KARAR TV ekranlarına konuk olan CHP Konya Milletvekili Abdüllatif Şener, çarpıcı açıklamalarda bulundu: Başbakan ile anlaşamadığımız için, Özelleştirme İdaresi'ni bıraktım. Özelleştirme Yüksek Kurulu üyeliğim devam ediyordu. Önüme koyduğu ilk Özelleştirme Yüksek Kurulu kararını imzalamadım. Bana iki ay küstü.
MELEK GEDİK | KARAR
KARAR TV ekranlarına konuk olan CHP Konya Milletvekili Abdüllatif Şener, dikkat çeken açıklamalar yaptı, "Başbakan ile anlaşamadığımız için, Özelleştirme İdaresi'ni bıraktım. Özelleştirme Yüksek Kurulu üyeliğim devam ediyordu. Önüme koyduğu ilk Özelleştirme Yüksek Kurulu kararını imzalamadım. Bana iki ay küstü" dedi.
"İSTİKAMET OLMAYINCA GÜÇ BELA OLUYOR"
Refah ve Fazilet Partisi'ndeki genç jenerasyona toplumun ilgisi olduğunu, bu nedenle yeni kurulan partinin iktidara geleceğini inandıklarını belirten Şener, AK Parti'ye katılma sürecini şu sözlerle anlattı:
"Adalet ve Kalkınma Partisi kurulduktan sonra asıl olanın güç değil; istikamet olduğu düşüncesine girdim. Gördüm ki, bir siyasi partinin istikameti doğru değilse, güçlü oluşu ülkenin başına sıkıntı getiriyor. O güç, bela oluyor. Ve ben ilk Kabine'ye girdiğimde Erdoğan öncesiydi. Gül dönemiydi. Daha önce de 1996-1997'de Erbakan hükümetinde Maliye Bakanı'ydım.
"ERDOĞAN'IN UNVANLARINDA PAYIM VAR"
Yani şunu söyleyeyim; milletvekili olduğumda, Erdoğan milletvekili değildi. Parti içinde Bakanlık görevi aldığımda hatta Başbakan yardımcısı, Maliye Bakanı olduğumda Erdoğan henüz milletvekili bile değildi. Dolayısıyla sahip olduğum unvanların hiçbiri Erdoğan'ın ürünü değildir. Ama Sayın Erdoğan'ın bütün siyasi unvanlarında benim etkim olmuştur. Dolayısıyla bazıları diyor ki, Erdoğan'ın unvan verdiği kişi. Benim için. Erdoğan bana hiçbir unvan vermemiştir. Ama onun kendi unvanlarında Cumhurbaşkanlığı hariç benim payım vardır. Bazıları bunu olumsuz olarak da nitelerler."
"ERDOĞAN İKİ AY BANA KÜSTÜ"
11 Temmuz 2005 tarihli Milliyet gazetesini göstererek, AK Parti'de görev aldığı dönemde iktidarın politikalarını eleştirdiğini belirten Şener, Erdoğan ile yaşadığı ilk kırılmayı da anlattı.
Özelleştirmeler nedeniyle sıkıntı yaşadığını ifade eden Şener, şunları kaydetti: "Ekonomi politikaları nedeniyle hükümeti eleştirdim. Niye eleştirdim? O dönemin en önemli konularından biri özelleştirmeydi. Önce Özelleştirme İdaresi bendeydi. Başbakan ile anlaşamadığımız için, Özelleştirme İdaresi'ni bıraktım. Özelleştirme Yüksek Kurulu üyeliğim devam ediyordu.
Önüme koyduğu ilk Özelleştirme Yüksek Kurulu kararını imzalamadım. Bana iki ay küstü. İlk Başbakan oluşundan bir-iki hafta geçmişti. Aramız açıldı, 2 ay küstü. Sonunda 'Şu Özelleştirme Yüksek Kurulu'ndan da al beni, rahatla' dedim. Yoksa imzalamayacağımı söyledim. Erdoğan, hükümetlerinin yapmış olduğu hiçbir özelleştirmede imzam yoktur."
"TÜRKİYE'DE ÖDEVİNİ İYİ YAPAN KAYBEDİYOR"
Elif Çakır'ın 'Hükümetin hangi politikalarını yanlış buluyorsunuz' sorusunu cevaplayan Şener "O kadar çok ve fazla alanda yanlış var ki.. Geniş tanımlı işsizlik sayısı 12 milyona çıkmış. 10 milyonun üzerinde işsiz var, gerçekten son derece önemli bir tablodur. Ekonomik politikaların ne kadar yanlış olduğunu gösteren bir tablodur. Özellikle en yüksek işsizlik gençlerimiz arasında. Okuyanlar arasındaki işsizlik çok yüksek. Ödevini iyi yapan insanın, kaybettiği bir Türkiye inşa etmişler. Böyle bir ülkede insanlar yetenek, bilgi ve birikimlerini geliştirmek yerine doğrudan doğruya yandaşlığa özendiriliyor. Bu topyekun yanlış bir politika" ifadelerini kullandı.
CHP Konya Milletvekili Abdüllatif Şener, KARAR TV'de Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ilgili dikkat çeken açıklamalar yaptı. Şener "Kamu kaynakları talan ediliyordu ve bu tarzın bana uygun olmadığını gördüm. Erdoğan adaylık için beni ikna etmeye çalıştı" dedi.
