Caddebostan Plajı’ndan denize Suriyeliler mi girmesin yoksa Ümraniyeliler mi?
İstanbul’da havalar sıcak, tatil yerleri yabancı turistleri bile kaçıracak kadar pahalı, zaten tatile memurlar ve zenginler dışında herkesin vakti de yok.
Serinlemek isteyenler İstanbul’daki havuzlara ve plajlara gidiyor.
İstanbul’da Adalar ve Karadeniz kıyıları dışında Boğaz hattında ve Marmara kıyılarına plaja gitmek herkesin göze alamayacağı bir cesaret.
Kolibasili kavramını İstanbullular iyi bilir.
Bilmeyenler ve başka bir alternatifi olmayanlar geçen hafta sonu da bulduğu plajdan denize girdi.
Onlardan biri de İBB’nin işlettiği Caddebostan Plajı’ydı.
Denize girecek her zaman daha iyi alternatifleri olan Caddebostanlıların herhalde en son 1980’li yıllarda gittiği plaj, her zaman sınıfsal çelişkilerin mekanı olageldi.
Zengin mahallesindeki, ucuz plajda serinlemeye ve eğlenmeye çalışanlar TikTok’a, Instagram’a videolar attı.
Sonra o videolar Twitter’da “İstanbul ne hale geldi” elitizmine, “Suriyeliler bastı plajları” ırkçılığına, ünlü bir mekan işletmecisi- gazetecinin “Burası çocukluğumun geçtiği Caddebostan Sahili olamaz” nostaljisine meze oldu.
Bu kez çoğu sınıfsal epey de tepki aldılar.
Caddebostan Plajı’nın hep kendi çocukluğundaki gibi kalamayacağı hatırlatıldı, o plaja bugün asla erinip gitmeyecek birinin başkalarının birkaç saatlik serinliğine göz koyması haklı olarak yerildi, İstanbul’un plajların 50’lerde, 60’larda, 70’lerde, 80’lerde de epey kalabalık olduğunu gösteren fotoğraflarla bunun bizzat çocukluğuna duyulan bir özlemden ibaret bir hafıza yanılgısı olduğu gösterildi.
Bu tepkilere karşı çıkanlar bu kez plajlardakilerin Suriyeliler ve Afganlar olduğunu söylemeye başladı. Tabii bir sürü içinde “sapık, pis, iğrenç” geçen cümle ve “Sen aileni buradan denize sokar mıydın” sorusuyla birlikte.
Sanki boş olsa Caddebostan’dan ya da Menekşe Plajı’ndan denize gireceklermiş gibi…
Aslında “İstanbul’u basan ilkel kalabalıklar” teması surlarla dışarıya kapalı, içeriye kapılardan girilen İstanbul’un kültürünün de bir parçası sayılır.
Doğan Gürpınar, Nostalji Cumhuriyeti kitabında çok iyi bir noktayı yakalamıştı.
Bugün İstanbul nostaljisi diye Google’ladığınızda ilk karşınıza çıkan Ara Güler’in siyah beyaz eski İstanbul fotoğrafları olur.
Bozulmamış eski İstanbul nostaljisi olarak sergileniyor, kitapları basılıyor, sosyal medyada dolaşıyor hatta pek çok evin, kafenin, işyerinin duvarlarını süslüyor o fotoğraflar.
Peki, o fotoğraflar acaba nostalji olsunlar diye mi çekilmişti?
O fotoğrafların önemli bir kısmını Ara Güler, 1959 yılında Hayat Mecmuası’nda çalışırken gazeteci Orhan Tahsin ile birlikte hazırladıkları bir yazı dizisi için çekmişti.
Yazı dizisinin konusu İstanbul’un yeni ve yerlilerine epey yabancı semti Taşlıtarla’ydı.
Taşlıtarla ya da bugünkü adıyla Gaziosmanpaşa, 1950’lerde Bulgaristan’ın asimilasyon politikalarından kaçan Bulgar ve Pomak Türkleri için inşa edilmiş iki binden fazla evle kurulmuş bir muhacir semtiydi.
Sonra yurtışından ve yurtiçinden göçenlerin yaptıkları gecekondularla 1950’lerin sonunda İstanbul’un hemen kenarında 100 bin nüfuslu bir dev bir şehir ortaya çıkmıştı.
İstanbul’un kenarında çünkü o yıllarda oralar pek de İstanbul sayılmıyordu.
İstanbullular için surun sadece beş kilometre ilerisinde kurulan bu yeni şehir tekinsiz ve oradaki insanlar yabancıydı.
Orhan Kemal, Taşlıtarla’yı Teksas’a benzetmişti.
İşte Orhan Tahsin ve Ara Güler, İstanbul surlarının sadece beş kilometre ilerisinden kurulan bu yeni şehre sızdılar.
Tam olarak sızdılar çünkü kendilerini Kastamonu’dan gelmiş iki bekar olarak tanıttılar.
Bir oda tuttular, 45 gün boyunca Taşlıtarla’da yaşayıp haberini yaptılar, Ara Güler de o meşhur fotoğraflarını çekti.
Neredeyse bir ilkel Afrika kabilesi keşfine benziyordu bu macera.
Hayat Mecmuası’nda bol fotoğraflı yazı dizisi büyük ilgi çekmişti.
Tam 10 yıl sonra Ara Güler bu kez Akşam Gazetesi’nden Çetin Altan ile birlikte yeniden İstanbul’un bu yeni, yoksul, tekinsiz mahallelerini keşfe çıktı, meşhur fotoğraflarını çekti ve “Al İşte İstanbul” başlıklı bir başka İstanbul içi keşif yazı dizisi ortaya çıktı.
Yazı dizileri büyük ilgi görüyordu çünkü 1950’ler ve 60’larda bütün İstanbullular birinci gündemi ülke içinden ve dışından şehre göçle gelen köylülerdi. Gazeteciler de bu yeni gelenleri yerli İstanbullulara tanıtıyorlardı.
1960 yılında Yaşar Kemal, Cumhuriyet’te “Neden Geliyorlar” başlıklı yazı dizisinde hem göç edenlerle hem de yerli İstanbullularla konuşmuştu:
“Unkapanı, Dolapdere, Feriköyün arkası, alanlar alanlar, gurbetçi dolu hanlar. Sokaklar, caddeler. Sarışın, esmer gün görmüş. Anadolu adamları... Bir lokma ekmek için... Kahvelerin, hanların, yatakhanelerin kurşun gibi değen, çarpan kokulu ağır havası.. Veremler, hastalıklar. Onulmaz yaramız.”
Çetin Altan, Yaşar Kemal, Ara Güler sol eğilimli oldukları için yeni gelen köylüleri anlamaya çalışan ve onlara acıyan bir dille yazıyorlardı ama onlar azınlıktı, kalabalıkların hissiyatını bir “İstanbullu” Yaşar Kemal’e şöyle anlatmıştı:
“Beyoğlu bir zarafet meşheriydi. Bu dil bilmez köylüler geldiler. Yürümesini bile bilmiyorlar. Kaya parçası gibi yürüyorlar efendim. Pislik içindeler. İstanbul pislik içinde bu sebepten. Bir otobüse binemezsin. İkisi bindi miydi otobüse bunlardan, kokudan burnunu tıka da kaç ordan. Bunlar geldi, her gün elli cinayet işleniyor. Her gün yüz ev soyuluyor. Bozdular İstanbulu. Tarlaları var, takımları, evleri yurtları var, her şeyleri var efendim bunların. Ama koparlar koparlar gelirler. Bırakırlar bırakırlar gelirler. İstanbulun taşı toprağı altın der gelirler. Çoğu da burada sürünürler ya, gitmezler geri. İstanbul gözlerini kamaştırmıştır, keyif için gelirler.”
Köylüler yerine Suriyeliler yazsanız bu geçen hafta yapılmış bir röportaj bile olabilirdi.
Caddebostan Plajı üzerine bundan 19 yıl önce yazılmış o meşhur yazı da…
2005 yılı.
Henüz Türkiye ile Suriye kardeş, Türkiye’ye gelen son Arap turistler de 80’lerde hacı fış fış ırkçılığıyla geldiklerine pişman edilmiş.
Ve yıllar sonra yeniden açılan Caddebostan Plajı yine çok kalabalık.
