Bahçeli’nin realist çözümü: “Önce duvarda asılı tüfeği indirmek”

Tiyatroda realizmin öncüsü Anton Çehov’un meşhur sözüdür: “İlk perdede duvarda asılı bir tüfek varsa, ikinci ya da üçüncü perdede o tüfek patlamalıdır” der.

Bahçeli’nin konuşmasındaki çözüm önerisi ile Çehov’un sözü arasındaki ilişkiyi en sona bırakalım.

Bahçeli kürsüye çıkana kadar kayyım kararıyla herkes çıktan sürecin bitişini ilan etmişti. (Hatta bazıları bunu kutluyordu)

Bahçeli’nin de bitirilmiş sürecin ardından kürsüye çıkıp esip gürlemesi, mesela DEM Parti liderinin Mardin’deki mitingde söylediği “Şeyh Saidli, Sakineli” konuşmasına verip veriştirmesi bekleniyordu.

Neredeyse hepsini görmezden geldi.

Kayyımların geçici olduğunu hatırlatmakla yetindi:

“Esenyurt, Halfeti, Batman ve Mardin belediyelerine atanan kayyımlar demokrasinin ve milli iradenin inkarıyla ilişkili değil, söz konusu belediye başkanlarının terör örgütüyle irtibat, iltisak ve illiyet bağlarından dolayıdır. Türkiye’de hukukun üstünlüğü havi ve hâkimdir. Yargı kararlarına riayet ve saygı şüphesiz mecburidir.Geçici olarak görevden uzaklaştırılan belediye başkanları hukuki süreçlerin sonuçlanmasını sabırla beklemelidirler.”

Hatta daha önce hapisten çıkmasına vesile olduğu ve şimdi “terör örgütü üyeliği”nden aldığı cezayla yerine kayyım atanan Ahmet Türk’ün hukuken “teröristliğine” şu sözlerle itiraz etmiş oldu:

“Özellikle ciddi sağlık sorunları olan, yaşı kemale ermiş bulunan ve köklü bir aileye mensup, Kürt ağası Sayın Ahmet Türk’ün istismar edilmesi, İmralı’yla DEM Parti arasına çomak sokma sinsilikleri CHP’nin başını çektiği kara kampanyanın dış bağlantılı mahsulüdür.”

(Kürt ağası ibaresi konuşma metninde yok, onu Bahçeli irticalen eklemiş)

Bu sözlerden Bahçeli’nin kayyım kararlarından habersiz olduğu ya da kayyım kararlarından o kadar da memnun olmadığı sonucunu çıkaranlar haklı olabilir.

Son kayyımların en azından Bahçeli’nin açılımı ve sürecinin bir parçası olmadığı açık.

Bahçeli, iki hafta önce Öcalan’ı Meclis’e çağırdığı tarihi konuşmadan bir gün sonra PKK’nın TUSAŞ’a yaptığı sansasyonel saldırı sonrası bitirmediği süreci, kayyımlarla da bitirmedi.

Kendi fikri müktesebatı içinden barış ve birlik mesajlarıyla konuşmasına başladı:

Osmanlı İmparatorluğu yerel kültürleri ve etnik toplulukları bünyesinde nasıl bir arada tutup barış ve sükûnet ortamını tesis etmişse, ecdadımızın ayak izlerini takip ederek Türk Barış devrinde aynısı yaşanabilecektir. Türk milleti tarihin hiçbir döneminde asimilasyoncu olmamıştır. Peki tarihin tekerrürüne hizmet etmek varken, milli beraberlik ve kardeşlik mirasını yağmalamak için kuyruğa girenlere göz yummak akıl karı mıdır?”

Sonra herkesin en merak ettiği yer geldi.

Öcalan’a yaptığı çağrıdan geri adım atacak mıydı?

Atmadı, hatta bir adım ileri gitti:

Geçen hafta açıkladım, herkes konuştu, daha da konuşuyorlar…Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan teröristbaşı, terörün bittiğini, PKK’nın lağvedildiğini, ihanet ve bölücülüğün çıkmaz sokak olduğunu söyleyecekse, haydi DEM grubuna gelsin, bunları teker teker söylesin, ak koyun kara koyun ortaya çıksın, umut hakkından da istifade etsin. Sözümün arkasındayım ve teklifimde ısrarlıyım.”

“Arkasındayım ve ısrarlıyım” dediği çağrısına önceki haftaki çağrısında olmayan bir bölüm daha eklemişti.

Konuşmasındaki en kritik yer aslında “çağrısının arkasında durdu” başlığının altında kalan bu paragraftı.

Şöyle dedi:

Tabular kalktıkça, ezberler bozuldukça, statüko delindikçe, insanlar birbirine dürüst davrandıkça, içlerinden geçeni özgürce söyledikçe, bir anlaşma ve mutabakat noktasından diğerine küçük adımlarla ilerlemek daha kolaydır.

Anlaşmazlıkların çözümü milli nitelikli kapsayıcı bir düşünce biçimi oluşturmaktan, sorunlara başka türlü bakmaktan, yapıcı, sahici, olgun ve ikna edici tavır almaktan geçmektedir.

Karmaşa çoğaldıkça, kıvrılıp içinden geçebileceğimiz çatlaklar da çoğalacaktır.

İnancım odur ki, çekilen kahırlardan nice lütuflar doğacaktır.”

“Tabular kalktıkça, ezberler bozuldukça, statüko delindikçe…”

Evet bu üç kavramı da Bahçeli kullandı.

Ama burada sadece söz sanatlarından söz etmiyoruz.

Hemen ardından gelen cümleler son derece şaşırtıcı ve ileri bir çözüm perspektifine işaret ediyordu:

“…bir anlaşma ve mutabakat noktasından diğerine küçük adımlarla ilerlemek daha kolaydır.”

Bu cümle Çatışma Çözümü pratiklerini bilen birinin elinden çıkmış gibi görünüyor.

Çatışma çözümlerinde sorun ve çözüm bölünür. Uzlaşılan noktalardan, daha zorlarına doğru ilerlenir.

Bahçeli, bu sözlerle Öcalan’ı silah bırakma çağrısını yapması için Meclis’e çağırdıktan sonra müzakerenin süreceğini söylemiş oluyor.

