Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suudi Arabistan ziyareti öncesinde Atatürk Havalimanı'nda basın toplantısı düzenledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sözlerinden satırbaşları özetle şöyle:
-Mescid-i Aksa’ya karşı son birkaç gündür sergilenen pervasızlıklar, İslam dünyasını derinden üzmektedir. Kudüs’teki Harem-i Şerif, sadece Filistinlilerin değil 1,87 milyarlık İslam aleminin onurudur. Kısıtlamalar ile Müslümanların onurlarının incitilmesi karşısında İslam dünyasının tepkisiz kalması beklenemez. Ülke olarak tepkimizi ortaya koyduk. İslam İşbirliği Teşkilatı olarak gerekli açıklamalarımızı yaptık. Bizler başta Kudüs olmak üzere tüm dinlerin barış içinde yaşamasını sağlamış köklü bir medeniyetin mensuplarıyız.
-Mahmud Abbas ve İsrail Cumhurbaşkanı ile telefon görüşmelerim oldu. Dün de Fransa Cumhurbaşkanı Macron ile durumu ele aldık. Uzun uzadıya bir değerlendirme yaptık. Kim olursa olsun insanların can mal ve ibadet haklarına yönelik saldırıları tasvip etmediğimizi ifade ettik.
-İslam dünyasının yeni ayrılıklara değil işbirliğine ve dayanışmaya ihtiyacı var. Böylesine hassas bir dönemde enerjimizi iç tartışmalarla heba etmemeliyiz. Katar krizinin ilk anlarından itibaren biz istikrar, dayanışma ve diyalogdan yana olduk. Taraflara gerekli telkinleri yaptık. Krizin daha fazla uzamasının kimseye bir faydası yok. Mevcut krizden istifade edenler, kardeş kavgasının alevlenmesi için fırsat kollayan hasım çevrelerdir.
-Kuveyt Emiri’nin yürüttüğü arabuluculuk çalışmalarını destekliyoruz. Diğer aktörlerin de bu çabalara destek vermesi gerekiyor. Ziyaretimizin ilk durağı bölgenin büyüğü Suudi Arabistan’dır. Suudi Arabistan ile ilişkilerimizi stratejik bir noktaya oturttuk, Suriye başta olmak üzere bölgesel konularda yakın istişareler içinde olduk. Körfez bölgesinin ağabeyi olarak Suudi Arabistan’a krizin çözümünde büyük rol düşüyor. Bu krizi çözebilecek isimlerin başında Kral Selman geliyor. Ayrıca görevine yeni atanan Prens Muhammed Selman’ı da ziyaret sırasında kabul edeceğim.
-İkinci durağımız Kuveyt. Kuveyt bölgede önemli bir rol oynuyor. Kuveyt’in arabuluculuk çabasını destekliyoruz.
-24 Temmuz Pazartesi ise Katar’a intikal edeceğiz. Katar ile ilişkilerimizde çok güçlü gelişme gösterdi. 2014 yılında liderler düzeyinde tesis ettiğimiz yüksek stratejik komite işbirliğimizin gelişmesine büyük katkı sağlıyor.
KATAR İLK ANLARDAN İTİBAREN AKLI SELİM DAVRANDI
Burada bir hakkı teslim etmekte fayda görüyorum. Katar, krizin ilk anlarından itibaren aklı selim ile davranmıştır. Sorunun diyalogla çözüme kavuşması için çaba sarf etmişlerdir. Açıklamada ortaya konan iradeyi takdirle karşıladığını belirtmek istiyorum. Herkesin gerekli mesajları çıkaracağına inanıyorum. Ziyaretimizin bölgemiz için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.
SORU: 'Türkiye’yi çok fazla sabır gösterdik' dedi. Almanya Dışişleri Bakanı Gabriel. Dün de bu mektup yazdı. Altını çizdiği bir durum var “Tepkimiz size değil, Türk hükümetine” diyor. Değerlendirmeniz ne olacak?
Türkiye her şeyden önce bir hukuk devletidir, sosyal bir devlettir, laik bir devlettir. Bu anayasasında zaten amir hükümler olarak yerini bulmaktadır. Türkiye’nin demokratik sosyal bir hukuk devleti olarak içişlerine kimsenin karışmaya yetkisi yoktur. Ve gerek güvenlik, gerek yargı süreç içerisindeki atılmış adımları atmaya da kimsenin yetkisi yoktur.
Türkiye’nin içinde ajan provokatörlük yapan, hatta hatta bunu diplomatik servislerini kullanmak suretiyle sürdürmeye gayret edenlere karşı Türkiye de elinden geleni yapacaktır.
BU ORTAKLIĞA GÖLGE DÜŞÜRECEK BİR ADIM ATILMAMALI
Fakat ben Alman Dışişleri Bakanı’nın şahsında, Alman yetkililerine bir şeyi devamlı söyledim. Bizler NATO’da beraberiz, AB süreci içerisinde müzakereci bir devletiz. Dolayısıyla aramızdaki strarejik ortaklık yeni değil. Uzun zamandır ortaklığımız var. Bu ortaklığa gölge düşürecek herhangi bir adım atılmamalıdır. Türkiye’den kaçan teröristleri Almanya’da barındırırsanız, onlara hatta teşvik imkanı verirseniz, üstelik suçlu konumunda olursa ki Türkiye’de yargılanıp suçlu göründüğü halde, tutuksuz yargılanma sebebiyle serbest bırakılanı siz alır bağrınıza basarsanız, bunu konuşturmak suretiyle ödüllendirirseniz, Cumhurbaşkanlığı makamında bunları ağırlarsanız bizim sizlere bakışımız o kadar rahat olmaz.
TERÖR ÖRGÜTÜNE AİT 4500 DOSYA VERDİM
Ben 4500 dosya verdim. Ve bu dosyalar tamamen terör örgütü PKK’ya ait dosyalar. Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti devletine darbe girişiminde bulunan FETÖ terör örgütünün bir çok mensubu Almanya’da cirit atıyor. Bunların isimleri verildi. Bunlar bize iade edilmeyecek, siz sürekli olarak iki tane burada bir tanesi tutuklu olmak kaydıyla, bir diğeri şu anda gözaltı süresi henüz dolmadı. Böyle bir süreçte olmasına rağmen kalkıp bunlarla Türkiye’yi sıkıştıracaksınız… Yok böyle bir şey. Türkiye yargının gereği neyse, bunu işletmektedir.
ALMAN ŞİRKETLERİNE KARŞI SORUŞTURMA YOK
Ama Almanya’da şu anda siyasetin içerisinde olanlar, kalkıp da Ekim’de yapılacak seçimler için bir Pazar oluşturmaya çalışıyorlarsa o bizi pek de ilgilendirmiyor. Ve medya organlarında başta şahsım olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti Devletine yönelik saldırıların affedilir bir tarafı yoktur. Türkiye’de bulunan Alman şirketlerine karşı soruşturma kovuşturma da yoktur. Yalan yanlış uydurma haberlerdir.
KİMSE TEHDİDE YÖNELMESİN
Ne var? Olan şu, Türk şirketlerinin ülkelerle ilgili yaptıkları FETÖ ile iltisaklı olan bazı meşru olmayan girişimleri var, o tür şirketlere yönelik bir şeydir. Kimse kimseyi bu tür yalan yanlış haberlerle, buradan hareketle tehdide yönelmesin. Bu siyasetin içinde olan insanlara yakışmaz.
TERÖR ÖRGÜTÜ YPG'NİN İSİM DEĞİŞİKLİĞİ
Ha Ali, Ha Veli. Değişen bir şey var mı ? Yok.