Gazetecileri süpürün
Ne oldu mesela şimdi Taksim’e işçileri almayınca?
İktidar dünden daha mı güçlü?
Eriyip giden oylar geri mi geldi?
Hayır. Aksine zaten ekonomik buhrandan dolayı toplu cinnet halinde olan halk bir kez daha baskıyla karşılaştı. Ne gerek vardı buna? Hükümete yakın gruplar İstanbul’un istedikleri yerinde yürüyüş, miting yapabiliyorken böyle agresif bir yasağa ne gerek vardı?
Diğer şehirlerde bayram havasında geçen işçi bayramı İstanbul’da her sene işçiyle polisin çatıştığı bir gerilim filmine dönüyor. Bunun sorumlusu hükümettir.
Bazı kendini bilmezlerin polislere saldırmasını elbette tasvip etmek mümkün değil ancak ortamı geren, bu inadın sebebi olarak görülen de yasak kararlarını verenler değil mi?
Ayrıca bazı polis amirlerinin nobran tavırlarına da değinmeden edinemeyeceğim. Dün Sözcü Yazarı Deniz Zeyrek’in de tepki verdiği “Gazetecileri süpürün” cümlesi kanıma dokundu.
Bu polis amiri haddini aşmış ve tüm gazetecilere hakaret etmiştir. Gazeteciler polisin süpüreceği bir toz ya da kir değildir. Ancak kendini devlet sanan bireylerin kurabileceği bu iğrenç cümleyi kınıyorum.
İktidar kendisini eleştiren bir grup eylem yaptığında - ki bu 10 bin lirayla açlığa mahkum edilen emekliler de dahil- devreye kolluk kuvvetlerini sokmaktan bir türlü vazgeçmiyor.
“Benim dediğim olur ve siz buna sadece ve sadece biat edebilirsiniz” düşüncesi seçimlerden hiç ders çıkarılmadığının bir örneği olarak karşımıza çıkıyor.
ÖZEL – ERDOĞAN GÖRÜŞMESİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uzun yıllardır sürdürdüğü ayrıştırıcı ve kutuplaştırıcı siyaset dilinin bir sonucu olarak CHP lideri ile bir araya gelmeme, onu muhattap almama hali bugün itibariyle sona eriyor.
Kemal Kılıçdaroğlu döneminde her fırsatta küçümseyici ve hakaretvari ifadelerle Kılıçdaroğlu’nu hedef alan Erdoğan sadece bir kişiye değil bir makama da hakaret ediyordu. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı’nı kendince şamar oğlanına çevirmek onun için bir siyasi başarı olsa da milyonlarca insanın içinde kırgınlık ve öfke olarak karşılık buluyordu.
Durum şuan değişmiş duruyor.
Özgür Özel’e çok saldıramadan gelen ve kaybedilen seçim strateji değişikliğine neden oldu.
Bu görüşmede Özel’in değineceği çok konu var. En önemli başlıklar ise geçim sıkıntısı, emeklilerin maaşları...
Ülkenin artık tek adam kararlarıyla sağlıklı bir şekilde yönetilemediğini Erdoğan’a iletmek olacak belki de tüm bunlar.
Ben genel anlamda bir sonuç beklemiyorum bu görüşmeden. Sembolik bir görüşme ama psikolojik üstünlük sağlama açısından bakıldığında CHP için önemli bir görüşme.
Siyasette normalleşme açısından bakıldığında da Türk siyaseti için önemli...
EN SEVDİĞİM YAZAR VEFAT ETTİ
Bana en sevdiğin yabancı yazar kim diye sorulduğunda verdiğim cevap yıllardır aynıdır.
Paul Auster.
Son Şeyler Ülkesinde, Görünmeyen gibi enfes kitapların yazarı 77 yaşında hayatını kaybetti.
İşte şimdi tüm kitaplarını yeniden okumanın zamanı geldi benim için...