Ve Mine Kırıkkanat o meşhur yazısında yeni açılan Caddebostan Plajı’ndaki kalabalıktan şikayet etmişti.
Ama bu kez aşağılanan Suriyeliler değildi, Ümraniyelilerdi, varoşlardı:
“Son beş yılda 4.5 milyon artıp, 3 milyonu İstanbul'a akan nüfusun güruhu çimde etleniyor pazar günleri. Tabii ki onların da eğlenmeye, dinlenmeye hakları var. Ama burada mı, böyle mi ? Halkımıza hizmet yarışındaki belediye, İstanbul'un Anadolu yakasında, Şaşkınbakkal'dan Fenerbahçe'ye uzanan bir kumsal şeridi yarattı bu yıl. Maksat, Caddebostan'ın nostaljik plaj kültürünü canlandırmak, hatta yayıp uzatmak. Sonuç gerçekten güzel oldu : Yeşil alanından kumsalına, şezlonglarından şemsiyelerine Cote d'Azur'u andıran bir düzenleme yapıldı. Zaten sonuç güzel olduğu için başarısı paylaşılamıyor, Kadıköy Belediyesi ben yaptım diyor, İstanbul Büyük Şehir hayır, ben yaptım. Her neyse, açılışı Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk, mankenler eşliğinde denize girerek yaptı. Ne var ki 1930'ların Caddebostan plajı modernitesini akla getiren açılıştan yalnızca bir gün sonra, 2005'in realitesi teslim aldı kumsalı, yeşil alanı ve sunulan tüm hizmetleri : Ümraniye plaja indi. Bırakın mayoyla denize girmek, sahilde laf atılmadan yürümek imkânsızlaştı. Tesettür anaları kumsalda mangal yeller, babaları don paça yatarken, irili ufaklı danaları da pamukludan dalgıç tulumlarıyla suda cıp cıp yapıyorlardı. Açılışın ertesi günü konulan mangal yasağı bir işe yaramadı, yalnızca iki gün sonra oturulsun diye halkımızın hizmetine sunulan tahta banklar, parçalanıp yakılmış, daha doğrusu mangala odun yapılmıştı. Şimdi bu sahillerde sabah yürüyüşleri yapan 'creme de la creme' Kadıköylüler, İslamistan varoşlarının işgal ettiği denizlerine ve kumsallarına bakıyor, lanet yağdırıyorlar halkımıza 1 milyon karşılığında plaj hizmeti sunan belediyelere…Gecekondular denize inmez, eşkiya sizin yolunuzu DA kesmez mi sandınız?”
Hayır, halk plajları doldurduğu için vatandaş denize giremiyor değil artık.
Halk, vatandaşların yaşadığı zengin semtlerindeki, o vatandaşların artık girmedikleri plajlardan pek de temiz olmayan denizlere giriyor, vatandaşlar ise artık girmedikleri plajlardan halkın deniz girmesinden rahatsız oluyor.
19 yıl önce adı Ümraniyeliler, varoşlar oluyor bugün Suriyeliler, Afganlar…
Denizler kirleniyor, nüfus artıyor, havalar ısınıyor ama bazı hisler baki kalıyor.















biz de bu göçmenlerden avrupalı gibi ekonomik olarak faydalanmazk zorundayız.. mesela; katar 300 bin nufuslu bir ülke; ama ülkede 2.5 milyon yabancı yaşıyor. bütün hizmetleri yabancılar yapıyor. çalışan üreten yabancılardan arap coğrafyasındaki ülkere sonuna kadar yararlanıyor.. biz de bunu yapmak zorundayız.. SİZ IRKÇI arkadaşlar; çalışmaya üretmeye, ülkeyi kalkındırmaya, yatırımlar yapmaya geldimiydi ortalıkta yoksunuz.. .
Yanıtla (2) (9)Allah Allah bu sıfatları sayınca aklıma sadece koalisyon ortaklarının 25 yıllık yıkımı geliyor...sadece beton ürettiler...oldu mu?
Yanıtla (0) (0)Mustemleke aydınları bunlar..işin garibi bunlar orta sınıf kemalistleri de aynı mustemleke kafası yaptılar.tarihinden halkından değerlerinden inançlarından vs utanan tiksinen bir güruh .işin ilginci o tiksindikleri halktan farkları da yok..gandi bunların yüzüne tukururdu .
Yanıtla (13) (49)Bu güruh önce sinema TV klip magazin vb şimdilerde sosyal medya ile amerikano yaşam biçimini benimsedi.yoz köksüz tüketim ve gösterişe dayalı bu yaşam biçimi hayatın tüm alanlarini kapsadi.tum ilişkileri bitiren bu yaşam biçiminde uyuşturucu antidepresan yalnızlık güvensizlik vs yaygınlaştı ruhlar hastalandı.ve toplumun tüm kesimlerine yayıldı .kültür uretemiyen lumpenlik her kesim ve inançta yayılıyor..
Yanıtla (7) (10)Bu yorumu yapanın nick'i Hades. Eski Yunan yeraltı ve ölüm tanrısı. Yorumum yok...
Yanıtla (1) (0)"tarihinden halkından değerlerinden inançlarından vs utanan tiksinen bir güruh" mu? Osmanlı’da mürur tezkeresi olmadan kimse İstanbul'a elini kolunu sallayarak giremezdi. Tarihimiz ve değerlerimiz İstanbul'un Dingo'nun ahırı olmasına karşıdır. Muhafazakar, Osmanlı torunu (!) halkımız tarihine ve değerlerine yeterince önem verip ecdad yadigarı İstanbul'un muhafaza edilmesinde ısrarcı olsaydı, İstanbul bazı "muhafazakarlar" tarafından talan edilmezdi ve Roma gibi bir şehir olurdu.
Yanıtla (37) (4)Hulk...1989 a kadar şehri yönetenler neden Roma yapamamış..neden göç edenlere insanı yaşam olanaklari sunmamis..başta ev altyapı sağlık eğitim ekonomi..
Yanıtla (3) (6)Kim 1989 a kadar yönetenler! Yahu bu AKP nin seçmeni uzaydan mı geldi, Necmettin Erbakan 60 yıllık siyaset hayatında en fazla yüzde 21 gördü. Menderes, Demirel, Özal’ oy verenler değil mi AKP ye oy verenler. Bir yandan yetmiş yıldır kazanamayan parti diye CHP ile dalga geçiyor sonra geçmişi ona yıkmaya çalışıyorsunuz!
Yanıtla (14) (3)İstanbul'un eskisini de yenisini de bilirim. 1989 yılına kadar istanbul'da su sorunu hariç ciddi bir sorun yoktu. Trafik ancak belli saatlerde Avrupa yakasında olurdu. Avcılar ve Florya'da hala denize girilebilirdi. Bakırköy adeta küçük bir Miami idi. (Eski Miami) Gasp, kapkaç ve terör amaçlı araba yakma hiç yoktu. Kanarya, Sultangazi, Okmeydanı gibi bölgeler henüz göç alıp narkotik bölgeler olmamıştı. Sokaklardaki insanın profili bile farklı idi. Eski video kayıtlarına bakın fark edersiniz.
Yanıtla (11) (4)1923 1950 arası ne yapıldı..bahane çok sizde..siyaset hep Atatürkçü ordunun elinde idi...CHP li ve solundaki aydın bürokrasi asker sikayet. Edeceğine birşeyler yapsaydı yirmiyedi yıla bahane sonrasina bahane..sanki şeriat yonetimdeydi yüz yıldır...mustemleke lumpenisiniz sizler.
Yanıtla (3) (10)Soru yanlış, neden ülkenin her kesimine yatırım ve/veya teşvik götürülmemiş de herkes taşı toprağı altın veya rant kapısı diye İstanbul’a göç etmeyi tercih etmiş veya göç etmek zorunda kalmış?
Yanıtla (5) (0)Ülkenin en yoksul kuruluş yılları ile sıcak paranın yağdığı, saçıp savurdukları, 17 milyon betoncu zengin yarattıkları 2000leri kıyaslamak tam bir rezalet. Hiç mi tarihsel dönem koşullarından bakamazsınız da ideolojik kör gözüm parmağına yorumlar yaparsınız... İzan biraz.
