Yunanistan'da kreditörlerin öne sürdüğü koşulların oylanacağı pazar günkü referandum için halk, "Evet" demeyi düşünenler ve "Hayır" demeyi düşünenler olarak ikiye ayrıldı. Her iki ihtimalde de Yunanistan için oldukça fazla ve karmaşık senaryolar bulunuyor.
[Karar]
Yunanistan'da 5 Temmuz Pazar günü gerçekleşecek olan referanduma çok az bir süre kaldı. Ekonomik anlamda zor günler geçiren Yunanistan'da halk, kreditörlerin şartlarına "Evet" demeyi düşünenler ve "Hayır" demeyi düşünenler olarak ikiye bölündü. Yunanistan'ın geleceği için çok önemli bir dönüm noktası olan referandumda halk bir anlamda ülkenin geleceğini oylayacak.
Trakya Üniversitesi Balkan Araştırma Enstitüsü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ali Hüseyinoğlu, Yunanistan'da sandıktan çıkacak her iki sonucun da analizini yaptı.
Her iki oyun da kendi içerisinde çok yönlü olumlu ve olumsuz gelişmeleri barındırdığını dile getiren Hüseyinoğlu, referanduma katılacak Yunan vatandaşlarının hangi kriterlere göre oy kullanacağının ve çıkacak sonucun ülkenin, Başbakan Aleksis Çipras'ın ve yurt dışında yaşayanlar dahil tüm Yunan halkının geleceğini yakından ilgilendirdiğini belirtti.
Yunanistan'da referandum sonrası senaryoların oldukça fazla, karmaşık ve çok yönlü olduğunu vurgulayan Hüseyinoğlu, Yunan halkının "evet" demesinin Yunanistan'a yapılacak yeni yardım paketlerinin imzalanabilmesine imkan oluşturacağını kaydetti.
"Evet çıkarsa ekonomik tedbirler ve kemer sıkma artar"
Hüseyinoğlu, referandumdan "Evet" çıkması sonrasındaki muhtemel senaryoyla ilgili olarak, "Yunanistan'ın euro para biriminden çıkma ihtimalini azaltacak. AB olarak dış dünyaya 'birlik-beraberlik' mesajlarının etkisini göstermiş olacak. Bunun yanısıra Yunanistan'ın Avrupa nezdinde sorumluluklarının ve vermiş olduğu sözlere sadık kalmasının altı çizilmiş olacak" diye konuştu.
"Evet" sonucununun pek çok tasarruf tedbirlerini beraberinde getireceğinin altını çizen Hüseyinoğlu, şunları kaydetti:
"Fakat 'evet' durumunda Eurogroup tarafından ek düzenlemelerin kabul edilmesi Yunan devleti ve halkı adına kemer sıkma politikasının daha da artacağı anlamı taşımaktadır. 'Evet'in temelinde Yunanistan'dan beklenen emekli maaşı kesintisi, memur maaşlarının azaltılması ve bazı vergilerin artırılması son beş yıldır ekonomik anlamda çok zor günler geçiren Yunan halkını daha da güç bir yaşama itecektir. Ekonomik tedbirlerin artırılması yeni nesil Yunanistan vatandaşlarını başka ülkelere yaşamak için teşvik edebileceği gibi devlet ile toplum ilişkisini daha fazla gereceği açıktır. Ek tedbirleri kaldıramayan bir Yunanistan'da Avrupalılara ve Euro'ya karşı tepkilerin artma ihtimali çok yüksek"
Hüseyinoğlu açıklamasına şu sözlerle devam etti: "Son beş yıldır ekonomik krizle boğuşan ülkenin yönetimini Ocak 2015'te devralan Çipras, aslında bir ekonomik bunalımı da devraldı. Bunun fazlasıyla farkında olan Çipras ve SYRIZA'lı yetkililerin aylardır yaptıkları müzakerelerde en çok üzerinde durdukları konu ek ekonomik tedbirlerin artık son bulması gerektiğini Avrupalılara anlatmak oldu. Çünkü ek tedbirler, Yunan halkının büyük bir bölümünü oluşturan orta ve düşük kesimin belini daha da bükecektir."
