Sur'da Sırp Sniper...

PKK uluslararası bir terör örgütü olmayı başarmıştır. Uzun süre bu yönde attığı adımlar vardı. Kendisini destekleyen ülkeler de yok değildi. İran, ABD, İsrail ve Almanya başta olmak üzere birçok ülkeden destek ve himaye gördü. Ancak kimse cesaret edip bunu açığa vuramıyordu. Türkiye’ye karşı yürütülen savaş o kadar şiddetlendi ki PKK’ya artık açık destek veriliyor. Örgütün Suriye kolu PYD üzerinden her türlü yardım yapılıyor. PYD, PKK aşığı devletler tarafından adeta paylaşılamıyor.

ABD, PYD’nin kontrolündeki bölgede bir taraftan hava üssü kuruyor, diğer taraftan silah yığınağı yapıyor…

Rusya, dile benden ne dilersen diyor…

Almanya, PKK’nın ülkesindeki alt yapısından dolayı lobisini devreye sokup, PYD’ye diğerleri ne veriyorsa benden on fazlası diyor…

İsrail, “Kürdistan’ın kurulma zamanı gelmiştir” diyerek damardan giriyor. PKK’ya adeta açık çek veriyor…

İran, mezhepdaşı Eset’in nüfus cüzdanı vermediği Kürtlere, toprak veriyor... Askeri eğitim veriyor…

Silah veriyor…

Alan da veren de bu teveccühün karşılıksız olmadığını biliyor.

PYD, kendisine destek olanlar adına Suriye’de bir savaşın içinde. Kırk beş yıldır halka zulmeden Esat’ı devirmek isteyen muhaliflere saldırıyor. PYD’ye biçilen rol budur. PYD’ye silah ve destek verenlerin istediği budur. Örgütte bunu karşılıksız bırakmıyor.

PKK, PYD’ye direk, kendisine dolaylı destek verenler adına Türkiye’ye saldırıyor…

Yapılan seçimlerle yönettiği ilçelerde “öz yönetim” adı altında bir işgal girişimde bulunuyor. Kaybedeceğini bilerek, eline silah verdiği binlerce genci ölüm kuşatmasının ortasına bırakıyor. Sokaklar bomba çukurlarından geçilemez durumda. HDP’nin belediyeleri, iş makinalarıyla yol yapmak yerine çukur kazıp bomba düzenekleri döşenmesine taşeronluk yapıyor. O çukurlardan “öz yönetim” çıkaracaklarını iddia ediyorlar.

Sihirbazların şapkadan çıkardığı tavşanın bir oyun ve ilizyon olduğunu bilmezmiş gibi, bomba çukurlarından, “öz yönetim”, “kurtarılmış bölge”, “kanton” ve komik olanı “barış çıkaracaklarını” iddia ediyorlar.

Terörün kuyruğuna takılan üniversite çalışanı 1128 elemanın “bilgiden ve aydınlıktan” yoksun bildirisi, Mahsun Kırmızıgül’ün sosyal medyada paylaştığı “vicdan ve insaftan yoksun” mesajı, yaşananları çarpıtmak ve yaşananların devamını istemekten başka bir anlamı yok.

Eski Birinci Ordu Komutanı Hasan Iğsız’ın Amerika’da oturan üniversite çalışanı kızının bildiriye imza atması ise komediden öte bir ironidir. Kızının imzasını can siperane savunan eski bir komutanla, terörle mücadelenin neden kazanılmadığı anlamak şimdi daha kolay kavranıyor. Hasan Paşa, kızını helikopterle pikniğe götürmek yerine, teröristlerle çatışma bölgesine götürseydi eğitim hayatına daha sağlıklı bir katkı yapmış olurdu.

Ben bunlara itiraz etmiyorum. Hani ifade özgürlüğü diyorlar ya. Benim itirazım ona. Başbakan’a “vicdansız” diyen Mahsun, nedense Bayık’a “vicdansız” demeye cesaret edemiyor…

Devlete “katil” diyen üniversite elemanları, PKK’ya “katil” diyemiyorlar. Hani özgür iradeniz nerede? Bunu yapamadıkları içindir ki, açıklamalarının bir kıymeti ve anlamı olmuyor. Halk nezdinde de taraftar bulamıyorlar.

Terör örgütünü savunmak, İstanbul Boğaziçi’nde oturan monşerlere, Amerika’da yaşayan, bölgeyi coğrafya haritaları dışında görmemiş olan General çocuklarına kalmış. Aslında dertleri teröristi savunmak değil; Türkiye, AK Parti ve Erdoğan düşmanlığıdır.

Hiçbirine hak vermiyorum, ama neden böyle yaptıklarını anlıyorum. Benim anlamadığım Sırp sniperların Cizre ve Sur’da ne aradığıdır. Bu haber basında yer aldığında Sırbistan Büyükelçiliği bir açıklama yapmak zorunda kaldı. “Ülkemin bu konuyla bir ilgisi yoktur. Başka ülkelerde savaşa giden vatandaşlarımızla ilgili de en sert cezaları uyguluyoruz.” Sırp Büyükelçi’nin endişelenmesi gayet normal. Çünkü başka ülkelere giden sniperlar belli bir destek ve organizasyon içinde bunu yaparlar. Büyükelçi ülkesinin bu organizasyonun içinde olmadığını açıklama gereği duyuyor…

Peki PKK’nın “öz yönetimini” dert edinip Sırbistan’dan kadar gelen bu sniperların mihmandarları kim? Resmi olan Almanya başta olmak üzere Batı ülkelerinde yaşayan PKK elebaşları bu organizasyonu yapıyor. Gayri resmi olan, PKK bu organizasyonu yaparken tüm istihbarat örgütleri kendilerine koruma kalkanı oluşturuyor. Sırbistan ve Almanya’dan yola çıkan sniperların Cizre ve Sur’a ulaşması başlı başına bir istihbarat örgütü operasyonudur.

Bugün Sur ve Cizre’de yaşananlar, yedi düvelin Türkiye’ye karşı yürüttüğü savaşın küçük bir denemesidir. Bu denemede, kobay olarak, denek olarak sahaya sürülen eline silah verilmiş Kürt gençlerinin hesabını PKK, HDP, ABD, İran’dan soramayanlar; Türkiye’yi eleştiriyorlar. Bu hem daha kolay, hem de daha risksiz. Baksanıza PKK ve HDP’nin yanlışlarını basında konuştuğu için linç edilen sanatçı Çiyager örnek olarak önlerinde duruyor.

Kürt gençlerinin eline silah verenlerin, Kürt halkının dostu olmadığı çok ağır bir bedel ve manzara ile ortaya çıkmıştır. Kürt gençlerinin canlarını, Kürt halkının yaşadığı ilçeleri, evlerini; dünyanın Türkiye ile hesaplaşmasına taşeron yapanlar, Kürt halkına dost olamaz.

Kürtler, bir Sırp sniper için ne ifade ediyorsa, Kandil’deki patronlar için de onu ifade ediyor artık…

YORUMLAR (1)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.