Afrin operasyonu dün akşam üzeri Zeytin Dalı Harekatı adıyla resmen başladı. Başlatılan harekatın hemen ardından Türkiye'de 90 bin camide ise Sela sesleri yükselmeye başladı. Binlerce kişi askerin başarılı olması için Fetih Suresi okudu. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş da yaptığı açıklamada "Camilerimizde Fetih Suresi okunacak" demişti. Peki yüzbinlerce kişinin namazdan sonra okuduğu Fetih Suresi nedir ve surenin anlamı ne? Fetih Suresi hangi durumlarda okunur? Sure ilk kez ne zaman hangi savaşta okunmuştur. İşte Fetih suresi anlamı ve okunuşu hakkında merak edilen her şey...
Türk Ordusu Afrin'e girdi camilerde ise namaz kılınıp Fetih Suresi okundu. Zeytin Dalı harekatının başlamasından hemen sonra Ankara'da da Hacı Bayram Camii’nde sabah namazı öncesi Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ın katılımıyla Fetih Suresi okundu. Afrin Operasyonu sonrası sosyal medyada Fetih suresinin ne zaman hangi durumlarda okunduğu merak ediliyor. Peki Türkiye'de 90 bin camide okunan Fetih Suresi anlamı ne ve surenin okunuşu nasıl? İlk kez ne zaman okundu? Sure ile ilgili merak edilen her şey haber detayda...
Zeytin Dalı harekatından sonra ordu sınırda harekatı yönetirken vatandaşlarda camilerde Fetih Suresi'ni okudu. Afrin’e yönelik başlatılan ‘Zeytin Dalı Harekatı’ ile birlikte camilerde Sela sesleri yükselmeye başladı. Fetih suresi anlamı ve okunuşu din görevlileri tarafından vatandaşlara açıklandı. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş da Afrin operasyonu sonrası açıklamalarda bulundu.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş açıklamasında ifadelere yer verdi:
“Vatanımızı ve huzurumuzu tehdit eden terör yapılanmalarına karşı, kahraman güvenlik güçlerimizin başlattığı Afrin/sınır ötesi harekatının zaferle sonuçlanması için bu akşam bütün camilerimizde yatsı ve sabah namazı öncesi veya sonrası Fetih Suresi okunacak, ordumuza ve milletimize dua edilecektir. Bütün görevlilerimizden söz konusu programı icra etmelerini önemle rica ederim”
Ankara'da da Hacı Bayram Camii’nde sabah namazı öncesi Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ın katılımıyla Fetih Suresi okundu. İstanbul'daki camilerde sabah namazında Fetih Suresi okundu. Cemaat, okunan Kur'an-ı Kerim'in ardından cami imamlarının rehberliğinde ellerini semaya açarak dua etti.
Zeytinburnu'ndaki Seyyid Nizam Camisi'nde sabah namazında saf tutan ve Türk askerine dua eden vatandaşlar, harekatın sadece terör örgütü mensuplarının etkisiz hale getirilmesi için değil, aynı zamanda bölge halkını bu örgütlerinin baskı ve zulmünden kurtarmak üzere başlatıldığını ifade etti.
Diyanet İşleri Başkanlığının internet sitesinde dün akşam yayımlanan, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş'ın mesajının da yer aldığı açıklamada, Türkiye genelindeki 90 bin camide söz konusu sınır ötesi harekatın zaferle sonuçlanması için yatsı ve sabah namazlarında dua edileceği belirtilmişti.
Diyanet İşleri Başkanı Erbaş'ın din görevlilerine gönderdiği mesajda, vatanı ve milletin huzurunu tehdit eden terör yapılanmalarına karşı kahraman güvenlik güçlerince başlatılan harekatın amacına ulaşması için namaz öncesi veya sonrasında Fetih Suresi'nin okunması, Türk ordusuna ve milletine dua edilmesi istenmişti.
FETİH SURESİ’NİN FAZİLETİ NEDİR?
