Basit ama gerçek
Dış politikada girdiğimiz yeni kulvar, uluslararası alanda dostluk ve işbirliğine duyulan ihtiyaçtan önce içeride güçlü dayanışmayı gerektiriyor.
Ne var ki dışarıda imkansız hale gelen diplomatik işbirliği şöyle dursun içeride de kutuplaşmayı azaltıcı bir girişime tevessül eden yoktur. Tabiatıyla böyle bir manzara, hem ülkenin elini zayıflatıyor hem de meselenin netice almaktan ziyade kamuoyuna heyecan vermek olduğu iddiasını güçlendiriyor.
Oysa Türkiye özellikle Doğu Akdeniz’de bugün olduğu gibi onyıllardır haklı tezlere sahip bir ülkedir. Şimdilerde temposu biraz düşmüş olmakla birlikte Kuzey Suriye ve Irak sınırındaki operasyonlarında milli güvenlik meselesini bertaraf etmekte de yine son derece haklıdır. Ne Yunanistan Ege’yi kendisi için sınırsız bir çıkar alanı olarak kullanabilir ne de güney ve güneydoğu sınırımızdaki terör potansiyeline sessiz kalmamız beklenebilir. Her iki dosyanın içinde de Türkiye’nin haklılığını apaçık gösteren ve itirazı mümkün olmayan unsurlar vardır. Böyle olduğu içindir ki Irak-Suriye meselesi de Ege problemi de bütün hükümetlerin peşini bırakmadığı, zaman zaman askeri ve diplomatik hamlelerle Türkiye’nin varlığını gösterdikleri alanlar olmuştur.
Şimdi de öyle ama bir farkla. Yükümüzün bir kısmını alacak ve işimizi kolaylaştıracak diplomatik enstümanlar büyük ölçüde kullanım dışındadır. Türkiye’nin dünya ve Avrupa pazarındaki sempatisi iyiden iyiye azalmıştır. Böyle olduğu için de işin içinden sıyrılmak için “Zaten herkes bize düşman” kolaycılığına sığınmış haldeyiz. Madem herkes bize düşman o zaman teker teker gelsinler noktasına kadar geriledik, bekliyoruz.
Peki içeride? Burada da herkes düşman. Muhalefet zaten Yunan ağzıyla konuşuyor, destek verenlerin tamamı numaracı! Hepsi işbirlikçi, dış güçlerin adamı, karanlık oyunun piyonları vesaire…
Bir ucu hergün askeri seçenekleri telaffuz ettiren büyük ve ağır bir dış politika mesaisinde politik psikolojinin özeti bundan ibarettir. Hükümete ve hükümet sözcülerine göre dışarıda ve içeride düşmanlarla çevriliyiz. Söylemeye gerek yok; bu hal gayet tabiidir ki ülkenin bu çok önemli meselelerinin mücadele ve çözüm potansiyelini zayıflatıyor. Hepsinden önce de gerçekçi değildir.
Dış politikada dostluklar -buna Avrupa Birliği’nin Yunanistan lehine tavrı da dahil- kara kaş kara göz hatırana teşekkül etmez. Geçerli olan kural, ortak çıkarlar ve sürdürülebilir işbirliğidir. Tıpkı Türkiye ile AB ülkeleri arasında bu iktidarın ilk 14-15 senesinde gerçekleşen ve hem ekonomik hem de politik alanlarda bize çok faydası olan iyi ilişkiler gibi. Bütün eksen değiştirme girişimlerine rağmen hâlâ en büyük ticari pazarımız Euro bölgesidir. Nasıl görmek isterseniz öyle görün ama Avrupa her zaman aynı Avrupa’dır. Haçlıysa Haçlı, düşmansa düşman. Tıpkı bugün olduğu gibi o zaman da tek ses, tek tavır yoktu. Türkiye’yi seven ülkeler çoktu ama istemeyenler hep vardı. Bugün de sevmeyenler çok ama isteyenler, destekleyenler yine var.
Hamasetin ve içeriye konuşmanın ömrü bir yere kadar… Kimseyi sevmek zorunda değiliz ama oyun kuralına göre oynanmalıdır. Ege ya da başka bir sahada avantaj elde etmek için ilişkileri diri, canlı ve verimli tutmaktan geri durmamalıyız. Dost artırıp düşman azaltmak budur ve en çok şimdi lazımdır.