Yani birilerinin iddia ettiği gibi Öcalan’dan örgüte bir teslim ol çağrısı yapmasını istemiyor. Teslim ol çağrısının Meclis’ten yapılmasını beklemek zaten yeterince saçma.

Ayrıca böyle bir çağrıyı Öcalan neden yapsın ya da hadi diyelim 40 yıllık liderlik karizmasını, ömrünün son yıllarını havuzlu bir villada Netflix filmleri izleyerek geçirerek yakmayı kabul etti, peki başına silah dayatılmamış örgüt bunu neden kabul etsin?

Ama eğer silah bırakma kararının alınması bir müzakerenin başlangıç noktası ise bu teklifin derinliği ve anlamını tamamen değiştiriyor.

Peki, Öcalan ve PKK neden hiç bir şey almadan silah bıraksın?

Böyle bir konjonktür var mı?

PKK’nın bölgedeki kaosu 1991 Körfez Savaşı, 2003 Irak İşgali ve 2013 Suriye İç Savaşı gibi fırsat olarak gördüğü anlaşılıyor. Özellikle Suriye’de ve İran’da tam olarak ne olacağını görmek için ABD seçimlerinin sonucunu bekledikleri de anlaşılıyor.

İran’ın desteği İsrail ile savaşının boyutu, İran’ım Suriye’deki etkisinin artıp atmayacağı gibi PKK’nın kararını etkileyecek başka dış faktörler de var.

Bahçeli, şu cümlelerle fırsatları kollayan PKK’dan bahsediyor gibiydi:

Gözünü kulağını yarın yapılacak ABD Başkanlık seçimine çevirenler, yeni başkanın kim olacağıyla ilgili toto oynayanlar, acaba nasıl çıkar devşiririz çetelesi tutanalar, alacakları emperyalist suflelerle, hibe edilecek zalim senaryolarla Türk milletinin ve Türk devletinin hakimiyet sınırlarını gevşetmek için pusuya yatanlar. Unutmasınlar ki, en büyük gücümüz çelik gibi sağlam milli birliğimizdir, bu birliği yıkıp geçmeyi amaçlayanların sonu da yalnızca mezarlıktır.”

Konuşmada Bahçeli’nin Erdoğan’ı da teşvik eden ve rahatlatan cümleler kurması dikkat çekiciydi:

Diyorlar ki, yeni anayasa hazırlık süreci için tahkimat yapıyormuşuz.

Diyorlar ki, Sayın Cumhurbaşkanımızı bir kez daha seçtirmek için yol arıyormuşuz.

Bizim evvela hedefimiz yeni yüzyılda terör kamburundan kurtulmaktır.

Huzurlu ve mutlu bir millet varlığını temin etmektir.

Aklında hala soru işareti olanlar varsa, son tahlilde diyeceğim de şudur:

Eğer terör hayatımızdan sökülüp atılırsa,

Eğer enflasyon canavarına kesif bir darbe indirilirse,

Türkiye siyasi ve ekonomik istikrarın zirvesine çıkarsa,

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın bir kez daha seçilmesi doğal ve doğru bir tercih değil midir?

Ne yapacağız yani CHP’nin içinde 4 yıl varken adam mı arayacağız?

Bu kapsamda lazım gelen anayasal düzenlemeyi yapmak önümüzdeki görevler arasında olmayacak mıdır?

Devlette devamlılık, siyasette istikrar, Türkiye Yüzyılının inşası için Sayın Recep Tayyip Erdoğan güvencedir, milletin sevdalısıdır, tecrübesiyle ve birikimiyle bize göre tek seçenektir.”

Bu sözlerde “Aklında hala soru işareti olanlar varsa” diye seslenilenlerden biri Cumhurbaşkanı olabilir mi?

Cumhurbaşkanı, geçen haftaki grup toplantısında sadece Bahçeli’ye destek verdiği cümleleri öne çıktı, halbuki konuşmasındaki esas şu cümleleri çözüm sürecine dönüş anlamına geliyordu:

Türk ile Kürt'ün kardeşliğini büyütmek için ne yapılması gerekiyorsa, nasıl yapılması gerekiyorsa hemen hepsini yaptık, denedik, tecrübe ettik. Fakat her seferinde karşımıza bir duvar, ihanet, bir alçaklık çıktı. Sorundan beslenenler, sorunun çözülmesine engel oldular. Terörden beslenenler, terörün bitmesini istemediler. Şiddetten nemalananlar, şiddetin sona ermesine rıza göstermediler. Kardeşliğin pekişmesiyle Türkiye'nin her alanında büyüyeceğini görenler, kardeşliğin önüne set çektiler, tuzaklar kurdular, gizli aparatlarını harekete geçirdiler. Çok bedel ödedik, çok hayal kırıklığı yaşadık, çok ihanet gördük, kelimenin tam anlamıyla sırtımızdan, birilerinin dediği gibi, maalesef hançerlendik. Ancak umudumuzu kaybetmedik, samimiyetimizi yitirmedik, hüsnüniyetten vazgeçmedik, kardeşlik hukukundan asla ayrılmadık. Önümüze bir kez daha bulunmaz bir imkan çıkmıştır. Allah'ın izniyle rabbim ömür ve fırsat verirse bu meseleyi ülkemizin gündeminden tamamen çıkartarak, millete hizmetle geçen 40 yıllık siyasi hayatımızı taçlandırmak niyetindeyiz."

Fakat ilginç bir şekilde Cumhurbaşkanı’nın hesabından konuşmasında bu güçlü bölümler değil, başka bölümleri tweetlendi.

Konuşma metni, tweetler arasındaki fark bile burada bir kafa karışıklığı olduğunu gösteriyor.

Erdoğan’ın, bu sürece Bahçeli kadar hararetle sahip çıkmadı açık.

AK Parti’nin Kürt meselesini çözümde MHP’nin gerisine düşmesinin sebebi, son 10 yılda AK Parti elitlerinin ve Cumhurbaşkanı’nın yakın çevresinin çözüm süreci gibi konularla oy kaybedeceklerini düşünmeleri ya da son 10 yılda milliyetçiliğin AK Parti çevrelerinde fikri olarak kök salmasının bir sonucu olabilir.

