Görüşler

Cacciari ve politik olmayan

Cacciari ve politik olmayan

‘Gerçekliğe ve Geleneğe Karşı’ kitabının yazarı Halil Turhanlı “Cacciari, Nietzsche’nin politik olmadığı konusunda Thomas Mann ile hemfikirdir ancak farklı bir neden ileri sürer” diyor.

HALİL TURHANLI

Cassimo Cacciari hem solda hem sağda kuşkuyla karşılanan bir düşünür.  İtalyan Komünist Partisi  (İKP) üyesi olduğu yıllarda Hegel-Marx düşüncesine çok farklı bir perspektiften bakmış, anti-diyalektiğe dayalı “negatif” düşünceyi geliştirmişti. Sol cenahta onun savunduğu negatif düşünceyle kapitalizmin krize dayalı bir sistem olarak işleyişine teorik meşruluk kazandırdığı ileri sürüldü. Antonia Negri “burjuva hümanizminin ilahiyatçısı” olduğunu söyledi, felsefesini “en katışıksız haliyle politik mistisizm” olarak niteledi. Negri’ye göre Cacciari toplumsal ve ekonomik tarihin doğallığını varsayıyor, işçi sınıfının devrimci gücünden çekiniyordu. 

Cacciari 1989’da Berlin Duvarı’nın yıkılmasından sonra sosyalizmin tarihsel başarısızlığını ve çöküşünü kabul etmeyen sol ile bütün bağlarını kopardı. Bugün İtalyan (genelde Avrupa) solu onun aristokratik bir muhafazakâr olduğu görüşünde. 

Alessandro Carrera’nın da isabetle belirttiği gibi Cacciari akademik filozof olmanım yanısıra günümüz İtalya’sında politikanın içinde yer alan yüksek profilli bir kamu entelektüeli.1970’lerin sonunda Komünist Parti (İKP ) temsilcisi olarak ulusal parlamentoya seçildi. 1993’den başlayarak üç dönem doğduğu Venedik şehrinin belediye başkanlığını yaptı. Yurttaşların oyunu, onayını alarak, saygınlığını kazanarak polis’i yöneten filozof-yönetici. Platon’un filozof-kralının liberal versiyonu. 

Cacciari’nin 1970’lerin ikinci yarısında yazdığı, diyalektik düşünceyle hesaplaştığı ve İtalyan solunda epey tartışma yaratan yazılarından bazıları The Unpolitical: On the Radical Critique of Political Reason (Politik Olmayan: Politik Aklın Radikal Eleştirisi Üzerine) başlıklı kitabında yer alıyor. Söz konusu yazılar onun düşüncesindeki olgunlaşmayı izleyebilmek, düşüncesinin temelini oluşturan belli başlı kavramları anlayabilmek açısından da önem taşıyor. 

Politik olmayan ne anlama geliyor? Cacciari, Aristoteles’in tanımladığı “zoon politikon”un sonunu mu duyuruyor? Hayır, onun savları bir duyuru olmanın çok ötesinde, karmaşık ve ilginç. Bu savlara katılmayabilirsiniz, ama kayıtsız kalamazsınız. Söz konusu yazılarında Avrupa politik düşüncesinde pek konuşulmayan bir geleneği, politik olmayan geleneğini ele alıyor. Politik olmayan politikanın reddi değil, Moderniteden itibaren Avrupa’ya egemen olan politik aklın eleştirisi. 

Philippe Lacoue-Labarthe ve Jean-Luc Nancy Retreating the Political (Politik Olanı Geri Çekmek) başlıklı ortak çalışmalarında modernitenin politikayı bütünüyle kapsayıcı hale getirdiğini, politikanın her alana yayıldığını, bu bütüncül politikanın “her şey politiktir” sözünde özlü ifadesini bulduğunu belirtirler. Sözünü ettikleri kapsayıcılık politikayı aşındırmıştır. Eğer politik olan aşınacak, yıpranacak, anlam kaybına uğrayacak denli kapsayıcı olmuşsa o zaman aşınmayı aşmak, politikayı onarmak için politik olanı geri çekmek, daha doğrusu, geri çekilmek, araya eleştirel bir mesafe koymak gerekir. Lacoue-Labarthe ve Nancy’yi böyle okuduğumuzda Cacciari’nin de bir anlamda bu tür bir geri çekilme önerdiğini söyleyebiliriz. Ama yalnız bunu değil. Re-treat politik olanı yeniden ele almayı da ifade eder. Cacciari’nin politik aklın radikal eleştirisine böyle girişir. Geri çekilerek bir eleştiri zemini oluşturur. Politik olandan geri çekilir, onu eleştirel bir uzaklıktan yeniden ele alıp değerlendirir.  

