Okul neden terk edilir?
Geçen yıl Türkiye’de ilginç bir şey oldu; ÖSYS’ye 2 milyon 256 bin öğrenci başvurdu, bunlar sınava girdi. İçlerinden bir milyon 750 bini tercih yapma hakkı kazandı. Ama ilginçtir ki bunların 800 bini tercih yapmadı ve üniversitelerde 322 bin boş kontenjan kaldı. Sonra YÖK bu öğrencilere telefon etti, ki YÖK’ü kutluyorum çok doğru bir adımdı. Öğrencilere “Neden tercih yapmadınız?” diye soruldu. Cevap; “Üniversitelerin beni geleceğe hazırlayacağını düşünmüyorum ve bu alanda iş bulamayacağıma inanıyorum” oldu.
***
Bu çok ciddi bir durum ve üzerine çok düşünmemiz gerekiyor. İşte bu yazımda bundan geçenlerde Avrupa Birliği’nin yayınladığı bir eğitim değerlendirme raporundan bahsedeceğim. Rapora göre eğitimi terk oranında Türkiye Avrupa birincisi oldu maalesef. Avrupa Komisyonu’nun “Avrupa’da Eğitimi Erken Terk Durumu” başlıklı raporundaki verilere göre, Türkiye kız öğrencilerin eğitimi erken terk etme oranında Avrupa ülkelerine fark atıyor. Gençlerin değerlendirildiği rapora göre, Türkiye’de kız öğrencilerin yüzde 39’u, erkek çocukların yüzde 35’i okulu bırakıyor ya da bırakmak zorunda kalıyor. Bu da her 100 öğrenciden en az 35’inin eğitimin ileri aşamalarından ve istihdamdan yoksun kalmasına neden oluyor.
Türkiye’nin ardından ikinci olan İspanya’da ise çocuklarının eğitimi erken terk oranı yüzde 19 ile Türkiye’nin yarısı düzeyinde gerçekleşti. Avrupa Birliği üyesi 28 ülkenin ortalaması yüzde 10.2 oldu. Kızlarda eğitimi erken terk etme oranı Slovenya’da yüzde 2.6, Polonya’da yüzde 3.2, Hırvatistan’da yüzde 3.4 oldu.
Avrupa genelinde ise kız öğrenciler erkek öğrencilere göre daha avantajlı durumda. Bulgaristan ve Çekya hariç diğer Avrupa ülkelerinin tamamında eğitimi erken terk edenlerin oranı erkeklerde kızlardan daha yüksek. AB ortalamasında ortaokuldan sonra eğitimi terk edenlerin ortalaması kızlarda yüzde 10.2 iken erkeklerde bu oran yüzde 13.6 olarak gerçekleşiyor.
Şimdi nedir bu okulu terk etmek ve neden bir çocuk okulu terk eder? Bir düşünün okulu terk etmenin nedenleri neler olabilir? Birincisi başarısızlık olabilir, ikincisi aradığını bulamama olabilir, üçüncüsü mutsuzluk olabilir. Aslında baktığınızda yetişkinlerin işyerinde yaşadığı bütün olumsuzluklarla aynı belirtiler var. Peki ama neden?
Gelin bu işe çocuk gözüyle bakalım yani soruyu tersten soralım; bir çocuk okula neden gider? İlkokula başlarken okula koşarak giden çocuk daha sonra neden okulu terk eder? Okullar bu kadar korkunç mu ki çocuklar ondan kaçıyor ya da çocuklar aslında neden kaçıyor? Bu sorular uzar gider. Ama kesin olan birşey var ki eğitim sistemimiz çocuklara cazip gelmiyor, onları mutlu etmiyor, mutlu olmadıkları için de üretmeyen bir eğitim sistemine sahip durumdayız. Sonrası malum üretemeyen gençler, dünya ile rekabet edemiyorlar, mutsuz olup yaşamlarına devam ediyorlar.
***
Peki kendinize şu soruyu sorun... İster öğretmen, ister veli, isterse sokakta yaşayan biri olun; siz olsaydınız bu sistemde okula gitmek ister miydiniz?
