PKK Barzani’den ne istiyor?

Mesut Barzani Türkiye’ye kritik bir dönemde, önemli ve anlamlı mesajların çıkarılacağı bir ziyaret yaptı. Ziyaretine MİT ve Özel Kuvvetler Komutanlığı’nı ziyaretle başlayınca, genel mesajların yanına, özel mesajlar da ilave ederek dünyaya ve bölgeye fotoğraf kareleri sundu. Barzani Türkiye için, Türkiye de Barzani için hayati bir müttefiktir. Her iki taraf da gizli ajandası olmadan samimi bir ilişki içindeler.

İşte bu müttefiklik ve ittifakın samimiyet ve karşılıklı güven ve dürüstlük üzerine yürümesi bölgede ve dünyada bazı ülke ve çevreleri, terör örgütlerini, partileri rahatsız ediyor. Dünya ülkeleri bu rahatsızlığı gizleme uyanıklığı gösterse de, yerel örgüt ve partiler rahatsızlıklarını saklama gereği duymuyorlar.

Barzani’nin Türkiye ziyaretlerinin müzmin muhalifleri her dönemde MHP ve HDP çizgisindeki partiler olmuştur. MHP ve HDP siyasi çizgisinin aynı noktada buluşması da ayrı bir ironi. MHP muhalefetinin gerekçelerinin kendi içinde mantığı olsa da, HDP çizgisinin muhalefetinin anlaşılır bir açıklamasını yapmak mümkün gözükmüyor.

PKK’nın, Barzani’nin son Türkiye ziyaretine tepkisi öncekilere göre daha sert oldu. PKK’nın Güneydoğu’da oynadığı “öz yönetim” parodisine karşı Türkiye’nin yürüttüğü operasyonların arefesinde ziyareti, örgütü hayli kızdırmış. PKK’ya yakın sosyal medyada, Barzani için kullanılan, “saray soytarısı” yakıştırması rahatsızlığın boyutunu göstermeye yetiyor.

PKK’nın Barzani’ye karşı olduğu, Kuzey Irak ve Suriye’de zaman zaman ciddi bir çekişme içinde olduklarını herkes biliyor. Buna örnek olarak son dönemde yaşanan bazı olayları hatırlayarak hafızalarımızı tazelemekte fayda var. Çünkü bundan sonra yazacaklarımızın daha iyi anlaşılması bu olayları hatırlamamızla mümkün.

DEAŞ’ın Kobani işgalinden sonra, Türkiye’nin açtığı koridordan Barzani’ye bağlı Peşmerge’nin bölgeye intikaline PKK itiraz etti…

PKK, DEAŞ işgalinden önce Kuzey Suriye’de yaşayan PKK ile bağlantılı olmayan tüm Kürt gruplarını Kuzey Irak’a sürdü. Özellikle de Barzani’ye yakın Kürtlerin bölgeden çıkarılması tarafları bir kez daha karşı karşıya getirdi.

PKK’nın Irak petrolünü Türkiye üzerinden dünya pazarına ulaştıran boru hattına düzenlediği saldırı, Barzani’nin şah damarına atılan bir darbe girişimiydi. Barzani ve Kuzey Irak Kürtlerinin tek gelir kaynağı olan boru hattına yapılan saldırı kimin adına yapılmıştı? Soruları çoğaltmak mümkün. Biz uzatmayalım…

Barzani ile PKK arasındaki gerilimin pik yaptığı nokta, Barzani’nin yeniden Başkan seçilmesine karşı yürütülen kampanya oldu. PKK’ya yakın parti ve IKYB (Celal Talabani’nin Partisi) işbirliği yaparak, Barzani’ye karşı, “seni başkan yapmayacağız” kampanyası yürüttü. Bu sloganı Türkiye seçimlerinden de hatırlıyoruz. HDP’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı yürüttüğü kampanya da aynı sloganla yürütülmüştü. Anlaşılan Erdoğan ve Barzani’ye karşı olan üst akıl, aynı çevrelerle işbirliği halindeydi.

Türkiye’nin Başika kampına takviye asker göndermesinden de Barzani’yi sorumlu tutan Kandil, KDP’yi Türkiye ile işbirliği yapmakla suçlayarak gerilimi yeniden tırmandırmaya başladı. Gerilen Türkiye-Rusya ilişkilerinde, Barzani’ye saldırarak Moskova’dan kendisine nefes alacağı bir kanal açmaya çalışan Kandil, bunda da başarılı oldu. HDP’nin Moskova ofisi, Rus silahlarına kavuşma yolunda atılan önemli adımlar, Kandil’e teşekkür olarak sunulmuş gözüküyor.

Barzani’nin partisinin PKK’yı da kapsayan KCK’ya verdiği cevaptaki önemli tespitlerle yazıyı uzatmak istemiyorum. KDP’nin açıklamasında öyle can alıcı sorular var ki, PKK’nın bu sorulara vereceği somut ve dürüst cevapları yok.

İşte o soru ve tesbitlerden bazıları; “Kürt milletine sorun ve engel çıkarmaktan başka ne yaptınız? Ne siz, ne de başkası, ne istediğinizi, neyin peşinde olup, kim tarafından öne sürüldüğünüzü bilmiyor. Kürt milletine sorun ve engel çıkarmaktan başka ne yaptınız?”

Aslında KDP’nin açıklaması çok uzun ve PKK’nın Kuzey Irak’ta Kürtlere yönelik yanlış uygulamalarına örnekler de içeriyor. “Başka işiniz yokmuş gibi kendinizi KDP karşıtlığı ve ortalığı karıştırmaya adamışsınız.

Kürtler’in hayatını karıştırmak sizin mesleğiniz olmuş. Bu sebeple de Kuzey Kürdistan’ın birçok köyünde hayat bırakmamakla meşgulsünüz. Sizin bu yanlış siyasetiniz yüzünden de o bölgedeki halkın da huzuru kalmadı ve göç yollarına düştüler. Kürdistan halkının sizi tanımasının vakti gelmiştir. Mukayese etsinler, siz mi Kürdistan halkının yaşamını alt üst ettiniz yoksa Kürdistan Demokrat Partisi mi?”

Ben bu yazıyı yazarken bu tespit ve zor sorulara Kandil sakinleri tarafından bir cevap verilmemişti. Ancak verecekleri cevabın Kürt halkını pek de ikna etmesi mümkün gözükmüyor. Barzani ve Partisi KDP’ye açtıkları savaşın Kürtleri ikna edecek makul bir tek gerekçesi yok. Ama bu savaşın İran ve ABD merkezli bir istek üzerine açıldığını görmek daha mantıklı ve anlaşılır.

Kürtlere kimlik dahi vermeyen Esat’ın, Kürtleri idam sehpasından indirmeyen İranlı Kasım Süleymani’nin yanında savaşmak PKK ve PYD’nin işi olmamalıdır. Kandil’in Kürtlere yaptıklarıyla, Barzani’nin Kürtlere yaptığı hizmetleri kıyaslamak gerçeklere, tarihi yaşanmışlıklara zulmetmektir. Kürtlerin huzur içinde yaşadığı Kuzey Irak’ı karıştırmak, o bölgenin de huzurunu kaçırmak Kürt haklarını savunduğunu iddia eden KCK’nın işi olmasa gerek.

YORUMLAR (3)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
3 Yorum