OHAL KHK'larıyla birlikte iş yerleri kapatılan ya da işten çıkarılan kişilerin işten çıkış nedenine SGK tarafından işlenen 36 ve 37 kodları, iş bulmakta engel yaratıyor. DEVA Partisi Milletvekili Yeneroğlu, bu uygulamanın ülkenin hukuk ve insan hakları yarasını derinleştirdiğini söyledi.
OHAL KHK'sı ile işten çıkarılan ya da iş yerleri kapatılan kişiler için Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından 36 ve 37 kodları işleniyor. İş başvurusu yapan kişiler işten çıkış nedeni olarak işverenin gördüğü bu kodlar nedeniyle özel sektörde işe girmekte zorluk yaşıyor.
DEVA Partisi Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, söz konusu duruma ilişkin bir basın açıklaması yaparak hakkında kesinleşmiş mahkumiyet kararı bulunmayanlara da bu kodların işlendiğini belirtti ve "SGK kodlarının sosyal sigorta sistemindeki standart sonuçlardan başka sonuçlar doğurması ayrımcılık yasağını ihlal eder" dedi.
Yeneroğlu açıklamasında, SGK'nın ilk defa 1/9/2016 tarihli ve 2016/20 sayılı Genelge ile düzenlediği ve 24/4/2019 tarihli ve 2019/9 sayılı Genelge ile son halini verdiği sisteme göre; OHAL KHK’sı ile işyeri kapatılan ya da kamu görevinden çıkarılan kişilerin işten çıkarılma nedenleri ile ilgili kısma sırasıyla 36 ve 37 kodları işlendiğini belirtti.
'DAMGALI VATANDAŞ KATEGORİSİ'
SGK'nın farklı işten çıkış kodları öngören bu kategorisiyle devlet tarafından damgalı bir vatandaş kategorisinin hayata geçirildiğini dile getiren Yeneroğlu "Birçok ilde özel sektör işverenlerine belediye zabıtası ve vergi denetimi gibi araçlarla baskı yapıldığı hepimizin malumudur. Özel sektörün bu kişilere iş vermemesi yönünde bir baskı ve teşvik sistemi oluşturulması hukuken ve vicdanen kabul edilemez" dedi.
Haklarında kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı olmasa dahi işten çıkış nedenine bu kodların işlendiği kişilerin özel sektörde iş bulamadığını söyleyen Yeneroğlu sözlerine şöyle devam etti:
"Kişiler hakkındaki FETÖ ile irtibatlı ve iltisaklı oldukları yönündeki varsayımların bir genelge ile ayrımcılık sebebine dönüştürülmesi Anayasa’da düzenlenmiş olan kanun önünde eşitlik ilkesine aykırıdır. SGK kodlarının sosyal sigorta sistemindeki standart sonuçlardan başka sonuçlar doğurması ayrımcılık yasağını ihlal eder. Anayasa’nın çalışma hakkı başlıklı 49. maddesinde, devletin çalışma hakkı ile ilgili yükümlülükleri ortaya koyulmaktadır. Buna göre devlet, yeni engeller getirmekle değil, ‘çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak, çalışmayı desteklemek için gerekli tedbirleri almakla’ görevlidir. Bir temel hak ve hürriyet olan çalışma hakkı, bir genelgeyle düzenlenen özel SGK kodları nedeniyle uygulamada birçok insan açısından kullanılamaz hale geldiği için temel hak ve özgürlüklerin ancak kanunla sınırlanabileceğine dair Anayasa’nın 13. maddesine de aykırıdır.
'HAYATLARINI DEVAM ETTİREBİLME İMKANLARINI ELLERİNDEN ALIYOR'
Anayasa’nın 20. maddesinde düzenlenen özel hayata saygı hakkı da devletin bu konudaki yükümlülüklerini ortaya koymaktadır. AİHM ve AYM içtihatları ile ortaya koyulduğu üzere, kişilerin mesleki hayatları özel hayatları ile sıkı bir bağ içerisindedir. Devlet, bireyler arası ilişkiler alanında olsa da özel hayata saygı hakkının güvencelerini sağlamaya yönelik tedbirleri almakla, dolayısıyla mesleki hayatın sürdürülmesini korumakla yükümlüdür. KHK ile kamu görevinden çıkarılan ya da işyeri kapatılanlara yönelik bu ölçüsüz düzenleme, sosyal ve psikolojik etkileri bir tarafa, bireylerin hayatlarını devam ettirebilme imkânlarını da ellerinden almakta ve özel hayata saygı haklarını ihlal etmektedir."
'ÖTEKİLEŞTİRME KÜLTÜRÜ YERLEŞİK HAL ALDI'
"İktidar, OHAL KHK’ları ile ortaya çıkan çok ciddi insan hakları sorunlarına karşı kör, sağır ve dilsiz kalmayı ve çözümsüzlüğü sürdürmeyi tercih etmektedir. Oysa bırakın KHK sorununa çözüm bulmayı, üstüne bir de vatandaşların özel sektörde çalışmalarının da önüne engeller koyulmasıyla ülkemizin hukuk ve insan hakları yarası derinleşmektedir" diyen Yeneroğlu, ötekileştirme kültürünün yerleşik bir hal aldığını ve toplumsal barışın gün geçtikçe daha fazla zedelendiğini söyledi.
DEVA Partisi olarak, hukuka aykırı bu ayrımcılık sisteminin sürdürülmesine karşı olduklarını belirten Yeneroğu sözlerini "Hukukun üstünlüğüne olan inancımızın ve bağlılığımızın gereği olarak, anayasa ve evrensel ilkeler ışığında insan haklarının korunması için çalışacak ve bunların önündeki tüm engelleri kaldıracağız" diyerek noktaladı.