KGB neden Selanik’teki Atatürk’ün evine sabotaj planı hazırlamıştı?

"Yunan-Türk dostluğunun kırılgan olduğu çok açık, çok küçük bir şok bile yetebilir. Atatürk'ün Selanik´te doğduğu evin duvarına tebeşirle slogan yazmak gibi önemsiz bir olay bile bir kargaşanın çıkmasına yeter."

19 Ağustos 1954 günü Atina’daki İngiltere Büyükelçisi’nden Londra’ya gönderilen bir raporda böyle deniyordu. (Dilek Güven- 6-7 Eylül)

Bir yıl sonra beklenen oldu.

Selanik’teki korumasız Atatürk’ün evinin bahçesine atılmış bir bomba, Türkiye’de binlerce insanın çılgına dönmesine, 1951’te birlikte NATO üyesi olmuş iki müttefik Türkiye ile Yunanistan’ın karşı karşıya gelmesine yetmişti

Bu köşede daha önce 6-7 Eylül pogromu üzerine uzun bir yazı çıkmıştı.

https://www.karar.com/yazarlar/yildiray-ogur/sikici-hakikatler-yerine-heyecanli-yalanlar-1584139

O yüzden çoğu Yassıada Mahkemeleri’ndeki hesaplaşmaların ürünü iddialar, bazıları Yassıada’da bile konuşulmamış hayali diyaloglar, bir kısmı sorgusuz dolaşımda olan komplo teorilerinden ibaret olan 6-7 Eylül’ü kimin eseri tartışmasına bu kez girmeyelim.

Hala, televizyonlarda bile konuşanlar arasında Selanik’teki Atatürk’ün evine bir bomba atılmadığını, her şeyin Yeni İstanbul gazetesinin yalan haberine dayandığını zannedenler var.

Ama başlıktaki belgeyi anlamak için dönemin konjonktürünü biraz hatırlatmak iyi olabilir.

Türkiye ve Yunanistan, 1951’de birlikte NATO’ya girmiş, Balkan Paktı’nı imzalanmıştı. İlişkilerde bir bahar yaşanıyordu.

whatsapp-image-2023-09-10-at-23-25-07-1.jpeg

1952’de Bayar Atina’yı, Selanik’teki Atatürk’ün evini, Yunan Kral’ı da Türkiye’yi ziyaret etmişti.

https://www.youtube.com/watch?v=3bgqNqtmpFQ

Atatürk’ün Selanik’teki evi de bu bahar havasında restore edilip, 1953’de yeniden müze olarak ziyarete açılmıştı.

1954’da bile Türkiye’nin resmi Kıbrıs pozisyonu hala“Böyle bir sorunumuz yoktur” idi.

Ama 1955’de İngiliz kolonyal yönetimine karşı adada komünist AKEL öncülüğünde başlayan isyana, Yunan Yarbay Grivas’ın kurduğu milliyetçi ve Yunanistan ile birleşme (ENOSİS) yanlısı EOKA da terör eylemleriyle katılınca ve bu terörün muhatabı adadaki Türkler olmaya başlayınca işin rengi değişmişti.

İki NATO müttefiki karşı karşıya gelmişti.

O yüzden Soğuk Savaş’ın harareti içinde 1955 6-7 Eylül olayları sonrası ilk akla gelen olağan şüpheliler komünistler olmuştu.

Aralarında Aziz Nesin, Asım Bezirci’nin de olduğu ülkenin meşhur komünistleri hemen gözaltına alındılar.

Yassıada duruşmalarında ortaya çıktı ki bu şüphenin kaynağı ne tesadüf ki 5 Eylül 1955 günü İstanbul’da başlayan Intrepol Konferansı için İstanbul’da olan CIA direktörü Allen Dulles’tu.

whatsapp-image-2023-09-10-at-23-25-07.jpeg6-7 Eylül olayları sırasında 5-9 Eylül’de İstanbul Hilton Otel’de yapılan 24. Interpol Zirvesi için dünyanın bütün polis teşkilatlarının başkanları İstanbul’daydı.

6-7 Eylül’den sonra “komünistler yaptı” tezinin en güçlü savunucularından biri 6-7 Eylül’ün Yassıada Duruşmaları’nda bir dava konusu olmasına neden olan ifşaatı yapan eski DP’li Devlet Bakanı, sonra sıkı DP muhalifi Fuat Köprülü’ydü.

ssssss.jpg

1955’de DP’li bir devlet bakanı olan Köprülü, mahkemede şöyle demişti:

Hadisenin ertesi sabahı hey’eti vekile toplandığı zaman burada umumiyetle bu kadar geniş bir harekette komünistlerin rolü olduğu tahmin ediliyordu. Ben de buna iştirak ettim ve nitekim o zaman görüştüğüm Emniyet Müfettişleri başta bu hadisenin bu yönden ele alınmasını söylediler. Nitekim yine o zaman Emniyet teşkilatının başında bulunan General Behçet Türkmen, bana o sırada, İstanbul’da bulunan Amerikan istihbarat şefi, [CIA başkanı Allen Dulles’in]; gördüğü vaziyet, tahribat şekillerinin tamamıyla komünist tekniği ve usullerine uygun olduğunu ifade etmiştir.”

Köprülü, Menderes ve halefi Zorlu’ya olan öfkesiyle yaptığı 6-7 Eylül açıklamasından, mahkemede konu “suçu kim komünistlere attı”ya dönünce epey pişman olmuştu.

Nihayetinde olaylarla iki NATO üyesi Türkiye ve Yunanistan karşı karşıya geldi, 50’lerin başında patlak veren sosyalist-milliyetçi isyanla Kıbrıs’taki kolonyal hakimiyetini kaybetmemek için masaya Türkiye’yi de çeken İngiltere’nin ev sahipliğindeki Londra Konferansı sonuçsuz dağıldı.

Londra Konferansı’nın sonuçsuz kalması başta İngiltere’nin, ardından Türkiye’nin işine yaramadı.

Ama sonra sorunlar aşıldı.

Kıbrıs konusunda müzakereler dört yıl daha sürdü, Londra ve Zürih anlaşmaları ancak 1959 yılında imzalandı. 1960’da da birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti kuruldu.

Anlaşmanın ardından Türkiye ile Yunanistan arasında yeniden bir bahar havası esti.

Yunanistan Başbakanı Karamanlis eşiyle Türkiye’ye geldi. Menderes çifti onları İstanbul’da ağırladı.

İki ülke, Batı Trakya’daki Türkler ve İstanbul’daki Rumların sorunlarını çözmek için özel temsilciler atadılar.

6-7 Eylül için devlet tazminatlar ödedi, İzmir’deki konsolosluk binasında yakılan Yunan bayrağı bir DP’li bakan tarafından törenle göndere çekildi, 1957’de DP İstanbul’dan iki Rum milletvekilini Meclis’e soktu.

Peki günün sonunda o bombayı Atatürk’ün evine kim ve niye atmıştı?