Yanıtla (0) (0)İstanbul'un yağmalanması ve içine edilmesi Demokrat parti ile başlamıştır. Anadolu'dan ucuz iş gücü için gecekondulaşmaya göz yumulmuş hatta teşvik edilmiştir.Daha sonra gelenler de bu yanlışlığa devam etmişlerdir. Kısaca hep beraber İstanbul'u kötü yola düşmüş kadın durumuna düşürmüşlerdir. Erdoğan'ın İstanbul'a önüne gelenin gelmemesi fikri çok doğru idi.
Yanıtla (11) (5)iyi de İstanbul için çok hata yaptık, günahımız çok diyen kendileri değil mi? Neden bahsediyorsunuz, 1994'den beri İstanbul 'u esasen akp yönetti, İstanbul'u onlar perişan etti, ne istedilerse yaptılar, rezidanslar cehenemi oldu, tarihi silueti umurlarında olmadı ..hala da öyle...kanal İstanbul diye yine ranta susamış projeyi dayattılar...
Yanıtla (0) (0)Ak parti iktidara geldiğinde antalya lara ve konyaltı sahillerini kamu kurumları işgalinden kurtarıp vatandaşına açmıştı. Ayağını denize sokacak yer bulamayan ahali kamyonlara doluşup denizle tanıştı. Çok takdir topladı. Aynı Ak parti bugün kıyıları belediye tasarufundan uzak tutuyor ,falezlerde kaçak işleri belediyeye yıktırmıyor ve mahkemeler yürütmeyi durdurma kararı vererek gaspçıları koruyor. Devlet yine mafyalaştı. Nereden nereye?
Yanıtla (27) (1)Bu coğrafyanın dişlileri öyle kuvvetli ki AkParti' yi de eğdi, büğdü, öğüttü ve istediği şekle getirdi...
Yanıtla (5) (2)O zaten hep böyle idi!
Yanıtla (8) (0)Coğrafyayı hiç suçlama insan profili bu.
Yanıtla (4) (0)Ne çarkı paranın tadı
Yanıtla (0) (0)Şaka mı, akp zaten bu zihniyetle geldi, kimse eğip bükmedi, rantın krallığını kurdular, zenginleştiler, dilediklerini zengin ettiler, memleket bitti, onlar bitmedi, askeri araziler, ormanlar , kıyılar yağmalanmaya devam... oldu mu?
Yanıtla (0) (0)Bu kadar büyük bir Türkiye'ye Suriyelileri sigdiramadiniz. .En basit örnek; binlerce arazi boş ekilmiyor dikilmiyor, getir Suriyelileri buralara , iki konteynır , bir sondaj , ver tohumu, üretim yaptır, ihracat yap.
Yanıtla (2) (22)Hay aklınla bin yaşa! Hadi bizim aklımıza gelmedi, muhalefet partilerinin aklına gelmedi ya ülkeyi yönetenler.
Yanıtla (5) (0)siz daha konuyu anlamamışsınız.
Yanıtla (0) (0)Orada yıllardır oturan insanların, sürekli olarak plajları, duvar üstlerini, denizi aktif olarak kullandığını bilmeden, görmeden, araştırmadan yazılmış güya eşitlikçi, ayrımcılık karşıtı, saçma ve yalan yanlış, güncel olmayan tespitlerle dolu bir yazı ... Gel de bir gör orada oturan insanlardan, okumuşlardan, vergisini verenlerden, yıllarca çabalayıp bir yere gelmişlerden nasıl intikam aldığını savunduğun halkların. oralı olup sırf parası var diye kendi semtinde yüzüne tükürülen çocukları gör...
Yanıtla (2) (3)Ülkenin 'bozulması'nın asıl nedeni Rumların, Ermenilerin kökünün bu topraklardan kazınmasıdır. Gerisi boş laf.
Yanıtla (4) (2)Bir kısmı konu uygun olduğu için provoke. Bir kısmı harbi ırkçılık. Bir kısmı fırsattan istifade yağma. Bir kısmı dine geleneksel düşmanlık ile kendini yukarılarda bir yerde görme. Aslında dindar kesimin önemli kısmı akpnin ne olduğunun görülmesi ile bayağ ortaya doğru kaydı. Keskin tutumların kimseye faydası olmaz.
Yanıtla (7) (11)Asi ne yapıldıysa 1923 1950 arasında yapıldı.
Yanıtla (0) (1)Yol yordam bilmeyi, kalabalıkta nasıl davranılacağını bilmemeyi, deniz/sahil adabını bilmemeyi, kısacası görgüsüzlüğü elitizme/zenofobiye indirgeyen sığ bir yazı. Elmalarla Armutlar birbiri ile kıyaslanmış. Kırsal kesimden gelen halk kaçak göçmenlerle eşitenmiş. Evet verilen örnekler buram buram elitizm kokuyor ama sahilde mangal yapmak, sahili piknik alanına çevirmek ne zaman elitizm oldu?
Yanıtla (12) (2)Yazılarınızı yıllardır severek takip ediyorum. Fakat hegomonik olmayan, bazı sorunlarını onlarca yıldır çözememiş bir ülkenin çok bilinçli bir şekilde demoğrafik yapısının Arap Baharından beri sistemli bir şekilde değiştirildiğini hep beraber izliyoruz. Yazılarınızda zaman zaman Suriyeli, Afgan istilacı nüfus üzerinden bir duyarlılık oluşturmaya çalışıyorsunuz da bu romantikliğiniz ülkenin gerçekleriyle uyuşmuyor.
Yanıtla (21) (5)Evet çok doğru söylüyorsunuz. Bu kalem biraz da ülke için fedakarlık üstüne fedakarlık yapan bu ülke insanlarının zaviyesinden konuyu ele alsa değil mi?
Yanıtla (5) (2)Karar'da yorum yapan bazı kişiler sık sık "kendi öz kültürü..." gibi cümleler kullanıyorlar. Bilmeyen biri olarak soruyorum; kendi öz kültürü derken anaerkil olduğu söylenen Göktürklerden gelen kültür mü, yoksa kız çocuklarını diri diri toprağa gördüğü söylenen kavimden asimile edilmiş halkın onlardan aldığı kültür mu kasdediliyor? Din adı altında alınan kültür ne Orta asyadan gelenlerin ne de Anadolu'da mevcut olan halkların kültürü değildir. Din ambalajıyla alınan kültür başkasına ait.
Yanıtla (1) (1)Eyupte Ramazan programı formatı. Mutasim el aseli ile, TRT Arapça kanalında, arap kökenli mültecilere yönelik Ramazan programı formatı. Eyüp Sultan vs gibi değerler ekseninde... ortak değerler vurgusu ile, usta işi entegrasyon çalışmaları... herkes sadece yolmayı falan düşünmüyordur herhalde ankarada. Eser miktarda vatanı milleti derd edinenler varsa, doyurduklarimizın kalbini bari kazanalım. Robespier ahalisinin lafına bakarak icraat olmaz. Onlar kendi halkını kazanmaya tenezzül etmiyor...
Yanıtla (6) (7)Uzaktan gazel atmakla olmuyor. Nasıl Bavyera dağlarının esintisi hoş mu bu mevsim? Gel Beylikdüzünden sabah 8 de metrobüse bin de bak bakakım aynı şeyi yazabilecek misin?
Yanıtla (30) (1)Eskiden yakubluya denize gidiyorduk. Bu beylik düzü neresi diye baktım? Duvarları çatlayan ihlas evlerinin yakiniymis. Deprem bölgesi diye oraya pek yanaşmazdi abim kuşağı ev almak için. Sonra orası da olmuş bi metropol. Sayfiye köyünü metropol yapanların çocukları yeni gelenlerden şikayet ediyor. Dünya böyle...
Yanıtla (4) (4)Belli ki Yakuplu'da denize girilen, Beylikdüzü'nün de tarla olduğu bir tarihte takılı kalmış takviminiz. Istanbul artık 4 milyon, Türkiye de 40 milyon değil. İstanbul'un gündüz nüfusu 22 milyon. Yaşayamıyoruz. Bu ölçüsüzlük büyük ölçüde son 20 yılın eseri. Bu arada aile olarak İstanbul'da fazlasıyla eskiyiz. Metrobüs davetim de hala geçerli. Bunu tecrübe dahi etmemişsiniz. Not: İstanbul merkezde (Fatih) oturuyorum.