Çık oradan gel içeriye. Türkiye, söylendiği gibi beka mücadelesi veriyorsa içeride de bütün siyasi kesimleri bu sürecin parçası yapmak, düşmanlaştırmamak, hedefe oturtmamak zarureti vardır. Bu çapta bir girişim için Türkiye’nin ileri sürdüğü pozisyonun saflarını içeriden ve dışarıdan güçlendirmekten daha etkin ve işe yarayan bir yol yoktur.















Türkiyemizin karakterini anlatan bir yorum. Evet... Dış politikada girdiğimiz yeni kulvar, uluslararası alanda dostluk ve işbirliğine duyulan ihtiyaçtan önce içeride güçlü dayanışmayı gerektiriyor.
Yanıtla (0) (0)Hacı Murat 13.55'e cevap. Hacı Murat sen bu sözün güven ifadesi olduğuna kendini inandırıp kendini ve kendin gibileri "saf (!)"lıktan kurtarmaya çalışıyorsun ama o iş hiçte öyle değil. "Uzaya yol yapmak" gibi bir durum normal bir güven işini tarif etmez. "Absürt" bir laftır.Absürt'ün Türkçe karşılığı da "saçma" dır. Saçmalığa güvenilmez inanılır. Böylesi bir inanma da "biat" demektir.(Biat edende düşünme, mantık, vicdan, sorgulamadan uzaklaşır.)
Yanıtla (0) (0)Saglik Bakani her gun cikip coronavirus vaka ve olum sayisi hakkinda yalan konusuyor. Doktor yemini etmis biri her gun milyonlarca vatandasina yalan yanlis bilgiler veriyor, kimsenin de sesi sedasi cikmiyor. Bu iktidarin yalanlari bitmiyor da bitmiyor. Yeter gayri, hic olmazsa halkin sagligi ile ilgili bir konuda yapmayin bunu.
Yanıtla (0) (0)Hacı Murat, yazdığın şöyle:"Ama malesef çoğunluk (muhalefet) işlerin bozulmasından yana.Çünkü bu iktidardan ancak böyle kurtulacaklarına inanıyorlar. İktidar bir gitsin de bozulan işleri sonra düzeltiriz diye düşünüyorlar.Bu acı gerçeği de görmek gerekiyor." Senin mantığına göre, 'İşler bozulursa bozulsun. Aç, çıplak, eğitimsiz, evsiz, yurtsuz kalayım. Yeterki bu iktidar gitsin' diyenler varsa o memleketin vay haline! Eğer böyleyse o memlekette birlik beraberlik bitmiş. Yani o memleket kendi ayağını kurşunlamış. Uçurumdan aşağıya doğru gitmekte. Hacı Murat, bunu mu demek istedin?
Yanıtla (0) (0)Hacı Murat,Lozan antlaşmasında gizli maddeler var,bu nedenle yeraltı kaynaklarını çıkaramıyoruz diyen kitle ile,doğalgaz bulduk 32 sıradan OPEC’e giriş yaptık diyen de aynı kitle,Ne güzel kitle,Nasıl kitlerden kitle.Selam ve dua ile.
Yanıtla (0) (0)Maide 51 ayeti bütün yorumcuları okumasını Tavsiye ederim....
Yanıtla (0) (0)12.23 Marsa 4 şeritli yol yapılacağına hiç kimse inanmaz.Pekiyi o söz niçin söylenmiştir.Şunun için: O insanların ne vadettilerse yerine getirdiklerini,güvenilir kişi olduklarını ifade etmek için.Türkçede hangi deyimin ne için kullanıldığını iyi bilmek lazım.
Yanıtla (0) (0)"Hamasetin ve içeriye konuşmanın ömrü bir yere kadar… Kimseyi sevmek zorunda değiliz ama oyun kuralına göre oynanmalıdır. Ege ya da başka bir sahada avantaj elde etmek için ilişkileri diri, canlı ve verimli tutmaktan geri durmamalıyız. Dost artırıp düşman azaltmak budur ve en çok şimdi lazımdır."
Yanıtla (0) (0)dunya ,global olarak gittikce diktatör yönetimlere doğru evriliyor.son olarak dsö yu kullanarak coronayı icad ettiler.yalanlarla insanları aldatıp baskı altına alıyorlar.son derece zararlı olmasına rağmen isvec gibi birkac ulke hariç maskeyi dayatıyorlar.guya diktator trump,putin bizim saglımızı çok düşünüyorlar ve bizim icin aşı buluyorlar !. hukuk katledilirken hukukculardan tepki olmadıgı gibi corona komplosuna karsıda saglıkcılar sus pus. bu diktatorler yonetimde oldugu surece komplolar bitmez ama cehennemin yoluda bu komplolardan geçiyor. bu diktatörlere gönüllü köle olmamak lazım.