Yunanistan’da Atatürk’ün evinin bombalanması ilk başta “Yunanistan’ı zor durumda bırakmaya yönelik bir Türk tertibi” olarak değerlendirildi.

Olaydan 10 gün sonra Yunanistan vatandaşı olan Hukuk Fakültesi öğrencisi Oktay Engin ve konsolosluğun yine Batı Trakya Türkü olan kavası Hasan Uçar tutuklandı.

İstanbul göçmeni olan Yunan savcı, bombanın Türkiye’den getirildiğini, bomba talimatını Lozan Konferansı’ndaki heyette katip olarak bulunmuş tecrübeli bir diplomat olan Selanik Konsolosu Mehmet Ali Balin’in verdiği ileri sürdü. İşkence ve baskı altındaki ifadelerde Hasan Uçar, bombayı attığını, talimatı Oktay Engin’nden aldığını itiraf etti.

Yani Türkiye’de bombayı atan kişi olmakla suçlanan Oktay Engin’le ilgili iddiaların kaynağı Yunan savcının iddianamesiydi.

Oktay Engin, Türkiye’den Yunanistan’a gönderilmiş bir öğrenci değildi.

Gümülcineli Yunanistan vatandaşı bir Türk’tü. Bomba atmak ya da attırmak için kullanılacak biri de değildi. Babası Gümülcine’yi Yunanistan meclisinde temsil eden Türk milletvekillerinden biriydi, Türkiye’deki siyasetçilerin yakından tanıdığı biriydi.

Yunanistan’daki Türkler içinde ilk defa hukuk okuyan öğrenci o olmuştu. Selanik Üniversitesi’nde Hukuk okuyordu, babasının bağlantıları sayesinde daha sonra kendisinin MİT mensubu olduğu iddialarına kaynak olacak, Türkiye’den ona bir burs bağlanmıştı.

Engin, 9 ay Yunanistan’da hapsedilip, yargılandıktan sonra delil yetersizliğinden tahliye edildi ardından sınırdan yasadışı yollardan Türkiye’ye kaçtı. Daha sonra Hasan Uçar da tahliye edildi. O da Türkiye’ye geldi. Sonra ikisi tekrardan Yassıada’da da yargılandılar. Orada da beraat ettiler.

Yani günün sonunda bombayı onların attığı delilsiz bir iddia olarak kaldı.

Üzerinden geçen 68 yıl sonra çok stratejik bir anda atılan o bombayı hala kimin attığı bilinmiyor.

Stratejik olarak çok başarılı ama operasyonel olarak aslında çok basit ve etkili bir eylemdi, herkes yapmış olabilir.

Belki de sahiden komünistler yapmıştı.

1955 yılında NATO’nun kuzey kanadındaki iki üye arasındaki bir çatışmadan en karlı çıkacak ülke tabii ki Sovyetlerdi.

Tam o sıralarda Sovyetlerde de önemli bir dönüşüm yaşanıyordu.

1953’de Stalin ölmüş, yerine geçen Kruşçev meşhur Gizli Nutku’yla resmen de-Stalinizasyon devrini başlatmadan Stalin devrinin hatıraları etraftan silinmeye başlanmıştı.

Stalin’in ülke içinde ve dışında tasfiye, cinayet ve hesaplaşmaları için kullandığı kötü nam salmış gizli servis ÇEKA’nın (Tüm Rusya Karşı-Devrim ve Sabotajla Mücadele Olağanüstü Komisyonu) adı 1954 yılında KGB (Devlet Güvenlik Komitesi/ Komitet Gosudarstvennoy Bezopasnosti) olarak değiştirildi.

Bina bile aynı kalmıştı. Sadece ÇEKA ajanları topluca KGB ajanına dönüşmüştü.

O ajanlardan biri de 1944’de ÇEKA’da çalışmaya başlayan, Ortadoğu’da gizli bir görev yapmış 32 yaşındaki Vasili Nikitich Mitrokhin’di.

whatsapp-image-2023-09-10-at-23-25-06-6.jpeg

KGB’deki ilk görevi 1954’de Melburne Olimpiyat Oyunları’nda Sovyet takımına eşlik etmekti.

Sonraki kariyeri emekli olduğu 1984 yılında kadar KGB’nin arşivlerinde geçti.

Ama onu bir köyden alıp, önce hukuk okutan sonra da istihbarat teşkilatında görev veren rejime olan sadakatını kaybetmeye başlamıştı.

Kruşçev’in Gizli Nutku ile kafasında artan soru işaretleri, Sovyet tanklarının 1968’de Prag’a girmesiyle büyümüştü.

Beklediği fırsat 1972’da karşısına çıktı.

1972'de KGB’nin Moskova’da ÇEKA’dan miras tarihi Lubyanka binasından, şehrin dışında Yasenova’daki yeni binaya taşınmasına karar verildi.

whatsapp-image-2023-09-10-at-23-25-06-3.jpegwhatsapp-image-2023-09-10-at-23-25-07-5.jpeg

Mitrokhin’e bu taşınma işlemi sırasında özel bir görev verilmişti:

Arşivdeki 300.000 dosyanın yeni merkeze nakledilmeden önce kontrolü, indeks kartlarının yazılması…

Yüzbinlerce KGB belgesine sınırsız erişim hakkı vardı.

Önce dosyalarda gördüğü isimleri, kod adlarını ve önemli bilgileri hafızasına kaydetmeye ve her akşam eve döndüğünde bunları yazıya dökmeye başladı.

Ama bu çok verimli olmuyordu.

Sonra ofiste buruşturup çöp sepetine attığı kağıt parçalarının üzerine küçük el yazılarıyla notlar almaya başladı.

whatsapp-image-2023-09-10-at-23-25-06-4.jpeg

Her akşam notlarını çöp kutusundan çıkarıyor ve ayakkabılarının içine gizleyerek KGB merkezinden kaçırıyordu.

Sonra güvenlik görevlilerinin sadece arada sırada çantasını aradığını farketti.

Bu kez kağıtları ceketinin, pantolonunun içinde dışarıya çıkarmaya başladı.

Her gece Moskova’daki dairesine geldiğinde notlarını yatağının altına saklıyordu. Hafta sonları notları, Moskova’nın biraz dışındaki köydeki kulübesine taşıyor, orada daktiloya geçiriyor, kağıtları da yükseltmiş temeller üzerine inşa edilmiş kulübenin döşemesinin altındaki toprağa gömdüğü bir süt yayığının içinde saklıyordu.

whatsapp-image-2023-09-10-at-23-25-06-5.jpeg

Süt yayığı dolunca bu kez bir çamaşır kazanı, sonra iki teneke, iki alimünyum kutu doldurdu.

Her hafta sonu kulübesinin altında fareler, kedi dışkıları arasında sürünerek belge gömüyordu.

1972’den 1984’e kadar buna azimle devam etti. 12 yıl boyunca bir kez bile aranmadı.