"Hayır sonucu Güney Avrupa ülkelerini de etkileyebilir"
Hüseyinoğlu, sandıktan çıkacak "hayır" sonucunun ise sadece Yunanistan'ı değil zamanla tüm Güney Avrupa ülkelerini etkileyebileceğini belirterek, şunları söyledi:
"Çıkabilecek 'hayır' sonucu, Yunanistan'ın soyutlanması ve AB'den çıkarılması durumunda domino etkisi yaparak ekonomik anlamda zor günler geçiren diğer bazı güney Avrupa ülkelerine de sirayet edebilir. Kendilerine örnek olabilme ihtimalini de değerlendiren Avrupalılar, Yunanistan'la ilgili krizin üzerinde titizlikle ve çok yönlü duruyorlar.
Yunanistan'ı diğer ülkeler de takip ettiği takdirde ileri vadede sergilenebilecek bu tutum, Avrupa'daki siyasal değişimlere sebebiyet verebileceği gibi gerek Euro'nun gerekse AB'nin sonunu hazırlayabilecek en önemli etken olabilir. Bu domino etkisi göz önüne alındığında son yaşanan krizle ilgili tarafların tutum, davranış ve söylemleri daha fazla önem kazanıyor."
"Hayır diyeceklerin büyük bir kısmı AB üyeliği veya euroya karşı değil"
Referandumun sonuçlarının Avrupa, Yunanistan, SYRIZA, Çipras ve Yunan halkının yakın geleceği adına yeni gelişmelere gebe olacağının açık olduğunu söyleyen Hüseyinoğlu, "Bu referandumda Yunan vatandaşları, 'evet' ve 'hayır' arasında kendilerini ifade edecek başka bir opsiyon olmadığı için mecburi olarak iki şıktan birini tercih etmek zorunda bırakılıyor. "'Evet' diyecekleri AB ve avro üyeliğinin devamı beklerken, 'hayır' diyecekler için ek tedbirler ve kemer sıkma sonucu daha da kötüleşecek ekonomik bir durum söz konusu" dedi.
Referandumda "hayır" diyeceklerin büyük bir kısmının aslında ülkelerinin AB üyeliği veya euroya karşı olmadığını vurgulayan Hüseyinoğlu, "Sadece ekonomik darboğazın daha da derinleşmesi ve yaygınlaşmasına karşı oldukları için 'hayır' diyorlar. Benzer durum 'evet' diyecekler için de geçerli" dedi.
Öte yandan, Le Figaro’nun haberine göre, Yunanistan’da hukuk alanında çalışan bir kaynak, bugün, ülkenin 5 Temmuz’da gerçekleşmesi planlanan referandumunun hukuki boyutunun masaya yatırılacağını dile getirdi.
Renzi: Yunanistan Euro'dan çıkmayacak
Yunanistan'ın durumuyla ilgili Rai 1'e konuşan İtalya Başbakanı Matteo Renzi, Yunanistan'ın Euro Bölgesi'nden çıkmamak için elinden gelen ne varsa yapacağını dile getirdi.
"Bence Yunanistan, Euro'dan çıkmayacak ve bir anlaşmaya varmak için herşeyi yapacak" diyen Renzi, Yunanistan'ın Euro Bölgesi'nden çıkması durumunda İtalya'nın ekonomik bir problem yaşamayacağını belirtti. "Ama bu, herkes için politik bir başarısızlık olur" diye konuşan Renzi, Yunanistan'ın ne olursa olsun müzakere masasına geri dönmesi ve yardım planıyla ilgili anlaşmaya varması gerektiğini savundu.
Dün Almanya Başbakanı Angela Merkel ile görüşen Renzi, Yunanistan'da gerçekleşecek olan referandumu "euro ile drahmi arasında bir seçim" olarak nitelendirdi.
"Referandum bir hata"
Berlin'de konuşan Renzi, referandumu bir hata olarak değerlendirirken, yine de Yunan halkının kararlarına saygı duymak gerektiğini savundu.
Le Figaro'nun haberine göre, Avrupa Birliği (AB) ve Uluslararası Para Fonu (IMF), referanduma üç gün kala, dün, Yunanistan'a büyük bir baskı uyguladılar. IMF, Yunanistan'ın "kısmen güven verici" ekonomik verilerini yayınladı, Avrupalı bir yetkili "Syriza döneminin sonu" olmasını diledi.
