savunan Nauert, “ABD'nin ve başka birçok ülkenin Cenevre sürecine destek vermelerinin nedeni de budur” dedi.