Yaz tatillerini bile Moskova’nın 600 kilometre güneydoğusunda, 1918’de Bolşeviklere isyan edince, onlarca insanın karşı devrimci diye asıldığı Penza köyündeki başka bir aile kulübesine köylü kıyafetleri içinde sırt çantasıyla taşıdığı belgeler üzerinde çalışarak geçiriyordu.

Belgeleri okudukça rejime olan öfkesi artıyordu.

Soljenistin’e karşı yapılan karalama operasyonları, sabotaj planları ama en çok Afganistan işgali dosyasından etkilenmişti.

1978’de darbeyle ülkenin yönetimini ele geçiren Afgan sosyalistlerinin hizip liderlerinden Babrak Karmal, KGB ajanıydı.whatsapp-image-2023-09-10-at-23-25-06-1.jpeg

Aralık 1979'da Kabil Radyosu'ndan 'Amerikan emperyalizminin ajanı' Devlet Başkanı Hafızullah Emin'in devrim mahkemesi tarafından yargılanıp, idam edildiğini o duyurmuştu.

Mitrokhin belgelerden, aslında ABD’yle de ilişki kurmaya çalışan Emin’in sarayı basan KGB özel kuvvetleri tarafından öldürüldüğünü öğrenmişti. KGB timinin başında Aliyev soyadlı bir Azeri KGB ajanı vardı.

1984’de emekliye ayrıldıktan sonra Afganistan KGB dosyaları üzerinde çalışmaya devam etti.

Kimsenin bilmediklerini biliyordu ama bunları kimseye de anlatamıyordu.

Arşivini Batı’ya kaçırıp, herkese anlatmanın zamanını beklemeye başladı.

O zaman 1991’de geldi.

Sovyetler dağılmış, bağımsızlığını kazanmış eski Sovyet cumhuriyetleriyle sınırlar hala belirsiz haldeydi.

Tekerlekli bir çantanın altına belgelerden bir kısmını doldurdu, üzerine giysiler, ekmek, sosis yerleştirdi ve Riga’ya giden bir trene bindi.

Sınırı aranmadan geçti.

Riga’da önce ABD elçiliğine gitti. Ama vize almak isteyen Ruslarla dolu elçilikteki görevli Mitrokhin’in anlattıklarını anlayamadı, bugün git yarın gel dedi.whatsapp-image-2023-09-10-at-23-25-12-2.jpeg

Sonra İngiliz elçiliğine gitti. Rusça bilen bir kadın diplomat ona çay ikram etti, anlattıklarıyla yakından ilgilendi, belgeleri inceledi.

Mitrokhin, tekrar Rusya’ya döndü.

Belgeleri gömdüğü kulübesine gitti. Toprağın altında sakladığı tenekelerdeki 2000 belgeyi çıkardı. Tekrar sorunsuz sınırı geçerek Riga’ya gitti, İngiliz elçilik görevlisine teslim etti. Belgeler yeniden incelendi.

Ve Mitrokhin ailesiyle birlikte 1992 yılında altı sandığa doldurduğu KGB arşivinden aldığı notlar ve resmi belgelerle İngiltere’ye iltica etti.

whatsapp-image-2023-09-10-at-23-25-07-3.jpeg

MI-5’ın elinde artık 1917’den 1984’e kadar KGB arşivi vardı.

Mitrokhin’in ve arşivin varlığından çok sınırlı sayıda istihbarat yöneticisi ve üst düzey siyasetçinin haberi oldu.

MI5, Mitrokhin ve ailesini gizli bir eve yerleştirdi.

Dört yıl sonra belgeleri incelemek üzere Cambridge Üniversitesi’nden MI5'in resmi tarihçisi Profesör Christopher Andrew davet edildi.

whatsapp-image-2023-09-10-at-23-25-12-1.jpeg

Andrew, Mitrokhin’le tanıştı, belgeleri incelemeye başladı. 1996 yılında belgelerin onay verilen kısmının Andrew ve Mitrokhin imzasıyla kitap olarak yayınlanmasına karar verildi.

Hala Mitrokhin İngiltere ve bütün dünya için bir sırdı.

Kitap hazırlanırken ilk sızıntı 1998 yılında Alman Focus dergisinde çıktı. “Bir kulübede bulunan KGB arşivindeki belgelere” dayandırılan haberde Mitrokhin’in adı geçmiyordu.

Habere göre Alman sosyal demokratlarının efsane lideri Willy Brandt, İkinci Dünya Savaşı sırasında Stockholm’de yaşarken Rus istihbaratı NVKD’ye bilgi vermişti.

Aslında Mitrokhin’in notlarına göre Brandt’ın temas halinde olduğu kişi Leon Troçki'nin Norveçli eski sekreteriydi. Yine belgelere göre KGB 1962’de Kruşçev’in onayıyla Başkakanken Brandt’ı bu belgeleri açıklamakla tehdit etmişti.

Mitrokhin bütün bu yazışmaları not edip, saklamıştı.

1999 yılında Andrew ve Mitrokhin imzalı Mitrokhin Arşivi kitabının ilk cildi çıktı.

Mitrokhin de kitapla ilk kez kamuoyuyla tanıştı.

whatsapp-image-2023-09-10-at-23-25-07-2.jpegwhatsapp-image-2023-09-10-at-23-25-12.jpeg

1200 sayfalık ilk cilt yayınlanmadan önce The Times gazetesine kapak oldu.

whatsapp-image-2023-09-10-at-23-25-06-2.jpeg

Arşiv önce İngiltere’yi karıştırdı. Arşivde KGB’nin İngiltere’deki en uzun süreli ve en değerli ajanının 1930’lardan itibaren Sovyetlere bilgi sızdıran, üst düzey bir kamu kurumunda sekreter olarak çalışmış Melita Norwood olduğu ortaya çıkmıştı. Norwood, İngiliz atom silahlarıyla ilgili bilgileri KGB’ye ulaştıran kişiydi.

Ama 1999 yılında 87 yaşında yaşlı bir kadındı.

whatsapp-image-2023-09-10-at-23-25-12-5.jpeg

Zamanında ondan şüphelenilmiş ama hiçbir işlem yapılmamıştı. Bazı İngiliz gazeteci ve siyasetçilerin de Sovyetlerle işbirliği içinde çalıştıkları ortaya çıktı.

Ama esas skandal İngiliz hükümetinin Mitrokhin’in varlığından yıllar sonra haberdar edilmesi olmuştu. Hükümet ile MI5 karşı karşıya geldi, derin devlet tartışmaları başladı.

Mitrokhin Arşivi kitabından kıvılcımlar diğer ülkelerde de yangınlar çıkarmaya başladı.

İtalya’da KGB’ye işbirliği içinde 250 kişinin listesi ortaya çıktı. Listede dönemin Türkiye’yi de Öcalan yüzünden epey kızdırmış komünist Başbakanı Massimo D’Alema’nın hükümetine yakın çalışan bir görevlinin de adı vardı.