Koalisyonda fikir ayrılıkları
Öte yandan, Yunanistan'da 5 Temmuz'da gerçekleşecek olan referandum, ülkedeki koalisyon hükümetinde görüş ayrılıklarına sebep oldu. Yunan televizyonuna konuşan Costas Damavolitis, "Şartlar çok acı verici olsa da hatta Yunan halkının bu şartlara dayanıp dayanamayacağını bilmesem de, bir "Hayır" drahminin geri dönmesine yol açacak, bu da ülkenin hızlıca yıkıma gitmesi anlamına gelecek" dedi.
Vassilis Kokkalis ise, halk tarafından bankaları kapatmak için seçilmediğini dile getirerek, referandumun iptal edilmesi gerektiğini dile getirdi.
Varoufakis: Yüzde 100 anlaşma sağlanacak
BBC'de referandum öncesinde Yunanistan'ın durumunu değerlendiren Yunanistan Maliye Bakanı Yanis Varoufakis, referandum sonrası sonuç ne olursa olsun, kreditörlerle anlaşma ihtimalinin yüzde 100 olduğunu kaydetti.
"Eğer 'Evet' çıkarsa kötü bir anlaşma olacak ve bankalar kötü bir anlaşma ile açılacak. Eğer 'Hayır' çıkarsa daha yaşanabilir bir anlaşma sağlanacak" diye konuşan Varoufakis, Yunan halkını, ülkenin Euro Bölgesi'ndeki geleceği için kreditörlerin şartlarına 'Hayır' demeye çağırdı.
Kreditörlerle beş aydır bir sonuca bağlanamayan görüşmeleri sert bir şekilde eleştiren Varoufakis, "Avrupa'da çok kötü bir yönetim sistemi var. Bu, para birliğini yönlendirmek için iyi bir yöntem değil. Bu, bir parodi. Hatta beş senedir yapılan hataların komedisi" dedi.
IMF'nin önerilerinin müzik gibi geldiğini belirten Varoufakis, referandumda "Evet" çıkarısa istifa edeceğini tekrar tekrar dile getirdi.
Juncker: Hayır sonucu Yunanistan'ı zayıflatır
Le Figaro'nun haberine göre, AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, Lüksemburg'da yaptığı açıklamada, Pazar günkü referandumdan "Hayır" sonucu çıkması halinde kreditörlerle görüşmelerde Yunanistan'ın durumunun zayıflayacağını dile getirdi. Juncker, referandumdan "Evet" çıkması halinde bile kreditörlerle görüşmelerde zorluklar yaşanabileceğinin altını çizdi.
Jäger: Yunanistan'ın borcunun yeniden yapılandırılması sonucu çıkmıyor
IMF, Yunanistan'ın borcuna ilişkin rakamları tekrar gözden geçirdi. Sonuçları değerlendiren Almanya Maliye Bakanı Wolfgang Schäuble'ın sözcüsü Martin Jäger, IMF'nin verilerinden Yunanistan'ın borcunun yeniden yapılandırılması gibi bir sonuç çıkmadığını ifade etti.
"Evet" demeyi düşünenlerin oranı artıyor
Alco tarafından yapılan ve Ethnos gazetesinde yayınlanan ankette, Yunanistan'da kreditörlerin şartlarına "Evet" demeyi düşünenlerin oranı yüzde 44.8, "Hayır" demeyi düşünenlerin oranı ise yüzde 43,4 çıktı. Bununla birlikte, söz konusu anket, Yunan halkının yüzde 74'ünün ülkenin Euro Bölgesi'nde kalmasını istediğini gösterdi.
Faber: "Yunanistan krizinin sorumlusu batılı finans kuruluşları”
Öte yandan, Yunanistan krizine ilişkin konuşan yatırım uzmanı Marc Faber önemli açıklamalarda bulundu. Buna göre, Faber, Yunanistan’ın Uluslararası Para Fonu’na (IMF) olan borç ödemesini gerçekleştirememesine ilişkin, “IMF ne yapabilir ki? Bundan 150 yıl önce borcunu ödemeyen ülkeye ordunuzu gönderir paranızı alırdınız. Artık bunlar olmaz. Eğer birine borç verirseniz size faizini ödeyecektir. Ama borcu veren olarak siz de aldığınız riskin bedelini ödersiniz” dedi.
