Uygur sessizliğinin tuhaf tarihi
Türkiye’nin Doğu Türkistan’a ilgisinin 150 yıllık bir tarihi var.
Daha 1863’de Doğu Türkistan’da kurulan Kaşgarya devleti Sultan Abdülaziz'e biat etmiş, padişah adına hutbe okutulup, sikke bastırmış, göndere Osmanlı Sancağı çekilmişti. Abdülaziz de Çinlilerle savaşları için onlara silah göndermişti.
1933 yılında kısa süreli Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti kurulduğunda başına Osmanlı hanedanından Abdülhamit’in torunu Şehzade Abdülkerim Efendi (Dolar 1.5 TL’ye inecek diyen şehzadenin dedesi) getirilmeye çalışılmış, olmayınca ABD’ye dönen şehzade, kaldığı otelde bir suikast sonucu öldürülmüştü. Çok muhtemelen Çin istihbaratı tarafından.
1949’da Çin, Doğu Türkistan’ı işgal edince ülkeden kaçan Doğu Türkistanlılar Türkiye’ye sığındılar.
Bunlardan biri de Doğu Türkistan Genel Sekreteri İsa Yusuf Alptekin’di.
1995’de İstanbul’da ölene kadar Türkiye’deki Doğu Türkistan meselesinin öncüsü olan Alptekin’in Türkiye’ye geliş ve Doğu Türkistan Göçmenler Cemiyeti’ni kuruş tarihi 1954.
Bu kadar eski ve yakın bir ilişkiden bahsediyoruz.
Bu uzun ve yakın tarih içinde Türkiye’nin Doğu Türkistan meselesine karşı en sessiz kaldığı dönemdeyiz.
Üstelik dünyanın Doğu Türkistan’daki insan hakları ihlallerine karşı en çok ses çıkardığı günlerde.
Daha da tuhafı iktidarda, hem Türklük hem Müslümanlığı kesen bu meseleye karşı en duyarlı olması beklenen iki parti var.
Bu sessizlik döneminin bir meyvesi olarak 2017’de imzalanmış Türkiye- Çin Suçluların İadesi Anlaşması, üç yıl sonra tam da Çin aşısının Türkiye’ye doğru yola çıktığı günlerde onay için TBMM’nin önüne geldi.
Peki, ne oldu da Türk-İslam geleneğinden gelen iki parti, devr-i iktidarlarında Uygur meselesine bir Fransız bir futbolcu kadar bile ilgi göstermez hale geldiler?
Aslında hem AK Parti hem de MHP, yıllarca Türkiye’de Uygur meselesine ilgi gösteren iki ana gelenekten geliyor.
Yıllarca Çin’in iadesini istediği, faaliyetlerinin durdurulması için baskı yaptığı İsa Yusuf Alptekin, 1995’de vefat ettiğinde Fatih Camii’ndeki cenaze namazında ön saflarda MHP lideri Alparslan Türkeş ve İstanbul Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan vardı.
1992’de ilk kez Cumhurbaşkanı Özal tarafından resmi olarak kabul edilen Alptekin’le birlikte vefatından kısa süre önce 1995’de İstanbul’da Doğu Türkistan Şehitleri Anıtı’nı açan da Erdoğan’dı.
1998 yılında yapılan bir ziyaret ise Türkiye’nin Doğu Türkistan meselesine ilgisinde radikal bir değişikliğe neden oldu.
Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit’in Çin ziyareti sırasında Çinli yetkililer Türkiye’den “Doğu Türkistan bölücülüğü” konusunda daha fazla hassasiyet istediler.
Ziyaretin ardından yine 1998 yılında dönemin Başbakan’ı Mesut Yılmaz’ın imzasıyla bir genelge yayınlandı.
1998/36 numaralı ‘gizli’ kaydıyla yayınlanan genelgede şöyle deniyordu:
“Türkiye Çin Halk Cumhuriyeti’ni (ÇHC), Çin’in tek hukukî temsilcisi olarak 5 Ağustos 1971’de tanımıştır. Şincan-Uygur Özerk Bölgesi’nden göç ederek Türkiye’ye yerleşen soydaşlarımızın faaliyetleri Türkiye ile ÇHC siyasi ilişkilerinde hassas bir noktayı oluşturmaktadır.
Doğu Türkistan vakıf ve derneklerinin faaliyetlerinin yasal sınırlar içinde kalması önem arz etmektedir.
BM Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesinden biri olan ve 1 milyar nüfusu ve rekor düzeydeki kalkınma hızıyla Türkiye için büyük bir potansiyel pazar teşkil eden ÇHC ile siyasî ve ekonomik ilişkilerimiz son yıllarda hızlı bir gelişme göstermektedir.
Anılan vakıf ve derneklerce düzenlenecek toplantılara bakanlarımız dahil kamu görevlilerimizin katılmamaları ve kutlama mesajları göndermemeleri...
Toplantılarda Doğu Türkistan bayrağı ve ÇHC’ni rencide eden pankartlar kullanılmaması.
Çin misyonları önünde Çin bayrağının yakılmasının ve Çin’i rencide edici pankartların kullanılmasının engellenmesi.”
Gizli genelge 2002 yılında gazetelerde haber olduğunda, o sırada muhalefette olan AK Parti ve muhafazakar medya ayağa kalkmış, Doğu Türkistan’ın gök mavisi bayrağının Türkiye’de yasaklanmış olmasına büyük tepki gösterilmişti.
2002 yılında iktidarda DSP-MHP-ANAP koalisyonu vardı.
Çin Başbakanı bir ziyaret için Ankara’ya gelmişti.
Ziyaret sırasında koalisyonun MHP’li bakanları görüşmeye geç katılarak Çin’e karşı Uygur protestosu yaptılar. Başbakan Yardımcısı Bahçeli, misafir Çinli Başbakan’la sadece 7 dakika görüşerek bu protestoya katıldı.