Yanıtla (0) (0)Sayın Hacı Murat acı ama gerçek olan bir şey daha var, o da her dediğine inanılan,Mars'a dört şeritli otoban yapılacağına da inanan bir kesimin de olması.
Yanıtla (0) (0)"Diplomatik enstürümanlar büyük ölçüde devre dışı bırakılmıştır" Inanamadım. Döndüm bir kez daha okudum. Bir daha, bir daha okudum, okudum. Yanlış mı anladım diye. Dali ya da, Gong'u mezardan çıkarsan görüneni, okuduklarını resimleştirin desen, renklere vals yaptırsalar da, gerçeği bu denli saklayamazlar. Beyler aydının görevi yaşananlara Fransız kalmak olmamalı. Konu ile ilgili diplomasi yolları büyük ölçüde nasıl kapalı. Mikrofonlar kapalı sanılıp duyduklarımızı görmüyor muyuz? Ya telefon ve arka kapı diplomasisine ne demeli.
Yanıtla (0) (0)Cumhur ittifakına oy vermeyenleri hainlikle, teröristlikle suçlamanın sonucunda içeride birliktelik olmaması gayet normal.
Yanıtla (0) (0)Şu durum acı ama gerçek: İçeride işlerin iyi gitmesini istemeyen,ekonominin göstergeleri bozulduğunda sevinen,dışarıda attığımız adımlarda tökezlememizi isteyen bir muhalefet damarı var.Bunu kimse inkar edemez,aşikare görülen bir durum bu. Elbette bütün muhaliflerin böyle olduğunu söylemiyoruz,istisnalar var. Ama malesef çoğunluk işlerin bozulmasından yana.Çünkü bu iktidardan ancak böyle kurtulacaklarına inanıyorlar. İktidar bir gitsin de bozulan işleri sonra düzeltiriz diye düşünüyorlar.Bu acı gerçeği de görmek gerekiyor.
Yanıtla (0) (0)Reis devleti bir şirket gibi yöneteceğiz diyordu. Böyle şirket mi yönetilir? Bu şirketten kimse alışveriş etmez etmiyor da zaten.
Yanıtla (0) (0)Ne zaman Suriye ve Irak bölündü de BM 'e Kuzey Suriye ve Kuzey Irak diye iki eklendi.Etmeyin Allah aşkına.Şuna Irak'ın kuzeyi ve Suriye'nin kuzeyi demek o kadar mı zor.
Yanıtla (0) (0)Benim bir tekl?fim var Türkiyede bulunan tüm sisal bilgiler fakültesi kapatılsın dışişleri görevlileri su ürünleri mezunları olsun bir hata oöduğunda kusura bakma abi adam balık kurbağa yengeç mezunu bu kadar olur deme mazereti olur valahi diğer ülkeler kötü örnek oluyorlar diya insan hakları mahkemesine gidip dava açarlar suriye iran ırak mısır dost Almanya dost gibi Rusya bir dost bir düşman İsrail görünürde düşman el altından dost ABDhem dost hem düşman Fransa bir dost beş düşman vallahi bizim diplomatları artık hiç bir ülke kabul etmeyecek
Yanıtla (0) (0)Monşer diye, işinin ehli değerli diplomatlarımızı yok yere harcadık. Onun yerine bize yakın diye dış işleri ile pek alakalı olmayanları büyük elçi diye atadık. Haklılığımızı diplomatik yollardan ararken işinin ehli bu insanlara çok ihtiyacımız olacaktı. Onları çok arayacağız. Vasıflı insanlar çok kolay yetişmiyor.
Yanıtla (0) (0)İçerde ve dışarda düşmanlıklar yaratmaktan başka bir marifeti olmayan cumhur koalisyonun paketlenme ve çöpe gönderilme zamanı çoktan geçti. Ülkenin toptan fakirleşmesinin ve yalnızlaştırılmasının tek sorumlusu olan bu koalisyonun bir an önce tarihe postalanıp Türkiye’nin yeni bir başlangıç yapması gerekmektedir. AB ile komşularla yeniden barış içinde yaşamanın yolu açılmalıdır.