Batılı finans kuruluşlarının Yunanistan’ın durumun uzun süre görmezden geldiğinin altını çizen Faber, “Avrupa Merkez Bankası (ECB) dahil olmak üzere Avrupalı finans kuruluşları Yunanistan’a bu kadar borç vererek tedbirsiz davrandılar. İkinci konuysa Yunanistan euro birliğine katıldığında ECB Başkanı Mario Draghi Goldman Sachs’taydı. Onun sorumluluğunda Yunanistan’ın borçları gizlensin ve euro birliğine alınsın diye birtakım takas düzenlemeleri yapıldı. Bu bir gerçek. Tüm bunlardan sonra şimdi Draghi Yunanistan’a borç veriyor. Çipras’ın Marksist - sosyalist görüşlerini desteklemiyorum. Ama eşit şekilde batılı finans kuruluşlarına da karşıyım” şeklinde konuştu.
Uluslararası finans şirketlerinin uzun yıllar boyunca Yunanistan’ın daha fazla borçlanmasını sağlayarak risk aldığını belirten Faber, “Belki tamamen finans şirketlerine ait değil sorumluluk. Fakat Yunanistan’da vergiler düzgün ödenmedi ve defalarca iflasa düştü. Bu durumda kredi verenlerin temkinli olması gerekiyordu, olmadılar" ifadesini kullandı.
“Yunanistan Euro birliğinden çıkmalı”
Faber, Yunanistan’ın Avrupa ekonomisi içerisindeki payının yüzde 2’nin altında olduğunu, buna rağmen, bu kadar küçük bir ekonominin uluslararası finans piyasalarını etkileyebilmesinin tüm dünyada devam eden kırılganlıktan kaynaklandığını söyledi.
Yunanistan’a yapılan kurtarma operasyonlarını işe yaramadığını belirten Faber, “Şu anda Yunanistan’ın ekonomik büyümesine baktığımızda borçlarının faizini bile ödeyebilecek durumda değiller. Ana borcun ödenmesi mevzu bile edilemez şu anda. Aslında Yunanistan Başbakanı Çipras doğru olanı yapıyor, doğruları söylüyor; ‘paramız yok, borcumuzun ana parasının ciddi bir kısmının silinmesi gerekiyor’ diyor. Aslında Yunanistan’ın baştan birliğe alınmaması gerekiyordu ve şimdiyse çıkarılmalı” dedi.
“Yunanistan’ın Euro'dan ayrılıp ekonomisini toparlamasından korkuyorlar”
Faber, Yunanistan için en etkili çözümün Euro Bölgesi’nden ayrılmak olduğunu öne sürerek, “Bence Yunanistan’ın iflasını ilan ederek, euro birliğinden ayrılması, eski para birimi drahmiye dönmesi en iyisi. Böyle bir durumda tabii ki yeni para birimi büyük oranda değer kaybedecektir. Ama aynı zamanda büyük miktarda fon Yunanistan’a giriş yapacak, Yunan varlıklarını satın almak isteyecektir. Bence en iyi önlem bu” değerlendirmesinde bulundu.
Ünlü yatırım uzmanı, sözlerini şöyle tamamladı:“Yunanistan bir yandan kendi para birimini kullanırken bir yandan da bazı ödemelerini euro cinsinden yapabilir. Latin Amerika’da da benzer şekilde yerel para birimleri ile birlikte dolarla ödeme yapabiliyorsunuz. Bu koşullar oluşursa Yunanistan ekonomisinin iyi bir performans sergileyeceğini düşünüyorum. ECB’nin ve Brüksel’deki bürokratların korkusunun Yunanistan’ın ayrılması ile ekonomisinin toparlanması olduğunu düşünüyorum. Çünkü o durumda bir anda İtalya, İspanya, Portekiz gibi ülkeler de ekonomilerinin toparlanması için birlikten ayrılmak isteyebilir.”