Bu 7 dakikalık görüşmede Çinli Başbakan Bahçeli’yi olan biteni yerinde görmek üzere Çin’e ve Sincan’a davet etti.
Yurtdışına nadir çıkan Bahçeli, bu davete bir kaç ay sonra icabet edip Çin’e gitti, 10 gün kaldı. Uygur bölgesini de ziyaret etti. Çin Başbakanı’na altın kabzalı silah hediye etti.
Ama Bahçeli, Sincan’da temaslarını sürdürürken, Pekin Sincan Üniversitesi’nde Uygur dilinde eğitimi yasaklandı.
Ziyaret sırasında yaşanan bu skandal, o günlerde Meclis’te muhalefet partililerinden sert eleştiriler aldı.
Bu muhalefet partililerin başında yine AK Parti geliyordu.
AK Parti grubu, Bahçeli için soru önergesi vererek “bu ziyaretin Uygur Türklerine ne gibi bir faydası olduğunu, Uygurların sıkıntılarını Çinli muhataplarına iletip iletmediğini” sordu.
Sonra iktidar ve muhalefet rolleri değişti.
AK Parti ve MHP, Uygurlar konusunda 2009’da tekrar karşı karşıya geldiler.
2009’da Cumhurbaşkanı Gül’ün Çin ziyaretinin ardından Urumçi’de Uygurların katledilmesi üzerine MHP Lideri Bahçeli, Başbakan Erdoğan’ın yakın zamanda Davos’ta yaptığı “One Minute” çağrısını hatırlatıp şöyle dedi:
“Gazze’yi herkesten fazla düşünüyorsun, “One Munite” kahramanlığıyla İsrail’e ders verdiğini zannediyorsun. Uygur Türklerine katliamlara neden sesin çıkmıyor?”
Bahçeli’ye Erdoğan’dan sert bir cevap geldi:
“Sayın Bahçeli, sanıyorum siz, bir zamanlar Çin seyahati yapmıştınız. O Çin seyahatini yaptığınız zaman orada da yine bir şeyler olmuştu. Şimdi bol keseden atıp tutuyorsunuz. Şöyle bir çıkartayım dedim ve Uygur Üniversitesinde 50 yıldır Uygur Türkçesiyle eğitim yapılırken, tam siz oraya seyahat ettiğiniz zaman ne yazık ki Uygur Türkçesi o dönemde yasaklandı. Soruyorum, ne yaptınız? O zaman Başbakan Yardımcısı'ydınız. Sesiniz çıktı mı? Sayın Bahçeli, bize hamaset yapma. İcraat yap icraat, icraatını göreyim. Biz kuru hamaset peşinde koşmuyoruz. Canlara kıyarak, insan haklarını ihlal ederek, hiçbir ülke, huzura kavuşamaz. Böyle bir asimilasyon peşinde koşan Çin yönetimine biz diyoruz ki: Bu asimilasyon bir şey kazandırmaz.”
Erdoğan, Bahçeli’nin eleştirileri üzerine Uygurlarla ilgili dilini sertleştirdi. Bir İtalya seyahati dönüşü Uygur’da yaşananlar için “adeta soykırım” dedi:
"Türkiye'de vahşet demiştim, sözümün arkasındayım. Yüzlerce insanın öldürüldüğü, bini aşkın insanın yaralı olduğu bir olayı, adeta bir soykırımı, başka bir kelime ifade edemez. Bunu hem bir soydaş olarak, hem aynı değerleri paylaşan insanlar olarak söylemek durumundayız. Bir taraftan evrensel değerleri ve insan haklarını konuşacağız, diğer taraftan bunlara seyirci kalacağız, böyle bir şey mümkün değil.”
“Adeta soykırım” sözü o tarihlerde Türkiye ile Çin arasındaki ilişkilerin gerilmesine neden olmuştu.
Erdoğan ile Bahçeli arasındaki 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında yine sert bir Uygur polemiği yaşandı.
Bahçeli’nin Uygur eleştirilerine Erdoğan, Balıkesir mitinginde cevap verdi:
“MHP Genel Başkanı çıkmış Uygur Türkleri üzerinden prim sağlamaya çalışıyor. Onlar bizi çok iyi tanır. Gittik biz onları Urumçi'de ziyaret ettik. İlk kez bir Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Urumçi'ye gitti. Peki Bahçeli oralara hiç gitti mi? Uygur kardeşlerimizin halini, hatırını sordu mu?”
Bahçeli, Erdoğan’a Twitter’dan “Kapak olsun” başlığı atarak 2002’de yaptığı Urumçi ziyaretinin fotoğraflarıyla cevap verdi:
"Görüyorum ki, adamlık iddiasında bulunan bir aday yalanı kendisine rehber etmiş, yalancılığı meslek edinmiş, müfterilikte tez yazmış. Bu adam resmen ve belgeli yalan çınarı, yalan vadisi, yalan deryasına dönüştü. Sanki yalan bu adamda ete kemiğe büründü. Urumçi’ye gitmediğimi ileri süren bu adam cehalet merdiveni, yalan otobanı olmuştur. Artık bu adam büyük bir yalandır; ciltler dolusu, külliyatlara sığmayacak, arşivlere dar gelecek yalanlara başvurmaktadır. Benim Urumçi’ye hiç gitmediğimi söyleyen bu adamın, sizlerle paylaşacağım şu fotoğraflar yalanlarına kapak olsun. Yalandan destan yazan, yalanla yoldaş olan, yalana esir düşen adama açık açık söylüyorum: Yalan söyleyen yakalanma korkusu taşıyan hırsız gibidir. Hele bir insan hem yalancı hem de hırsızsa ruhen ve zihnen bitmiş demektir. Ne olursa olsun; Çankaya yalancıya düşmez, Cumhurbaşkanı olmak yalancılar şahına yakışmaz. Son olarak şahsıma olmadık kötü isnatta bulunan adamın özel olarak kaleme aldığım şu dizeleri odasına çerçeveletip asmasını diliyorum: 'Nehir olmayan yere köprü yaparsın; kuma tohum, kula fitne ekersin. Harama helal, yalan gerçek dersin; çünkü sen aday Erdoğan’sın."