Liste İtalya’yı ve hükümeti sarsmıştı. Araştırma komisyonu kuruldu. Belgelere göre o sırada Avrupa Komisyonu başkanı eski İtalya Başbakanı Romano Prodi de Aldo Moro’nun kaçırılması sırasında yanlış bilgilendirilerek KGB tarafından kullanılmıştı.

whatsapp-image-2023-09-10-at-23-25-12-6.jpeg

KGB’nin Papa’yı uzun süredir takipte olduğunun ortaya çıkması Papa suikastı ile KGB ilişkisine dair tartışmalara neden oldu.

Arşivin ikinci cildinde Batı ve Avrupa dışındaki ülkelerdeki KGB faaliyetlerinin belgeleri vardı. Belgelere göre Hindistan Başbakanı Indra Gandi, KGB’den çantayla para almıştı.

whatsapp-image-2023-09-10-at-23-25-06.jpeg

Filistin lideri Mahmud Abbas 1980’lerde KGB’ye çalışmıştı.

KGB’nin Filistin’deki esas adamı ise 70’lerde Türk solcularını da kamplarında eğiten George Habash'ın liderliğini yaptığı Marksist-Leninist Filistin Halk Kurtuluş Cephesi'nin (PFLP) iki numarası Wadi Haddad'dı.

whatsapp-image-2023-09-10-at-23-25-07-6.jpeg

Belgelerde yok yoktu.

KGB, ABD Dışişleri Bakanı olduğu dönemde Henry Kissinger'ın telefonunu dinletmişti, tüm ABD silah fabrikalarında casusları vardı, Fransa'da 35 kadar üst düzey siyasetçi Soğuk Savaş sırasında KGB için çalışmıştı. Batı Almanya'da KGB, bütün siyasi partilere, yargıya ve polise sızmıştı. Savaş durumunda ABD, Kanada’da hatta İsviçre’de kullanılacak gizli silah depoları hazırlanmıştı.

İsviçre’de altına telsizli bomba zulalarının gömüldüğü küçük bir şapel bulunmuştu.

whatsapp-image-2023-09-10-at-23-25-07-7.jpegwhatsapp-image-2023-09-10-at-23-25-12-7.jpeg

En dikkat çekici belgeler ise özel sabatoj planlarıydı.

Mitrokhin belgelerinde yayınlanan özel sabatoj planları, 1967’de KGB başkanı olan Andropov’un talimatıyla hazırlanmışlardı.

Her sabotaj eyleminda aynı kavramlar kullanılıyordu. Eylemlerin adı; 'Zambak'tı. (Liliya). Patlayıcı cihazına 'Buket' deniyordu. Sabotajcıdan ise 'Bahçıvan' (Sadovnik) olarak bahsediliyordu.

Sabotaj planları arasında 1968’de İtalya ile Batı Almanya arasında yılda 10 milyon ton petrol taşıyan bir petrol boru hattını sabote ederek Batı kamuoyunun dikkatini Prag Baharı'nın bastırılmasından uzaklaştırmak, Prens Charles'ın 1969'da Galler Prensi olarak göreve başlama törenlerinde suçu Galler milliyetçilerine atılacak bir bomba patlatmak, Avrupa başkentlerindeki İsrail bürolarını Filistinlileri kullanarak bombalamak, Montana’daki bir barajı, New York Limanı’nı patlatmak gibi planlar vardı.

Mitrokhin belgelerine göre KGB’nin en aktif olduğu ülkelerden biri büyük bir komünist hareketin olduğu Yunanistan’dı.

1967'deki askeri cuntadan sonra yer altına çekilen Yunan Komünist Partisi’ne destek için özel bir yardım programı başlatılmıştı. Yardımın içinde gerilla savaşı hazırlığı için askeri destek de vardı. Yardımların havadan indirileceği noktalar belirlenmişti. Askeri yardımlar Bulgar-Yunan sınır hattındaki ormanlık bölgeden geçiriliyordu. Hedef gerilla savaşıyla Yunan cuntasını devirmekti.

Yunanistan’daki sabotaj planlarından biri bizi de yakından ilgilendirmekteydi.

Plan Nisan 1969 tarihliydi.

Atina’daki KGB bürosunun hazırladığı sabotaj planında hedef Selanik’teki Türkiye Başkonsolosluğu’nun yanındaki Atatürk’ün eviydi.

whatsapp-image-2023-09-10-at-23-25-12-4.jpeg

Ev, planda VAZA yani “vazo” olarak kodlanmıştı. Amaç evin bahçesinde atılacak tahrip gücü yüksek olmayan bir bombayla NATO’nun en kırılgan kanadı olan kuzeyinde Türkiye-Yunanistan ilişkilerini baltalamaktı.

Nisan 1969, Türk-Yunan ilişkilerinin Kıbrıs nedeniyle gerildiği bir döneme denk geliyordu.

Yunanistan’da iktidarda sağcı askeri cunta vardı. Türkiye’de ise Demirel hükümeti.

Şimdi planın Türkçe tam çevirisini okuyalım:whatsapp-image-2023-09-10-at-23-25-12-3.jpegwhatsapp-image-2023-09-10-at-23-25-07-4.jpeg

“KGB Atina Temsilciliği Tarafından Nisan 1969'da Merkeze Önerilen 'Özel Siyasi Eylem’

14 Nisan 1969 tarih ve 24/[Line]F sayılı operasyonel mektubumuz VAZA kod adlı hedefe karşı bir Zambak [sabotaj operasyonu] gerçekleştirmek için bir taslak plan ortaya koymaktadır.

Operasyonun kod adı YAYTSO ['Yumurta'].

Operasyonun amacı ve hedefi NATO'nun güneydoğu kanadına manevi ve siyasi zarar vermektir.

Yunanistan ve Türkiye arasında süregelen anlaşmazlıklar ABD ve NATO liderliğinde büyük endişe yaratmakta ve Güneydoğu Avrupa bölgesindeki Amerikan politikasının zayıf halkasını oluşturmaktadır.

VAZA'ya bir Zambak operasyonu düzenlenmesi Yunanistan ve Türkiye arasındaki ilişkileri daha da kötüleştirebilir.

Operasyon, Türkiye'den göç etmiş ve oradaki Rum azınlığın durumundan memnun olmayan bir Yunanlı adına gerçekleştirilecektir (sabotajın gerçekleştirilmesi için başka bir varyant [bahane] da olabilir).

VAZA Selanik'te iki katlı bir evdir. Ev ve eklentisi Türk başkonsolosluğuna ait... Hiç mobilya yok, sadece bir masa, demir tekneler ve bir ocak var. Evin üst katında Atatürk'ün [Türk ulusal kahramanı] kıyafetleri ve bir fotoğraf portresi sergileniyor. Bir masa dışında hiçbir mobilya yok.

VAZA'nın yanında, yaklaşık 15-20 metre uzaklıkta, Türk başkonsolosluğunun iki katlı binası var. Bu ev aynı zamanda konsolosluk görevlileri için lojman olarak da kullanılıyor.

VAZA ve konsolosluk ortak bir avluya sahiptir (Evlerin ve avlunun yerleşim planının ayrıntılı bir açıklaması ektedir).

