Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, ABD ve Avrupa ile ilişkilerde yeni dönemde ivme yaşanacağını söyledi. “AB üyelik müzakerelerinin sonucu ne olursa olsun önceliğimiz reformlar olacak” vurgusu yapan Çavuşoğlu “Önümüzdeki süreçte Rusya ve İran ile kurulan çoklu mekanizmalar Avrupa içinde de hayata geçecek” diye konuştu. Çavuşoğlu İspanya ile daha önce kurulan Medeniyetler İttifakı’nın da yeniden aktif hale getirilmesini planladıklarını söyledi.
MENSUR AKGÜN
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ABD ve AB ile ilişkilerde rehabilitasyon dönemine girileceğini belirterek Kıbrıs meselesinde yeniden müzakere sinyali verdi. Mısır ile ilişkilerde hareketlilik yaşanabileceğini kaydeden Dışişleri Bakanı, Bodrum’da katıldığı bir programda, Türkiye’nin yeni dönem dış politikasının yol haritasını çizdi.
İKİ BAKANLIĞIN BİRLEŞMESİ İYİ OLDU: AB ve Dışişleri Bakanlıklarının birleşmesi çok iyi oldu. Aralarında koordinasyon eksikliği oluyordu. Tabii iki bakanlıkta çalışanların statüsü farklıydı. AB Bakanlığı’nda çalışanlar için sınav açacağız. Çünkü kapalı müzakerelerde o ekibin olması önemli, teknik konuları en iyi onlar biliyor.
YAPABİLECEKLERİMİZE ODAKLANIYORUZ: Avrupa Birliği sürecimiz basit değil. Daha çok siyasi konular ön planda. AB’nin kendi arasında da sıkıntıları olmaya başladı. Şu anda İtalya’yı dahi AB’den çıkaralım diyen ülkeler, bir yandan da AB’nin ABD ile yaşadıkları sorunlar var. Kolay bir ortam yok müzakerelerin başlaması için. AB ve Avrupa Birliği üyesi ülkelerle belki şimdi hiç yapamayacaklarımızı bir kenarda tutup daha pozitif bir atmosfer oluşuncaya kadar birlikte adım atacağımız konuları ön plana çıkarmakta fayda var. Bunlardan bir tanesi vize serbestisi. 7 kriter vardı altıya düştü. Yakın zamanda bir araya geleceğiz. En son teklifimizi verdik, onlar da uzun uzun çalıştılar.
Uzmanlarımız bir araya geldi. Gümrük Birliği’nin güncellenmesi, terörle mücadele, göç konusundaki iş birliği bu konularda olumlu adımlar atarsak önümüzdeki süreçte ilişkilerimizde daha pozitif bir ortam oluşması için bu adımların her biri de katkı sağlayacaktır. O zaman diğer konuları da tekrar masaya getirebiliriz.
REFORMLAR ÖNCELİĞİMİZ OLACAK: Tabii ki reformlar önceliğimiz olacak, olağanüstü halin kalkması önemli bir adım. Fakat her şey bizim atacağımız adımlara bağlı dersek fazla iyimser oluruz. Her şey bizim atacağımız adımlara bağlı değil, bugün ne olursa olsun Türkiye’nin AB’ye üye olmaması için çaba saf eden ülkeler var. Bazıları istemiyor ama sesini fazla çıkarmıyor. Her ne kadar isteyen ülke sayısı daha fazla ise de istemeyenlerin sesi daha baskın geliyor. Biz reformlarımıza AB üyeliğinde önemli bir ivme kazansak da kazanmasak da zaten devam edeceğiz. O ayrı bir konu.
YARGIYI TAMİR ETMELİYİZ: Yeni sistemle beraber Türkiye daha pratik ve daha istikrarlı olacak. Koalisyonlar olmayacağı için hızlı kararlar alınacak, uygulama olacak. Güçler ayrılığı daha net bir biçimde ortaya çıkacak. Yeni sistemde yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı yanında gerek FETÖ, gerek başka nedenlerden dolayı bozulan yargıyı bizim tekrar tamir etmemiz gerekiyor. İçeride ne kadar güçlüyseniz dış politika da dışarıda masada o kadar güçlüsünüz.
ARABULUCULUK ÖNEMLİ: Dış politikada birden denklemler değişecek, felsefemiz, prensipler değişecek diye bir şey olmaz. Nedir bizim dış politikamızın felsefesi? Tabii ki yurtta sulh cihanda sulh; her zaman uygulamak mümkün olmasa da ilkesel olarak komşularla sıfır sorun anlayışı. Şimdi esas dış politikamızın temeli girişimci ve insani dış politika. Girişimcilik sadece çıkarlarımızı gözetmek değil, ekonomi ve diğer uluslararası örgütler nezdinde veya arabuluculuk bizim şu anda yaptığımız gibi.