Erdoğan- Bahçeli bir yıl sonra bu kez 2015 çifte seçimleri sırasında tekrar Uygur meselesi üzerinden sert bir biçimde tartıştılar.
Bahçeli bu kez Erdoğan’ı Kobani’deki Kürtlere destek verip, Doğu Türkistan’daki Türkleri umursamamakla suçladı:
"Herkes Kobani’yle yatıp kalkıyor, Nişantaşı’ndan Yüksekova’ya kadar önüne gelen Kobani’deki iki terörist grubun kapışmasını mesele ediyor. Doğu Türkistan’daki Çin zalimliğini kimseler konuşmuyor, ağzına dahi almıyor. Kobani’ye ağlayanlar, Kaşgar’a gülüyor ve zulme ortak oluyor. Uygur Türklerine Oruç tutmayın namaz kılmayın ve hatta nefes almayın diyorlar. Değerler anarşisi yaratıp Türklüğü tasfiye etmeyi planlıyorlar. Varlığına, inancına ve kimliğine bağlı ve sadık halde yaşayan 28 Uygur Türkü 22 Haziran günü Kaşgar’da hiç acımadan katledildi. Buna karşı hiçbir insan hakları örgütünden, hiçbir demokrasi ve özgürlük sevdalısı oluşumdan tepki gelmedi Niye? Çünkü öldürülenler Türk’tü! Soydaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyor, Türk Dünyasının başı sağolsun diyorum. Müslüman Türk’ün ahının yerde kalmayacağına inanıyorum. Gökbayrağı kana buladılar fakat kimsenin haberi olmadı olanların da diline Kobani dolaştı."
Bu kez Erdoğan, Bahçeli’ye Twitter’dan cevap verdi:
"Şimdi bakıyorsunuz bazı siyasetçiler çıkıyor şunu söylüyor, güya şahsıma atıfta bulunuyor, ne diyor 'sadece işte Araplar ile sadece Kobani'deki Tel Abyad'dakilerle uğraşanlar, Uygur Türklerini unutuyor' diyor. O zata ben söylüyorum, sen Uygur Türklerinin yaşadığı yere hayatında bir kere gittin mi? Ama Tayyip Erdoğan gitti."
Bu ikili arasındaki son Uygur tartışması oldu.
2016’dan sonra iki lider birbirine yaklaştı ve 2018’de Cumhur İttifakı’nı kurdular.
Cumhur İttifakı’nın iktidarda olduğu son iki yıl Çin’in Doğu Türkistan’a yönelik baskılarının en sertleştiği, tarihinin en sistematik haline geldiği dönemi oldu.
Asimilasyon, insanların tutuklu kaldığı çalışma kamplarına taşındı.
Bütün dünya bu uygulamaları protesto ediyor.
Batı medyası bu kampların haberlerini yapıyor.
Uluslararası insan hakları örgütleri raporlar yayınlıyorlar. Çin’e yönelik yaptırımlar uygulanıyor.
En son Fransız milli futbolcu bile Uygurlulara yönelik yüz tanıma sistemi geliştirdiği ortaya çıkan Huaweii ile sponsorluk sözleşmesini iptal etti.
Peki, yıllarca birbirilerini Uygurlular konusunda yerden yere vurmuş bu iki lider ne yaptı?
Çin’in Uygur Türklerine yönelik baskılarını çok iyi bilen, bunu zamanında asimilasyon, adeta soykırım gibi kelimelerle anmış, iktidarda ve muhalefetteyken birbirlerini bu zulme karşı ses çıkarmamakla suçlamış iki liderden bahsediyoruz.
Son üç yıldır bu konuda ağızlarından dişe dokunur bir açıklama duyan olmadı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan en son 2019’daki Çin ziyareti sırasında Uygur meselesi üzerine konuştu.
Çin devlet televizyonuna göre "Çin'in Sincan bölgesindeki insanların Çin'in gelişimi ve refahı içinde mutlu bir yaşam sürdüğü bir gerçektir” dedi. Cumhurbaşkanlığı daha sonra basına bunun bir çeviri hatası olduğunu söyledi.
Ama aynı ziyaret sırasında Türk gazetecilerle yaptığı görüşmede de Erdoğan Uygur sorusuna şöyle cevap verdi: “Doğu Türkistan ve Uygur konusunu da ele aldık. Bu meselede karşılıklı hassasiyetleri dikkate alarak bir çözüm bulabileceğimize inanıyorum. Ancak bu konuyu istismar eden yaklaşımlar da var. Bu istismarlar da Türk-Çin ilişkilerinde olumsuz yansımalara neden oluyor. Bu konuda istismarlara fırsat vermemek lazım.”
MHP Lideri Bahçeli ise en son Uygur sessizliğini eleştirilerine Ekim 2020’de Meclis grubunda cevap verirken Uygur meselesi üzerine konuştu:
“Bu süreçte Doğu Türkistan meselesinin tekrar gündeme getirilmesi tesadüf değildir. MHP, karanlık mahfillerde hazırlanıp servis edilen senaryoların kirli akıntısına kapılmayacaktır. CHP, Uygur Türkleri konusunda bize parmak sallayamaz. Onlar Moskova yolu gözlerken, bizler turan ülküsüyle Türklüğün muzaffer günlere ulaşması için fikir mücadelesi veriyoruz. CHP kim, Doğu Türkistanı savunmak kim.. Bir de serok Ahmet var ki bize soru sormuş... Be hey serok söylesem anlayamazsın, sussam gönül razı değil; satmak senin işindir, pazarlamak seninle anılır. Sen Doğu Türkistan'ın yerini bilmiyorken, milliyetçi-ülkücü hareketin kalbi burayla çarpıyordu. Aklının ermediği konularda yorum yapma. Zilletin ortakları hiç bilmedikleri Doğu Türkistan meselesini gündeme taşıyorlar. Bunların kulaklarına fısıldayan dış mihraklar görev başınadır.”