Buket [patlayıcı düzeneği] yerleştirmek için en uygun yer VAZA'nın yaklaşık bir metre uzağındaki çalılıklardır.

VAZA halka açık değildir. Türk konsolosluğunun izniyle ziyaret edilebilir; VAZA'yı gözetlemek ve VAZA'ya gelen ziyaretçilere eşlik etmek üzere özel bir görevli vardır.

VAZA ve konsolosluk iki jandarma tarafından 24 saat boyunca korunmaktadır. Koruma noktaları hareketlidir ve kimse VAZA'ya yaklaştırılmamaktadır. Hedefe yaklaşmak için en uygun zaman gece karanlığıdır.

Buket'in Özellikleri:

Buketin büyüklüğü ve ağırlığı VAZA'ya yönelik saldırıdan elde edilmek istenen sonuçlarla bağlantılı olmalıdır. Açıkçası, VAZA'ya ciddi zarar vermenin bir anlamı yoktur; ahlaki ve siyasi bir etki elde etmek daha iyidir. Buket'in gücü hesaplanırken, patlama ile konsolosluk yaşam alanları arasındaki mesafenin 15-20 m olduğu akılda tutulmalıdır.

Etkiyi arttırmak ve istenen sonuçları elde etmek için Buket, Yunan vatandaşları için Türkiye'de yayınlanan bir gazeteye sarılmalıdır.

Selanik'te hava sıcaklığı kışın sıfırın altından 14°C'ye kadar, yazın ise 24°C'den yukarıya doğru değişir. Zaman zaman yoğun sis görülür.

Bahçıvan [sabotajcı], turizm sezonunun en yoğun olduğu dönemde yabancı turist olarak ülkeye gönderilmelidir. En büyük turist akını Haziran'dan Ağustos'a kadar gerçekleşir. Bahçıvanın kimlik belgelerine göre, İskandinav ülkeleri, Danimarka, Hollanda ve Belçika hariç, Yunanistan'a dost bir ülkenin veya tarafsız bir devletin (ABD, İngiltere, Batı Almanya, Avusturya, Fransa, İtalya, Kanada, Libya) vatandaşı olması gerekir.

Bahçıvan Atina'ya vardığında bir araba kiralayabilir, ülkenin güneyindeki tarihi yerleri ve bazı adaları ziyaret edebilir. Böylece Bahçıvan iklime ve ülkedeki duruma tamamen alışır.

Buketi bir DLB [ölü mektup kutusu] aracılığıyla ikametgahtan aldıktan sonra, Bahçıvan demiryolu ile Selanik'e gider.

Zambak'ın taşınması ve Bahçıvan'ın faaliyetleri için tahmini süre aşağıdaki gibidir:

Bahçıvan, Atina'ya vardıktan sonra ertesi gün bir araba kiralayabilir, Atina ve banliyölerinde bir veya iki gün geçirebilir, ardından arabayla aşağıdaki rotayı izleyebilir: Atina-Pátrais-Spártia-Návplion-Epidhauros-Kórinthos-Atina.

Bu rota Bahçıvan'ın dört ya da beş gününü alacaktır. Bahçıvan Atina'ya vardığında bir otele yerleşir. Ertesi gün Buketi almak için DLB operasyonunu gerçekleştirmeye hazır olduğunu belirten bir sinyal verir. DLB operasyonu ertesi gün gerçekleşir.

Buketi aldıktan sonra Bahçıvan, daha önce otelden rezervasyon yaptırmış olduğu Selanik'e giden bir sonraki trenle yola çıkar. Tren Atina'dan 11.42'de hareket eder ve Selanik'e 19.29'da varır; trende gözetleme için kontrol ettikten sonra VAZA'yı geçer.

Karanlık çökerken, Bahçıvan kendi seçtiği bir rotada ilerler, ancak son aşamada eski kaleye girer ve burada küçük çiçeği [fünyeyi] Buket'e yerleştirir. Bahçıvan, kalenin kuzey kapılarından VAZA'ya giden İsail Caddesi'nden aşağı iner ve St Paul Caddesi'ne çıkar. Bu 15-20 dakika sürer.

Bahçıvan, İsail Caddesi'ne çıktığında garajdan St Paul Caddesi'ne doğru ilerler. Bahçıvan [VAZA] çiti boyunca ilerlerken Sıçrama [patlamasına] neden olur. Bahçıvan Buketi VAZA çitine yakın olan çalılara atabilir veya Buketi VAZA çitinin içinde yere bırakabilir. (Güzergâhın ve tesisatların konumunun bir şeması ektedir).

Sıçramayı (patlamayı) tamamladıktan sonra Bahçıvan Áyios Dhimitrios Caddesine çıkar ve stadyum yönünde ilerler (20-25 dakika yürüyüş). Stadyum alanında, Bahçıvanın Buketi saklamak ve taşımak için kullanılan TWA veya BOAC havayolu çantasını gömebileceği bir miktar atık alan vardır. Bahçıvan Selanik'ten Eğer durum Bahçıvanın Buketi bir araya getirmesine izin vermiyorsa, o zaman stadyumun boş bir arazisinin olduğu bölgede ondan kurtulabilir. VAZA güvenlik görevlisinin dikkatini çekerse, kaleden geceyi geçirmek istediği Delta Otel'e giden yabancı bir turist olduğunu, ancak şehre ilk kez geldiğini ve otelin yolunu bilmediğini söylemelidir."

Plan böyle.

Neredeyse herşey 1955 yılında Selanik’te Atatürk’ün evinin bahçesine atılan bombayla aynı.

Ama her şeyin düşünüldüğü 1969 tarihli planda 1955’deki 6-7 Eylül’e hiçbir atıf yok.

Peki plan neden uygulanmadı?

Moskova’daki KGB merkezi, 12 Mayıs 1969’da gönderdiği bir mektupla Atina şubesinin bu planını beğenmiş ama rafa kaldırmıştı:

“YAYTSO [Türk Başkonsolosluğu] hedefine karşı bir Lily [sabotaj operasyonu] hazırlamak amacıyla malzeme toplamak için rezidans tarafından yürütülen çalışmayı onaylıyoruz. Bu hedefi dosyaya koyduk ve ihtiyaç duyulması halinde bu hedefe karşı bir Zambak operasyonu gerçekleştirme konusuna geri döneceğiz. Sizden, ilave veri toplamak ve olası değişiklikleri dikkate almak amacıyla YAYTSO hedefini mümkün olduğunca gözlem altında tutmanızı rica ediyoruz."

Nedense Mitrokhin Arşivi, kitap olarak yayınlandığı 1999 yılından sonra Türkiye’de pek ilgi çekmedi.

İki cilt olarak yayınlanan MI5 onayından geçmiş arşiv belgelerinde Avrupa, Asya, Afrika ülkelerinin hepsiyle ilgili ayrıntılı bilgiler, belgeler vardı ama nedense Türkiye ile ilgili belgeler ve bilgiler sanki ayıklanmış gibiydi.

Kitabın içinde bir bölümün en sonuna, ek olarak konmuş bu planın dışında.

