Kürtlerin Erdoğan’la sorunu yok…
Niye olsun ki…
Kürtlere tanınan tüm hakların altında…
Kürtlere yönelik yasakların kaldırılmasının altında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzası var…
Kürtler Erdoğan’a neden düşman olsun…
Batı’da ne varsa, Doğu’da da o olacak dediği için mi…
“Analar ağlamasın” dediği için mi…
Şırnak, Siirt, Yüksekova, Mardin, Batman’a,… Havaalanı yaptığı için mi düşman olacaklar?
Kürtler, Erdoğan’ın düşmanı değil. Kürtlerin Erdoğan’a düşmanlığı kendilerine bir fayda sağlamaz. Başkaları adına Erdoğan’a düşmanlık yapmak da Kürtlerin bir stratejisi değildir.
Ama Kürtleri temsil iddiasında olup, Eş Bakanı Türk olan partinin Erdoğan’a düşmanlığı var…
7 Haziran seçim stratejisini tamamen Erdoğan’ı başkan yapmayacağız sloganı üzerine kuran partinin, Kürt dostu bir Cumhurbaşkanı’na bu kin ve nefretini anlamakta vatandaş zorluk çekiyor. Ancak biz onların düşmanlığının kaynağının Kürt halkıyla bir ilgisi olmadığını biliyoruz…
Türkiye’de Erdoğan’a karşı kampanya yürütenler, aynı kampanyayı şimdi de Kuzey Irak’ta Barzani’ye karşı yürütüyor. Barzani’nin Türkiye’ye olan yakınlık politikasını kırmak için PKK ve uzantısı küçük siyasi partiler Barzani’nin yeniden başkan seçilmemesi için kampanya yürütüyor…
HDP’ye bu görevi ABD ve İngiltere’nin verdiğini biliyoruz. Partiyi kontrol eden, AK Parti ve Erdoğan’la savaşın devam etmesini isteyen güçlere HDP içinden tepki sesleri yükseliyor. Leyla Zana, bu muhalefetin sözcüsü. Diğerlerinin yüksek sesle konuşmaya güçleri yetmiyor. Zana’nın, halkın üzerindeki etkisi HDP’nin O’na karşı elini kolunu bağlıyor…
Daha önce “Kürt sorununu çözerse Erdoğan çözer” diyerek, başlatılan çözüm sürecine büyük destek veren Zana, yine çözümün adresi olarak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı gösteriyor…
“Sayın Cumhurbaşkanı, ana muhalefet partilerini bir araya getirsin. Bu yas havası dayanışmaya dönsün” diyen Zana’ya, Demirtaş’tan tepki gecikmedi. Demirtaş, “Leyla ablanın içi yanarak yaptığı bir çağrıdır. Kişisel bir çağrıdır. Bir anne olarak yapmıştır. Partimizin yaptığı bir çağrı değildir” diyerek, üst akla hizmete devam edeceğini deklare etmiş oldu.
HDP, Zana’nın aksine barışa değil, savaşa devam konusunda kararlı. HDP, Erdoğan’a karşı yürütülen savaş kampanyasındaki rolünü bırakmak istemiyor anlaşılan. Hani barış istiyordunuz…
Türkiye’ye barış gelecekse, şunu bilsinler ki, HDP ve Demirtaş’a rağmen gelecek. Bugün Erdoğan’ın, HDP ve PKK’ya karşı verdiği savaşın adı, “Barış’ı kurtarma” mücadelesidir. Erdoğan, HDP, PKK ve bazı ülkelerin desteği ile Kandil Dağ’ında rehin tutulan barışı kurtarmak için mücadele ediyor.
Türkiye’ye huzur ve barışın gelmesinin Erdoğan’a bir zararı yok. Ama PKK, HDP ve dış destekçileri olan ülkelere çok büyük bir darbe olacağı kesin. Erdoğan neden savaş istesin ki. Bunun mantıkla ve akılla izah edilecek bir tarafı yok. Bunu izah etmekte zorlanan HDP de işin kolayına kaçıp, sloganlarla Erdoğan’a karşı kampanya yürütüyor…
Şuanda Türkiye’yi, Türklerle Kürtleri bir arada tutan en önemli en güçlü aktör Erdoğan’dır. Erdoğan’a yönelik karalama kampanyaları O’nun bu gücünü kırmak için yürütülüyor. İçerde ve dışarda düşman bildiğimiz ülkeler ve partiler, ilginç bir şekilde Erdoğan’a karşı işbirliği yapıyorlar. Biliyorlar ki, Türkiye’nin en güçlü noktası Erdoğan.
Şunun halkımız tarafından bilinmesi gerekiyor. Türklerin ve Kürtlerin; Türkiye’de huzurlu ve mutlu, bir arada yaşamasının teminatı ve sigortası Erdoğan’dır. Erdoğan’ın bu gücünü kırarlarsa, iç savaşın, terörün, kaosun kapımızda olacağını bilelim.
Bu oyunu kurgulayanlar istiyorlar ki, oluk oluk kan aksın ve Türk/Kürt ayırımı yapmadan herkesi boğsun. Ancak ne ilahi hikmetse kan aktıkça birbirimize daha çok kenetleniyor, daha çok kardeşlik diyoruz. Oluk oluk akan kanın yıkmasını umdukları birliğimiz, bu kanla yeniden tahkim oluyor.
Alpaslan’ın temelini attığı, Selahaddin’i Eyyubi’nin inşa ettiği, Fatih’in dünyaya ilan ettiği, Erdoğan’ın dünyaya karşı korumasına aldığı kardeşliğimizi kimse yıkamaz…
Bizim, Türkiye düşmanlarına karşı en güçlü silahımız da bu kardeşliğimizdir. Terörü yok edecek silahımız da kardeşliğimizdir. Son zamanlarda kardeşliğimizin yoğun saldırı altına alınmasının sebebi budur.
1 Kasım seçimi bu oyunu bozmak için son şansımız.