Bahçeli dünkü konuşmasında sanki Erdoğan’ı milliyetçi tepkiler konusunda da teskin edip, “onları dert etme, bana bırak” der gibiydi:

Hiç kimse karnından konuşmasın, hamaset çukuruna saplanmasın, sahte efelenmelere sapmasın. Bunlar kurusıkı atmasın, palavra anlatmasın, ederinin ve ciğerinin kaç okka olduğunu çok iyi bildiklerimiz fason meydan okumalara hiç mi hiç heves etmesin. Beyler, siz giderken biz geliyorduk, hangi ara bu denli mankurtlaştınız? Bize milliyetçilik dersi vermeye cüret edenlerin, ganimet avında anısızın av olacaklarını, dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan mahrum kalacaklarını hafıza kayıtlarından çıkarmamaları tavsiyemdir.”

Hatta milliyetçi çevrelere cevap verirken, kandan nemalananlardan, terörden geçinenlerden bahsetti ve çok şaşırtıcı bir savaş karşıtı diskur kullandı:

Teröristbaşının tecridi kalkarsa, DEM Parti grubunda bölücü terör örgütünün eylemsel, pratiksel, amaçsal ve araçsal olarak bittiğini ve sonlandığını açıklamasından şimdiden rahatsızlık duyanlar, terörden geçinen, kandan nemalanan köksüzlerden başkası olmaz, olamaz. Ceset edebiyatı yapanlar, eğer kendilerine güveniyorlarsa, buyursunlar terörle mücadele maksadıyla Mehmetlerimizin yanına gitsinler, dağın başında nöbete girsinler, o zaman göreyim alayının ense tıraşını.”

Bahçeli, milliyetçilere milliyetçilik ayarı verirken çok ilginç şeyler de söyledi:

Öcalan İmralı’da yatıyor, fakat DEM Grubu’nda 57 Öcalan gölgesinin ayakta olduğunu niye görmüyorsunuz? Neden itiraf edemiyorsunuz? Cesetlerinin çiğnenmesinden bahseden aslan parçaları, 1965 yılından bugüne kadar; devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne ters bakan 339 bölücü milletvekilinin Meclis çatısı altında görev aldığını size nasıl anlatalım? Bu sarih gerçeği daha nasıl açıklayalım?”

Bahçeli, bu sözleri Öcalan’ı Meclis’e çağırmasını eleştirenlere söylerken, şöyle de demiş oldu:

DEM Parti, PKK’nın siyasi kanadı, bunu hepimiz biliyoruz, o halde artık bu herkesin malumu olan ama bununla yaşanmayacak gerçeğe bir çözüm bulalım.

İşte tam konuşmanın bu kısmı Bahçeli’nin realist ve Çehovvari çözüm önerisini anlatıyor.

Bahçeli, ilk adım olarak tüfeğin duvardan indirilmesini öneriyor.

Çünkü o tüfek duvarda asılı olduğu sürece patlıyor ve patlayacak.

Bu patlamanın şarapnel parçaları kayyımlar olarak, Demirtaş ve siyasetçilere yönelik tutuklamalar olarak, parti kapatmalar olarak, yurtdışına operasyonlar olarak hasarlara neden oldu ve oluyor.

Hukuk sistemi, ifade özgürlüğü, demokrasi, seçimler silahın gölgesinde kalıyor ve o tüfekle yaralanıyor.

Kayyımı ya da Demirtaş’ın durumunu eleştirmek haklı ama bütün bunları yaratan silahtan bahsetmeden bunu yapmak bitmeyen bir mağduriyet sarmalı yaratmaktan başka bir işe yaramıyor.

O tüfeğin duvarda asılı durmasının Kürtlerin hayatlarına hiçbir olumlu katkısı yok. O tüfek Kürtleri korumuyor, tam aksine onların kazanımlarına, siyasetlerine, özgürlüklerine ve hukuklarına zarar veriyor.

Bir zamanlar PKK’nın sebep değil sonuç olduğunu söylemek ilerici, liberal bir argümandı.

Çünkü PKK, Kürt sorununun bir sonucuydu. Ama şimdi PKK ve PKK’nın işlevsiz silahı Kürtlerin yaşadığı pek çok sorunun sebebi haline geldi.

Artık 80’lerde, 90’larda, 2000’lerde değiliz. Kürt siyaseti, silahlı örgütten daha güçlü, daha belirleyici.

O halde ilk iş her şeyi zehirleyen o tüfeği duvardan indirmek olmalı.

Bahçeli tüfeğin duvardan indirilmesini herşeyin önüne koyuyor. Klasik önce haklar, özgürlükler, kazanımlar sonra silaha veda sırasını tersine çeviriyor.

Tabii ki bu dört tarafı sarılmış PKK’ya megafonla yapılan bir teslim ol çağrısı değil bu, bu Meclis’e yani konuşmaya bir davet. DEM’in PKK ile aynı şey olduğunu söylerken bunu bu kez ihbar etmiyor, çözüm bulunması gereken bir gerçeği hatırlatıyor, her şeyin adını koyuyor.

Öcalan’ı ve PKK’yı doğrudan muhatap alarak siyasete davet ediyor.

Türkeş’in 90’larda Ermenistan Cumhurbaşkanı Levon Ter Petrosyan ile barışma girişimlerini hatırlıyor insan.

Oradaki gibi abdestinden kimsenin şüphe etmeyeceği bir adresten, Meclis’in, kamuoyunun o kadar da önemli olmadığı, güçlü iki liderin he rşeye karar verebileceği bir dönemde, oy ve gelecek beklentisi olmayan olgun bir liderden geliyor bu teklif.

Böyle realist ve cesur bir teklif her zaman gelmez.

40 yıl sonra o tüfek artık duvardan indirilmeli.

YORUMLAR (118)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
118 Yorum
  • Hartum / 07 Kasım 2024 22:57

    Bahçelinin yaptığı çıkışın samimiyetinin ve derin anlamının toplum tarafından çok zor kavranacağı bir gerçek. Türkiyeye has dışarıdan manipüleye mümkün mertebe kapalı bir yeni özgürlük anlayışından bahsediyor. Yazarı tebrik ediyorum geviş getirenler kervanına katılmayı reddettiği için. Ancak bana söveceklerin haklı olduğu şey örnek olsun diye söylüyorum memur alımlarında ısrarla mülakat yapanların böylesi nispeten daha küçük tüfekleri duvardan indirmeden bu devasa tüfekle işe başlıyor olmasıdır.