Yanıtla (4) (0)Halkalının patlayan çöplük olduğu yıllarda son durağı halkali olan banliyö treninde, binbir çeşit ter kokusu teneffüs ederek, yolcuların hepsiyle akraba ötesi yakinlaşmalar içinde okula gidip geliyorduk. Yolcuların önemli bir kısmı kapıya asılarak tek ayağı kapıda tek ayağı havada yolculuk yapardı. Düşüp ayağının birini veya ikisini veya yarı belini trenin altında kayb edenler de oluyordu. Metrobus atmosferi tahmin ediyorum bir kaç tık ileri bir insani durum olsa gerektir.
Yanıtla (0) (2)Suriyeli afgan pakistanlı bakmak zorundamıyız,,,3 değil 5 değil 13 yıl oldu yeter artık..
Yanıtla (20) (5)Kararın okuru gayet eğitimli bilinçli insanlar ahmet61 hariç
Yanıtla (4) (4)Neden ayni şey Venedikte Berlinde olmuyorda istanbul adıköyde Sultanahmette oluyor ? Kurallara ve anayasaya uymayanlara karşı, devlet vergisini aldıklarını korumuyor. Yasaları uygulamıyor .Ayni şeyleri sen yap Almanyanın göbeğinde, Pekin'de, Berlin'de de görelim. Eğer Fransa diyorsa, dini sembollerle orta mektebe gelemessin, gitte görelim.Balık baştan kokar.Daha tafiği nizama sokamıyoruz ki sahilleri koruyalım.Yol kenarlarındaki çöplere bakınız.Cezası olmasın mı?kuralsızlığa ceza olmalıdır.
Yanıtla (8) (0)Öncesi de vardır mutlaka ama Demokrat Parti yol yapacağım diye sürdürdü yanlışı.
Yanıtla (3) (0)Su kullananın,toprak işleyenin sloganları ile meydanlarını inletenler şimdi Caddebostan’ı kullananlara hangi sloganı atacak?
Ya fırsatı bulunsa yapılacak Kanal İstanbul?
Ormana otel yapan ile Devletin lebiderya arazisine gecekondu yapıp çökene ruhsat verenler arasında fark mı var?
Birbirlerinden farkı yok,04.48
Kendilerinden başkası ters yolda gidiyor.Aslında “hepisü” Kahire’nin şehirleşmesine doğru gidiyor.
Londra, 125 yıl önce, 1900 yılında bir (1) milyon nüfusu geçmişti. Sonra 1.5 (bir buçuk) milyon kişi ile sınırladılar. Bugün Londra da yaşamak bir ayrıcalıktır. İstanbul'da yaşamak ise kanunsuzlar ve Ortadoğulu ağzı açıklar için bir ayrıcalık haline geldi.
Yanıtla (8) (0)Türkiye, üç kıtanın, karadan ve denizden birleştiği bir göç coğrafyasına sahiptir. Göçmen dalgaları burada bitmez. Hititler göcmendiler, yerleştiler. Sonra yeni göç dalgaları onları yok etti. Rumlar göcmendiler, yerleştiler, biz geldik, onların üstüne çöktük. Haçlılar Bir sürü çökme girişimi yaptı. Moğollar coktuler, ama çekip gittiler. Sonra Timur çöktü, o da çekip gitti. Biz, melezlestik, batıya doğru çökmeye devam ettik. Sonra, batı, bize çökmeye başladı. Anadolu'da büzüştük kaldık.
Yanıtla (2) (0)Çok güzel Bir yazı. maalesef tarih boyunca halk için halka rağmen cinlerle dolu. Ama ne onlar halkı anladı ne de halk onları sevdi. Ama nihayet su yolunu bulur.
Yanıtla (0) (2)55 yasindayim. 10 yasindayken arkadaslarimla dondurma yemege gidebilirdik. Simdi sizin o guzelleme yaptiginiz ama bizim rahatsiz oldugumuz kesim yuzunden 17 yasindaki oglum sahile indiginde tedirgin oluyorum. Kavga etmek isteyen, yaninda erkek olsa da kizlara laf atan ve taciz edenler yuzunden. İngiltereye gidip seriat isteyenlerde hakli, Gittigi yere uymak yerine bozanlar hakli size gore
Yanıtla (41) (2)sizin gibiler huzursuzluk veriyor. gelmeyin. gidin cote d-azura, hadi yunana gidin yüzmeye gezmeye
Yanıtla (2) (29)Okura: Siz de İstanbul'da ilk geldiginizde size de tacizci köylü diyorlardı, yazının ana fikri bu. Şimdi fırsat bulunca kendinizden aşağı gördüklerinizi eziyorsunuz.
Yanıtla (4) (19)Yazi sizin söylediginizi söylemiyor. 1950'lerda Türk vatadaslarinin kirdan kente göcmesi ile bu ülke ile tarihi, külüterel ve filolojik olan bir baglantisi bulunmayan, baska ülke vatandasi milyonlarca insanin TC'ye girmesini ayni sey olarak gören Ogur, Suriyeli ve digerleri ile TC vatnadaslarini esitliyor. Suriyeliler ve digerleri bu ülkenin vatandasi degil ve gecici olarak buradalar. Benim Almanya'ya kacak girip, oradaki Almanla kendimi esit görmem gibi bir sey bu ve Ogur bize bu normal diyor.
Yanıtla (15) (2)İstanbul'a Türkler Kürtler Lazlar çok mu kibar davrandılar? İstanbul'a kıyanlar listesinde Arap Afgan en sona kalır. Mülteci politikası dibine kadar yanlış. Ancak İstanbul bugün silme beton tarlası olmuşsa, milyonlarca insan barbarca dikilmiş tabut evlerde yaşıyorsa, yaşam kalitesi, verimlilik konusunda ilkel bir şehirse bunun sorumlusu Tc hükümetleridir.
Yanıtla (13) (2)Bir iki ağaçlık yer bile bırakmayıp İstanbulun her santimini bile "değerlendiren" insanlar;hafta sonu ormana koşup orayıda çöpe çeviriyor,,,taş mağaradan c betona..Suriyelileri istemiyoruz, tamam,,iyide bu ülke toplumunun ekserisi bu ülkeyi mahvetti.
Yanıtla (9) (0)Sadece istanbulda değil, hiç bir ilimizde mülteci istemiyoruz.
Yanıtla (9) (2)İki yanlış bir doğru etmez ikisininde zihniyet olarak yağmacı olduğunu kabul edin Allah fırsat versin kendilerine burun kiviranlari mumla aratirlar örnek AKP uzağa gitme .
Yanıtla (8) (2)Yakın zamanda Yunanlıların tartışmalarına denk gelmiştim. Biri Anadolu toprakları için şunu söylemişti, "Nereyi kazarsanız Helenizm uygarlığının kalıntılarıyla karşılaşacaksınız, moğol istilacılar" diye. Onların ahı var ama garip olan şey son zamanlarda aynı dokuya sahip toplumun manasız sınıfsal çatışmaları.:)
Yanıtla (4) (3)Eskiye itibar olsa bit pazarına nur yağardı .Dunyada hangi cografya var ki..birbiri arasında sorun olmasın ?....Herkes kendi penceresinden bakılan açıdan haklı gözükür..bütün formül bu ve Güçlü isen ayakta kalırsın..
Yanıtla (1) (0)Seçkinci kompleksiyle taşralı kopleksi sözde biribirilerini suçlarken lümpenlikte birleşmiş durumda. Endişeye gerek yok!
Yanıtla (3) (0)Avrupa, körfez islam ülkeleri öncelikle barındırabilecekleri kadar göçmen alıyor. Bizde bir göçmen politikası oluşturamayan iktidar, oluşturulması gerektiğini savunup tartışamayanlar bireylerin birbirleriyle çatışmalarını bir tarafa, ideolojiye yıkmaya çalışıyor. Kayseri gibi ülkenin dört yanında göçmenlere saldıranlar kimler yazsanıza …
Yanıtla (12) (0)Abicim Avrupa da suçlu değil. Onlar da ikinci dereceden takipçi. Onlar memleketlerini boğmayacak kadar alıyor. İşine yarayacak şekilde krizi fırsata çevirmeyi biliyor. Bizde de krizi fırsata çevirme feriştahları var. Suriye kuzeyindeki petrol kuyuları diyeyim gerisi sen anla. Masaya oturan herkes bir şeyler alıyor. Elin oğlu ülkesine alırken, bizimkiler kime alıyor? Sana bana da cadebostan manzarası kalıyor. Fazla açık yazarsak karar zor durumda kalır...
