İYİ Parti Lideri Akşener'in grup toplantısında Doğu Türkistanlı bir kadını kürsüye çıkardığı anlarda televizyonlar canlı yayını kesti. TBMM TV de canlı yayını sonlandıranlar arasında. Grup toplantısında konuşan Doğu Türkistanlı Nursiman Abduraşid, tüm ailesinin hapse atılmasının sebebinin kendisinin Türkiye'ye okumaya gelmesi olduğunu söyledi.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in grup toplantısını canlı olarak yayınlayan televizyon kanalları Akşener'in kürsüye Doğu Türkistanlı bir kadını çıkarması üzerine yayını kesti.
Grup toplantısının canlı olarak yayınlandığı TBMM TV de Doğu Türkistanlı kadının kürsüye çıkması üzerine yayını kesti.
Doğu Türkistanlı kadının konuşmasının bitirmesi üzerine Anadolu Ajansı ve TBMM TV yayını tekrar canlı olarak vermeye başladı.
"2017'DEN BERİ AİLEMLE İLETİŞİM KURAMIYORUM"
İYİ Parti grup toplantısında konuşan Doğu Türkistanlı Nursiman Abduraşid yaşadıklarını şöyle anlattı:
"Şu an İstanbul'da prestijli bir firmada çalışıyorum ama maalesef sevincimi ailemle, kardeşlerimle paylaşamıyorum. İnanın ki şu an Allah düşmanıma bile vermesin dediğim bir durumdayım. 18 Haziran 2017'den beri ailemle iletişim kuramıyorum. Ne akrabalarıma ne de kardeşlerime ulaşabildim. Tam 3 senelik çabadan sonra öğrendim ki annem, babam, abim ve küçük kardeşim ilk önce 21. yüzyılın toplama kamplarına götürülmüş, sonra da hiçbir gerekçe gösterilmeden hapis cezasına çarptırılmış.
"ÇİN KENDİ YASALARINI HİÇE SAYIYOR"
Babam 55 yaşında emekli memur. 16 yıl 11 ay hapse çarptırılmış. Annem 52 yaşında 13 yıl hapse çarptırılmış. Abim 34 yaşında 7 yıllık hapse çarptırılmış. Küçük kardeşim 15 yıl 11 aylık hapse çarptırılmış. Onların suçu neydi? Çocuklarının mutluluğu ve başarısı için tüm hayatını adamış annem ve babam, abim ve kardeşim ne gerekçeyle bu kadar zulme maruz kalıyor? Uluslararası kamuoyu ve medyaya sunulan raporlardan gördüğünüz gibi 2017'den beri Çin kendi yasalarını hiçe sayıyor. Mesela Türkiye'ye okumaya gelmek, yurt dışında ticaret yapmak hatta yurt dışında akrabalarıyla iletişim kurmayı bir suç olarak nitelendirdi. Ve şu an 3 milyondan 5 milyona kadar kardeşlerimiz toplama kampında bulunmaktadır. Benim ailemin başına gelen bu zulmün sebebi de benim. Yani benim Türkiye'de bulunmam.
"4 SENE OLDU ANCAK ANNEMİN SESİNİ DUYAMADIM"
2017'nin Haziran ayında iletişim kesildikten sonra hep bekledim. Bugün olmasa yarın benimle iletişime geçecekler dedim. Ama olmadı. Yaklaşık 4 sene oldu ancak annemin sesini bile duyamadım. Beni canından çok seven babam ve kardeşlerimin şu an nerede, ne durumda olduğunu bilmiyorum.
"DOĞU TÜRKİSTANLI KARDEŞLERİNİZE SORARSANIZ ACI GERÇEKLERİ SİZE ANLATIR"
İnanın ki önünüze çıkan herhangi bir Doğu Türkistanlı kardeşlerinize sorarsanız benimle aynı olan acı gerçekleri size anlatır. 90 yaşındaki dedesi, 30 senelik memur olan annesi hatta Türk vatandaşı olan kardeşinin nerede olduğunu bilemeyip de onların toplama kamplarında hayatta olup olmadıklarını öğrenmek için İstanbul'un sokaklarında kendi sesini duyurmaya çalışan kardeşlerimi her yerde görebilirsiniz.