    Yanıtla (0) (1)
  • ABV / 06 Kasım 2024 11:10

    İktidarın meclise çağırdığı , bu yazar gibi yazarların Diyarbakır milletvekili olsun dedikleri Apo'nu PKK terör örtügütü geçtiğimiz haftalarda Ankarada 3 vatandaşımızı tarayarak ,bombalayarak öldürdü. Böyle bir akıl tutulmasına bu yazarlar çanak tuttuğu için Allah ne bu dünyada ne de öte dünyada bunlara huzur vermesin inşallah.

    Yanıtla (14) (8)
  • A.Derin / 06 Kasım 2024 17:16

    Gerçekten çok ilginç bir tutum icindeler, sanki o katliamı PKK yapmamış gibi davranıyorlar...

    Yanıtla (7) (1)
  • Hartum / 07 Kasım 2024 22:36

    Bahçeli Apoyu PKK yı tecrit etmek için kullanmaya çalışıyor, yazar da bunu söylüyor ama sizin duyargaçlarda sorun var galiba.

    Yanıtla (1) (0)
  • Analiz / 06 Kasım 2024 14:37

    Pozitivist türkler, 1925 den sonra halka kısmi şiddet uyguladılar; kırk yıldır da pozitivist kürtler, teröre yönelerek halka en vahşi şiddeti uyguluyorlar.İki taraf da ikiyüzlülükle kitle desteğine erişti.

    Yanıtla (4) (9)
  • Karar okuru / 06 Kasım 2024 17:59

    Yanılıyorsun “pozivist” gibi ezber kelimelerle konuşunca analize benzer sanıyorsunuz ama olmuyor.

    Yanıtla (11) (3)
  • Abdullah / 06 Kasım 2024 20:01

    Sırf pozivist kelimesini cümle içinde kullanmak için yorum yapmış!

    Yanıtla (4) (2)
  • Analiz / 07 Kasım 2024 09:10

    Pozitivizmin ideolojilere tatbikinden bihaber bilgisizler analizden anlamaz; herşeyi inkar etmek ve herkesi kendileriyle sıfırda eşitleme çabası en bilindik özellikleridir.

    Yanıtla (2) (0)
  • Kararlıyım / 07 Kasım 2024 07:46

    “Meclis’in, kamuoyunun o kadar da önemli olmadığı, güçlü iki liderin he rşeye karar verebileceği bir dönemde..”. Yazdığınız bu satırlar ne kadar da hazin.. düşününce vayyy benim ülkem diyor insan..

    Yanıtla (1) (1)
  • Kararlıyım / 07 Kasım 2024 07:43

    Duvardaki tüfek artık çakıcı ve mafya tüfeği oldu. Sokakta gezemşyoe çocuklar. Parklar mafya dolu..ülkeyi kirli sakallı mafyalar sardı.

    Yanıtla (1) (0)
  • Colak / 06 Kasım 2024 22:46

    Yildiray bey Allah askina siz bahceliyi cubeliyi niye ciddiye alipta zaman harciyorsunuz ? Onun derdi rte yi tekrar sectirmek neden ? Oda cakicinin su lafinda gizli siz iktidarda olmasaniz biz kusa tas atsak køteze tikarlar diyor gørdunuz cubbeliye kestikleri raconu dahasi var belki sizlerde sikistirilacaksiniz. Neler olacagini gørecegiz kimse hak hukuk beklemesin hatta demokratisk bir secimde. Belki rte ye ømur boyu iktidarlik verin gitsin

    Yanıtla (1) (2)
  • Okur / 06 Kasım 2024 20:41

    Olayın ne olduğunu ne amaçlandığını en iyi bilenlerden biri olan yazar iyi niyetli değil. Görevini ifa ediyor. Varlıklarını hile ve yalan üzerine inşa etmiş bu aktörlere kim güvenip iş yapar.

    Yanıtla (5) (2)
  • Çelik Bilek / 06 Kasım 2024 22:36

    Çok doğru. 1 Ekimde meclis açılıyor Bahçeli DEM'lilerin elini sıkıyor. 2 Ekim'de Sinan Ateş davası tam Bahçeli'nin istediği gibi MHP'ye bulaştırılmadan örtbas edilircesine karara bağlanıyor. Eğer bağımsız bir yargı olsaydı bir cinayetin genel merkezine uzanma ihtimali olan bir parti hakkında kapatma davası açılırdı. El sıkma gündemi değiştirme manevrasından başka bir şey değildi. O günden sonra Sinan Ateş unutuldu. Kimse de bu bağlantı hakkında maalesef akıl yürütemedi.

    Yanıtla (3) (2)
  • İLHAN CENGİZ / 06 Kasım 2024 21:57

    Ülkede demokrasinin ortadan kaldırılmasının en büyük müsebbibi Bahçeli, "cumhur ittifakı" ile iktidarını sürdürebilmek için Erdoğanı 3. defa Cumhurbaşkanı yapmak istiyor! Bunun için de kürt oylarına ihtiyaçları var!
    Özet olarak durum bu Yıldıray Oğur....

    Yanıtla (2) (0)
  • Karar okuru / 06 Kasım 2024 20:09

    Karar gazetesi haber: Katar’da düzenlenen referandumda halk, yeni anayasa için sandık başına gitti. Katılım oranının yüzde 84 olarak kaydedildiği oylamada, %yüzde 90,6 oranında 'evet' oyu çıktı ve yeni anayasa kabul edilerek seçimler tamamen kaldırıldı.
    İktidar buraya koşuyor sizde destek olma çabasındasınız. Sivil demokratlık öyle mi? Hadi canım!

    Yanıtla (3) (2)
  • Z. Sezer / 06 Kasım 2024 18:32

    Bu ülkede kendi dinamikleriyle hiçbir sorun çözülmez..Mustafa Reşit Paşa, nasıl ki Haliçte toplantı halindeki Batı elçilerine mesaj olsun diye Gülhane Hattı Humayunu okuduysa, şimdi de dıştan gelen tazyikin sonuçlarını düşünerek birşeyler geveliyorlar..Değişen birşey olmaz..Aynı tas aynı hsmam..

