Tek kitapçık ve tek süre yanlıştır
Üniversite sınavının nasıl olacağı bu ülke için önemlidir. Üniversite sınavlarının yapılmasına karşı olmadım ama üniversite girişte tek kriterin sınav olmasına hep karşı çıktım. Çünkü bana göre sorun sınavın varlığı veya şeklinden daha çok üniversitelere yerleştirmenin merkezi olmasıdır. Eğer YÖK zaman içinde üniversitelerin kendi öğrencilerini seçebilmelerinin önünü açarsa o zaman sanırım öğrencilerin sadece sınavla değil yetenekleri, kişisel özellikleri, hayalleri ve daha doğru alanda eğitim almaları sağlanmış olacaktır. Ama yine de yeni sınav sisteminin daha iyi olabilmesi için bazı önerilerde bulunmak istiyorum.
Birincisi başından beri bu sınavın uygulaması kısmında bazı sıkıntılar olabileceğini belirtiyorum. Peki nedir bunlar; birincisi iki oturumun aynı gün olması yanlıştır. Öğleden sonraki oturum pazar günü sabaha alınmalıdır. Böylece sınav gerçekten sağlıklı şekilde iki güne yayılır ve öğrencilerin %97’si daha sağlıklı kaya ile sınavlara girer. Sanırım bunu dikkate alacaktır YÖK. İkincisi daha da önemlisi ikinci oturumda tek kitapçık ve tek süre kullanılması ki bu bence iyi öğrenci için ve de çok yönlü öğrenci için doğru bir uygulama değildir. Çünkü 18 yaşında bir gencin bu yaşta keskin bir şekilde alan seçmesi, hele hele de son yıllarda YÖK’ün yaptığı en iyi düzenleme olan “yatay geçiş” uygulaması bu şekilde çok ciddi yara alacaktır. Sebebi çok basit öğrencilerin üniversiteye geçtikten sonra yatay geçiş yapabilmesi için yatay geçiş yapmak istediği bölümün puan türünde puanı oluşması gerekiyordu. Bunun için de öğrenciler LYS’de daha fazla alandan sınava girerek bu puanları yaratıyor, üniversiteye geçtikten sonra yerleştiği bölüm kendisine uygun değilse değiştirebiliyordu. Şimdi tek kitap tek süre ile bu şekilde daha başarılı, daha farklı yeteneklere sahip öğrencilerini önü kesiliyor. Çünkü bir öğrenciye 4 testten 180 dakika verdiğinizde öğrenci bu süreyi tek alanda iki test için kullanacaktır. Böylece iki test çözen adaya göre daha dezavantajlı olacaktır. Bu da bizim her yıl üniversitelerde hatalı tercih, sadece akademik odaklı çalıştığı için bölüm alan seçemeyen 80 bine yakın öğrencinin önünü kesmektir. Bunu desteklemediğimi belirtmek isterim.
***
Peki ne olmalıydı; olması gereken basitti aslında ÖSYM’nin son 7 yılda oluşan çok güzel bir deneyimi var aynı oturumunda birden fazla kitapçık ile sınav yapabiliyor. Her aday başvuru sırasında hangi testleri alacağını işaretler, adaya özgü (ki 5 yıldır kişiye özgü kitap yapılıyor) kitap üretilir. Her test için 40 soru 60 dakika verilir. İsteyen aday iki test alır, 120 dakikada bitirir. İsteyen aday da 3 ya da 4 test alıp ek süre kullanarak farklı puan alanlarında puanını oluşturup üniversite yaşamında oluşabilecek olumsuzluklara veya değişimlere önceden hazır olurdu. Şimdi olacak olan adayların %90’ı iki testi en uzun sürede çözecek, sonra üniversiteye gittiğinde alan veya bölüm değiştiremeyecek, son üç yılda %15 azalan üniversiteyi terk edip sınava girme alışkanlığı tekrar depreşecek. Buna neden gerek duyuldu anlamadım. Umarım bunu dikkate alıp sınav uygulanmadan önlem alınır.
Genel olarak yeni sınav sistemini destekliyorum. YGS’nin işlevi kalmadı diye defalarca yazmıştım kaldırıldı. 180 barajı olmamalı dedim sınav girme koşulu olmaktan çıkarılıp tercih koşulu yapıldı. Öğrencilerin daha fazla soruyla ölçülmesinin bize bir şey kazandırmayacağını söyledim soru sayısı azaltıldı. Hepsi çok iyi.
Dün Bursa’da bir grup rehber öğretmenle bu konuyu enine boyuna konuştuk. Dünyadaki diğer sistemlerden bizim sınav geçmişimize kadar, sonra da yeni sınav sistemini konuştuk. Genelde destek veriyorlar ancak bir iki öneri ve itirazları yok değil. Öncelikle Psikoloji, Sosyoloji, Felsefe bölümlerinin sözel olmasını savunuyorlar ki kesinlikle katılıyorum. Öğrencilerin yetenek ve becerilerinin daha fazla önemsenmesini istiyorlar ki aklın yolu bir. Meslek lisesi öğrencilerinin ve YGS ile girilebilinen lisans programlarının TYT ile mi yoksa YKS-Y ile mi öğrenci alacağını soruyorlar. Ama en önemlisi 2. oturumda öğrencilerin 11 ve 12. sınıflarındaki müfredatına bağlı kalınmasının önemli olduğunu söylüyorlar. Hepsine çok teşekkür ederim.