"ANNEM VE BABAMIN HAYATTA OLUP OLMADIKLARINI BİLMİYORUM"
Benim de bir çocuğum var. Bir an gözümün önünden kaçarsa ödüm kopuyor. Benim Ankara'ya geleceğimi öğrendikten sonra çok üzüldü. Benden ayrı kalmak istemiyor. Hatta bir resim çizmiş ve çantama koymuş. 'Anne sana eşlik etsin. Çünkü ben seni çok özlüyorum belki sen de beni çok özlersin' dedi. Yani benim annem ve babam 4 çocuğunun şu an nerede olduğunu, hayatta olup olmadığını bile bilmeden toplama kamplarında yaşıyorlar. Ve ben onların hayatta olup olmadığını bilmeden koskoca 4 sene geçirdim.
"BENİM FERYADIM SİYASİ DEĞİL"
Benim feryadım siyasi değildir. Ben sadece bir insan olarak annem ve babamı görmek, onlara sarılmak, insan gibi yaşamak istiyorum. İnsanlıktan, Müslümanlıktan, Türklükten yardım bekleyerek 4 sene geçti ama toplama kampları hala orada. Hatta büyüyorlar. Kamplardan ailesine hasta ya da ölü teslim edilenlerin haberlerini sosyal medyada görünce canım burnuma geliyor. Her geçen gün can kaybı artıyor ve oradaki işkenceleri, tecavüzleri sizlere anlatmaya dayanamıyorum.
"ÇİN'İN SOYKIRIM UYGULADIĞI KANITLANMIŞTIR"
Uygur gençleri köle işçi olarak çalıştırılıyor. Kızlarımız resmen Çinliler tarafından seçilerek evlenme adı altında tecavüze uğruyorlar. Anne ve babasız çocuklar, çocuk kamplarına götürülerek, kendi dili ve dininde kopartılarak birer Çinli olarak yetiştiriliyor. Çin her ne kadar üstünü örtmeye çalışsa da teknolojiden yararlanan gazeteciler, araştırmacılar uluslararası insan hakları örgütleri Çin'in Uygur, Kazak, Kırgız, Doğu Türkistan'daki diğer Türk toplumuna soykırım uyguladığını kanıtlamıştır.
"BEN SÖZÜMÜ SÖYLEDİM ŞİMDİ İNSANLIKTAN CEVAP BEKLİYORUM"
Şunu sormadan edemiyorum. Dünya neyi bekliyor? Oradaki milyonlarca insanın ölmesini mi? Eğer bu suskunluk Doğu Türkistan'daki kardeşlerimin silinmesine sebep olursa ben nasıl insan hakları diye bir şeyin olduğuna nasıl inanırım ki? Nasıl inanırım ki Müslümanların ve Türklerin kardeş olduğuna? Lütfen elinizi yüreğinize koyunuz. Vicdanı olan, insan olan herkesin yapması gerekeni bir an evvel yapmasını istiyorum. Bu zulme hep birlikte dur demenizi istiyorum. Ben sözümü söyledim şimdi insanlıktan cevap bekliyorum."
DOĞU TÜSKİSTANLILAR NELER YAŞIYOR?
Çin'in Doğu Türkistanlılar üzerindeki zulmü ve Türkiye ile Çin arasındaki "suçluların iade anlaşması" gündemdeki yerini hala koruyor. Doğu Türkistanlılar aileleri ve yakınlarına ulaşmak için İstanbul'daki Çin Başkonsolosluğu önündeki bekleyişini sürdürürken, iade anlaşması nedeniyle de endişeleri gittikçe artıyor.