Son zamanlarda bir okula gidip akşama kadar zaman geçirdiniz mi? Bir öğrenci gibi yani, derslere girip 40 dakika sınıfta kaldınız mı? veya teneffüse çıkıp zil çaldığında bağır çağır tekrar içeri sokuldunuz mu? Sınıfta ilginizi çekmediği halde birisinin önünüzdeki kitabı dikte ettirmesine katlandınız mı? Önünüzdeki kitaptan deftere söylenen sayfaları geçirdiniz mi?
Lütfen önümüzdeki yıl bir kez deneyin. Ben peşin söyleyeyim yapmak istemezdim. Çünkü sizi cezbedecek hiçbir şey yok okulda. Bir düşünün; yenilik yapmayan, tekdüze, renksiz, sizi heyecanlandırmayan, sizin kendinizi gerçekleştirmenize değil sistemin istediği kişiyi yaratmaya çalışan, sıkıcı ve ürkütücü bir sistem. Bu sisteme çocuklar neden girsin ki, neden sevsinler ki? Bu yüzden hep söylediğimiz gibi kağıt üzerinde eğitimi yazıp çizmeyi boşverin, eğitim bir yaşam biçimidir ve bireylerin mutlu olması için varolmuştur. O zaman şu sistemi korumaya değil yenilemeye kafa yorun. Yoksa bu sistemle bir yere varmamız mümkün görünmüyor bilesiniz.















Yazmak için yazılmış bir yazı hani çözüm önerilerin
Yanıtla (0) (0)Bursa Çağdaş Eğitim Kooperatifinin okulları
Yanıtla (0) (0)Her alanda herşey eleştirilebilir; eleştirdiğiniz alanda alternatif sunabiliyorsanız yapılan eleştiri anlamlıdır. Eğitimi herkes eleştiriyor; fakat ülke sorunlarını çözecek bir eğitim sistemi projesi(ilköğretim, ortaöğretim ve yükseköğretim) sunan bir uzmanla karşılaşmadım.
Yanıtla (0) (0)Öğrenciye taşıyabileceği yükten fazlasını yüklerseniz okuldan kaçar turgay bey. günde 8 saat teorik ders ne demektir yahu, Allah aşkına böyle saçmalık mı olur? neymiş efendim; batıda böyleymiş. kardeşim batının demokrasi, insan hakları,hukuk,adalet gibi özelliklerini alalım; illaki her şeyini alacağız diye bir kural yok;onun sosyolojisi ve şartları farklı bizimki farklı. bunun için ben eğer mümkünse İsteyen öğrenciler için yarım gün eğitim verilmesi taraftarıyım yani en fazla 6 saat lise düzeyinde, ilkokullar için bu 5 saat... görün bakın okuldan kaçan öğrenci sayısı artacak mı azalacak mı? öğrenciye zaman kalacak gezmek ,spor yapmak ,dinlenmek ve ödevi yapmak için. Bence tam günü eğitim üst düzeydeki öğrenciler hariç alt ve orta düzeydeki öğrenciler için tam bir ömür törpüsü,bıkkınlık sebebi...bu hatadan ne kadar çabuk dönersek çocuklarımız için ve ülkemiz için daha iyi olacağını düşünüyorum...saygılar
Yanıtla (0) (0)Tespitlerin yerinde olduğu eğitim sisteminin öğrencileri nasıl egitimsizlige ittiginin belgesidir bu yazı . Bu konuda başlamışken yazara bu konuda daha çok incelemelerde bulunup yazmaya devam etmesini istirham ediyorum .