    Yanıtla (3) (0)
  • karar okunur / 06 Kasım 2024 16:31

    Bahçeli somut önerilerle kürt sorununun çözümü için ortaya çıkarsa, dünyanın öbür ucundaki demokratından, liberalinden, solcusundan dahil destek alır. Ortaya attığı tek şey var; Öcalana umut hakkı karşılığında Erdoğan´a destek. Herkes böyle anlıyor. Ne var ki, insanların çoğunda bundan önceki “kardeşlik hukuku“ gibi yuvarlak sözcüklere aldanmışlığın travması var. Kürtler için veya PKK için Öcalan vazgeçilmez değildir. Kim neyden ne için vazgeçsin önce onu söyleyin. Doğmamış çocuğa don biçilmez.

    Yanıtla (3) (0)
  • sinan / 06 Kasım 2024 16:08

    Sayın yazar,

    Duvarda asılı olan tüfek patladı.

    O tüfek Erdoğanın tekrar aday olması talebi imiş...

    Yanıtla (11) (0)
  • birol / 06 Kasım 2024 08:21

    Ocalan tahliye olacak.
    DEM, Anayasa değişikliği için MHP ve AKP ye destek verecek
    Böylece Erdoğan yeniden aday olabilecek
    Seçmeni ne olursa olsun AKP- MHP yi terk etmez.

    Onlarda istiyor Erdogan'ın tekrar aday olmasını bunu da kutsal davalarda ahlak aranmaz gerekçesine dayandırıyorlar.
    Belediyelere kayyum bilerek atandı geçici ise bunun şartı var DEM bize destek verecek.

    Yanıtla (7) (1)
  • hüseyin öztürk / 06 Kasım 2024 15:36

    dem asla yanaşmaz bilirki anayasa değiştikten sonra kayyumlara hapislere daha fazla devam bunlarda ahlak adalet yazılı yazısız hiçbir etik olmadığını

    Yanıtla (4) (0)
  • yorum / 06 Kasım 2024 15:13

    "Terörist başının TBMM’ye gelmesine karşı çıkanlar, İmralı’da kalmasına niye tepki göstermiyorlar." Bunu söyleyen adamı ciddiye alan insanları çok ciddiye almayın. İmralı :hapishane . TBMM: Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının temsil ediliği yer. ikisinin arasında ki farkı bilmeyen bir insandan bahsediyoruz.

    Yanıtla (3) (0)
  • Doğru Konuşalım / 06 Kasım 2024 12:25

    PKK'nın derdi Kürt meselesinin çözülmesi değildir. PKK'nın amacı Kürtleri kendi tasallutları altına almak; kendilerinin öngördüğü dinsiz, komünist bir yönetimdir. PKK denen örgüt asla devlet sevdasından vaz geçmez. Bir Kürt olarak bunları söylüyorum. Ve PKK Kürtlerin başına gelmiş en büyük musibet olduğu gibi başarılı olursa (Allah korusun) Kürtlere tarihin en büyük felaketini yaşatacaktır. PKK, Kürtlerin İsrail'idir. PKK dünyada zulüm ahirette sonsuz cehennem çukurudur.

    Yanıtla (24) (4)
  • Abdullah / 06 Kasım 2024 15:08

    AKP'li vekil Orhan Miroğlu PKK'nın terör örgütü olmadığını söylemişti,senin başkasının diniyle ne işin var? Ahlâklı insan talebimiz var ahlâklı insan! Adaletli olsun kominist olsun, sağcı olsun!

    Yanıtla (2) (1)
  • hüseyin öztürk / 06 Kasım 2024 14:58

    Artık 80’lerde, 90’larda, 2000’lerde değiliz. Kürt siyaseti, silahlı örgütten daha güçlü, daha belirleyici,

    NEYİ BELİRLEDİ MESELA.

    Yanıtla (0) (0)
  • Doğru Konuşalım / 06 Kasım 2024 12:22

    Sayın Oğur, sizler de biliyorsunuz ki kendilerini solcu, sosyalist, komünist olarak tanımlayanların kafası genelde donmuştur ve bunlar silahlı mücadeleyi tek çare olarak görürler. Ağızlarından emek, ezilen halklar, faşizm, emperyalizm lafları düşmez ve kendilerini hep emekten, özgürlükten yana; emperyalizm karşıtı olarak lanse ederler. Gerçekte ise bunlar en büyük zalimlerdir. Kendileri dışında kimseye söz hakkı tanımazlar. ABD'nin kucağına oturmuşken bile anti emperyalist laflar etmekten utanm

    Yanıtla (9) (10)
  • Okur / 06 Kasım 2024 14:51

    El Kaide, IŞİD,Boko Haram,sizin Fethullah''çı Tarikat gibi aşağılık sapık yapıların hiçbiri solcu değil ve olamazlar! Solcu olmak için ahlâklı ve mert olmak gerekir! Kendinden önce vatanı ve insanı düşünmek gerekir.

    Yanıtla (4) (2)
  • Okur / 06 Kasım 2024 14:48

    Bahçeli, Haziran 2014'de Tayyip Erdoğan için,ppk ile gizli kapaklı işbirliği yaptığını söylemişti! Tayyip Erdoğan gidecek rezillik bitecek demişti! Bu uzun konuşmanın bir kısmı! MHP'ni kendi sayfasında hâlâ duruyor,bu da çok manidardır.
    Yani Bahçeli o an ağzına ne geliyorsa onu söylüyor, herkes bunun farkında.

    Yanıtla (1) (0)
  • Eski bir bilim adami / 06 Kasım 2024 14:35

    Sayin Ogur daha once pek kez yaptigi gibi siyasetcilerin normal mantikla aciklanamayan hamlelerinin aslinda ne kadar milli menfaatlere yonelik oldugunu gostermeye calismis. Ama gecmis tecrubelerimiz bize cogu zaman siyasetcilerin cok daha baska, basit ve bencil hedefleri oldugunu soyluyor.

    Yanıtla (3) (1)
  • aklı tutulan / 06 Kasım 2024 14:16

    bu memlekette doğrudan da akıl tutulması var. bir yandan yeni açılım, bir yanda ise kayyum, yani, bir trajikomik durumdayız. T. Bakırhan Mardin’deki konuşmasında ikinci kez Seyit Rıza'dan ve Şeyh Sait'ten konuştu, ancak ne CHP-den, nede MHP-den bir itiraz var. Atatürk ve Cumhuriyet konusunda galiba her iki parti de AKP-leşti. Acaba Bahçeli “Tabular kalktıkça, ezberler bozuldukça, statüko delindikçe…” söylerken, Atatürk'ten ve Cumhuriyetten vazgeçtiklerini mi kastediyor?