Kur'an-ı Kerîm'in kırksekizinci suresi. Medine'de, Hudeybiye antIaşmasından sonra Hicret'in aItıncı yıIında nâziI oImuştur. Yirmidokuz ayet, beşyüzaItmış keIime, ikibindört yüzotuzüç harftir. fâsıIası EIif harfidir. Adı surede geçen Feth keIimesine dayanır: "Biz sana apaçık bir fetih müjdeIedik" (Ayet l) Fetih: Bir yeri aImak, zaptetmek, eIe geçirmek veya Fetih, açmak, bir kapaıIığı gidermek demektir.
Sure, müsIümanIarın geIeceğine dâir müjdeIer ihtiva etmektedir. Hudeybiye andIaşmasından önce ResuIuIIah (s.a.s.) rûyasında sahabeIeriyIe birIikte Mekke'ye gittikIerini ve orada umre ziyaretini yaptıkIarını gördü. Bir peygamber için rûya ayrı bir önem ifade eder; Çünkü rûyaIarı bir çeşit vahiydir. Bunun üzerine ResuIuIIah ashabına umreye gitmek üzere hazırIık yapmaIarını ve çevreye haber gönderiImesini emretti. Muhâcir ve Ensâr hazırIıkIarını yaptıIar. Ancak çevre kabîIeIerden çağrıya icabet etmeyenIer oIdu. Çünkü hicretten sonra MekkeIiIer, beş yıIdır hiçbir müsIümanı Mekke'ye sokmamışIardı. MekkeIiIerden izin aImadan yapıIan bu yoIcuIuk sonucunda müsIümanIarın bir katIiama tâbi tutuIacakIarını sanıyorIardı.
Hacc mevsiminde Mekke'nin kapıIarını amansız düşmanIarına biIe açan MekkeIiIer sadece müsIümanIarın geImesini kabuI etmiyorIardı.
Peygamber (s.a.s.)'Ie birIikte 1400 sahabi yoIa koyuIdu. O dönemde umreye gidenIerde âdet oIduğu üzere her şahıs beraberinde siIah oIarak sadece kıIıcını götürürdü. Kurban ediImek üzere beraberIerinde yetmiş deve de götürmüşIerdi. Mıkat'a geIdikIerinde ihramIarını giyerek yoIIarına devam ettiIer. Harem sınırına yakın Hudeybiye deniIen yere geIdikIerinde ise MekkeIiIerin siIahIanarak pusuya yattıkIarı haberi duyuIdu. MüsIümanIar orada konakIadıIar. KarşıIıkIı eIçiIer gönderiIdi. Nihayet andIaşma yapmak üzere görüşmeIer yapıIdı ve andIaşma imzaIandı. AndIaşma maddeIeri görünürde müsIümanIarın aIeyhineydi. Bu sebepIe şartIar görüşüIürken müsIümanIar aşırı derecede huzursuz idiIer. HoşnutsuzIukIarını ResuIuIIah'ın huzurunda biIe söyIüyorIardı.
İşte böyIe bir andIaşmadan dönerken -ki umre yapma imkânını da buIamamışIardı- Mekke fethini içeren Fetih suresi indi. Sure, müsIümanIarın gönIüne su serpmişti.
Sûre şu fetih müjdesiyIe başIar:
"Biz sana apaçık bir fetih verdik. Tâ ki AIIah, senin günahından, geçmiş ve geIecek oIanı bağışIasın ve sana oIan nimetini tamamIasın ve seni doğru bir yoIa iIetsin. Ve AIIah sana şanIı bir zafer versin. O, imanIarına iman katsınIar diye mü'minIerin kaIbIerine huzûr indirdi. GökIerin ve yerin askerIeri AIIah'ındır. AIIah biIendir, her şeyi hikmetIe yapandır." (1-4) .