Sonuç sanırım hep aynı biter bende; sınavlar İngiliz çakısı değildir, der Prof. Dr. Ali Baykal hocam evet çok doğru. Lütfen sınavın sadece bir sıralama yaptığını unutmayınız. Sınav ders anlatmaz, sınav öğrenciye insan olmayı öğretemez, sınav öğrenciye geleceği öğretemez, sınav endüstri 4.0 bilmez, sınav iyi insan olmayı öğretmez ve en önemlisi bu ülkenin geleceğini sınav değil eğitim şekillendirir. Artık TEOG ve benzerini ortaokulları, üniversite sınavının liseleri yok etmesine izin vermeyin. Mesele nitelikli üreten gençler yetiştirmek, “memur” yetiştirme dönemi bitmiştir.















Objektif değerlendirme nasıl olacak?
Yanıtla (0) (0)Öncelikle şunu belirteyim, kesinlikle eğitim yerelleştirilmelidir(hemen bölücülük yaftası yapıştırmayında, içeriğin %25 Hükümet belirlesin diğer kısımlarını bölgenin ihtiyaçlarını dikkate alan kurumlar belirlesin), ikincisi Anadilde eğitim desteklenmelidir bu nedir ya ben İzmirde ki çocuklara göre daha geriden geliyorum çünkü kendi dilimde değil yabancı birisinin dilini öğreniyorum, üçüncüsü okullara mescitten önce hepsine Laboratuvar, Kütüphane, Bilgisayar odası kurulsun, sonra mescit kurulsun, dördüncüsü ben uluslararası bir kurumun öğrencilerimizin yeteneğini keşfetmesine yardımcı olmasını istiyorum bizim bu işten anlamadığımız bellidir...yazacak çok şey var tabii okuyan veya ders alan varsa.Başarılar dilerim he bu arada mesleğim gelecektir
Yanıtla (0) (0)Turgay bey, Temel yeterlilik sınavı kesinlikle Tarih,Coğrafya,Felsefenin de olacağı bir sınav olarak düzenlenmeli.Dünyada ki iklim kuşaklarını bilmeyen bir mühendis,Misak-ı milli nin ne olduğunu bilmeyen bir doktor,Kant,Fahreddin Razi veya Farabi adını duymamış bir matematik öğretmeni görmek istemiyorsak..Birde Sosyoloji,Psikoloji,Felsefe için sözel olmalı demişsiniz ki bence yanlış düşünüyorsunuz.Matematik mantık,muhakeme ve hayattır Turgay bey...
Yanıtla (0) (0)Temel Liselerin (TEKEL Lise) sigara içen öğrencilerinin okul saatlerinde okul civarında içler acısı görüntü verdiği bu günlerde, konumuz YGS ve LYS' nin sadeleşmesi mantıklı ancak günleri düzenlenmeli ve ek YKS sınavı olmalı. Okul başarı notları dikkatli izlenmeli. Birden fazla alan sınavına girme desteklenmeli. EBA-ODSGM dikkate alınmalı öğrenciler tarafından
Yanıtla (0) (0)Bazı paragraf sorularının "eğitici" olduğunu da inkâr etmemek gerekir.
Yanıtla (0) (0)Önce liseleri kurtarın. Bizim zamanımızda şu ders önemli bu ders önemsiz diye bir kavram yoktu. Çalışmazsan beden eğitiminden de, felsefeden de kalırdın. Şimdi sadece sınava yönelik ders çalışılıyor. Örneğin son sınıfta edebiyat öğretmeni sınıfta boş oturuyor, öğrenciler test çözüyor, matematik, fizik öğretmeni ise sürekli ders işliyor. Okullar bir nevi dershane oldu.
Yanıtla (0) (0)Et pahalı et. Üniversite Sınavına gelene kadar bu çocuklar beyin gelişimi için yeterli proteini nasıl alacak?
Yanıtla (0) (0)Sayın yazar 'Bu ülkeyi okumuşlar mahvetti, cahil insan bu ülke için daha yararlıdır' diyen bir profesör çalıştığı üniversiteden kovuldu sonra YÖK onu danışman olarak işe aldı. YÖK bu adama danışacak yani, ne danışacaksa artık, YÖK gibi bu ülkede her dönem kim iktidarda ise onun maymunu olan bir kurumun yerine, sizin sınav yöntemini tartışmaya açmanız abes ile iştigal etmek değil midir? Bir ülkenin tümel meselesi olan yüksek öğretim gibi bir meseleyi, tümdengelim yöntemiyle çözmeye çalışmak daha doğru değil midir? Burda sorulması gereken YÖK gibi zavallılar topluluğunun, bu ülkenin geleceği için törenle plaket verilip cehennemin dibine gönderilmesi gerekmiyor mu sizce? Bütün zamanların en danışılmayacak öğretim üyesini danışman olarak kadrosuna katan bu yapıdan hala 'NORMAL' bir yapıymış gibi sözetmeniz 'öğretilmiş çaresizlik' kavramıyla açıklanabilir mi? Biz daha iyi sınav sistemi değil daha iyi kurumlar ve danışmanlar hak etmiyor muyuz sizce? Neden bunu yazmıyorsunuz, sınav şöyle mi olsun, böyle mi olsun diye yazıyorsunuz? İyi misiniz siz?
Yanıtla (0) (0)