Yanıtla (0) (0)Oyunu kuralina göre oynamak? Devleti yönetenler an itibariyle cıkarına göre oynuyor malesef. Böyleliklede diger ülkelerin gözünde bütün kalitemiz düşüyor. Degerlerimiz,bir kaç basit ve kisa vade de düşünen insanlarin cıkarlarıyla bir olmayinca ve bu insanlar gücü ellerinde tuttukca, yapilacak pek bisey yok gibi.
Yanıtla (0) (0)"Brüksel'de aile fotoğrafından sonra neler oldu?-Başbakan Ecevit: "Evet dedim ama içime sindiremedim." Dışişleri Bakanı İsmail Cem, "Kıbrıs'la ilgili ifadeler aleyhimizedir." dedi. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel: Şartlar içinde olabildiğince iyi bir karar. Zaman içinde pek çok şey değişecektir." Demirel, yine Cumhurbaşkanı sıfatıyla 2 Şubat 1995'te "AB Sevr'i istiyor"demişti. Yunan Hükümet Sözcüsü: "Çok mutluyuz ki Kıbrıs dahil bizim tekliflerimiz kabul edildi. "Günter Verheugen: "Merak edecek bir şey yok biz Türkiye'ye tam üyelik için hiçbir güvence vermedik.".."-a.g.m-Sadi Somuncuoğlu
Yanıtla (0) (0)"...Neden aday ülke olduk?1) Türkiye ile Yunanistan arasında yumuşama başlamıştı. 1997 Lüksemburg Zirvesinden sonra Yunanistan, teröristbaşının Nayrobi Büyükelçiliğinde yakalanması, cebinden GKRY'nin pasaportunun çıkması üzerine terörist devlet ilan edilmekle karşı karşıya kalmıştı. Bundan kurtulmak için Papandreu ile İsmail Cem arasında yakınlaşma hasıl olmuş, hatta birlikte "Sirtaki" (Bundan dolayı 2002'de yayımlanan kitabımızın adı Kıbrıs'ta Sirtaki konmuştu) oynamışlardı. O tarihte yaşanan depremi de vesile yaparak Yunanistan'la ilişkilerimiz yumuşamaya başlamıştı.." S. Somuncuoğlu
Yanıtla (0) (0)"2) Lüksemburg Zirvesi'nden sonra Türkiye'nin AB ile ilişkilerini dondurması AB'yi telaşlandırmıştı. Bu durumda Kıbrıs Rum kesiminin üyeliği ve Ege sorunlarında ilerleme mümkün olmayacaktı. 3) Türkiye gibi büyük ve stratejik konumu olan bir ülke başka arayışlara girebilirdi. Elden kaçırılmaması gerekiyordu. 4) İdam cezası alan Öcalan'ın kurtarılması, bölücü terör ve yeni azınlık projesinin devamı için aday yapıldık. Öne çıkan ve AB metinlerinde açıkça yer alan bu dört meselenin çözümü için Alman Parlamento Sözcüsü Michael Klossun dediği gibi: Adaylık "sembolik" kalacaktı.."-Sadi Somuncuoğlu
Yanıtla (0) (0)Dünün parlak çözümleri bugünün sorunları mı? "AB adaylığımız sanal, Rumların üyeliği gerçek miydi?-S. Somuncuoğlu- "..12-13 Aralık'ta Kopenhag'da yapılan zirvede, Güney Kıbrıs Rum yönetiminin tek yanlı müracaatı üzerine ''Kıbrıs''ın AB üyeliğine karar verdi. Başbakan Abdullah Gül ve AKP Genel Başkanı Erdoğan'ın katıldığı zirvede, Türkiye "bize müzakere tarihi verilirse, AB Ordusu ve Kıbrıs gibi sorunları bir torbaya koyar "evet" deriz" şeklinde öneride bulundu. Hâlâ "hayır" denebileceği derin endişesi içinde olan AB, derin bir pişkinlikle "o ayrı, bu ayrı" diyerek rahatladı..."