1999 yılında Sabah gazetesinde küçük bir haber olan o sabotaj planı da daha sonra hiç gündeme gelmedi.

Halbuki bu plan sadece 1955’deki 6-7 Eylül Olayları’na ilişkin değil, genel olarak Soğuk Savaş’ta Türkiye’de olan biten hakkında göz açacak bir plandı.

Belki de Türkiye’de bu kadar göz açıklığı istenmiyordur.

YORUMLAR (56)
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
56 Yorum
  • Organik biri / 11 Eylül 2023 06:24

    Türkiye ile ilgili bölümlerin açıklanmamasının nedeni , MI5 ile ilişkili kişilerin 50 yıldır türk siyasetinin içinde ve halâ kullanılıyor olmaları olabilirmi?

    Yanıtla (14) (2)
  • Gandalf / 12 Eylül 2023 00:57

    Türkiyede siyaset babadan oğula geçen bir meslek olduğundan bindikleri dalı kesmek istemiyorlardır. Batının en iyi ajanları hep Anadoluda yetişmiştir. Cina Haspıldan MI6 başkanı eski Ingiliz büyükelçiye. Bakalım Istanbuldaki ABD konsolosu kapalıçarşı damlarında güle oynaya zıplayan kendini 007 zanneden Ceff ne zaman nereye gelecek karıyerinde. Acı gülümsemeyle izliyoruz.

    Yanıtla (0) (0)
  • Başka bir Karar Okuru / 13 Eylül 2023 10:25

    Yazı (ve de ilgili kitap), KGB'nin (Sovyetler Birliği'nin) diğer ülkelerdeki ajanları ve planları ile ilgili. Açıklayan da MI5. Bu olaydan nasıl ''MI5 ile Türk siyasetçilerin ilişkileri arasında ilişki vardı, o yüzden açıklanmamıştır'' sonucunu çıkardınız. Bu nasıl bir mantık.

    Yanıtla (0) (0)
  • Kaya / 11 Eylül 2023 22:49

    Türkiye ile ilgili yeterince bilginin yer almaması İngiltere’nin ve Amerika’nın ülkemizde ki operasyonların açığa çıkmasını istemediklerini gösterir. Ve tabi ki köstebeklerinin de.

    Yanıtla (1) (0)
  • karar okuru / 12 Eylül 2023 00:06

    İngiliterenin türk kurtuluş savaşı ile ilgili kaynakları da hâla gizli

    Yanıtla (1) (0)
  • Sanalkıreş / 11 Eylül 2023 22:43

    Hiçbirşey yoktur, olsaydı da bilemezdik, bilseydik te anlatamazdık; neyse ben fitillerimi atayım, saçmalıyorum yine

    Yanıtla (1) (0)
  • külyutmaz / 11 Eylül 2023 12:51

    Ruslar Türkiye'deki TSK dahil bürokrasiye, medyaya çok iyi sızmış ve elan ülkedeki kamuoyunu yönlendirecek, hükumet politikalarına etki edecek kadar semirmiştir. Rahip Santoro ,Malatya Zirve Yayınevi , McDonalds , ve Dink olayları Türkiye'nin AB üyeliği için olası bir referandumda Avrupa kamuoyunu negatif yönde etkilemek için Rusya'da pişirilmiş içeride (şimdi de hükumette etkili ama yılan gibi görünmemeye çalışan bir grup) tarafından yapılmıştır.

    Yanıtla (1) (1)
  • Karar Okuru / 11 Eylül 2023 15:32

    Abd ve cıa için ne dersiniz? 40 yıl fakir halkın sırtından semiren bir cemaati aparatları haline getirmek az şey mi? Üniversite, medya, sivil toplumdaki adamları. 1990-91 Körfez krizinde, 2003 krizinde Cengiz Çandarlar, Hasan Cemaller... 90'ların ana akım Sabah ve Hürriyet'ine "yeni dünya düzeni" manşetleri attıran kimdi? Ne karşılığında? Şu anda da faal olmadıklarını düşünmemiz için esaslı bir gerekçe var mıdır?

    Yanıtla (3) (1)
  • İhtiyar / 11 Eylül 2023 21:46

    Onlar iki taraflı kullanıldı; bir yandan sınavlar, seçmeler, mülakatlar aracılığı ile ülkenin gençlerini ordudan, polisten, öğretmenlikten, adaletten uzak tutarken öte yandan müslümanlara baskı yapılıyor propagandası yürüterek cumhuriyete düşman etme politikası yürüttüler.

    Yanıtla (1) (0)
  • insan haklari savunucusu / 11 Eylül 2023 01:46

    6-7 pogromu konusunda bilinmeyen cok sey yok. O donemde Ozel Harp Dairesinde gorev yapmis sonraki yillarda orgeneral olmus Sabri Yirmibesoglu'nun bir reportajda soyledikleri bu olayin sorumlularinin kim oldugu hakkinda kusku birakmamistir. Yirmibesoglu'nun sozlerinden alinti: "6-7 Eylul, Ozel Harp Dairesinin isiydi ve muhtesem bir orgutlenme idi. Amacina da ulasti"....Oktay Engin'in de Ozel Harp Dairesi ajani olduguna suphe yok. 1980'lerde Nevsehir'e vali atanarak odullendirildi.

    Yanıtla (5) (3)
  • Zenci Musa / 11 Eylül 2023 11:45

    Taktik olmadan strateji, zafere giden en yavaş yoldur. Strateji olmadan taktik, yenilgi öncesi yapılan gürültüdür,,..der ***Sun Tzu..*Aile için bile gecerlidir,Aile Icinde dialog stratejisi yoksa o Aile yurumez...*Sizinde Strateji olmadan gecmis sosyolojik olaylari dillendirip,,taktiksel görüşleriniz kime hizmet ediyor..?..Bu görüşlerin ısıtılıp,ısıtılıp gundemde tutulmasi kimi,kimleri sevindirir..Konu muhatap taraflari olarak konforlu yaşamimiza ne gibi katki ve ne CIKARIMIZ OLABİLİR..?..

    Yanıtla (2) (0)
  • insan haklari savunucusu / 11 Eylül 2023 21:44

    Anladigim kadariyla gecmisle yuzlesmeyelim, rahatimizi bozar diyorsunuz. Ama gecmis, gecmiste kalmaz kardesim. Bugun bu ulkede ve dunyada olup biten her sey gecmisin uzantisidir. Gecmisi, ozellikle yakin gecmisimizi bilmeyen veya bilmek istemeyenler bugunlerde ne olup bittigini anlamakta zorluk cekerler. Mesela, bugun 85 milyon nufusun icinde 2 bin Rum vatandas var. Neden bu kadar az? 21. yuzyila geldik hala hukuk devleti olamadik. Neden?

    Yanıtla (0) (0)
  • Muhammet Apaydın / 11 Eylül 2023 21:00

    Tam bir casusluk filmi....