Yanıtla (6) (1)isviçre suriyeli en iyi vintage saat tamiri ustalarını aldı. kaçkınları başkalarına kaldı.
Yanıtla (7) (1)Isvicre'de calisan biri olarak sunu söyleyeyim: Isvicre'deki toplam Suriyeli mülteci adayi sayisi 14269. Bunlarin arasindaki saat tamircisi sayisinin iki elin parmaklarini gecmez. Isvicre, anormal derecede zor olan mülteci kabul sistemi nedeniyle, mülteciler icin cok zor bir ülke. Size yillar süren bir incelemeden sonra, mülteci (refugee) statüsü veriyorlar. O süre zarfinda, calisma izniniz yok sadece asylum seeker olarak fare gibi yasiyorsunuz, cünkü bulundugunuz bölgeyi terk etme hakkiniz yok.
Yanıtla (4) (1)Önce şu sahilleri parselleyenlere ve parsellettirenlere söz söylemeli. Nüfusun 1/5 ini İstanbul'a çeken istihdam unsurlarının istanbul'a yığılmasına sebep olanlara söz söylemeli.
Yanıtla (3) (0)Ogur umursamiyor olabilir ama mesele bu on milyonlarca niteliksiz insanin bir on yilda elini kolunu sallayarak gelmesi, evet savas vardi, ama 13 yildir gelmeye devam ediyorlar, asiri dogurganlikla nufuslari ona katlandi, her seyi akp ile çöken ülkede bu yükü en gelismis ülke sirtlanmazken, geri yollamayacagiz diyen ilktidar ülkesini seviyor olabilir mi? Perisan durumdayiz, artik gitmeleri gerek..
Yanıtla (4) (1)Yazarın eleştirdiği yıllarda yapılan eleştirilerin haklı olduğu yıllar içinde ortaya çıktı. Bugün de eleştirenler haklı. Çünkü eleştirilen kimlik veya insanlar değil pislik, görgüsüzlük ve kural tanımayanlar güruhu. Kimse vicdan kasıp görgüsüzlüğü ve lümpenliği savunmasın. Cehalet ve görgüsüzlüğün dayatılmasına izin verilemez.
Yanıtla (17) (1)Medeni kelimesi Şehir/Kent ile ilgili derler. Pek çok insanın BİRLİKTE yaşadığı yerdir. Kırsaldan göç, şehirleşme, medenileşme gerektirir. Ancak, bir yerde insan sayısının çoğalması oranın Medeni / Şehir olmasının garantisi değildir.
Yanıtla (6) (1)Yine "Bu Bir Yıldıray Oğur Köşe Yazısıdır" diyeceğimiz bir metin
Yanıtla (2) (0)Sayın yazar ve değerli yorumcular insanı ve insanlaşmayı felsefi, sosyolojik ve biyolojik olarak analiz ve sentez yeteneğimiz ve bilincimiz gelişmeden yapacağımız her bakış açısı havada kalacaktır. İnsanlar, toplumlar ve bireylerde çocukluk, ergenlik ve yetişkinlik evrelerine sahiptir. Multidisipliner anlamda tolumlar ve bireyler akıl ve bilgi üzerinden değil duygular üzerinden din, asabiyet ve ideolojilerle kanalize edildiğinde asla yetişkinlik ve olgunluk evresine geçemezler.
Yanıtla (5) (2)İstanbul göç almaya devam ettiği sürece durum devam edecek.Yaşam tarzı farklılıkları geçmişte de vardı(https://www.denizhaber.net/caddebostanda-don-denetimi-haber-2037.htm 23.08.2005)
Yanıtla (4) (0)Baskın çıkanlar şehrin kültürü olarak kaldı.Trafikte magandalık İstanbul kültürü oldu,lahmacun kabullenildi,ya arabesk :)
Köyden kente iç göç yaşanırken tedbirimizi alamadık,göç alan,veren şehirlerimizde araştırmalar yapan Üniversitelerimiz artık vardır,umarım.
Söylenmeyi bırakıp,problemi yönetmeliyiz.
Bu, Kadim bir Şehrin talan edilme hikayesidir, 1929 senesine uzanır. Zamanla şımarıklık/sömürme erozyonu sürecidir. Caddebostanlı nostaljiyi yitirmek istemez. Ümraniyeli yeni istanbullu profili çizmek için uğraşır. Suriyeli başka bir meseledir.. Haydi, herkes çiçekleri koparsın, çöpleri yerlere denizlere atsın, şortlu kızlara baksın, küfürlü konuşmak, bisikletliye hakaret normal. Burası İstanbul, yok etmek için tepe tepe kullanın...
Yanıtla (6) (0)Plaja zengin fakir ayrımı yaparak girmek yerine, görgü, ahlak, çevrecilik yönünden baksanız daha iyi olur. Sahil şehrinden yazıyorum. Kimseyi kınamak ve küçümsemek gibi bir durumum yok. Hafta sonları yakın şehir ve kasabalardan gelenler, araba, dolmuş, doblo vb. Araçlarla mangal yapıyorlar, yiyorlar içiyorlar, bazısı mayo, haşema, bazısı kıyafeti ile denize giriyorlar. Gürültü kirliliği de var. Çöp konteynerları olduğu olduğu halde pis bırakıp gidiyorlar. Deniz hein. İnsanlarımız çok eğitimsiz.
Yanıtla (9) (0)Denize böğüre böğüre atlayan, suda bağırıp çağıran, rahatsız edici bakışlarla etrafta yürüyen aileleri rahatsız eden, yediklerinin kabuğunu çöpünü yerlere atan, kamu mallarını tahrip eden her kimse orada bulunmasın. İster suriyeli, ister afgan isterse doğma büyüme istanbullu olsun. Fakat konu mülteciler olunca hemen ırkçılık konusuna geçiş yapılır. Bir mağdur edebiyatı başlar. Yıldıray Oğur a malzeme çıkar.
Yanıtla (15) (4)Kentin medeniyeti, taşralının çenesini yorar hep öyle olmuştu ve öyle olacak dünyada da böyle. Bugünlerde popülizm denen şey tam da bu. Ancak popülist yığınlar aşırı kalabalıktır. Sonuçta alttakine göre üstteki “züppe”, üstekine göre de alttaki “ilkel” dir. İkiside haksız sayılmaz. Asıl mesele milattan önce kentler kuranlar ile, o dönemde çadırda yaşayıp, eli ile yiyen, tuvaleti için çalı dibi arayan kültür arasında.
Yanıtla (3) (3)zihniyet değişmiyor.selanik dönmeleri dün ankaraya çarıklıları sokmuyordu.onlara göre ankara onlarındı.denize ancak onlar girebilir.plajdaki kuma sürtünme hakkı sadece onların kaba etlerinindi.rüzgar ancak onların minisini havalandırabilirdi.güneş ancak onların gögüslerini bronzlaştırabilirdi.
Yanıtla (3) (31)Şu yaşra ezikliğinden kurtulmak gerek. Çarık kültürü ülkeyi kendini aç bırakacak düzeye getirdi.
Yanıtla (9) (0)50 lerde 60 larda olmuş tamamda bugün hala niye böyle Ne zaman öğreneceğiz düzgün yaşamayı.
Yanıtla (22) (3)Taşra kompleksi bitmez!
Yanıtla (5) (1)İşin acı tarafı kendilerine bu gözle bakılanların, aynı bakış açısıyla göçmenlere bakıyor olmalarıdır.
Yanıtla (7) (10)Avrupadaki bizim Türk göçmenlerin Türkiye’nin AB’ye girmesini istememeleri gibi. Ayrıcalıklarını kaybediyorlarmış. Herkes Almancı olunca :)
Yanıtla (5) (0)Sevgili Gazeteci Oğlum,
Yanıtla (18) (3)Sahil gayet güzel..
Deniz de çok güzel.
Çok medeni bir yer oldu..
Ben de yandaki Fenerbahçe Orduevindeyim..
Çok mutlu bir şekilde denizdeyiz..
Benim itirazım,
Suriyede de deniz var..
Suriyeliler gidip kendi ülkelerinde denize girsinler..
