MHP lideri Devlet Bahçeli, partisinin Meclis grup toplantısında yaptığı konuşmada, AB'ye sert tepki göstererek, "Türkiye, AB'ye mecbur, muhtaç ve mahkum değildir. Ya onurlu, eşit ve saygın bir üyeliğin yolu açılır ya da evli evine köylü köyüne gider. AB'nin ortaya koyduğu tavra katlanacak ne sabrımız ve ne de tahammülümüz kalmıştır. Bitecekse biter, bu da dünyanın sonu değildir" dedi.
Bahçeli Yeniden genel başkan seçildiği büyük kurultayla ilgili değerlendirmelerde bulunan Bahçeli, kurultayla aynı gün Afrin'in denetim ve kontrol altına alındığını hatırlattı.
"18 Mart 2018'e gelinceye kadar nice engellerin aşıldığını belirten Bahçeli, "Büyük kurultay öncesi 'yapamazlar' dediler, yaptık, 'dağıldılar, parçalandılar, bu iş bitti' dediler, alayını kaçtıkları yere kadar kovaladık. Bizi kolay lokma sandılar, boğazlarına durduk... Herkes bilsin ki sayılmayız parmak ile tükenmeyiz kırmak ile" diyen Devlet Bahçeli, konuşmasına şöyle devam etti:
"Milli beka namusdur, var oluştur. Millet ve devlet olarak varlığımızın sürmesi ana gayemizdir. Türkiye milli bekanın tehlikede olduğu bir süreçten geçerken Milliyetçi Hareket Partisi duruşunu net olarak ortaya koymuştur.
'YA O KENEFİ GİYECEĞİZ YA DA HAİNLERİN KAFASINDA PARÇALAYACAĞIZ'
Artık hayati nitelikte iki şeceçenek vardır. Ya ülkemize biçilmek istenen kefeni onursuzca kabulleneceğiz ya da bu kefeni parçalayarak hainlerin kafasına geçireceğiz.
Teslimiyet diyenlere, taviz diyenlere karşı geleceğiz. Türkiye önüne çıkarılan her türlü badireyi aşmaya muktedirdir. Tarihi varlığımıza kastetmek isteyen saldırları defetmenin yolu milli birliğimizi korumaktan geçmektedir. Milli duruş aynı zamanda Türkiye'nin de duruşudur...
"KONU MİLLİ BEKAYSA SİYASET OLMAZ"
Milletin bekası bizim için şeref konusudur. Milli beka tehlikeye düşerse sözünm bittiği yere gelinmiş demektir. Altını kalın bir şekilde çizmek isterim ki milli duruş Türkiye'nin milli güvenliğinin arkasında durmaktır. Millet için, vatan için, bayrak için, istiklal için her fedakarlığı yapmaktır. Milli beka söz konusu olduğunda siyasi plan yapılamaz...
Biz susmayız, ayağa kalkarız ve bozkurt töresinin gereği neyse onu yaparız. Türk milletinin bekası bizim namusumuzdur ve bu uğurda gerekirse seve seve ölüme yürürüz... Terörle mücadeleye verdiğimiz destekten geri adım atmak, çark etmek yoktur.
Kurultayla birlikte önümüzdeki 3 yıllık süreçte partimizin yönetim kadroları da belirlenmiştir. Amacımız, kucaklayıcı ve mücadeleci bir anlayış ortaya koymaktır..."
Bahçeli'nin konuşmasından öne çıkan diğer noktalar şöyle:
Milletin kabul etmediği, milli iradenin benimsemediği hiçbir ilişki ağının meşru olmadığını bilir, buna inanırız.
Türk milleti ne pahasına olursa olsun zorba dayatmalara tamam demez, alttan almaz.
AB üyeliği süerci yılan hikayesine dönmekle kalmayan, temellerimize dinamitlemeye varan bir belirsizliğe bürünmüştür. Bu aşamada bırakınız üyeliği, müzakere sürecinin bile sürüp süremeyeceği belirsizdir. AB her seferinde karşımıza bariyerler dikmiştir. Türkiye Cumhuriyeti milli onurun ayaklar altına alınmasına izin vermeyecektir.
'TÜRKİYE'Yİ KINASANIZ NE YAZAR'
AB Konseyinin, ülkemizin Akdeniz ve Ege Denizi'ndeki faaliyetlerini kınayan açıklaması skandaldır, iflah olmaz bir Haçlı kafasıdır. AB'nin kınama mesajı bizim için yok hükmündedir. Çürük AB zihniyeti, Lozan'dan kaynaklanan haklarımızı gasp etmenin peşindedir... AB, Türkiye'yi kınıyormuş; kınasanız ne yazar kınamasanız ne çıkar...
Yunan Başbakanı Çipras, Türkiye'ye aba altından sopa göstermeye cüret etmiştir... Herkes aklını başına almalıdır. Türkiye'nin sinir uçlarına dokunan kim olursa olsun sonuçlarına katlanmıştır, bundan sonra da katlanmaya mahkumdur. Bu işin şakası yoktur.
"AB'YE SABRIMIZ KALMADI, BİTECEKSE BİTER"
Gerçekte AB'nin kapısı Türkiye'ye ardına kadar kapatılmıştır. Bu hakikatlerin artık görülmesi ve Avrupa'ya karşı milli bir duruş sergileyerek gerekli cevabın verilmesi bir zorunluluk olmuştur. Türkiye, AB'ye mecbur, muhtaç ve mahkum değildir. Ya onurlu, eşit ve saygın bir üyeliğin yolu açılır ya da evli evine köylü köyüne gider. AB'nin ortaya koyduğu tavra katlanacak ne sabrımız ve ne de tahammülümüz kalmıştır. Bitecekse biter, bu da dünyanın sonu değildir.