Bu açıklamalarından yıllarca en üst perdeden Uygur meselesini, Çin’in baskılarını dillendirmiş, birbirini suçlamış iki liderin, Uygurlara yönelik baskıların dillendirilmesini “istismar” olarak görmekte anlaştıklarını anlıyoruz.
Peki ne oldu da beş yıl öncesine kadar “asimilasyon”, “adeta soykırım” olan Uygurlara yönelik baskılardan bahsetmek bir anda “istismar”a döndü?
Sorunlar mı çözüldü? Çin bir anda çok kültürlülüğü mü benimsedi?
Yıllarca birbirlerini Uygurlara yönelik zulümlere sessiz kalmakla suçlayan iki lider, ne oldu da bugün Uygulara yönelik zulümlere sessiz kaldıkları için onları eleştirenleri “dış mihrakların kulaklarına fısıldamasıyla” suçluyor?
Bu soruların net bir cevabı yok.
Ama bazı ipuçları var.
Örneğin bugün onay için TBMM’nin önüne gelen Suçluların İadesi Anlaşması, 4-15 Mayıs 2017 tarihlerinde Pekin’de düzenlenen “Kuşak ve Yol Uluslararası İşbirliği Forumu’n katıldığı sırada Erdoğan ve Çin Lideri Şi Cinping arasındaki görüşmeden sonra bakanlar arasında imzalanan anlaşmalardan biriydi.
Kuşak ve Yol projesiyle Çin, başka pek çok ülke gibi Türkiye’ye de büyük yatırımlar yapıyor.
Bu yatırımlar arasında Üçüncü Köprü’nün satın alınması, limanlar, enerji projeleri var.
Ve tabii bu listeye Çinli şirketlerin çok sayıda Türk holdingle ortak girişimlerini, büyük Türk şirketlerine açılan kredi musluklarını da eklemek gerekir.
Ekonomik nedenler dışındaki neden ise ideolojik.
Batı’yla ilişkiler koptukça Rusya ve Çin’le sadece fiziken değil, aklen de yaklaşılıyor. Batı medyasında Uygurların uğradığı zulümlerle ilgili haberlere de kuşkuyla bakılmaya başlanıyor.
Yıllarca bizzat kendilerinin dillendiği iddiaları New York Times yazınca, bir anda baskı ve zulümler “Çin’e karşı Batı’nın oyunları”na dönüveriyor.
Pek çok Batılı ülkede resmi olarak Çin’in Uygulara yaptıklarına ses çıkarmıyor. Kimse Çin gibi bir ülkeyi karşısına almak istemiyor. Ama Batılı sivil toplum ve medya hükümet politikalarına bakmadan sesini yükseltiyor.
Türkiye’yi ise dünyadaki bütün Müslümanların ve Türklerin sorunlarına en yüksek perdeden konuşmuş bir iktidar yönetiyor. Bu yapılırken diplomatik bir dil de kullanılmadı. En son Erdoğan’ın Keşmir meselesi hakkındaki konuşması için Hindistan, Aras şiiri için İran’la karşı karşı gelindi.
Bu iç siyasetin de artık bir parçası. Ama hem Türk hem Müslüman olan Uygurlar için bu dil bir anda kendisini diplomatik dile bırakınca tabii ki şüphe çekiyor.
2017 tarihli suçluları iade anlaşmasının, Çin’den aşı paketleri yola çıkınca Çin Meclis’inde onaylanması, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından TBMM’ye gönderilmesi bu şüpheleri daha da artırıyor.
Beş yıl öncesine kadar Erdoğan ve Bahçeli arasında sık sık tekrarlanan gürültülü Uygur tartışmalarını da hatırlayınca bugünkü sessizliğin gizemi daha da artıyor.















Bir MHP'li ve AKP'li bu yazıyı okuduktan sonra hala aynı partide kalıyorsa... Ben ne diyeyim.
Yanıtla (2) (0)Yıldıray Oğur,değerli hemşerim,Sincan değil buranın adı Doğu Türkistandır.Kaleminize sağlık
Yanıtla (0) (0)Yazı, Doğu Türkistana Sincan demek dışında olumlu. Türk-İslam geleneğinden gelen iki partinin Doğu Türkistana sorununa bakış açısını çok iyi analiz etmiş ,Bugün MHP- AKP cumhur- ittifakın Doğu Türkistan konusundaki sessizliğinin ana nedeni bu koalisyonun gizli ortağı Perinçektır. Halbuki Perinçekin Türk millletinin gözünde hiç bir karşılığı yok..Aldığı oylar ortada Vatan partisi denen ÇKP'nin Türkiye şubesinin
Yanıtla (1) (0)Doğu Türkistan için Cüneyt Arkın'dan başka kurtarıcı görünmüyor şaka bir yana Çin malı almaktan başka bizlerin yapabileceği başka bir şey görünmüyor, Çin malı olmayan birşey var diyeceksiniz ama emin olun var aynı markanın Bangladeş Malezya Taivan, Tayland üretimi olabiliyor ben cep telefonumu sırf bu yüzden General Mobile aldım
Yanıtla (1) (0)Bu salimiyetsiz ve hamaset kokan açıklama sahiplerine yorum yazmak bile insana ağır gelir.
Yanıtla (3) (0)AKP'nin dış politikasında da bir tutarlılık ve istikrar yok. Mesela Suriye'ye karşı uyguladığı politikayı Çin'e uygulamadı.Acaba Suriye'den ders mi çıkardı?ABD'nin Arap Baharı bahanesiyle aramızı bozup ticaretimizi engellemesini gördü de bu sefer Çin ile de bozmasını engellemek mi istiyor?Keşke böyle olsa.Ama bir bakıyorsunuz her yerde hakkı, doğruyu ve mazlumları savunuyoruz diyor;bir de bakıyorsunuz bunun tam tersini yapıyor.Bir öyle bir böyle.Ya da pahalı olan deneme yanılma metodunu izliyor.