Lacoue-Labarthe ve Nancy politikanın “kapatılması”ndan söz ederken hâkim politik anlayışına son vermeyi ifade ediyorlar. Bir anlayışın damga vurduğu dönemin kapanmasından, yeni bir anlayışın başlamasından söz ediyorlar. Cacciari’nin girişimi de buna yönelik aslında. Varolan politikaya politik olmayan adı verilen o uzak alandan bakarak eleştirmek ve politik olanı böylelikle aşmak. Şu halde politik olmayan öncelikle politik aklın radikal eleştirisine ve olumsuzlanmasına imkân veren bir uzaklık. Temeli olmayan yeni bir politikanın önkoşulu olan eleştiriye ve yeniden değerIendirmeye imkân veren mesafe. Politik olmayan yürürlükteki politik olanın değerini sorguluyor. Modern politikayı dönüştürücü bir işlevi temsil ediyor. 

Cacciari politik olmayan kavramını ilk kez 1978 yılında Nietzsche and the Unpolitical başlıklı yazısında kullandı. Bu metin The Unpolitical kitabının ikinci bölümünü oluşturuyor. Cacciari esasında politik olmayan kavramını Thomas Mann’ın Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasından hemen sonra yazmaya başladığı ve savaşın sonuna değin yazmayı sürdürdüğü çok tartışmalı yazılarından alıyor. Thomas Mann 1914 Ağustos’unda savaşın başlamasından çok kısa bir süre sonra o sıralar yazmakta olduğu Büyülü Dağ romanını bir yana bırakıp demokrasi eleştirdiği, Alman halkının ulusal kimliğini ve kültürünü ele aldığı yazılar yazmaya başladı. Bu yazılar 1918’de ateşkes anlaşmasının imzalanmasından bir ay önce Betrachtungen eines Unpolitischen  başlığıyla yayımlandı. 

Başlangıçtaki amacı bu yazılarla savaş karşıtı bir duruşu olan kardeşi Heinrich Mann’ın tavrını eleştirmekti. Politika konusunda az bilgili ve hatta naif olmasına rağmen çok iddialı düşünceler dile getirmişti. Ama okurları Alman edebiyatına Buddenbrooklar gibi bir romanı kazandırmış olan yazarın bu yazılarını da ciddiye aldılar. Daha sonra söz konusu yazılardaki düşünceleri artık benimsemediğini, savunmadığını beyan etse de onun siyasal eğilimleri tartışılırken Betrachtungen hep önemli bir belge olarak değerlendirildi. 

Mann savaşın Alman halkı açısından haklı olduğunu, Almanya’da Fransa ve İngiltere’den farklı bir yönetim anlayışının egemen olduğunu, bu otoriter yönetimin Almanların ruhuna uygun düştüğünü vurguladı. Almanların ilerlemenin kaçınılmazlığına inanan Batı rasyonelliğine, Fransız Devrimi’nin ideallerine uzak durduklarını ileri sürüyor, kültür ve uygarlık ayrımı yapıyordu. Buna göre Almanların kültürü, metafiziği ve ruhu; diğer Avrupa uluslarının ise uygarlığı vardı. Alman halkının kaderini belirleyen manevi değerlerden oluşan kültürdü. Demokrasinin yüceltildiği Avrupa’da kitlelerden söz ediliyordu. Almanlar ise gelenekleriyle yaşayan ve çok daha köklü olan Volk (halk) olarak biraradaydılar. Almanların yurtseverliği ise onların bir halk olarak tarihe trajik bakışlarından kaynaklanıyordu. 

Mann’a göre politik olandan nefret etmek Alman kültürünün en belirgin özelliğiydi ve Nietzsche bu nefretin sembolüydü. O politize olmaya direnen yüksek Alman kültürünün en katışıksız sözcüsüydü. Peki, Mann Almanların uzak durduğu, reddettiği politikadan neyi anlıyordu? Geleneği ve geleneksel değerleri aşındıracak isyanı, bu değerlerin koruduğu ve güvence altına aldığı düzenin bozulmasını, kültürün vülgerleşmesini. Kısacası, Mann oldukça muhafazakâr bir manifesto kaleme almıştı. 

Cacciari, Nietzsche’nin politik olmadığı konusunda Thomas Mann ile hemfikirdir, ancak farklı bir neden ileri sürer. Cacciari’ye göre anti-diyalektik düşüncenin ondokuzuncu yüzyıl felsefesindeki bu önemli sözcüsü “dekadans”a karşı Alman ruhunu ve kültürünü temsil ettiği için değil; değer atfedilen ve değer üreten her politikayı eleştirdiği için politik değildir. Esasında politik olmamak Weberci anlamda “bir meslek olarak politika” nosyonunu kabul etmenin tek yoludur. 

Nietzsche politik olana çelişki ve çatışmaların uzlaşmasının imkânsızlığının bilincinde olarak bakmıştı. Dolayısıyla insanı yabancılaşmadan kurtarma, özgürleştirme peşinde değildi. Aslında yabancılaşma bir batıl inanç, demokrasiyi ve sosyalizmi olumsuz yönde etkilemiş bir mit. Nietzsche bunu biliyordu. 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Bunlar da İlginizi Çekebilir