    Yanıtla (0) (0)
  • Ahmed zeyd / 11 Eylül 2023 11:03

    demekki neymiş dış güçler herzaman varmış...şimdilerde dalga geçiliyorda ..hemde ilk defa MİT 'i yerli ve milli yapmış siyasi iktidarla dalga geçiliyor ne hikmetse.

    Yanıtla (3) (15)
  • Karar okuyan / 11 Eylül 2023 12:48

    Evet, dış güçler her zaman vardır ama sen bile bile her türlü yanlışı yapıp da hepsinde de dış güçler dersen, kusura bakma ben de saf değilim.

    Yanıtla (13) (2)
  • Tr / 11 Eylül 2023 16:42

    Yerli ve milli mi yapmış nasıl pek? Doş güçlerin ötedeki uzantılarının tamamını toplayıp en kat görevlere getirip geri kalanların tamamını da ihraç edip edemediklerini de pasif görevlere atayarak mı? Sen bu siyasi yorum yazılarını nasıl okuyorsun kuzum?

    Yanıtla (0) (1)
  • Yazık / 11 Eylül 2023 00:07

    Kemalistleri dersim kesmedi, kalan rumlara da yoneldiler

    Yanıtla (6) (31)
  • Karar Okuru / 11 Eylül 2023 11:12

    Tabii haklısın, Adnan Menderes tam bir Kemalist idi.

    Yanıtla (5) (2)
  • Asy / 11 Eylül 2023 13:10

    Celal bayar vardı. Kemalizmin babasıdır.

    Yanıtla (4) (0)
  • Gandalf / 12 Eylül 2023 00:37

    Aynı zamanda ağır masondur ve bu nedenle asılmamıştır.

    Yanıtla (0) (1)
  • Karar okuru / 11 Eylül 2023 13:49

    Kemalizmin Türklere verdiği zararı dünya bir araya gelse veremez!!! Osmanlıyı yıktı, dili bozarak tarihi kararttı, Lozan ile ülke kaynaklarının kullanılmasını engelledi, vesayetçi ordu yarattı, darbe zemini hazırladı, Ekonomiyi yıktı, Ne adammış yahu yattığı yerden hala yeşil kemalistler eli ile ülke yönetiyor! Hiç olmasa da bu gün ya Norveç ya Danimarka ile yarışıyorduk! Şans işte ne diyelim, neyseki vesayet tasfiye edildi.

    Yanıtla (2) (19)
  • Karar Okuru / 11 Eylül 2023 14:50

    Bu zekaya ulaşmak için ne yaptınız? Elbette ciddi anlamda olumlu bir çok şeyin yanında olumsuz olan da var. Ancak "Lozan ile ülke kaynaklarının kullanılmasını engelledi" ifadeniz zırva ötesi. Provokatörlük ise amacınız o başka tabi. Editörden hassasiyet rica ediyorız.

    Yanıtla (7) (0)
  • ser / 11 Eylül 2023 16:27

    Lozan ile ülke kaynaklarının kullanılmasını engelledi,sen hala o kafayımı taşıyorsun 100 sene geçti çıkart o kaynaklarıda bizde blelim

    Yanıtla (2) (0)
  • Vatandas / 11 Eylül 2023 12:30

    Roman tadında bir yazı olmus

    Yanıtla (0) (0)
  • SanalKıreş / 11 Eylül 2023 16:01

    Kitabın kendisi evet iyi kurgulanmış roman tadında piar çalışması. Oğur eline geçen bu tarz malzemeyi mutlak gerçek gibi sunmayı seviyor.

    Yanıtla (4) (1)
  • E.Ogretmen / 11 Eylül 2023 12:30

    Mükemmel bir arastirma yazısı...Sabri Yirmibeşoğlu itiraf ediyor.Siz ne anlatmak istiyorsunuz?Bazı iflah olmayan solcularla kendini -muhafazakar- olarak tanımlayanlarda Başvekil Adnan Menderes duşmanliği bitmedi...Yaptığı icraatlarin karsiligini canı ile ödedi kahramanca! Yeter artık...Mal bulmuş magribi gibi...Lozan konusunda da uzun uzadıya yazdınız.Bu konuları yalnız siz mi biliyorsunuz?

    Yanıtla (2) (6)
  • ALKIŞLI YORUM / 11 Eylül 2023 14:04

    Nihayet biri Sabri Yirmibeşoğlu dedi. Bu ne yahu... Bunca şeyi yaz, bize okut ama itirafçıyı pas geç. Pes doğrusu... Bu arada atlanan bir şey daha... Soyadı Aliyev olan KGB timinin başındaki katilin ilk adı ne ola ki?.. Ve bir de hayıflanma... Bu belgelerin İngilizlerin eline geçmesi ne kadar acı... Onların yediği haltları hiç bir zaman öğrenemeyeceğiz.

    Yanıtla (3) (0)
  • Tr / 11 Eylül 2023 15:55

    Haydar olabilir, haydar Aliyev KGB ajanı olmakla biliniyor Azerbaycan’da.

    Yanıtla (3) (0)
  • Gizli / 11 Eylül 2023 03:32

    Watergate skandalında da türkiyede rüşvet alanlar yayınlanmamıştı.şimdi de bu. Çok ilginç. Birileri türkiyede kileri ısrarla koruyor. Kurulan denge bozulur diye mi korkuluyor acaba. 100 yıl önceki İngiliz sscb Fransız.. Belgelerini merak etim.

    Yanıtla (6) (2)
  • kardeş payı / 11 Eylül 2023 10:21

    tc çalışanları hala görevde olmalılar...

    Yanıtla (2) (0)
  • MERAKLI YORUM / 11 Eylül 2023 14:07

    Aman kardeşim, fazla merak iyi değildir... Ama... Ben de o belgeleri deli gibi merak ediyorum. Bir mucize olsa... İngiltere yıkılsa ve belgeler ortalığa saçılsa... Hoş, saçılsa da bir şey fark etmez artık. Sadece merakımız giderilmiş olur. Gerisi boş... Beyni iğdiş edilmiş insanlar, oh iyi ki İngilizler bize bunları yapmış der. Eminim.

    Yanıtla (0) (0)
  • Okur / 11 Eylül 2023 15:01

    Eminim branta yapılanı yapmak için yayınlamıyorlar. Her dönem istisnasız birileri vardır.

    Yanıtla (0) (0)
  • Erdem / 11 Eylül 2023 14:53

    Ellerinize saglik,mükkemmel bir yazi. Tesekkürler.

    Yanıtla (0) (0)
  • Ali / 11 Eylül 2023 14:51

    İstiihbaratta da atlar tepişir çayırlar ezilir..Selanik Atatürkevi bombalanması Rusların Türkiye' ye bir jesti neden olmasın? İstanbul' daki gayrımüslim saldırısı ise; S. Yirmibeşoğlu' nun dediği gibi ÖHD operasyonu ile bu pas muhteşem bir gole çevrildi! İstihbaratta kazan kazan..