Yanıtla (1) (0)Güzel bir yazı. Yazar demek istiyor ki Çin para ile bizim iktidarı ve sözde milliyetçi partiyi satın aldı. 30 milyon Uygur 5-10 milyar dolar ediyormuş. Uygurlar konusunda İslam dünyasının ve bizim tavrımız utanç vericidir. Demek ki Türkiye, iktidar ve eski muhalif şimdiki destekçisi partinin yıllardır kayıkçı kavgasını izlemişiz. Her şey sahte ve yalan, dolan.
Yanıtla (9) (0)Mesele Uygurlar değil. Sincan, Berlin-Moskova-Xian kara ve demir yolları üzerinde. Atlantik ekseni bu ticaret yolunun canlanmasını potansiyel bir tehdit olarak görüyor. Uygurları bir kontrol mekanizması olarak kullanıyor. Oysa bu ticaret yolu tüm insanlığın yararına. Rusya’nın odağını Doğu Akdeniz’den uzaklaştırcağı için özellikle Türkiye’nin yararına.
Yanıtla (3) (9)Bu olayın insan hakları boyutu olmadığı anlamına gelmez. Aynı mantıkla Çin, ticaret yolunu sağlama almak için Uygur kimliğini yok etmeye çalışıyor.
Yanıtla (8) (2)Bosuna ugrasma kardes. Bunlar ‘buyuk resmi’ gorebilen cok akilli insanlar ya, ne desen bos :))
Yanıtla (6) (0)Sen bir de bize sor
Yanıtla (4) (0)Batinin ilgisi saibeli olabilir. Multecileri iade etmek ne oluyor?
Yanıtla (0) (0)Uygur’lara yapilanlar kabul edilemez, ama zaten Cin’de insan haklari diye bir sey yok ki...
Yanıtla (1) (0)Sahte milliyetçilik bu olsa gerek..
Yanıtla (4) (1)Doğu Türkistan/Türkistan gerçek türklerin tarih boyunca vatanı. 80 yıla yakın çin terör devletinin istilası altında, katledilen halklar .Trajikomedi olan adı Türkiye olan ülkede gerçek türklere barınak yok ! Buda zorla binlerce yıllık halkları devşirek türk yapan bir ülkenin, zihinsel ezikliği olması gerek !
Yanıtla (1) (0)Yüreğine sağlık. Bugün her iki partinin seçmeni de biat kültürü ile hareket ediyor. Onlarda dün dündür bugün bugündür siyasetini sürdürüyorlar ve sürdürecekler seçime kadar ve seçimde the end
Yanıtla (6) (0)Z kuşağı! Nihat atsızın kitabındaki gibi z vitamini almışsın,hem hap hem fitil olarak alınca fazla gelmiş sana:) Namussuzlar kavramını herkes adına sana iade ediyorum.Tartışanlar olmuştu ama bu kadar iğrencleşen,küçülen olmamıştı burada.Yayınlayan editör de suç, yayınlanmaz uyarısındaki herşeyi yayınlıyor,hakarete hakaretle cevap mecburiyeti doguruyor.Kalitesiz yorumculardan ve kuralların lafta kalıp, çiğneneceği gösteren editörden bile ülkenin hali belli.
Yanıtla (8) (1)Tik tak namus senin için birşey ifade etmediği için bana iade etmende sakınca yok ben namuslu kalacağım ya sen
Yanıtla (3) (7)Z kusağı namus asıl senin için birşey ifade etmiyor ki saçma yerde kullanmışsın.Benim için ediyor ki susanlar adına bile cevap verdim.Özür dilemeli ve edepli konuşmalısın! Hakettiğin tarzda cevap alınca bozulma ve üste çıkmaya çalışma!
Yanıtla (8) (0)Yorumcular lütfen Dogu Perincekten Bahsetmeyin Midem bulaniyor .
Yanıtla (4) (0)Bu çelişkili durumlar sosyolojimizin ve maalesef ülkemizde siyasetin doğası gereği.icinde hem samimiyetsizlik hem de münafıklak barındırıyor.Yoksa, Bediüzzaman 2.mesrutiyet sonrası gelişmeleri yaşadıktan sonra "siyasetin şerrinden" Allah'a sığınır mıydı?O günle bugün çok mu farklı?Toplum aynı, coğrafya aynı... Bediüzzamani kim anlıyor? Nurcularda dahil büyük çoğunluk "skolastik bataklıkta" debeleniyor.Allah sonumuzu hayreylesin...
Yanıtla (3) (0)Çin ABD çekişmesi Çin Türkiye yakınlaşması Türkiye Abd gerginliği konunun genelde hangi durumda gündeme geldiği önemli.İnsaallah bu yazınızda kullanışlı abdal durumu oluşmaz.Bilmedigim için böyle yorumluyorum.
Yanıtla (0) (0)Abdesti tunada alacaktik....
Yanıtla (8) (1)Namazi çin seddinde kilacaktik
Köydeki camiden de ettiler bizi
Ben anladım. Avrupa daki Türk lerin yarısını hapse atsalar tık çıkmayacak demekki Uygurlar gibi başlarının çaresine bakacaklar
Yanıtla (3) (0)Ayrıca diğer sorun şudur? Müslüman Uygurlar mı Türk Uygurlar mı?
Yanıtla (3) (5)Hristiyan İsveçliler mi? İsveç Germenleri mi?