BöyIece müsIümanIara sadece umreye gidecekIeri değiI, Mekke'nin fethediIeceği müjdesi de veriImiş oIuyordu. Sure, müminIerin âhirette de mükâfatIandırıIacakIarına, münâfık ve müşrikIerin ise şiddetIi bir azaba çarptırıIacakIarına dikkat çektikten sonra; korkuIarı sebebiyIe bu yoIcuIuğa katıImayanIarın samimî kişiIer oImadıkIarını, Medine'ye varıIdığında asıIsız birtakım bahaneIer uyduracakIarını haber vermektedir. Söz nihayet andIaşmaya katıIan müminIere getiriIir. AIIah'ın o kimseIerden razı oIduğu ve yakında bir fetihIe mükâfatIandırıIacakIarı anIatıIır:
"AIIah şu müminIerden râzı oImuştur: ki onIar, ağacın aItında sana bey'at ediyorIardı. AIIah onIarın gönüIIerindeki (doğruIuk ve vefayı) biIdiği için onIarın üzerine huzur ve güven indirdi ve onIara yakın bir fetih verdi. Yine onIara (yakında) aIacakIarı birçok ganimetIer bahşeyIedi. AIIah üstündür, hikmet sahibidir" (18-19).
Bu arada Hz. Peygamber (s.a.s.)'in Hudeybiye andIaşmasından önce gördüğü rûya eIe aIınarak Peygamberin bu rûyasının gerçek çıkacağı biIdiriIir (27-28). Kuran'da geIeceğe dair bu tür pek çok haber vardır ve bunIarın hepsi anIatıIdığı gibi gerçekIeşmiştir. Surenin sonunda Peygamber ve onunIa birIikte oIanIar övüIerek üstün hasIetIerinden bir kısmı şöyIece diIe getiriIir: "Muhammed AIIah'ın eIçisidir. Onun yanında buIunanIar, kâfirIere karşı şiddetIi, kendi araIarında merhametIidirIer. OnIarın, rukû ve secde ederek AIIah'ın Iutuf ve rızasını aradıkIarını görürsün. YüzIerinde secdeIerin izinden nişanIarı vardır. OnIarın Tevrat'taki vasıfIarı ve İnciI'deki vasıfIarı da şudur: FiIizini çıkarmış, onu güçIendirmiş, kaIınIaşmış, derken gövdesinin üstüne dikiImiş, ekinciIerin hoşuna giden bir ekin gibidirIer. OnIara karşı kâfirIeri de öfkeIendirir (bir duruma geIdi). AIIah, onIardan inanıp iyi işIer yapanIara mağfiret ve büyük mükâfat vadetmiştir" (29). Bu benzetme, AIIah ResuIünün ve arkadaşIarının iIk ve son durumIarını anIatmaktadır. İIk defa yere atıIan bir tane gibi fiIizIenmeğe başIayan müsIümanIar, gittikçe güçIenerek koca bir ordu oImuşIar; İsIâm tohumunu ekenIer bu durumdan son derece sevinirIerken, onIarın bu güçIü durumunu gören kâfirIer, öfkeden çatIar haIe geImişIerdi.
FETİH SURESİ ANLAMI NE?
Fetih sûresi, hicretin aItıncı yıIında Hudeybiye andIaşması dönüşünde Mekke iIe Medîne arasında nâziI oIdu (indi). Yirmi dokuz âyet-i kerîmedir. İsIâmiyet'in yakında eIde edeceği fethi, başarı ve zaferi müjdeIediğinden Sûret-üI-Fetih deniImiştir. Sûrede; Peygamber efendimiz ve mü'minIer için veriIen ve veriIecek oIan nîmetIer, münâfıkIarın ve müşrikIerin uğrayacağı azâb hatırIatıImakta ve cihâddan geri kaIanIar ve daha başka konuIar anIatıImaktadır.