Yanıtla (0) (0)"..AB'yi bağlamayacağı belli olan mektupta, meselenin esası sadece buymuş gibi, "Kıbrıs'ın müzakerelerde şart olmayacağı"nın taahhüt edildiği sözle duyuruldu. Benim, "Adaylık statüsünü görüşelim. Ama Kıbrıs, Ege ve yeni azınlık yaratma hesaplarının burada ne işi var? Yunanistan AB'ye üye olurken Kıbrıs ve Ege meselelerini hallet denildi mi ki? " sorum cevapsız kaldı. "Bu üç sorunun Zirve metninden çıkarılmasını isteyelim, aksi halde zor durumda kalacağı" şeklindeki teklifim kabul görmedi. Bunun üzerine "Bu şartımızı yazılı olarak Brüksel'e bildirelim" önerim de reddedildi.."S. Somuncuoğlu
Yanıtla (0) (0)Elinize sağlık. Mısır bile Yunanistan ile anlaşma yaptıysa Türkiye'nin işi çok zor. Kendi gücümüzle bu işi halledecegiz. Zaten strateji ve savas tarihi çalışan biri olarak 20-30 yıl içersinde biz Yunanistan ile savaşıp o adaylarımızı geri alacağız. Bu iktidar da artık problemlerinize çözüm olamıyor, daha da kötüsü kendi koltukları için milleti ikiye bolmekten çekiniyorlar.
Yanıtla (0) (0)Şunları yapmalıyız dediklerinin hangisi yapılmıyor ki,Suriye de biz son seçenek olan müdahaleye kadar her türlü diplomasiye hak tanıdık.Libya ve Ege Doğu Akdeniz de öyle,Kara deniz de doğal gazı bulmasaydık,Doğu Akdeniz de bulmaya yakın olmasaydık kim tırmandırırdı olayları?Ne işi var Fransanın, Doğu Akdenize sınırımı var?.BAE ne arıyor?Hakkımıza ortak olmak istiyorlar.Almanyaya bir pay verin bir daha sesi çıkar mı?Adaletmiş,hukukmuş,batı uygarlığı imiş geçin efendiler.Afrikanın köle taçirleri ,sömürge imparatorlukları sırtlan bunlar.
Yanıtla (0) (0)Dışarıdaki düşman içerisi için çok gerekli, ama çok hevesli katkı vermiştiniz!! Şimdi ne oldu?? O zaman mı yanılıyordunuz yoksa şimdi mi?
Yanıtla (0) (0)3) Dis politikaya objektif bir gozle bakamiyor insanlar bu ulkede. Tarihe objektif bakamamaktan kaynaklanan bir davranis bozuklugu bu. Gecmis ve guncel olaylarda gercekle yuzlesilemiyor. Oysa hayatta gerceklerden daha onemli bir sey yok.
Yanıtla (0) (0)2) Dis ulkelerle ne zaman bir sorun olsa bu gazetede bile haber basliklari "hep biz hakliyiz, onlar hep haksiz" mealinde. Bugunku Karar mansetlerinden 2 ornek: "Marcon'dan hadsiz sozler"..."ABye sert cevap Haddinize degil"...Butun ulkelere her gun haddini bildiriyoruz. Tekrar edilen kliseler: HADDiNi BiLDiRDiK, HADDiNi ASTI, TOKAT GiBi BiR CEVAP VERDiK, ABden SKANDAL KARAR, vs...Haber degil propaganda. Ayni kliseleri tekrarlayarak insanlarin beynini yikamak. ...Dogu Akdeniz'de cok hakli oldugumuzu defalarca okuduk da NEDEN hakli oldugumuzu izah eden bir makale goremedik.
Yanıtla (0) (0)Havuz medya yazarlarını okursanız muhalefet partilerinin dış güçlerle birlikte hareket ettiklerini utanmadan yazıp çiziyorlar. bu nasıl bir birlik beraberlik anlayışı. kimin ne konuştugunun çetelesini tutmak da neyin nesi.
Yanıtla (0) (0)1) iktidar'in disarda cikardigi gerilimler icerde yaptigi haksizliklari ve insan haklari ihlallerini ortbas etmek icindir. Ayni zamanda halkin milliyeyci duygularini kabartarak oy avciligi yapmak, iflasa giden ekonomiyi de geri plana atmak amaciyla herkesle kavga ediliyor. Basarili da oluyor bu yontem. Bakin 2 gun once abuk subuk bir iddianameyle hapse atilan ve adil yargilanma talebiyle olum orucu tutan avukat Ebru Timtik hayatini kaybetti. Daha once hapse atilan Grup Yorum muzisyenleri de olum orucuyla hayatlarini kaybetmislerdi. Bu gazetede bile bu konuda haber yok.
Yanıtla (0) (0)Diye seslendi Mitoçokis..Yunanla baş ederiz de bu amalı hasta kafalarla nasıl mücadele edecek bu devlet..Yazık..
Yanıtla (0) (0)