Yanıtla (1) (1)Çin,Singapur,Taiwan,Endonezya,Malezya gibi ülkelerde dükkanlardaki veya işportacı Çinli’lerden alış veriş yapanlar bilirler ki bu satıcılar değerinin bir kaç katını müşterilerinden isteyerek pazarlık payı oluştururlar.İş yerinize bir makine de almak isteseniz mutlaka önce fiyatı şişirler ve pazarlık edersiniz.Oradaki satıcılar için meşruiyet sınırı bir hayli zedelenmiştir bu nedenle alıcı bir kamu kuruluşu ise,muhtemelen İSTEDİKLERİ FİYATA RÜŞVET DE DAHİLDİR!Bizdeki KDV DAHİL gibi.......
Yanıtla (3) (0)Olay şudur bu olayın bize oy kazancı nedir? Tamam namussuzlar istedi diye ayasaofyayi açtık,en azından sn Cumhurbaşkani namussuzlar istedi diye ayasaofyayi açmam dedi ama sonra niye açtiyss!!!! Poh şimdide namussuzlar istiyor diye çin ile kavga edecek değiliz,tmm oyumuz düşer eyyyyy çin dediğimizde oyumuz yukselecekse Uygurları da hatırlarız Uygur Muş bize oy lazım uygur değil ister uyar ister uymaz ağa yine eğlenir, Bahçeli'mi ?o tekeden süt sagmakla meşgul!!!
Yanıtla (3) (7)Bu arada Doğu Perinçek e dikkat vallahi adam acayip bir i fetoyu akp yi dize getirmiştir
Yanıtla (2) (4)Bundan sonra gelecek her aşı partisi için bir parti Uygur Çin'e teslim edilecektir. Aksi takdirde aşı yok. Anlayacağınız aşılar Uygur kartına bağlanmış görünüyor.
Yanıtla (1) (1)Çin, komünizm ile Kapitalizmi evlendirdi ve askeri, ekonomik, teknolojik olarak baş döndüren bir yükselişe geçti. Durdurulmak isteniyor. Bunun için dostlarını azaltıp, düşmanlarını çoğaltmak gerek. Filistin, Arakan ve Keşmir için parmağını kımıldatmayan egemenler bu amaçla Uygur kartı ile Müslüman ülkeleri Çin’e düşman etmek istiyorlar. Samimi olsalar Çin ile olan yoğun ticari ilişkilerini dondurmaları gerekir ama tam aksine bunu arttırıyorlar ve son AB örneğinde olduğu gibi yasalaştırıyorlar.
Yanıtla (3) (5)Aynen oyledir..Ceksinler YATIRIMLARINI...Ithalati durdursunlar..Atsinlar DTO"nden....!..En onde gideni de DEMOKRASI..OZGURLUK totemi Abd...Yuzmilyarlarca $$ is yapıyor..!...islerine gelmez ama....Biz Ahmaklar olarak o çalacak,Üfleyecek biz oynayacagiz..YEMEZLER...!...:))).....koktu o ayaklar..:))..
Yanıtla (1) (1)Çok ilginç:
Yanıtla (1) (3)Vatan, Millet, Sakarya diye Bayraklarla Türk Dünyası şovu yapanlar Batı dünyasının Türk- Müslüman Uygurlara yaptığı zulmü engellemesini bekliyor ve "Batıyı kınıyor"!
Demagojide en üst nokta. Machiavelli yaşasaydı gurur duyardı.
Aynen, Uygurlar da dahil ezilen bütün halkların haklarını savunmak yerine, bu ellerine tutuşturulan seçmece “ Zalim Çin Uygurları eziyor” kavalına bilinçsizce gönüllü olarak üfleyeler aptal olabilirler ama bunu efendilerinin emri gereği yapanlar, Emperyalizmin uşaklarıdır.
Yanıtla (0) (3)Ataturku umursamayıp uygurlara,azerbeycana siyasi destek ha :) Anayasadaki değişmez maddelere bile kazınan ataturk milliyetciligine tamamen aykiri :) Kemalizmden çıkarsınız sonra bak:)
Yanıtla (4) (1)İlginç konu
Yanıtla (3) (0)Yıldıray Oğur'un yazısı bir Uygur yazısı olmaktan ziyade Erdoğan ile Bahçeli'nin arasını açma yazısı olmuş.
Yanıtla (3) (32)Bereket ki ikisi de bu tür hatırlatmalara metelik vermiyorlar. Ayrıca gene yazı,amacının aksine,her iki liderin de hem eskiden,hem de şimdi Doğu Türkistan konusuna ilgisiz kalmadıklarını gösteriyor.
Adını “KARA MURAT “ değiştirirsen sana uyar.Naçizane bir teklif..
Yanıtla (10) (1)14.07 Ben adımı "HACI MURAT GELİYOR"dan almıştım.Ama
Yanıtla (1) (4)"KARA MURAT FATİHİN FEDAİSİ"nden alınacak bir KARA MURAT da fena olmazdı sanırım.
"Karac'oğlan der, inşallah
Görenler desin maşallah
Kara donludur Beytullah
Örtüsü KARA değil mi?"
Murat kardeşimiz kararını vermiş, reis için hacı da olurum kara da olurum diyor. Eyvallah, kararlılığını takdir ederim. AKP'yi AKP'liler zaten eleştiriyor diyor. Ben pek görmedim. Bütün medyasına bakıyorum. Aksine her yaptığından hikmet bulan mürid yaklaşımı var. "reis büyük oyunu bozdu" deyip layüs'el makamında görüyorlar. Hürmetler...
Yanıtla (1) (0)Tevilin doğru da keşke Karacaoğlan'dan referans vermeseydin. Sözü yanlış olduğundan değil, atı üstünde o yurttan bu yurda göç eden aşığımız, örgülü ve gerdanı ak güzelleri betimlemeleri de dörtlüklerinde pek fazladır. Sonra aldatıldık demeyesin diye.
Yanıtla (0) (0)O kadar laftan sonra şimdi sıkı fıkı oluyorlarsa menfaatlerine geliyorsa dava mava kenara alınır. Birbirlerinden çıkarı biterse bunu kendileri yapar, gözünün üstünde kaşın var kolaylığında. Hepsini haklı çıkaracak kalemşörleri de var, sağ olsunlar. Yıldıray'ın yazısını kim takar?!?! Mesela Kudüs'ü konuşuyo muyuz! Muhtemel ki bir hesap var.