"İLK KURALI ERDOĞAN VE ÇEVRESİ DELDİ"
Türkiye'de başlayan aşılama süreci hakkında konuşan Şener, AK Parti MYKY üyelerinin aşı vurulmasını eleştirdi, Erdoğan'a da yüklendi.
Kuralları öncelikle Erdoğan'ın deldiğini söyleyen Şener "Sayın Cumhurbaşkanı, toplantı yapacağı salonlara bile testi olmayanları almıyor. Önce kendi ve etrafında yakın teması olan kişiler arasında aşıyı yaygınlaştırıyor. Bu, ben merkezli bir tarz. Bunu doğru bir yaklaşım olarak görmüyorum. Niye siz ve size bulaştırması muhtemelen kişilerin aşılanması öncelik teşkil ediyor?
O, aşıya ne kadar ihtiyaç duyuyorsa ben de o kadar ihtiyaç duyuyorum. Fakat, bana öncelik yapılmasını istemem. Bunun bazı kıstasları vardır, risk gruplarına göre yapılır. Sağlıkçılardan başlayarak önce risk grupları sonra da tüm vatandaşlarımız aşılanır. Ama bütün vatandaşlarımızı aşılayacak yeterli aşı bağlantısı da yok. Hem de diğer taraftan çok az gelen aşının tercihi, objektif kurallara uygun değildir. Bu kuralları da ilk delen, Sayın Cumhurbaşkanı ve çevresidir."
"MİLLET DEĞİL CUMHUR İTTİFAKI DAĞILIR"
Millet İttifakı'nın aslında 1973'te kurulduğunu belirterek Ecevit ve Erbakan koalisyonunu hatırlatan Şener, yeni partiler hakkında da konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Oğuzhan Asiltürk'e yönelik ziyaretini değerlendiren Şener "Bence hiçbir şey çıkmaz. Bence Millet İttifakı sağlam, zayıf olan Cumhur İttifakı'dır. Dağılırsa Cumhur İttifakı dağılır. Gerek Gelecek Partisi'ne, gerek DEVA Partisi'ne başarılar dilerim. Çünkü Türkiye'nin içinde bulunduğu koşullar, her halükarda bu iktidar yapısını değiştirmeye bağlıdır. Buna ne kadar katkı sağlarlarsa Türkiye için o kadar faydalı bir iş yapmış olurlar" diye konuştu.
"YOKSULLAŞTIKÇA OY VERDİKLERİNİ DÜŞÜNÜYOR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın oy için vatandaşları yoksulluğa mahkum ettiğini iddia eden Şener, şu ifadeleri kullandı:
"Öyle zannediyorum ki; 18 yıllık siyasi hayatı sonrasında sayın Erdoğan, insanların yoksullaştıkça kendisine daha fazla bağımlı olduklarını düşünmeye başladı. Anketler, kamuoyu ölçümleri yaptırıyor. Seçmen profillerini ve eğilimlerini çıkarttırıyor. İnsanlar yoksullaştırdıkça bana daha çok oy veriyor diyor. Düşük gelir gruplarında oyunun fazla olduğuna inanıyor. Oraya yönelik politikalar uygulamaya gerek yok diyor.
"SADECE BAĞIMLI HALE GETİRMEYE ÇALIŞIYOR"
Bakış açısı bu. Nüfusun yüzde 1'ini daha zengin yaparım, öbür tarafın yoksullaşmasının bir mahsuru yok. Yüzde 1'ini zenginleştirerek daha çok propagandasının yapılacağını düşüyor. Zihinsel etkileşimle geldiği bir siyaset tarzı oluşmuştur. Onun için düşük gelir gruplarına, Erdoğan'ın hiçbir politikasının faydası olmaz. Sadece bağımlı hale getirmeye çalışıyor, gelirlerinin düşmesine hiç aldırış etmiyor."
Şener'in açıklamaları şöyle:
"Henüz aşı daveti almadım, ben de Genel Başkanımız gibi sıramı bekleyeceğim. Risk gruplarına göre, aşılama yapılmalı fakat yeterli aşı yok. Aşılama ile ilgili kuralları da ilk önce Cumhurbaşkanı ve çevresi deldi. Biliyorsunuz hükümet şeffaf değil. Her şey denetimden ve şeffaflıktan uzak. İlaçların temini konusunda da bunu gördük.
Asgari ücret bile alamayan emekliler var, sayıları milyonları buluyor. Görünmeyen işsizler var. Türkiye'de gelir dağılımı korkunç bir şekilde bozulmuş durumda. Erdoğan'ın şöyle bir bakış açısı var: İnsanlar, yoksullaştıkça benim oyum artıyor. Sadece belli kesimleri zenginleştiriyor. Erdoğan, düşük gelir gruplarının bağımlı olmasını istiyor. Erdoğan döneminde milli gelir sıralamasında 78'inci sıraya kadar düşük. Fakat bir alanda şampiyonuz, en çok siyasi tutuklu Türkiye'de mesela.
Kamu kaynakları talan ediliyordu ve bu tarzın bana uygun olmadığını gördüm. Erdoğan adaylık için beni ikna etmeye çalıştı. Millet İttifakı dağılmaz, dağılacak olan Cumhur İttifakı'dır. Bu iktidar yapısı değiştiğinde, sorunlar çözülecektir."