Rusya lideri Putin, ABD'deki en popüler günlerini yaşıyor. Trump'a olan yakınlığı ve Demokratların hack'lenmesiyle Başkanlık tartışmalarının merkezine yerleşen Putin, Türkiye ve Suriye konularında da büyük endişe uyandırıyor.
ABD'de Cumhuriyetçilerin ardından Demokrat Parti'nin de ulusal kurultayını toplamasıyla Başkanlık yarışı için son dönemece girilmiş oldu. Haliyle ülkede en çok konuşulan isimler de Başkan adayları Donald Trump ve Hillary Clinton. Ancak üçüncü bir isim de bugünlerde Amerikan medyasında manşetlerden inmiyor: Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin. Medya, Putin'i ülkenin başına musallat olmuş bir 'kötü karakter' gibi tasvir ediyor. Politico dergisinin siber güvenlik muhabiri Eric Geller, Putin'in ilk kez Amerikan iç siyasetinde bu denli söz sahibi olduğunu söylüyor.
Bu durumun üç nedeni var: Demokrat Parti'nin iç yazışmalarının Rus bilgisayar korsanları tarafından çalınıp yayımlanması, bir diğer 'kötü karakter' Trump'ın Putin'le olan 'samimiyetini' daha da ileri bir boyuta taşıması ve 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Ankara ile Moskova arasındaki yakınlaşmanın artması endişesi.
'DEMOKRAT PARTİ'NİN HACK'LENMESİ RUS İŞİ'
Dünya genelinde birçok devlet ve özel şirkete ait gizli belgeleri ifşa eden Wikileaks, son olarak Demokrat Parti'nin üst organı Demokratik Ulusal Komitesi'nin iç yazışmalarını yayımladı. Ortaya çıkan e-postalarda, parti liderlerinin Başkan adayı olarak Clinton'ı Bernie Sanders'a tercih ettiği, hatta zaman zaman Sanders'ı alaya aldığı görüldü. Demokrat Parti Genel Başkanı Debbie Wasserman skandal nedeniyle istifa etti. Demokratlar, 'hack' skandalı nedeniyle Trump'la arası iyi olan Rusya'yı suçluyor. Eski Savunma İstihbaratı Örgütü çalışanı Bob Gurley, hacker'ların kullandığı yazılım kodlarının Ruslarınkine benzediğini söylüyor. Bu durum, kurultayın ilk gününde seçim öncesi birlik arayışında olan Demokratlara darbe vurdu. Sanders Clinton'a desteğini açıklasa da taraftarları hala öfkeli.
PUTİN BİR AMERİKAN ŞİRKETİNİN CEO'SU OLSAYDI...
Cumhuriyetçi aday Donald Trump'ın Rusya ile ekonomik ilişkileri olduğu ve Vladimir Putin'le birbirleri hakkında yaptıkları karşılıklı olumlu açıklamalar biliniyor. Ancak Trump ve kurmayları, son günlerde Putin'e olan muhabbetlerini daha da ileri bir boyuta taşıdı. Trump, New York Times'a verdiği söyleşide Putin'in NATO'yu küçümseyen tavrı konusunda kendisiyle tamamen hemfikir olduğunu söyledi. Trump'ın güvenlik ve dış politika kurmayları, ABD'nin Ukrayna'daki iç savaşa ve Baltık bölgesine karışmaması gerektiğini söyledi. Ukrayna'daki savaş, NATO ile Rusya arasındaki en büyük gerilim konusunu oluşturuyor. Talking Points Memo dergisinden Josh Marshall, Trump'ın Manhattan'daki projesine Kazakistan'dan gelen gizli mali destek iddialarını hatırlatıyor ve "Trump'ın, Putin'e yakın kişilerden gelen Rus parasına derin bir bağımlılığı var. Putin'in bir Amerikan şirketinin CEO'su olduğunu düşünün. Bu Trump'ın politikalarını etkilerdi" diyor.
15 TEMMUZ'DAN SONRA TÜRKİYE ENDİŞESİ
ABD'de Putin'le ilgili endişe uyandıran bir diğer konu ise Türkiye ile ilişkiler. Önemli dış politika dergileri ve düşünce kuruluşları, darbe girişiminin ardından Türkiye'nin Washington'a duyduğu güvensizliğin, Moskova'yla yakınlaşmasına neden olabileceği yorumlarını yapıyor. Son olarak düşünce kuruluşu Uluslararası Savaş Çalışmaları Enstitüsü'nde (ISW) yayımlanan makalede, Rusya'nın darbenin başından bu yana kararlı bir şekilde Türkiye'den yana tutum aldığı ve NATO ile ABD'yi darbe konusunda Ankara'ys istihbarat vermemekle suçladığı hatırlatılıyor. Türkiye'nin muhtemel bir eksen kaymasının, hem NATO'yu, hem de Suriye'deki savaşı ciddi biçimde etkileyeceği yorumu yapılıyor.