AIIahü teâIâ Fetih sûresinde meâIen buyuruyor ki:
(Habîbim) biz seni mü'minIerin (İnananIarın) îmânına, kâfirIerin (inkar edenIerin, inanmayanIarın) küfrüne (inkârına) şâhid, mü'minIeri CennetIe müjdeIeyici, kâfirIeri de Cehennem ateşi iIe korkutucu oIarak gönderdik. (Âyet: 8)
Kim AIIah'a ve peygamberine îmân etmezse, inanmazsa, muhakkak ki biz o kâfirIer için pek şiddetIi bir azab hazırIadık. (Âyet: 13)
Kim Fetih sûresini okursa, sanki Mekke'nin fethinde ResûIuIIah iIe berâber buIunmuş gibidir. (Hadîs-i şerîf-Tefsîr-i Kâdı Beydâvî)
Ramazan'ın birinci gecesi kim namazda, Fetih sûresini okursa, AIIahü teâIâ o kimseyi bütün sene korur. (Hadîs-i şerîf-Rûh-uI-Beyân)
FETİH SURESİ TÜRKÇE MEALİ
1 - Doğrusu biz sana apaçık bir fetih ihsân ettik.
2 - Böylece Allah senin geçmiş ve gelecek günahını bağışlar. Sana olan nimetini tamamlar ve seni doğru yola iletir.
3 - Ve sana Allah, şanlı bir zaferle yardım eder.
4 - İmanlarına iman katsınlar diye müminlerin kalplerine güven indiren O'dur. Göklerin ve yerin orduları Allah'ındır. Allah bilendir, herşeyi hikmetle yapandır.
5 - Mümin erkeklerle mümin kadınları, içinde ebedi kalacakları, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyması, onların günahlarını örtmesi içindir. İşte bu, Allah katında büyük bir kurtuluştur.
6 - Ve o Allah hakkında kötü zanda bulunan münâfık erkeklere ve münâfık kadınlara, Allah'a ortak koşan erkeklere ve ortak koşan kadınlara azap etmesi içindir. Kötülük onların başlarına gelmiştir. Allah onlara gazap etmiş, lânetlemiş ve cehennemi kendilerine hazırlamıştır. Orası ne kötü bir yerdir!
7 - Göklerin ve yerin orduları Allah'ındır. Allah çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.
8 - Şüphesiz biz seni, şâhit, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.
9 - Ki, Allah'a ve Resulüne iman edesiniz, ve bunu takviye edip, O'na saygı gösteresiniz ve sabah akşam O'nu tesbih edesiniz.
10 - Herhalde sana bey'at edenler ancak Allah'a bey'at etmektedirler. Allah'ın eli onların ellerinin üzerindedir. Kim ahdi bozarsa ancak kendi aleyhine bozmuş olur. Kim de Allah'a verdiği ahde vefa gösterirse Allah ona büyük bir mükâfat verecektir.
11 - yakında a'râbilerden geri kalmış olanlar sana diyecekler ki, "Mallarımız ve ailelerimiz bizi alıkoydu. Allah'tan bizim bağışlanmamızı dile." Onlar kalplerinde olmayanı dilleriyle söylerler. De ki: Allah size bir zarar gelmesini dilerse veya bir fayda elde etmenizi isterse O'na karşı kimin bir şeye gücü yetebilir? Hayır! Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
12 - Aslında siz Peygamber ve müminlerin, ailelerine geri dönmeyeceklerini sanmıştınız. Bu sizin gönüllerinize güzel göründü de kötü zanda bulundunuz ve helâki hak etmiş bir topluluk oldunuz.
13 - Kim Allah'a ve Rasulüne iman etmezse şüphesiz biz, kâfirler için çılgın bir ateş hazırlamışızdır.
14 - Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. O, dilediğini bağışlar dilediğini azaplandırır. Allah çok bağışlayan çok merhamet edendir.
15 - Siz ganimetleri almak için gittiğinizde geri kalanlar: "Bırakın biz de arkanıza düşelim." diyeceklerdir. Onlar, Allah'ın sözünü değiştirmek isterler. De ki: Siz bizimle gelemeyeceksiniz. Allah daha önce böyle buyurmuştur. Onlar size: "Bizi kıskanıyorsunuz." diyeceklerdir. Bilakis onlar, pek az anlayan kimselerdir.
16 - A'rabilerin geri bırakılmış olanlarına de ki: Siz yakında çok kuvvetli bir kavme karşı savaşmaya çağırılacaksınız. Onlarla savaşırsınız veya müslüman olurlar. Eğer itaat ederseniz, Allah size güzel bir mükâfat verir. Ama önceden döndüğünüz gibi yine dönecek olursanız sizi acıklı bir azaba uğratır.