Ne demiş Atalarımız;
Misafirliğin kısa olanı makbuldür..
Suriyeliler ile Pomakları lütfen karıştırma evladım..
Ben de bir pomağım..
Alakası yok..
Bir zamanlar lokantaların, çay bahçelerinin ‘aile’ye mahsus’ bölümleri vardı. Hatta otobüs ve trenlerde ‘kadın yanı’ diye ayrılan koltuklar vardı. Bunu nedenini siz çok iyi biliyorsunuz sayın yazar. Konu o yerlere anasını, bacısını, kızını, kız kardeşini götürmeyen kendi arkadaşları ile bildiği gibi keyif yapanlardan aile ortamını sakınmak idi. Şimdi de durum aynı bence. Siz konuyu aşağılamak olarak değerlendirseniz de asıl konu medeniyeti hazmedemeyenlerden kendini ve ailesini korumaktır.
Yanıtla (12) (0)Caddebostan dan 100 tane yap hepsi gelsin
Yanıtla (6) (1)Caddbostan'da denize girilmez. Oradaki koli basili ile başlayan hastalık yapıcı virüsler, mikroplar, kimyasal atıklar vs öyle kısa zamanda temizlenmez. Marmara kimyasal atık çöplüğü maalesef. Riva falan var, ama biraz sert. Devlet hki icin daha başka imkanlar olusturabir aslında. Ama tüm imkanlar balı tutan parmaklara bulaşıyor maalesef. Her şey onlara endeksli.
Yanıtla (0) (2)1960'larda kirdan kente göc ile, Suri-Afgan siginmacilari karsilatirip, ikisi de ayni sey demek icin, Ogur gibi bir liberal olmak gerekiyor. Ikisi ayni sey degil, cünkü 60'lardaki göcte, göc edenler icin devlet bütcesinden tek kurus cikmiyordu. Oysa Suri ve Afganlara Türkce ögretmek, onlari meslek sahibi yapmak, onlar icin istihdam yaratmak icin yüzmilyarlarca dolar gerekiyor. Ayrica Surilerin her türlü saglik ve ilac giderini de TC karsiliyor. Bu kacaklar TC'nin sirtinda devasa bir yük.
Yanıtla (88) (15)Liberal olmak, robespier türevi olmaktan iyidir. Mine G Saulnier kafasıyla coğrafyamiza bakan zaten ha afgan ha suriyeli ha umraniyeli aynı görüyor. Fırsat bulsa hepsini aynı torbada... Allah ellerine fırsat vermesin
Yanıtla (10) (21)Bu forumun en büyük Islamcisi okurM bize liberalizmi savunuyor. Madem o kadar liberalsiniz, TC'de baskiya ugrayan, haklari yok sayilan LGBT, Alevi, gayrimüslim ve ateistlerede sahip cikin. Islam dinin bu gruplara yaklasimi bastan sona yanlistir, bu tutum 1500 yil öncesinin, artik tarih olmus zihniyetini temsil ediyor, her vatandas esittir, böyle bir ayrimciligi yapan her türlü inanc sistemine karsi cikiyoruz deyin. Bu konuda Robespierre degil, bir liberal olun ve biz de sizi alkislayalim.
Yanıtla (12) (12)Lgbt niye..?..niye araya sokuşturup saf köylü kurnazlığı..?..Alevi konusuna gelince girelim google map adres arayalım ,,,Cem evi diye yüzlerce adres çıkıyor..isteyen istediği yere gidiyor..
Yanıtla (3) (6)Bu yazıyı ve özellikle de son cümlesini okuduktan sonra böyle bir karşılaştırma yapıldığını düşünmek zaten yazının ne kadar önyargılı okunduğunun açık bir göstergesi. Yazan kişi bilmiyorum hiç göçmen olmuş mu. Gidin bir iki tane bu yıllarda TR'ye gelmiş TÜRK göçmenle konuşun nasıl bir his içinde yaşıyorlarmış. Dışlanmak ne demek bilmezler. Göçmen politikasını eleştirmek başka bu başka. Gerçekten insanın içindeki nefret ve kızgınlık sağlıklı düşünmeyi de etkliyor.
Yanıtla (7) (5)Ben 17 yildir Avrupada farkli bir ülkede yasayip, farkli bir ülkede calisiyorum ve göc denilen olguyu, Osmanli tarihindeki örnekler dahil, cok iyi biliyorum. Benim yorumum iki bölümden olusuyordu ve 2. kismi yayimlanmadi. Orada söyledigim suydu, Ogur gibi liberaller Türk halkina yaptiklari eletirileri asla bu insanlari AB'ye sokmamak icin, onlari geri iten, hatta öldüren AB ülekeleri icin, sergilemiyorlar. Asla TC üzerindeki yük cok fazla, bu yük diger ülkelerle payalasilmali demiyorlar.
Yanıtla (26) (1)Öncelikle TC'dekiler göcmen degil. Kayitli Suriyeliler gecici koruma altinda bulunan siginmaci, kayitsiz olan herkes kacak. AKP'nin hazirlaladigi kanunlarda da geri dönüs esas. Savas bittigi an, Suriyeliler geri dönecek ve Suriyeliler bunu bilerek buraya geldi. Fakir Türk milleti bu devasa nüfusa yillardir bakiyor ama ülkenin bunu devam ettirecek gücü yok. Öyle bir kapasitesi yok ülkenin. Ama bu size yetmiyor. Ülkeyi de onlarla paylasmamizi istiyorsunuz. Hicbir millet bunu yapmak zorunda degil.
Yanıtla (24) (0)Hasbi abi, bunu sen bari yazma. Yazar mülteciler olayı aslında çok iyi oldu falan yazmıyor. Muhatablarimizin insan olduğunu göz ardı etmeyelim demek isteyen bir yazı. Hayır efendim onlar mülteci, insanca bakmayı hak etmiyor demenin anlamı yok... Bu hayatı onlar tercih etmedi. Ülkelerini yaşanmaz hale getiren el, Türk halkının 20 senedir iktidarda tuttuğu el değil mi? Ülkenin olmayan göçmen politikasını eleştirmek ile mültecilerin insan olduğunu unutmak farklı şeyler.
Yanıtla (5) (6)Bölgesel savaslar hafazanallah bize de sıçrarsa, lazkiyedeki kamplarda bugünleri hatırlayıp tersine dejavü yaşama ihtimalini... Allah muhaafaza
Yanıtla (1) (3)Avrupadan milyar milyar dolar yardım alınıyor bu göçmenler için. Hepsi TC’den çıkmıyor. 60’larda gelenler için ise AB’den bir cent alınmıyordu. Hepsi bizim cebimizden çıkıyordu.
Yanıtla (4) (15)Bastan asagi yanlis bir yorum. TC, AB ile yaptigi ve AB hukukuna aykiri olan geri kabul anlasmasi cercevesinde, simdiye kadar AB'den sadece 6 milyar Euro aldi, ki bu para peyderpey ve proje bazli olarak ödendi. TC'nin sadece Suriyelilere harcadigi para, 100 milyar Euro'yu gecti. AB, TC'ye bir cent bile ödemiyor. Bütün yük, fakir Türk milletinin sirtinda. Bir seyi bilin, ondan sonra yorum yapin.
Yanıtla (22) (0)Gelişmiş zengin ülkeler liberal politikaları gereği Marmara havzasında kurdukları üretim bantlarında ucuz işgücü ne ihtiyaç duyuyorlardı. 1950'li yıllarda İç göç hikayesinin başını kaçırınca AB den gelen milyar dolarlar baş döndürüyor. İleri demokratik çok gelişmiş acayip zengin liberal ülkeler derenin taşıyla derenin kuşunu herkesin gözü önünde vururlar. Mesela T-shirt üretimi için makine ve ARGE üretemeyen toplumların küresel ısınmadan sorumlu olduğuna inanmalarını sağlarlar.
Yanıtla (2) (0)Reis sana mı söyledi kaç para aldıklarını?
Yanıtla (0) (3)almanya-fransa-hollada-belçika-ingiltere vs bütün Avrupa ülkelerinde milyonlarca Türk, sırp, yunan, afrikalı, asyalı bir sürü göçmen yaşıyor.. o ülkerin ekonomilerine milyarlarca euro luk destek olduklarından avrupalı hepsini tepe tepe kullanıyor.. avrupada yaşayan bütün yabancılar; yaşadıkları ülkenin kanunlarına, yönetmeliklerine uymak zorunda. biz de bir hukuk devletiyiz. göçmenler de bizim kanun ve yönetmeliklerimize uymak zorunda. .