Yanıtla (5) (0)Ak Parti ve iktidarının en büyük sorunu yaptıkları yanlışlara bile bile desek verenler bu sebeple ülke her gün biraz daha kötüye gidiyor, Yapılan yanlışlara özellikle Ak Partililer karşı çıksa ne ülke böyle kötüye gider nede Ak Partinin sonu gelir. İktidarın sonu geldiğinde yapılan yanlışların hesabını birileri verecek ama her zaman olduğu yapılan yanlışları bin dereden su getirerek aklamaya çalışan yalaka takımı hesap vermeyecek onlar hemen yeni iktidara eklemlenecekler.
Yanıtla (2) (0)Evet bu hatırlatmalara metelik vermedikleri açık. Zaten iktidarda kalmak dışında hiç bir şeye metelik vermiyor ne onlar ne tabanları. Uyuşturucu bağımlısı bir akrabam vardı, evdeki en basit eşyalara kadar satmıştı herşeyini. Siz de iktidar bağımlısı oldunuz. İktidar uğruna tüketmediğiniz hiç bir değeriniz kalmadı. Belki de hiç var olmamıştı.
Yanıtla (2) (1)15.04 Bu iktidarın başka hiç bir hizmeti olmasa bile sırf fetöyü kamu kurumlarından söküp çıkarması yeter.Kaldı ki maddi manevi 80 yılda yapılanın toplamından fazla hizmet yaptı.Ak Parti'yi destekleyenler hataları söylüyorlar ve hatadan da dönülüyor.Siz istiyorsunuz ki on parmağımızda on kara ile her gün
Yanıtla (4) (6)sizin gibi karakayalım iktidarı.Ak Parti'ye en ciddi eleştiriler kendisini destekleyen medyadan geliyor.
Doldur boşalt.
Yanıtla (6) (0)FETÖ'yü kamuya, özellikle yargı ve emniyete itina ile yerleştir.
Ne isterse/nereyi isterse ver.
Sonra da geri temizle.
80 yılda biriktirileni babalar gibi sat.
Ülkeyi devraldığından daha borçlu hale getir
ve de parası ödenmiş alınıp işi bitmiş neredeyse hiç bir şey yapma.
Geçmiş 80 yılla değil 580 yılla bile mukayese edebilirsin Hacı Murat; mutlak manada başarılı olduğunuz tek şey var: TAKIYYE!
Yanıtla (6) (1)Bu konuda tüm zamanların en iyisisiniz.
Ortağınız mı sizden öğrendi, siz mi eski ortağınızdan, bilmiyorum; ama, hık demiş birbirinizin burnundan düşmüşsünüz.
Ne istediler de vermediler 15 yılda..demostos ağartıcı bile yetmez ..
Yanıtla (2) (0)Hacıya katılıyorum. Peygamber efendimiz "Harp hiledir" buyurmuştur. Hatta kendisine biat etmiş olan mü'minleri bizzat mukavele imzalayarak islam düşmanlarına iade etmiştir. Buradan yapılan çıkarımla "ali çıkarlar için" mü'min de olsa bizden olanların harcanması mübahtır. Siyer bunun için okutulur. Örneğimiz ve rehberimiz bellidir. Ancak bir konuda hacı haksız. Adam iktidarın yaptığını muhalefete yazacak değil ya. Tabii ki iktidara yüklenecek.
Yanıtla (0) (3)Eee, bu hesaba göre, şimdiki millet ittifakı içindekilerin geçmişte birbirine söyledikleri şeyler üzerinden de sayfalar dolusu yazı yazabilirsiniz ! Bir deneyin bakalım, çıkacak malzemeye şaşarsınız ! Yani, bu geçmişte söylenenler üzerinden bu günü dizayn etme sevdasını, kim kışkırtıyor ve kim buna balıklama dalıyorsa başka hesaplar peşindedir, günümüzün sorunlarına çözüm üretmek gibi bir derdi de yoktur.
Yanıtla (0) (5)Hz.Musanin Denizi yardığı görülse. Ertesi gün gazte mansetlerinde Musa YUZME BILMIYORDU yazilir...Avamda doğru der..yuzme bilmiyor..bilse denizi yarip yurumezdi...:))...
Yanıtla (2) (1)2002-2010 arasına olumlu bakmayanlar en aşırı baskıcılardır.Akp yi 2010 dan sonra değiştiği için eleştiririz ama 2002 öncesinden de tiksiniriz.Kemalistlerin ikiyüzlü edebiyatlarına rağmen , batı medeniyetine ve değerlerine tamamen düşman, içe kapanıp halka efendi olmaya çalışan feodal derebeyleri olduklarını biliyoruz:)
Yanıtla (3) (0)Türkistanlılar Suriyeli Iraklı Arap olsaydı onlar için canlarını bile verirlerdi türk olmaları sıkıntı yaratiyor
Yanıtla (2) (2)Küçük küçük ortaktan, ülkeyi ben yönetiyorum diyen maocudan bahsetmemişsiniz...
Yanıtla (1) (0)Çok eksik olmuş...
Mesut Özil'in bu konudaki açıklamasını ve daha sonra yaşananları unutmuşsunuz .
Yanıtla (0) (2)Oyleymis,,Boyleymisleri gecelim....HIC-BIR Uygur Türkü Çine teslim edilemez..Buna formul,diplomasi bulunmali..***Sevgili Peygamberimizin Sunnetinde var..örnekler ****.Devlet Siyaseti olusturulmali..Partilerin,Gaztecilerin otesinde ve Emperyal çıkarı kaybolmaya başlayan Batının gazina gelmeden..Devletler Liginde gaflete,gazlara gelen hertürlü Teolojik,ideolojik,irkcilik güden burnunun ucunu göremez olur ve ÖLÜR...yanlışa,hataya yer yoktur..Tarih çöplüğüne gider..
