Bursa’dan Kılıçdaroğlu’na hodri meydan
CHP'li Kumluca Belediyesine rüşvet soruşturması açılmıştı. Kılıçdaroğlu'na, iddiaların üstüne gidip gitmediğini sormuştum.
Yazım üzerine aramış, CHP’li belediyelerin yılda üç denetim geçirdiğini, bunu da desteklediğini açıklamıştı.
İçişleri Bakanı Soylu’ya da şunu sormamı istemişti:
“Bursa Büyükşehir Belediyesiyle ilgili soruşturma ne oldu? Neden hala açılmadı, ne zaman açılacak?”
İçişleri'nden değil ama Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş'tan bir cevap geldi.
Aktaş dün aradı. Kılıçdaroğlu'nu, kendisinden Bursa'yı kaybetmenin acısını çıkarmaya çalışmakla suçladı. "Seçimde yenemediği, böyle karalamalarla yıpratmayı deniyor"a getirdi.
"Ne biliyorsa açıklasın, elinden geleni ardına koymasın, çekinecek hiçbir şeyim yok" mealinde meydan okuduğunu da eklemeliyim.
Aktaş'ın, Twitter'dan da bir tepkisi oldu. Üstümde kalmasın, cevap hakkı gereği aktarıyorum. Şöyle:
"CHP’nin başındaki zat İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu’ya, ’Bursa Büyükşehir Belediyesi ile ilgili soruşturma ne oldu’ diye sormuş. Bizim abdestimizden şüphemiz yok ki, namazımızdan şüphemiz olsun. Eğer kendinden bu kadar eminse derhal soruşturma konusunu açıklasın.
Kayseri B.B.’deki sözde yolsuzluk, Man Adası’ndaki hayali offshore hesapları, Beştepe’ye çıkan CHP’li gibi hayal ürünü olduğu ortaya çıkan iddialarına benziyor. Müddei iddiasını ispatla mükelleftir. İspatlayamazsa müfteridir..."
Haliyle Kılıçdaroğlu'na ulaşıp ne diyeceğini öğrenmeye çalıştım. Partisinin MYK toplantısındaydı, uzadığı için de bu yazıya yetişmedi.
Bakalım arkası nasıl gelecek. Takipteyim, sizleri habersiz bırakmam.
Yine mi casus gazeteci yakalandı!
Odatv’den Müyesser Yıldız’la Tele1’den İsmail Dükel sabah baskınıyla evlerinden alındı.
‘Askeri casusluk’ suçlamasıyla haklarında soruşturma yürütüldüğü söyleniyor. Bilinen tek gerekçe bu.
‘Askeri casusluk’la suçlandıkları ne doğrulandı, ne yalanlandı.
İki gazeteci gözaltına alınıyor ve savcılıkla emniyet iki satırlık bir açıklamayla kamuoyunu aydınlatma gereği bile duymuyor. O kadar alelade, harcıalem bir işe döndürüldü.
Gazetecilik gizli bilgileri araştırma, saklananları kurcalama anlamında bir ‘tecessüs’ mesleğidir. Bu uğurda casuslarla bile konuşur gazeteci. Ama ikisi de ‘tecessüs’ mesleği diye, gazeteciyi casuslukla karıştırmak akıl alır şey mi?
Varsa devletin gizli bilgisini gazeteciye sızdıran köstebek, bulur yakalarsınız. Casus odur, gazeteci değil.
Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un, Alman Şansölyesi Merkel’in ricalarıyla bırakılan casusları hatırlıyor musunuz?
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, 2017’de Brüksel’deki bir basın toplantısında açıklamıştı nasıl bırakıldıklarını.
Casusların gazeteci kılığında dolaşmalarının moda haline geldiğini belirtmişti. Ardından da geçenlerde birini daha yakaladığımızı, öbür birilerini ise devletlerinin ricası üzerine saldığımızı uluorta ifşa etmişti.
Rica üzerine salıverilen casus görülmüş şey olmadığı için, o gün bugündür kimse yakalananların gerçekten casus olduğuna inandırılamıyor.
Bilmem anlatabildim mi?
Cem Yılmaz’ı dikizleme hakkımız engellenemez
Serenay Sarıkaya’yla evinin havuzunda serinlerken paparazzilere güya ‘yakalanmış’lar. Mayolu fotoğrafları ortalığa saçılıp karantina kiloları çekiştirilmeye başlanmış.
Bunun üzerine Cem Yılmaz da görüntülerini gizli çeken magazincilerden şikayetçi olmuş. Özel hayatının mahremiyeti ihlal edildi diye, o fotoğrafları internetten kaldırtmak, erişim yasağı kararı aldırtmak istemiş.
Gelin görün ki basın özgürlüğü ve halkın gerçekleri bilme hakkına saygılı bir mahkemeye çatmış. Kişilik haklarına saldırı içermediği gerekçesiyle talebi reddedilmiş.
Yani, komedyen Cem Yılmaz’ın oyuncu sevgilisiyle evlerinin havuzunda neler yaptıklarını, mayolu nasıl göründüklerini bilmek hakkımız. Bunda kamu yararı var, engellenemez.
Ama Kanal İstanbul güzergahında bir arazisi çıksa ya da Boğaz öngörünümdeki evine izinsiz çivi çaktığı, kamudan mülk kiraladığı filan yazılsa o haberlere erişim derhal engellenirdi. Erişimin engellendiği haberlerine de erişim engeli konurdu. Bunların bilinmesinde kamu yararı görülmediği için.
Adresinin açık edilmesi de kamuya mal olmuş kişileri hedef gösterip tehlikeye atmaktan, konut mahremiyeti ve güvenliğini çiğnemekten soruşturulurdu.
Neyse ki mayolu havuz keyfi hallerini dikizlemekte kamu yararı görüldü. Yoksa neler kaçıracaktık, neler.