Yanıtla (4) (0)sorun bu insanların oraya gelmesi değil sayın Oğur, genel ahlak ve toplum kurallarına uymamaları. Başkasının karısına kızına laf atan ,gürültü yapan getirdikleri çöpleri ortada bırakıp gidenler. Benim gibiler oraya gelmesinler demiyor asgari medeniyet ölçüsünde davransalar yeter.
Yanıtla (7) (1)Keşke bu kadar basit bakabilseydik herşeye; milyonlarca Suriye'linin, Irak'lı nın iç siyasete malzeme yapılmak için kontrolsüz şekilde ülkeye sokulması,adına da yalandan ensar denmesi!
Yanıtla (2) (0)Ben artık buraya yazmicaktim, ama duramadım, iradem zayıf demek ki.
Yanıtla (1) (1)Münevver ayaşlı "tedev"de anlatmıştı: . Beşir ayvazoglu da moderatördü. Konu, AHÇ'nin aşklarına fokus oldu geçti.
Bugün buraya yorum yazanlardan hiç biri ne ayaşlının ne de celebinin torunu. Muhtemeldir ki o "hayvanlar"dan birilerinin torunlarıyız.
Lafa gelince hepimiz eben an ced snob...
Harika, harika, harika... Tek kelimeyle harika bir yazı olmuş. Kaleminize sağlık.
Yanıtla (0) (6)Yıldıray Oğur, son pargrafta vatandaşla halkı birbirinden ayırmış. Zengin semtlerdekilere vatandaş derken, Suriyelileri, Afganları da halk tabakasına koymuş. Yazarın anlatmak istediğini nasıl işine geliyorsa öyle yorumluyor. Mine Kırıkkanat´ın neyi içine sindiremediğini anlamak kolay. Aynı şeyi Yıldıray Oğur için söylemek zor. Çirkin olanı görmekle çirkin bakmak arasındaki farkı anlamak zor değil. Yeter ki önyargılı olmayalım.
Yanıtla (3) (0)Yıldıray Bey hanımını çoluğunu çocuğunu( varsa) alıp da Mine hanım'ın bahsettiği kişiler ile aynı yerde bir dakika durur mu? Baştan aşağıya vıcık vıcık bir varoş popülizmi. Bitmediniz gitti. Liberallik adına , solculuk adına lümpenliği yüceltme varoşa övgü dizme. Yıllardır o lümpenlerin seçtiği iktidar ile yönetiliyoruz sonuç ortada.Evet aklı başında olan Karar okuyucularından hiçbiri oralara gitmez.
Yanıtla (49) (9)Size katılmamak elde değil. Evet karımın ve kızlarımın gizli gizli fotoğraflarının çekileceği yere gitmem.
Yanıtla (23) (3)fotoğraf çekseler ne olur ki türk kadını çıplak gezmez.
Yanıtla (2) (8)Lumpenlik laflarını 40 senedir duyuyorum. Hasbelkader kader voleyi vurmuş şımarık zubbelerin bu lafı artık baydı. Lumpen eski elbiseler kelimesinden geliyor. Bu ülkede milyonlarca lumpen veya lumpen kökenliyiz. Ülkemizin en büyük problemi, ekalliyat veya devlet eliyle zenginleştirilmiş ve onların iltisaklisi çakma beyazların snobizmi... Bir gün bitecek....
Yanıtla (3) (19)İktidarı destekleyen elitistlerin yol göstericisi Merhume Alev Alatlı'nın kemiklerini sızlatırsın. Lütfen! Lümpen kavramı günlük konuşma diline kazandıran biraz okuma alışkanlığı olan herkesin bu kavramı benimsemesini sağlayan Alev Alatlı'dır.
Yanıtla (6) (0)11;03 Lumpen tayfa her kesimde var..boynunda papyon olanda var kafasinda sarik,takke olanda var..kafasinda solcumsu fikir elinde kadeh bar liboslarida var..Ama fabrikada terleyen üretimle dertlenen Milletin sofrasına katki yapmaya çalışan cook.az...mesela.biz,, Tüm onyargilari sildik..Kişinin gardorabi şekli ve dili değil Millete pratik faydası nedir.?. o önemli..efsaneler hayali soylem bizi hicc ilgilendirmiyor..
Yanıtla (0) (0)Kusura bakma yağma kültüründen gelene medeni insan züppe görünür. Tanıyıp, anlayacak kültür olmayınca öyle oluyor o. Konu varlık değil gelişmişlik meselesi.
Yanıtla (5) (0)Aynı şeyleri yazmak uzereydim ki yorumunuzu okudum. Nedense bu azgelismislige övgü, olması gibi davrananlara yergi yazarımızın önemli malzemesi...kendi özel yaşamındaki tercihlerini merak etmemek elde değil...
Yanıtla (6) (0)Mesele Suriyeli. Afgan meselesi değil.Bunlar gitse bile bu zihniyet başka bir "öteki" mutlaka bulacaktır.Bu kafayla sittin sene iktidar olamazsınız.Siyasileriniz bunu anlamış gibi görünüyor. Ama siz umutsuz vakasının.
Yanıtla (2) (8)Bir elli yıl sonra yeni gelenler aynı durumda olacak. bu gün dışlanan Afgan, ve Suriyelilerin çocukları yeni gelenleri beğenmeyecek. toplum kesimlerini birbirine kışkırtmak yerine anlamaya çalışmak lazım.
Yanıtla (7) (1)Biz 70 yılların sonu Menekşe'de (diger yerlerde ayni) denize girerdik su Akvaryum gibiydi..Simdi o su sanırım istanbula en yakın Saroz'da var....Bu kadar iç göçü kaldıramadı İstanbul nerde kaldi Dış göç ..misal;Hangi parti istanbula başkan olursa olsun bu Nüfus olduğu (gittikçe de artıyor) sürece sorunları çözülemez...Atip,tutarlar gelen aynı giden aynı. Sadece çıkarları yürür..Saftirikler de kenarda sdk yarışı yapar...
Yanıtla (5) (0)asıl problem bunlara sebep olan politikaları uygulayan siyaset ve devlet erkanıdır. Devlet aklımız yok sadece aptallığımız var. her şeyi berbat ediyoruz. sonra suçu sonra yetkisi olmayan, bu olayların sebebi olmayan insanlara atıyoruz.
Yanıtla (8) (0)Tarihi doğru bakış açısıyla yorumlayabilmek, tarihi bilmekten daha önemlidir.
Yanıtla (0) (6)Yazdığınız konunun çok ötesine geçmiş, medeniyeti alakadar eden bir metne erişmiş yazınız.
Kaleminize sağlık.
Çok güzel bir hatırlatma ve cumhuriyet tarihinin elitist üsttenci bakış pragmatizmini çekinmeden kendi ikiyüzlülüğümüzü de içinekatarak yüzümüze çarpan bir yazı. Anlayana sorgulatan.
Yanıtla (1) (6)Uluorta her yerde piknik yap, çöpünü saç git. Elalemin karısına kızına sokakta laf at, kendi hanımına evcil köle muamelesi yap. Ağız dolusu tükür sokağa, yetmez! Bir de sümkür! Sonra deki; ben Anadolu insanıyım, benimki yerli kültür! Olmaz! Olmaz ! Olamaz! Mine Kırıkkanat'tan haz etmem. Ama az bile yazmış! Nerede irfan, nezaket, nezafet...Aynaya bakmamız lazım!
Yanıtla (28) (1)Maalesef köyde toz toprak içinde tarlada çalışan bir insanın yere tükürmesi ile şehirde sokağa tükürmesi aynı şey olmadığının eğitimi verilmiyor. Cezası da yok/uygulanmıyor.
Yanıtla (4) (0)Tepkilerin kaynağının hislerden daha çok o hisleri oluşturan davranışlar olduğunu farkettiğiniz zaman başka şeyler yazarsınız. O bölgeye gelen kim olursa olsun yolda yürüyerek yediği çekirdek kabuklarını çevreye atıyorsa tepki almalı. Bir akşam o plajı kullananların arkasında bıraktıkları pisliği ve tahribatı lütfen gözleyin. Görevli zabıtaların da işini yapmadıkları için yasak olan motorların orada yarattıkları terörü de görün. Bence önce bunlar yazılmalı.
