TBMM'de düzenlediği basın toplantısında konuşan DEVA Parti'li Mustafa Yeneroğlu, istihdam paketinin ekonomik kötüleşmenin göstergesi olduğunu söyleyerek, "Bırakın refaha kavuşturmayı; iktidar, insanımızı yoksulluk seviyesinde dahi tutamıyor" dedi.
SEDA ÇAKIR | KARAR
Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Mustafa Yeneroğlu, TBMM'de gerçekleştirdiği basın toplantısında İzmir depremi, Genel Kurul'da görüşülmesi beklenen istihdam paketi, Van'da yaşanan işkence iddiaları ve Avusturya'daki terör saldırısına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
30 Ekim günü saat 14.51'de Ege Denizi'nde İzmir'in Sivrihisar açıklarında meydana gelen ve şu ana kadar 107 kişinin ölümüne neden olan 6.9'luk depremin etkilerini yerinde incelediklerini belirten Mustafa Yeneroğlu, "Yıkılan binaların depremden önce riskli ve tehlikeli binalar olarak tespit edilmesine rağmen gerekli önlemlerin alınmamasının bedelini vatandaşlarımız canlarıyla ödemiştir. Gerçekçi ve kalıcı tedbirlerin hayata geçirilmediği açıktır" dedi.
İSTİHDAM PAKETİNE TEPKİ
Bugün Genel Kurul'da görüşmesi beklenen istihdam paketine de değinen Yeneroğlu, çalışma hayatı ile vergi alanlarında pek çok düzenleme içeren '“torba kanun teklifi'nin ülkenin içinde bulunduğu ekonomik krize merhem olabilecek yeterlilikte olmadığını savunarak sözlerine şöyle devam etti:
"Bu kanun teklifi Türkiye ekonomisinin içler acısı halini gözler önüne sermektedir. Maalesef hükümet ülkeyi bir ekonomik krize sokmuş ve bu krizle mücadeleyi de eline yüzüne bulaştırmıştır. Türkiye her geçen gün maalesef kan kaybetmektedir. İşsizlik ve yoksulluk her geçen gün artmaktadır. Tüm bu gerçekler gün gibi ortadayken iktidar bu gerçekleri kabul edip değiştirme yoluna gitmektense göstermelik bir şekilde işsizlik oranını düşürmeye çalışmaktadır. Bırakın refaha kavuşturmayı, zenginleştirmeyi; iktidar, insanımızı yoksulluk seviyesinde dahi tutamamaktadır. İnsanımız her geçen gün daha fazla fakirleşmektedir.
ÇALIŞANLARIN BİN 168 LİRAYA MAHKUM EDİLMESİ UTANÇTIR
Kanun teklifi ile kısa çalışma ödeneği ve ücretsiz izin desteği ödeme süresi uzatılmaktadır. Kısmi çalışma ödeneği, ücretsiz izinde nakdi destek gibi uygulamalarla insanlar açlık sınırının çok altında yaşamaya mecbur edilmektedir. Çalışanların 1 yıl daha bin 168 liraya mahkum edilmesi Türkiye için büyük bir utançtır. Günlük 40 lirayı bile bulmayan ücretlerle bir ailenin temel ihtiyaçlarını karşılayamayacağı ve sağlıklı bir şekilde hayatını devam ettiremeyeceği açıktır. Günlük ihtiyaçlarını dahi karşılayamayan vatandaşlarımız borçlanarak geçimini sağlamaya çalışmaktadır. Her 3 vatandaşımızdan 2’si borç yüküyle yaşamaktadır.
KADIN ÇALIŞANLARIN SORUNLARINA ÇÖZÜM ÜRETMİYOR
Teklif ile ayda 10 günden az çalışan gençler emeklilik hakkından mahrum kalmaktadır. İktidar ne yazık ki gençlerimizin ne bugününü ne de yarınını düşünmektedir. Öte yandan, teklif kadın çalışanların sorunlarına hiçbir çözüm üretmemektedir. Salgın nedeniyle kadınların iş ve aile hayatında artan sorumlulukları sonucu istihdamdan çekilmek zorunda kalmaları hazırlanan pakette tamamen göz ardı edilmiştir.
ASIL AMACI İŞSİZLİK ORANLARINI GİZLEMEK
İktidar, kanunun adına “istihdam ve torba” dediğinde vatandaşının talep ve beklentilerini karşılayacağını sanmaktadır. Oysa bu kanun teklifinin asıl amacı iş yeri kapanma sayıları ve işsizlik oranlarını gizleyebilmektir. Teşvik etme kisvesi altında kapanma ihtimali yüksek iş yerlerini ve beraberinde oluşacak işsizliği askıda tutmaktır. Her geçen gün artan yoksulluğun üzerini örtmektir.
VAN'DAKİ İŞKENCE İDDİALARI
Eylül ayında Van'da işkenceye maruz kalan vatandaşlarımız hakkında daha önce de basın toplantısı gerçekleştirdim, soru önergesi verdim. Ancak korkunç iddialar ve çok güçlü kanıtlar bulunmasına rağmen ne yazık ki, halen soru önergelerimize cevap verilmemiş, olay ise açıklığa kavuşturulmamıştır.
Sayın Ahmet Şık konuya ilişkin dün bir rapor yayımlamıştır. Raporda iddiaların doğru olduğu ve 90’larda kaldığı varsayılan işkencenin günümüzde tekrar yaygınlaştığı görülmektedir. Rapordaki tanık anlatımları, sağlık raporları, otopsi ile ilgili bilgiler ve özellikle olayın mağduru Osman Şiban’ın anlattıkları kötü muamele ve işkenceyi doğruladığı gibi İçişleri Bakanının ve valinin de topluma gerçek dışı bilgiler vererek aldattığını ortaya koymaktadır. Böyle hukuku ayak bağı gören, toplumu ciddiye almayan, gücü kötüye kullanan kamu görevlilerini milletimiz hak etmemektedir.
Vatandaşları korumak devletin asli göreviyken, vatandaşlarımızın işkenceye ve kötü muameleye maruz bırakılmaları asla kabul edilemez. İşkence ve kötü muamele insanlığa karşı işlenen bir suçtur. Hiçbir hukuk devletinde işkenceye hoşgörü ile yaklaşılamaz.
VİYANA'DAKİ TERÖR SALDIRISI
Dün akşam saatlerinde Viyana terör saldırılarının hedefi oldu. Bu elim olay nezdinde Avusturya halkına başsağlığı diliyor, terörü bir kez daha lanetliyorum. Unutmamalıyız ki bu saldırılar toplumları ve insanlığı bölmeyi amaçlamaktadır. Nefreti körüklemektedir. Dolayısıyla bu elim saldırılar, sadece Viyana’yı ve Avusturya’yı hedef almamıştır. Birlikte yaşam kültürümüzü ve tüm insanlığı hedef almıştır. Hepimiz; tüm farklılıklarımızla birlik ve beraberlik içinde yaşamak istiyorsak, terörün her türüne karşı mücadelemizi kararlılıkla sürdürmeliyiz ve bir o kadar toplumları bölmeye, ayrıştırmaya ve kimlikler üzerinden kutuplaştırmaya çalışanların karşısında durmalıyız."