    Yanıtla (1) (0)
  • O k u r / 06 Kasım 2024 09:34

    Bu ülkede kürt sorunu diye bir sorun yoktur, var diyen bu sorunları açıkça söylemesi gerekir, kimse asıl amacın ne olduğunu yazmıyor, dile getirmiyor.
    Amaç, kürtçe eğitim ve yönetimde özerklik. Sonrasında ne talep edileceğini ve nolacağını herkes biliyor, bu asla olmayacaktır, millet buna izin vermez..
    Anayasada ve yasalarda Türk ve Türklük adına yazılmış kurulmuş her kelime cümle, bir ırka dayalı ifade değildir, bu ülkede yaşayan tüm herkesi hepimizi aynı vatandaşlıkta birleştiren şemsiyedir.

    Yanıtla (13) (10)
  • Karar okuru / 06 Kasım 2024 10:43

    Kürt sorunun olup olmadigina sen karar vereceksin öylemi ???? senin agababalarin bile evet böyle bir sorun var derken sen kafanı türklük kumuna gömmeye devam et

    Yanıtla (3) (9)
  • Çepni / 07 Kasım 2024 02:11

    Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu unsuru olarak evet biz karar vereceğiz. Siz de uslu uslu oturacaksınız, yok oturmazsanız kanunların o gördüğü şekilde cezanızı alırsınız. Aksine gücünüz yetiyorsa hodri meydan... Yüz verdik astarını istemeyin, yoksa yüzsüz kalırsınız...

    Yanıtla (0) (0)
  • Karar okuru / 06 Kasım 2024 10:44

    O şemsiyenin adına biraz da kürt şemsiyesi deyip onu kullananlim mi ?

    Yanıtla (1) (8)
  • karar okuru - ... / 06 Kasım 2024 13:57

    karara: kürdistanda (kuzey ırak) türkmen sorunu var mı? türkçe neden resmi dil olarak kabul edilmiyor, bir fikriniz var mı?

    Yanıtla (4) (1)
  • Selim / 06 Kasım 2024 13:52

    Hayal satma.

    Yanıtla (0) (0)
  • Evrensel Karar / 06 Kasım 2024 10:00

    Sayın yazar değerli yorumcular daha çok yanılacak ve ümit bağladığınız insanlar tarafından hayal kırıklığına uğrayacak ve kendinizi kandıracaksınız. Bir toplumun ve yöneticilerinin insani, ahlaki, kültürel gelişmişlik düzeyi değişmeden ve akıl çapı genişlemeden evrensel anlamda hiç bir sorunu çözemezsiniz. Sorunlar, entelektüel, aydın, okuyan, servet, şehvet ve makam beklentisi olmayan, sınırını ve sınıfını aşabilen insanlar tarafından çözülür. Aynı sorunlarla yüzlerce yıl daha yaşayacaksınız.

    Yanıtla (3) (0)
  • Karar okuru / 06 Kasım 2024 13:45

    Binlerce yıl gerek de bu coğrafya ülkelerinin hiç biri o günlere ulaşamaz

    Yanıtla (0) (0)
  • Alp Demir / 06 Kasım 2024 13:23

    Kürt sorununun ne olduğu konusunda bütün milletin kafası netleşmiştir. Bahçelinin çıkışı, DEM'in yaptığı konuşma, bunların ne istediğini açıkça söylemelerine, ağızlarındaki baklanın çıkmasına, itiraflara kadar varmıştır. Ve bunun açık bir toprak talebi ve terör sorunu olduğu kanıtlanmıştır.

    Yanıtla (2) (0)
  • Yıldırım / 06 Kasım 2024 11:31

    Yıldıray Bey çok acele yorumlar yapıyorsunuz. Biraz sabır, biraz temkin

    Yanıtla (5) (0)
  • Ragıp Tığlı / 06 Kasım 2024 13:20

    Bende geç kaldığımızı düşünüyordum Yıldırım bey.

    Yanıtla (0) (0)
  • karar okuru / 06 Kasım 2024 12:21

    İnsanlar yaş aldıkça heyecanlarından, korkularından, tortularından arınıyor. Bahçelinin sözlerinin arkasında durmasına bu açıdan bakmakta da yarar var. DEM ile CHP aynı otobüsün üstünde diye köylü kurnazlığı yapan tetikçi gazeteciler, bilsinler ki, yaptıkları bölücülüktür. yıkıcılıktır.

    Yanıtla (3) (4)
  • Özer / 06 Kasım 2024 12:06

    Hukukun olmadığı yerde çözüm falan olmaz.Hersey Cumhurbaşkanlığı seçimine endeksli.ekonomide berbat yolsuzluklar zirvede işin aslı ülkede herşey sorun erken seçim temizler bunu.

    Yanıtla (10) (1)
  • yorum / 06 Kasım 2024 11:57

    "Kürt sorunu çözülsün de varsın Türkiyede tek bir Türk kalmasın .Bütün Türk vatandaşları Kıbrıs'a yerleştirilsin."
    Yakında Apo'ya özgürlük isteyen milliyetçilerden ve onları destekleyen fonlanmış yazarlardan böyle sözler duyacağız.

    Yanıtla (8) (6)
  • Cem Koca / 06 Kasım 2024 11:56

    Harika bir yazı

    Yanıtla (0) (7)
  • niyazi kara / 06 Kasım 2024 09:06

    yıdıray bey sizin demokrasi ve hukuk özleminize ve savunmanıza itirazım yok, inancım da tam.
    sizi beğenerek takip ediyorum.

    ama siz de biliyorsunuz tüm atraksiyonlar tek birşey için; Erdoğan ı cumhurbaşkanı seçtirmek

    o nedene vazgeçin iyimser ve zorlama yorumlardan.

    Yanıtla (35) (5)
  • Erdoğansa kalsın / 06 Kasım 2024 09:35

    Yani Erdoğan kazanacaksa kalsın. Niz biraz daha pkkye sabrederiz mi diyorsunuz. Erdoğan kısmına ben de katılıyorum ama ülkemin zarar görmemesi daha önemli.