Yanıtla (10) (0)Pakistanlilar artmaya baslasin, bu sefer de Suriye ve afganlar dert yanmaya baslar.
Yanıtla (3) (1)Ucuz popülist ve anakronik hatalar ile dolu bir yazı. İstanbul'un ilk gecekondu bölgesi Zeytinburnu, ikincisi Taşlıtarla'dır. 1950'nin hemen sonrası. İma edilen Bulgaristan göçü ile asayişsizlik arasında bağlantı olma ihtimali ise yaklaşık sıfır.Dönemin elitist geçinenleri belli ki sanayileşme hamlesi ile eşgüdümlü bekar evlerinde yığılan kendi insanımızdan şikayetçi.Bir tür snopluk yapılmış. Ancak bu eski hikaye ile bu coğrafyaya tamamen yabancı milyonlarca kaçağı millete yedirmezsiniz.Geçiniz.
Yanıtla (34) (3)Nerde nasıl davranacağını bilmeyen insanlarla aynı sularda aynı ortamlarda olmak artık huzur değil,huzursuzluk veriyor.
Yanıtla (26) (1)Cumhuriyet ve devamında demokrasi ile halkımız plajlara indi. Bazıları bunu içlerine sindiremiyor. Anlaşılır bir şey. Ancak şehirde yaşamanın da kuralları ve cezaları olmalı. İstanbul’u taşraya çevirdiler maalesef. Yerli göçmen mülteci farketmez.
Yanıtla (15) (2)Dünya her canlı için var fakat konu müslümanlar olunca azginlasmis yahudi örneği gibi heryerden saldirin 1960 1900 yilarda gelen Mültecileri bir araştırın ist demiyorum türkiyenin en güzel yerleri onlara peşkeş çekilmiş sanatçı geçinen gazeteci geçinen büyük bir kesim varki vatana millete hizmet yerine ihanet içinde
Yanıtla (3) (12)Sayın Yıldıray OĞUR. Size göre vatandaş kim oluyor, halk kim oluyor?
Yanıtla (9) (1)Halkın bir kısmı vatandaş değil, ya turist, ya göçmen. Göçmenin bir kısmı da kalıcı, bir kısmı geçici. Açıklayıcı oldu umarım.
Yanıtla (0) (3)1960 'larda Istanbul'un nüfusu 2 milyon kadardı, Ümraniye yeni başlamıştı, ordan Şile'ye kadar uzanan yemyeşil bağlar, bahçeler, şirin mi şirin köyler vardı.
Yanıtla (15) (1)Yıllarca bu ülkeyi
yöneten siyasetciler sadece Istanbul'u degil bütün şehirleri mahvettiler, yaşanmaz hale getirdiler, bir yandan da köyler boşaldı, tarım ve hayvancılık
bitti , bu rezillikler saymakla bitmez !
Bu siyasetçilerin gelmiş geçmiş hepsi vatan haindir !
İstanbul’a ihanet ettiler. Yerli ve dış göçlere yol vererek şehri maalesef bir çöplüğe dönüştürdüler. Doğru dürüst bir şehir planı olmadığı açık. Yamyamlara ve ranta kurban ettiler şehri. Plajlara kim giriyor, tabii ki şehre akın akın gelen kim olursa. Buna kısaca ihanet denir.
Yanıtla (8) (0)Eski manzara mi güzel yenisimi tabirki eskisi degilmi .Sen bu denize giren insanları eğitebildinmi doğru düzgün insanca yaşam sunabildinmi hayır ve simdi onları koruyorsun elit insanlardan oylemi ovunecek başka bisey bulun bence
Yanıtla (1) (0)Doğru olanı güzel olanı yapın sonra övünün kimse i saçlarınızın denizden şundan bundan mahrum olmasını istemiyor onların da insanca yaşamasını istiyor siz buna odaklanın güzel kardeşim
Beş asırlık geri kalmışlığı 50 senede kapatmak böyle olmak zorunda.
Yanıtla (3) (6)Çok güzel bir yazı.
Yolsuzluk yoksulluk adaletsizlik eğitimin düşen kalitesi ülke olarak yaşanmaz, hale gelmek.
Yanıtla (4) (3)Bunların müsebbibi olan başımızdaki iktidar neden hala yüksek oy alıyor.
Bu sorunun cevabı yazının koyu
harfli kısmında belirtilen kendini elit herşeyin sahibi kendisi gibi olmayanı 3. sınıf gören zihniyet yüzünden.
Kemalizm kendine tapınma, milleti hor görme aşağılama ideolojisidir.
Yanıtla (21) (69)vatana: erdoğanizm nedir, ülkenin geldiği noktadan memnun musunuz? hayal ettiğiniz ülke bu muydu? toplumda ne din kaldı, ne ahlak...
Yanıtla (25) (3)Aynen katılıyorum
Yanıtla (1) (1)Batılı karşısında ezik kendi kültürüne aşağılayıcı bakar birinden bile şunu duyamazsın ne işi var bu ingilizin fransızın vs bizim yaşayamadığımızı bunlar yaşıyor demezler ama bir arap turist görünce salyalar akmaya başlar dertleri çok net ki islamla bunların bu milletin müslümanlığını hala sindiremiyorlar içlerine
Yanıtla (4) (16)Bayramda Bursadaydım. Sıcak 2 gün boyunca denize gittik ailecek. Suriyeliler tuvalete değil sokaklara hacet gideriyor. Bunu mu sineye çekeceğim? Uzaktan yaz, Oğur.
Yanıtla (34) (1)Mine Kırıkkanat'ın yazısında aşağılama var ama kadınların "sahilde laf atılmadan yürümek" istemelerini önemsiz mi görmeliyiz veya "halkımızın hizmetine sunulan tahta banklar, parçalanıp yakılmış" gözlemini necip halkımızın yüce değerlerinin ve inançlarının bir tezahürü olarak görüp kutlamalı mıyız? İstanbul'un nüfusunda kaç kişilik bir artış daha kabul edilmeli? Mevcut nüfus ile beklenen deprem yeterince feci olmayacak mı? Deprem ile ortaya çıkacak hisleri düşündünüz mü?
Yanıtla (16) (0)Caddebostan acınacak haldesin yigidolar sardı bütün caddebostani 70 ler geri gelmez nerde o Maksim ocakbaslari
Yanıtla (0) (0)Fark etmez. Sonuçta bu insanlar nereden gelmiş olurlarsa olsunlar, yol yordam, görgü, etik, medeniyet, temizlik, saygı nedir bilmiyorlar. Avazı çıktığı kadar bağıran çocukları, öküz gibi bakan herifler, her tarafı çöplük sanan tipler. Sorun budur ve hiç kimse de buna tahammül etmek zorunda değildir. Gittiğin yere uyacaksın. Uyamıyorsan gitmeyeceksin. Dünyanın hangi ülkesine ve şehrine gidersen git, aynı şeyle karşılaşırsın.
Yanıtla (27) (0)İspanya'ya bağlı Kanarya Adaları'nda "İnsanlar burada yaşıyor" ve "Adamızın ölmesini istemiyoruz" yazılı pankartlarla binlerce kişi aşırı turizmi protesto etti. Barcelona ve Venedig gibi büyük şehirler yerel halkın yaşamını zorlaştırdığı için turist istemiyoruz derken, şehirlere giriş vergisini yükseltti. Aynı şey olmayabilir ama, ayrımcılık ırkçılık gözüyle 60´lı yılların "yerli yabancısıyla" Afganlı, Sureyeli kıyaslamak doğru değil. "Bazı şeyleri" benimsemek, kabul etmek size de uzak kalmış.
Yanıtla (20) (0)Memurlarin vakri var dogru parasi yok tatil icin.Birde görgü kurallari bilinerek hareket edildigi zaman kimse kimseyi ayiplamaz.Yazinizdan cikan sonuc şu ki, sanirim hep aynı seviyede kalicaz Baksaniza 60 yıl oncede aynı simdide aynı.Bahsettiginiz sahilde insanlar semtin sakinleri olarak artık hafta sonları disari cikmiyorlar.
Yanıtla (5) (0)