17 - Köre vebal yoktur, topala da vebal yoktur, hastaya da vebal yoktur. Bununla beraber kim Allah'a ve peygamberine itâat ederse, Allah onu, altından ırmaklar akan cennetlere sokar. Kim de geri kalırsa, onu acı bir azaba uğratır.
18 - Andolsun o ağacın altında (Hudeybiye'de) sana bey'at ederlerken Allah, müminlerden razı olmuştur. Kalplerinde olanı bilmiş onlara güven indirmiş ve onları pek yakın bir fetih ile mükâfatlandırmıştır.
19 - Allah onları elde edecekleri birçok ganimetlerle de mükâfatlandırdı. Allah çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.
20 - Allah size, elde edeceğiniz birçok ganimetler vaad etmiştir. Bunu size hemen vermiş ve insanların ellerini sizden çekmiştir ki bu, müminlere bir işaret olsun ve Allah sizi doğru yola iletsin.
21 - Bundan başka sizin güç yetiremediğiniz, ama Allah'ın sizin için kuşattığı ganimetler de vardır. Allah herşeye kâdirdir.
22 - Eğer kâfirler sizinle savaşsalardı arkalarına dönüp kaçarlardı. Sonra bir dost ve yardımcı da bulamazlardı.
23 - Allah'ın öteden beri gelen kanunu budur. Allah'ın kanununda asla bir değişiklik bulamazsın.
24 - O sizi onlara karşı muzaffer kıldıktan sonra Mekke'nin göbeğinde onların ellerini sizden, sizin ellerinizi de onlardan çekendir. Allah, yaptıklarınızı görendir.
25 - Onlar inkâr eden ve sizin Mescid-i Haram'ı ziyaretinizi ve bekletilen kurbanların yerlerine ulaşmasını men edenlerdir. Eğer kendilerini henüz tanımadığınız mümin erkeklerle, mümin kadınları bilmeyerek ezmek suretiyle bir vebalin altında kalmanız ihtimali olmasaydı, Allah savaşı önlemezdi. Dilediklerine rahmet etmek için Allah böyle yapmıştır. Eğer onlar birbirinden ayrılmış olsalardı elbette onlardan inkâr edenleri elemli bir azaba çarptırırdık.
26 - O zaman inkâr edenler, kalplerine taassubu, câhiliyet taassubunu yerleştirmişlerdi. Allah da elçisine ve müminlere sükûnet ve güvenini indirdi. Onları takva sözü üzerinde durdurdu. Zaen onlar buna pek layık ve ehil kimselerdi. Allah herşeyi bilendir.
27 - Andolsun ki Allah, elçisinin rüyasını doğru çıkardı. Allah dilerse siz güven içinde başlarınızı tıraş etmiş ve saçlarınızı kısaltmış olarak, korkmadan Mescid-i Haram'a gireceksiniz. Allah sizin bilmediğinzi bilir. İşte bundan önce size yakın bir fetih verdi.
28 - Bütün dinlerden üstün kılmak üzere, Peygamberini hidayet ve hak din ile gönderen O'dur. Şahit olarak Allah yeter.
29 - Muhammed Allah'ın elçisidir. Onun yanında bulunanlar da kâfirlere karşı çetin, kendi aralarında merhametlidirler. Onları rükûa varırken secde ederken görürsün. Allah'tan lütuf ve rıza isterler. Yüzlerinde secdelerin izinden nişanları vardır. Bu, onların Tevrat'taki vasıflarıdır. İncil'deki vasıfları da şöyledir: Onlar filizini yarıp çıkarmış, gittikçe onu kuvvetlendirerek kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş bir ekine benzerler ki bu, ziraatçıların da hoşuna gider. Allah böylece onları çoğaltıp kuvvetlendirmekle kâfirleri öfkelendirir. Allah inanıp iyi işler yapanlara mağfiret ve büyük bir mükâfat vaad etmiştir.