    Yanıtla (0) (0)
  • yorumUm / 11 Eylül 2023 14:39

    tarih hep güç için yapılan savaşlarla doludur. MI5 bu yazıları kendi lehine ve Rus aleyhine çok güzel sansürleyerek kullanmıştır. Ders arıyorsanız gazete haberlerinde çıkan olayların arkasına bakmaya, olayları anlatanların da kimlerin casusu veya kuklası olduğuna bakmak lazım. Gladyo, Harp Dairesi ve derin devletimizin mensupları kah ABD kah Rusya işbirlikçisi olarak kullanılmış olsa gerek. Ülkemizde çok güzel operasyon alanıdır faili meçhuller, darbeler, terör grupları vs. bakınca resim çıkar..

    Yanıtla (1) (0)
  • HAYRETI MUCIP / 11 Eylül 2023 14:30

    Yarım saatten beri okuyorum , daha yarısına ancak gelebildim ve nihayet sinirlendim okumayı bıraktım !
    Yıldıray kardeş , yahu bu ajan hikayeleriyle kafamızı allak bullak ettin , hafakanlar bastı!
    Arkadaş biraz sadede gelsen olmaz mı!

    Yanıtla (1) (0)
  • OKUr / 11 Eylül 2023 14:27

    Dilek Güven’in 6-7 Eylül Olayları adlı kitabında: Menderes’in “Millî hislerin şevkiyle nezih gösteriler” diye tanımladığı 6-7 Eylül Pogromu’nu eski Özel Harp Daire Başkanı Sabri Yirmibeşoğlu ise “6-7 Eylül de bir Özel Harp işidir ve muhteşem bir örgütlenmeydi. Amacına da ulaştı” diye anlatmıştı.

    Yanıtla (1) (0)
  • külyutmaz / 11 Eylül 2023 12:48

    Belgelerde adı geçenler hala aktif siyasette ve bürokraside olduğundan ve yapılan işlerin etkileri hala devam ettiğinden Türkiye ile ilgili kısımlar yayınlanmamıştır.

    Yanıtla (1) (0)
  • Korkuyorum / 11 Eylül 2023 11:54

    Yine Türkiye Yunanistan arasında kırılgan bir dönemden geçiyoruz.Türkiye Rusya ile ulusal çıkarları için çalışırken bu durum müttefik olan ABD işine gelmiyor. Neden? AB göbekten ABD bağlanmış. Şimdi Türkiye Rusya ilişkilerini koparmak için tarihin tozlu sayfalarında ülkemiz için önemli olan Atatürk için bu yazı ile karşılaşıyoruz. NEDEN ŞİMDİ YAZILMIŞ???

    Yanıtla (1) (0)
  • OKUr / 11 Eylül 2023 11:28

    Fazla geriye gitmeye lüzum yok Sahi ayda 10 bin dolar alan siyasetçi kim.,?

    Yanıtla (5) (0)
  • Musto / 11 Eylül 2023 05:24

    VikiLeaks..Belgeleri yayınlandı..Ne oldu??Her gün Isveç ve Danimarkada biriler durmadan kuran yakıyor..Hemen her şey de dikkatli olmalı gaza gelmemeli.Iki haylaz çocuk Bahçemin suyunu kesiyor komsunun bahçesine tutuyor komsunun suyunu kesip benim bahçeye tutuyor..Sonunda kamera kayıtlarıyla tesbit ettik..

    Yanıtla (3) (2)
  • Zenci Musa / 11 Eylül 2023 11:14

    M.O.500....Ünlü Savas sanati kitabi yazari,,Sun Tzu (usta) Sözü : Dostlarını kendine yakın tut, düşmanlarını daha da yakın. Rakibinize geri çekilebileceği altın köprü inşa edin. Güçleriniz eşitse hala çatışmaya girebilirsin. Gücün zayıfsa düşmandan uzak dur..***

    Yanıtla (0) (0)
  • Sisyphos / 11 Eylül 2023 09:19

    KGB ajanları o kadar zeki ve yaratıcıymış ki 1955te denenmiş bir eylemi 1969ta yeniden denemeye çalışmış ve aferin almışlar. Bu planlarıyla adlarını dünya istihbarat tarihine altın harflerle yazdırmışlardır:) Koca İngiltere’de bilgiler açıklandığı tarihte 87 yaşında olan bir kadın tarafından bilgi taşınmış. Güzel bir halkla ilişkiler çalışması!

    Yanıtla (3) (1)
  • Zenci Musa / 11 Eylül 2023 11:04

    AJANLIGIN en büyük gücü evvela abartilarak Zihinler subliminal kontrol altina alınır. Bunu tüm devletler yapar..Dogrusu,,, İstenmeyen hiçbir sey YAYINLANMAZ...Yayınlananlar ise istenilen şeylerdir..***

    Yanıtla (1) (0)
  • Zenci Musa / 11 Eylül 2023 11:00

    CIA ajanı**İstihbarat Sanatı adlı kitabında, casus yapmak istedikleri kişilerde şu temel şartlardan istifade ettiklerini söyler:Para,ideoloji, zorunluluk,ego.Yazar bu dörde beşinci olarak da intikam duygusunu ekler.& Sun Tzu,unlu Çinli general m.o 500.Tüm savaşlar aldatmaya dayanır.Bu nedenle,saldırabilecek durumda olduğumuzda, yapamıyormuş gibi görünmeliyiz; güçlerimizi kullanırken hareketsiz görünmeliyiz;yakın olduğumuzda,uzakta olduğumuzu,uzakta olduğumuzda yakin olduğumuza düşman inandirilma

    Yanıtla (0) (0)
  • ÖZCAN ŞAHİN / 11 Eylül 2023 08:15

    GÜNAYDIN yaşım icabı 6 7 EYLÜL olaylarını yaşadım bu olaylar zannımca İSTANBULU RUMLARDAN temizlemek için yapılmıştır ÇÜNKÜ FATİH İSTANBULU fethetmiş ama yaşayanlara dokunmamış buda ruhlarda büyük avantaj sağlamıştı DEMOKRAT PARTİ İKTİDARI buna son vermek için bu hareketi yaptırmıştır EFENDİM

    Yanıtla (4) (4)
  • Kemal / 11 Eylül 2023 10:49

    Yaşınız 80'ler civarı olmalı Sabri Yirmibeşoğlu'nu duydunuz mu? Bunun kimlerin işi olduğunu ifade etmişti. Herhalde o da DP iktidarı için çalışıyordu... DP iktidarını neye göre suçluyorsunuz?

    Yanıtla (4) (0)
  • kardeş payı / 11 Eylül 2023 10:22

    bu muhteşem araştırma ve yazı için tebrikler. wikileaks belgelerinin bir başka versiyonu bu...

    Yanıtla (1) (0)
  • Abdullah / 11 Eylül 2023 09:43

    Bu meselede ne yazık ki çok taraflı davranılıyor. Pek çok meselede de olduğu gibi. Sabri Yirbeşoğlunun açıklamalarına rağmen hala sol kesim (aslında evrensel kriterler baz alındığında böyle bir kesim var mı?) Menderesi suçluyor....

    Yanıtla (1) (0)