    Yanıtla (2) (12)
  • Demokrasi / 06 Kasım 2024 13:16

    Ya da şöyle diyor da olabilir; bu iktidar çözer gibi yapıp hiç bir şeyi çözmeyecek tek amaçları düzenlerinin devam etmesi…

    Yanıtla (1) (0)
  • Karar okuru / 06 Kasım 2024 10:19

    En olmayacak şey kültüründe ve fıtratında olmayan bir şeyi savunmaktır. Çünkü kaş yapıyorum derken göz çıkar. Burada da öyle oldu. Feodal kültür kodlarının hala geçerli olduğu toplumların yolu çok uzundur. Biz yaşı geçtiği halde bebek emziğini bırakamayan birinin hayata atılıp, işe girip, çoluk çpcuğa karışmasını bekliyoruz. Ama hem Kürt hem Türk toplumları hala sayayi devrimi öncesi ve ilksel dönemlerdeki bir sosyal kültürdeyiz.

    Yanıtla (4) (2)
  • Şamil Yürükoğulları / 06 Kasım 2024 11:34

    Bu sorunu çözerse isterse padişah olsun desteklerim

    Yanıtla (4) (7)
  • Ben / 06 Kasım 2024 11:31

    Tüfek duvardan insin ama Kurtlerin tepesindeki sıkılı yumruk da açılsın. Yumruk açılmadan tüfeğin inmesi zor!

    Yanıtla (2) (3)
  • Bir yaşlı okur / 06 Kasım 2024 11:21

    Hala gerçek niyeti anlamamış olanlar var demek...

    Yanıtla (1) (0)
  • yorum / 06 Kasım 2024 11:12

    70 küsür yaşında ki yaşlı bir adamın birbirinden tutarsız ,saçma sapan sözlerinden bir anlam çıkartmaya yandaş medyanın ,kullanışlı yazarları yetişemiyor. Onlar yetmediği için Yıldıray gibi şahıslar imdada yetişiyor .Allah aşkına dün ki Bahçeli açıklamalarının Türkçe dil bilgisi bakımından bir anlamı var mı ?

    Yanıtla (14) (0)
  • Karar okuru / 06 Kasım 2024 11:03

    Bizde temel motivasyon ağır ve travmatik taşra kompleksleridir. Defalarca yaşanan, iktidarın bu dönüşlerini görmemek için konunun artık biraz zeka ile ilgisini de görmek gerek. Bunlara sorsan “sorun çözülmesin mi yani” derler. Meselenin çözüm olmadığını geçmişde de idrak edemediler, 2010 da önlerine konan tuzağa düşüp, bırakın ilerlemeyi olanı da kaybettik. Sorun bilinçli ve kararlı toplum ile çözülür, el altından al-ver pazarlığı ile değil. Bir çocuk cinayetini bile “farklı” görene ne denirki?

    Yanıtla (4) (1)
  • Doğan ilbaz / 06 Kasım 2024 11:00

    Bahçeli sosyalistmi oldu.zira sosyalistler yıllardır bu üç kuralı(tabular statiko,ezber,) söyleyip dururlardıda.En iyi çözüm Demokrasi.

    Yanıtla (2) (0)
  • okur / 06 Kasım 2024 10:39

    DB nin konuşmaları mantıksız, realiteden ve iyi niyetten uzak.RTE nin DEM i muhalefet bloğundan ayırmaya, kendilerini desteklemeye, hiç olmazsa seslerini çıkarmamaya zorlamaktan ibaret. Mugalata ve retorikten ibaret boş laflara itibar etmek, öyle mi dedi böylemi mesaj verdi diye kafa yormak gerekmez.Milletin sorunu, Can günenliği, şiddet, yokluk, enf, eğitim, sağlık, barınma, gibi temel insan ihtiyaçlarıdır. Sığınmacılar,deprem, YD na giden gençler vb tehditlerdir. Bu iktidarın açtığı dertler.

    Yanıtla (5) (0)
  • kARAR oKURU / 06 Kasım 2024 10:36

    Son yerel seçimde CHP ye kayan milliyetçi oylar var.Bunlar MHP nin izldiği siyaseti beğenmeyenlerden oluşuyor.Tekrar MHP ye dönmeleri de oldukça zor. Şimdi o oyları geri, getirme hamleleri yapılıyor.Maden oylar MHP ye dönmeyecek;AKP biraz milliyetçi duruş ve söylemlerini geliştirirse oyları getirebilir mi? Ava çıktılar Tutar mı? Mansura'a ,Hakan'a,Ahmet'e,Kılıçaslan'a.... sormak lazım.CHP nin dacetine uyup Esenyurt'a gitmediler,Cumhura dönerler mi?

    Yanıtla (0) (0)
  • yorum / 06 Kasım 2024 10:32

    Onu başkan yaptırmayacağız . O koltuktan inecek.

    Yanıtla (1) (1)
  • Karar okuru / 06 Kasım 2024 10:05

    Ülkenin yüksek ve yeşil dağlarının bol oksijeni beynimizin gelişmesi için yeterli olabilse idi keşke.

    Yanıtla (1) (0)
  • Karar okuru / 06 Kasım 2024 10:03

    Lümpen bir kültür tüm dünyayı sardı. Her yerde benzer bağnaz bir kültür yükselişte. Güya aydın diye ortada olanların algı, tavır ve çapına bakınca pek de ümit yok. Dünya yeni bir Moğol istilası benzeri bir yağma düzenine gidiyor. Demokrasi de zemin kaybediyor, hem de kendinin demokrat diye gösterenlerin odun attığı bir ateş bu. Çok canlar yanar. Kalabalık yağma kültürü kanser gibi her yeri sarıyor. Bu çerçevede bakılırsa Kürt sorunu da aynı kültürsüzlüğe katkı sağlıyor.

    Yanıtla (3) (0)
  • q.s / 06 Kasım 2024 09:56

    sorunun adını doğru koymak lazım,sorun "Kürd sorunu" değil,ortada bir "Kürdistan Sorunu" var,bununla yüzleşilmeden bir yere varılmaz, kimse canı sıkkın diye hayatı dağda mağarada aç bîilaç geçirmiyor Yıldıray bey, Kürdistan Sorunu halledilmeden pkk silah bıraksa da Öcalan meclis başkanı olsa da boştur.