TARAF SEÇMEMİZ DOĞRU DEĞİL: Sonuçta bizim gibi bu coğrafyada yaşayan bir ülke son derece aktif bir dış politikanın yanında dengeli bir dış politika izlemek zorunda. Bir taraftan Rusya bir taraftan ABD bir taraftan AB, bir taraftan NATO vs. Bize bazen eksen kayması mı var, o mu bu mu var diyorlar. Bizim bunlardan birini seçmemiz, mesela tek başına AB’ye yönelmemiz de doğru değil. Ama diğer taraflarda iyiyiz diye AB’ye sırtımızı çevirmemiz de normal değil. Hollanda ile ilişkiler yeniden iyi bir şekilde başladı. Umarım iyi bir şekilde neticelenir, tam normalleşme olur. Diğer taraftan Almanya ile giderek ilişkilerimiz daha iyiye gidiyor. Fransa ile de iyi bir diyaloğumuz var. Önümüzdeki süreçte üçlü dörtlü mekanizmalar, sadece İran Rusya Türkiye, sadece Balkanlar’da değil Avrupa içinde de hayata geçecek.
YENİDEN MEDENİYETLER İTTİFAKI: Türkiye sadece doğrudan kendini ilgilendiren konularda değil, BM ve AGİT reformu için de çaba harcayacak. Çatışma çözümü ve arabuluculuk gibi alanlarda inisiyatifler geliştirecek. Medeniyetler İttifakı’nın yeniden önem kazanması için İspanya ile birlikte hareket edeceğiz.
SURİYE’DE REHAVET YOK: Yeni dönemde Suriye’de terörle mücadelede rehavete kapılmamamız lazım. İkincisi Suriye’de ‘çatışmasızlık bölgelerini’ devam ettirmemiz gerek. Üçüncüsü ise siyasi sürece ivme kazandırmamız lazım. Astana’nın dışında artık Cenevre’nin yeniden harekete geçmesi gerek. Anayasa komisyonunun kurulması ve ülkenin seçime hazırlanması konusunda bir Türkiye olarak üzerimize düşeni yapıyoruz. Bir sıkıntı yok ama rejim ve rejimi destekleyenler ne kadar siyasi çözüm istiyor, askeri mi siyasi mi çözüm istiyor o başka bir konu. Diğer taraftan şu anda daha güvenli dediğimiz ya da güvenli bölge diye adlandırdığımız bölgelere dönüş konusunda daha aktif çalışmamız lazım. Bu konuda Arap ülkeleri olsun AB ülkeleri ABD, Japonya, Çin gibi diğer ülkelere de tekliflerimiz oldu. İnsani boyutuyla siyasi süreç ve terörle mücadele olmak üzere tüm boyutlarıyla Suriye konusundaki hassasiyetimizi devam ettirmemiz lazım.
LONDRA İPEK KONUSUNDA CİDDİ: İade edip etmeyeceklerini Eylül’deki mahkemede göreceğiz ama işi ciddiye aldıklarını söyleyebilirim.
ABD’YE YENİ DELİLLER VERİLDİ: ABD’ye FETÖ’nün iadesi için yeni deliller de veriyoruz, biliyorsunuz bir çalışma grubu da oluşturduk.
MISIR’IN İÇ BARIŞA İHTİYACI VAR: Mısır’la ilişkiler olabilir ama hiçbir şey de olmamış gibi olmaz. Esasen Mısır’ın ihtiyacı olan kendi içindeki sorunları çözme. Mısır İslam ve Arap dünyası, Afrika, Ortadoğu ve Filistin için çok önemli bir ülke. Arap dünyasında herkesin sözüne baktığı bir ülke. Ama bugün konuştuğumuz konuların hangisi üstünde Mısır’ın gücü var? İçinde bulunduğu durumdan Mısır’ın kurtulması lazım. Bir de bana göre bu iç barışla olur. Mısır’daki sürece eğer isterlerse onların iç işlerine karışmamız söz konusu olmaz. Katkı da sağlamak isteriz, ilişkileri düzeltmek isteriz ama bu darbe rejimiyle de hiçbir şey olmamış gibi el sıkışmak da olmaz.
KIBRIS’TA BİZ DE SONDAJA BAŞLARIZ: Kıbrıs’ta Rum tarafının tek taraflı doğalgaz aramaları var. Bir tarafta engelleme politikası bir yandan da bizim de platformumuz var, biz de sondajlara başlarız eğer Rum tarafı tek taraflı adım atarsa. Esasen biz son üç yılda İtalyanlara ve ENİ şirketine de söyledik. Bu işe girmeyin, Türk tarafının haklarını garanti altına almadan biz buna müsaade etmeyiz demiştik.
KIBRIS’TA YENİ MÜZAKERE SÜRECİ: Biz Federal sistem için yoğun müzakereler sürdürdük. Hep müzakere yapmakla olmuyor. Yunanistan’la da İngilizlerle de üç garantör ülke olarak anlaştık. Rum tarafıyla henüz bir temasımız olmadı. Önce neyi müzakere edeceğimizi ve çerçevesini belirleyelim. Önümüzdeki süreçte bu temaslarımızı gayri resmi bir biçimde sürdüreceğiz. Nasıl bir çözüm istediğimizi kararlaştıralım, sonra parametrelerini konuşalım. Ondan sonra müzakerelere oturalım. Acelemiz yok ama önceliklerimizden biri de bu konu olacak.