Yanıtla (0) (0)İktidar erkinin Türk mefhumu ile arası pek iyi değil ; hatta irite olduğu konu.
Yanıtla (3) (2)Arap olsaydı bahsedilen asimilasyon halkı Reis gerekli reaksiyonu elbette gösterirdi..
Evet sizin Avrasyacı generaller olsa Çine postayı koyardı.
Yanıtla (1) (0)Sayın Oğur,çok önemli bir konuyu gündeme taşıdığın için teşekkür ederim.Çinin müslüman Uygur Türklerine yaptığı soykırım ve zulüm dünya,kamu oyun da yer bulurken,Türkiyenin duyarsız kalması çok üzücü.Kendisini milliyetçi,muhafazakar gören bir iktidar tarafından duyarsız kalınması esef verici.Bir avuç menfaat için ,zulme göz yummak.Çok yazık.Zulümden kaçıp,ülkemize sığınan uygur Türklerinin çin,e iade edilmesi inanılır gibi değil.Mazlumların tarih boyunca hamisi olmuş bir millet için.Selamlar.
Yanıtla (5) (0)Erdoğan, partisini kendisine ağır suçlamalarda bulunan Has Parti Genel Başkanı'na; polisi-jandarmayı kendisini vatan hainliğiyle suçlayan Demokrat Parti Genel Başkanına; devletin yönetimini, en hafif ifadeleri "yalan çınarı" "kuma tohum, kula fitne ekersin. Harama helal, yalan gerçek dersin" olan MHP Genel Başkanına teslim etti.
Yanıtla (3) (1)Halk ozanlarının atışması gibi atışmışlar öyle görünüyor,yani konuyla ilgili bilgileri var ,yaşanan zulümlerden haberdarlar son aylarda ayyuka çıkan zulümler karşısında bütün dünya feveran ederken Türkiyenin susması "Uygur kardeşlerine ihanet" ten başka bir şekilde ifade edilemez,Koskoca Türkiyeye yakışmaz hiç değilse kuru gürültü yapın. Gürle şakla da yağmazsan yağma. Merakım Uygurları neyin karşılığında sattınız,değdimi ?
Yanıtla (4) (0)Bu parttiler ABD ne derse onu yaparlar ! Hep türbünlere oynadılar ! Soydaşlarımıza zarar vermekten başka bir işe yaramadılar !! Yıldıray Beyin bu yazısı arşivlenecek bir yazıdır kendisini kutluyorum...
Yanıtla (4) (0)Önce kominist sonra Kemaist şimdi muhafazakar olan PERİNÇEK ne istiyorsunuz ÇİN'den ölmüşse 3-5 uygur ne olmuş yani bakın ben gidip arayı düzeltim şimdi milyar dolarlık ticaret var . Çin gizli servisi adına çalıştığını bir Çin ajanı olduğunu gizlemeyen bu adam Ak Parti mütahidi pardon mücahidi dolarlarım zarar görür diye geçiştiriyor . Şimdi birbirlerini suçlayarak olayı geçiştirip yok zulüm soykırım Amerikan oyunu deyip kulaklarının üstüne yatıyorlar üç maymun gibi
Yanıtla (5) (1)Kaleminize sağlık. Çok güzel bir yazı. İnşallah sizin bu konuda ki yazınız dikkate alınır.
Yanıtla (1) (1)Ortada gizemli bir durum yok Klasik çin taktikleri ile eli kolu bağlanmış aciz ve iki yüzlü siyasiler var..Günlerdir çin konsolosluğu önünde eylem yapan Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz var Nerede peki vatan millet sakarya edebiyatı yapanlar, STK lar.. ülkenin geldiği traji-komik durum için hiç de şaşırtıcı değil .. ama insan yine de bekliyor, umuyor ki insanlık namına bir ses çıksın.. heyhat. Yazık.. Şaşırmamayı öğretiyorlar.. demek ki önce insan olmak lazımmış .. Din,milliyet ......???
Yanıtla (7) (2)Zaten bu konular konuşulmasın diye gündem yapma konularla meşgul ediliyor. sanki büyük bir suçmuş gibi Türkçe ezan,Türkçe kuran anadili Türkçe olan bir ülkede gündem yapılıyor. iyi başörtülü, kötü başörtlü Cumhurbaşkanı tarafından dillendiriliyor. bu arada Çinlilerde işlerini rahatça yapıyorlar. tabi aşı konusuda işin cabası.
Yanıtla (7) (0)Sayın Oğur, her zamanki gibi bilgilendirici yazınız için teşekkürler. Ne hazin ki demokrasi ve özgürlük diye gelen AKP'yi bir gurup haris ele geçirdi ve şimdi bir kaç müteahhidi besleme meşgul. Türk halkı olmuş parya, Uygur'ları kim takar. Küçük ortağın dili ise ibretlik, ağzını açtığında 18 yaş altı için uygun olmayan bir dil. Zehir saçıyor, mafya ise dava arkadaşı. Böyle bir kombinasyindan bir şey beklemek abes. Tez zamanda yok olur giderler inşallah,
Yanıtla (12) (1)Yıldıray Oğur'un yazısından anladığımıza göre Erdoğan 2019 yılında Çinli yetkililerle Uygur ve Doğu Türkistan konusunu konuşmuş.
Yanıtla (2) (16)İlgisiz kalmamış.Yapılması gereken de budur.Çin'e savaş açacak değiliz.
Ekonomik ve siyasi ilişkileri kesmek de sorunun çözümüne katkı sağlamaz.Geriye tek akıllıca çözüm olarak Çinlilerle görüşmek kalıyor.
Türkiye'nin yaptığı da budur.ABD'nin hesabı başka,Uygurlar onların umurunda bile olmaz.Hakeza Avrupanın da.