    Yanıtla (2) (0)
  • Asım Demirkök Malatya Son Manşet köşe yazarı / 06 Kasım 2024 09:51

    Değerli Yıldıray Oğur yazılarınızı özellikle takip ediyorum. Bu yazınızı özellikli bir yere koyuyorum. Bu yazınızın ülkemizin demokratikleşmesine ve güçlenmesine önemli katkıları olacağını söyleyerek sevgi ve selamlarımı iletirim. Biraz daha beni yakından tanımak isterseniz- Asım Demirkök diye girerseniz beni tanıyabileceğinizi umud ediyorum.

    Yanıtla (0) (4)
  • alemdar / 06 Kasım 2024 09:33

    Bu açıklamalar bir anne/babanın defalarca uyarılmasına rağmen aynı şeyleri yapan çocuğuna atacağı dayak öncesi konuşmalar gibi geliyor.

    Yanıtla (1) (0)
  • Ehl-i İrfan / 06 Kasım 2024 08:11

    Muhalefetin siyasi hırs ve çıkarcılık anlayışını terk edip,AB/D'nin kırk yıldan bu yana bu milletin başına sardığı çok büyük acıların,kayıpların yaşandığı bu terör belasından kurtulmamız için bu millete aidiyetinin bir sonucu olarak uzatılan bu eli bir an önce kavraması elzem görünüyor

    Yanıtla (1) (14)
  • birol / 06 Kasım 2024 09:06

    Nasıl olacak o iş ?

    Yanıtla (0) (0)
  • Real-ist / 06 Kasım 2024 09:18

    40 yıllık bir müsibet çözülürmü 40 günde, denirmi sabret?
    El değil bedenini versen (verilen beden sayısı yazamıyorum) dönermi kefere olurmu dönek?
    Ben seçileyim yeniden de!.. kafası ile çözülür mü? Meclise değil bahçede gelse sucuk partisine:(..?
    Neymiş? Olayı durumu ORTAYA SÜRERKEN DOĞRUSU NEYSE ONU SAVUNMAK BELİRTMEK.

    Yanıtla (2) (0)
  • Ömer Ağa / 06 Kasım 2024 09:15

    Ey sadece “okuyanlar” Bahçeli hepinizden “terakkiperver” kalemlerinizi gömün!

    Yanıtla (0) (1)
  • Sever / 06 Kasım 2024 09:02

    Belediyelere içişleri Bakanlığı'nın atama yapması sürecinde Nasreddin Hoca'nın deyimiyle 'Hırsızın hiç mi suçu yok? ' diye bir sormak lazım. Neden DEM Parti Kandil güdümlü adaylar konusunda ısrar ederek sürekli sistemin ayarlarını bozmaya çalışıyor?
    DEM içinde terör örgütüne göbekten ya da gönülden bağlı olmayan kimse yok mu?

    Yanıtla (4) (3)
  • Koç / 06 Kasım 2024 08:58

    Yiğit milyonlarca kişiye sosyal güvenlik den SSK borç çıkardı faizi ile birlikte Suriyeli beleş tedavi olurken işi gücü olmayan üniversite bitirmiş gençlere çıkarılan borçları da yazsan.

    Yanıtla (8) (2)
  • Sorguç Şakir / 06 Kasım 2024 08:33

    Yusuf’a benzemesin kaderi bahçedeki kardeş desem. Kuyudan çıkarmı ki? Çıksada kral olurmu Mısır’a, yoksa olur firavun mu?? Ömür yetermi bunca hekaye ye..
    Kayyum işi “batıdan korkup arkadan dolanma mı?” Suyun kaynağına girip ordan kurutma, yada suyun akmasını sağlamak mı kendi bahçene??
    Tüfenk asılımı kalmalı duvarda, yoksa kaldırılmalı mı sandığa??

    Yanıtla (1) (0)
  • Sever / 06 Kasım 2024 08:26

    DEM, Bağırıp çağırmak yerine, adaylarını kanunlarla başı dertte olmayanlar arasından belirlerse problem kalmaz… Maksatları üzüm yemekse tabii…

    Yanıtla (5) (5)
  • Ali / 06 Kasım 2024 08:21

    Bahceli ve partisi milliyetçimiymis. Ben sadece adı "milliyetçi" olarak biliyordum.

    Yanıtla (4) (3)
  • Muhriç / 06 Kasım 2024 08:01

    90'lı yıllarda "terörü bitirmek isteyen bir devlet; yıllarını dağlarda geçirmiş, silahı ile bütünleşmiş teröristin karşısına, hayatında 50 mermi sıkmamış şehir çocuklarını çıkarıp ölüme göndermez" diyordum. Şimdi; "Bu iş bitsin, dağ değil siyaset konuşsun diyen bir devlet, halkın seçtiği başkanların yerine kayyımlar atayıp, dağdakilerin - bu iş siyasetle çözülmez- tezini haklı çıkarmaz" diyorum. Kısaca şaşkın ördeğiz yani. Göle doğru şekilde dalamıyoruz bir türlü.

    Yanıtla (2) (1)
  • Okur / 06 Kasım 2024 07:51

    Kısmen katılıyorum

    Yanıtla (0) (4)
  • Polken / 06 Kasım 2024 07:45

    Çok isabetli bir yorum ve değerlendirme...

    Yanıtla (1) (5)
  • Şaka olmasın / 06 Kasım 2024 07:38

    Bunlarda samimiyet var mı Yıldıray beycigim? Daha geçen yıl seçimlerde farklı fikirleri nasıl terörize ediyorlardı bir hatırlayın lütfen. Madem düşünceleri bu, o halde anayasanın üstünlüğünü, anayasa mahkemesinin kapatılamaz olduğunu, anayasanın bilhassa fikir ifade özgürlüğünü tanıdıklarını açıklasınlar. Herkes de korkmadan eteğindeki taşları dökebilir o duruma geldiğimizde. Evvela kanun devleti olsunlar. Şahsen ben halen kürt partisinin ne istediğini bilmiyorum. Parti programlarinda yok!

    Yanıtla (2) (0)
  • Bolu / 06 Kasım 2024 02:22

    Kirk yıllık sorunu çözmek konusunda fikri olmayanlar mugalata yapıyor hala..dünya savaşı altı yıl sürdü..herkes buna destek vermeli .hamaset yapıp oyla aciklayanlar ezberlerini tekrarliyor..bölge ve dünya degisirken aynı ezberlerle gidemezsin..anayasa da tarih anlatısı da değişecek..yüz yıllık ezberleri değiştirmek zor..sorunun en büyük sebeplerinden biri bu ezberler.

    Yanıtla (3) (11)