Yanıtla (0) (0)Okullar dediğiniz gibi bir yaşam biçimi olmalı. Velilere derse girmeleri öneriniz çok güzel. Bu ülkede benim anladığım bir şey var ama. Zorunluluk esaslı tüm uygulamalar sonunda ya formaliteye ya da para kazanma sektörüne dönüşüyor. İleriyi görmeye çalışarak hareket edilmeli ve bu toplumun hastalıkları samimi itiraflar şeklinde ortaya konarak, bir sosyolojik metot belirlenerek çözümler üretilmelidir. Toplumsal hastalıklarımız neredeyse asırlar öncesinden başlar. Her yaptığımız şeyin iyi veya kötü bir şey olup olmadığını check edebilecek bir mihenk taşımız olmalı. Bu kimine göre dindir. Kimine göre başka bir anlam sağlayıcıdır. Din aslında tutulan yol demektir. Mesela İslam dinine göre Müslümanın hayatında dînî olmayan hiçbir kural yoktur. Yaptıklarımızın tamamı “farz, vacib, sünnet, mübah” olarak; terk ettiklerimizin tamamı da “haram ve mekruh” olarak dine dayanır, yani dînîdir. Mesela okul yani okumak belli bir yaşa kadar farzdır, okulda ögretmene saygılı olmak vaciptir. Okula zarar vermek de haramdır. Bir çocuğun matematiğe olan kabiliyeti belli bir yaştan sonra bellidir ve yapamayan bir öğrenciye 12nci sınıfa kadar hala o dersi aldırmak zulümdür yani günahtır. Ama biz 12 yıl eğitim zorunluluğunu tartışamıyoruz bile. Daha 3ncü sınıf matematiğini yapamayan bir öğrenciye lise3de türev öğretmeye çalışıyoruz. Çünkü sınıfta bırakamıyoruz, yoksa okulu bitmeyecek. Ben il Milli eğitim müdürü olsaydım velilere liseye geçmiş öğrencilerin velilerine çocuklarının yapamadığı için muaf tutulmasını istediği dersler için dilekçe verme hakkını verirdim. Ben bir mühendis baba olarak çocuğumun kapasitesini zorlamak istemiyorum okul niye ısrar etsinki?
Yanıtla (0) (0)Bizde okul ve bilgi amaç değil araçtır. Paraya ulaşmak için kullanılan bir araç. Siz de bilirsiniz Kayserili fıkrasını zeki olan çocuğunu ticarete, diğerini okula gönderir. En azından memur olsun diye. 25 yıl önce amaç kısa yoldan meslek sahibi olmaktı ve liseyi bitirdikten sonra iş imkanı sunan Ziraat Meslek liseleri, Sağlık Meslek liseleri çok popülerdi. Şimdi bu zihniyetle yetişen bir anne baba profili var. Üniversite masraflı bir eğitim aşaması, sonuç olarak çocuğum bu okulu bitirince ne olacak sorusunun cevabı. Bir kaç bölüm hariç cevap kocaman bir HİÇ.Turgay bey size soruyorum. Çocuğunuzu Fen Edb fakültesine, Ziraat Fakültesine, Bir kaç bölüm hariç eğitim fakültesine gönderirirmisiniz (1500-2000 lira geliriniz olduğunu düşünün tabii) MYOlar ise tamamen umutsuz vaka, birçoğunda öğretim görevlisi sayısı öğrenci sayısından fazla. Sonuç olarak diploma karın doyurmuyor Turgay Bey. Eğitimli olmanızın bu ülkede anlamı az, istihdam alanı, artan nüfusa yetmiyor. Üniversite bölümleri belirli bir eğitim politikasının sonucu değil, siyasi yatırım sonucu açılıyor. Bulunduğum ilçede 4 yıllık bir bölüm açmak için yıllardır siyasiler (Akp, Chp, Mhp) vaatlerde bulunuyor. İlçe halkı da seviniyor yaşasın öğrenci gelecek, ekonomi canlanacak diye. Turgay Bey düşünsenize Felsefe, iktisat ... okuyor çocuğunuz amelelik yapıyor. Ne hissedersiniz. Bu millete bravo. Bu sene inşallah daha az tercih olur da ÖSYM akıllanır. Ama akıllanacak gibi değil soruları basitleştirilmiş şimdi de. NEYE YARAR. Sağlıcakla kalın.
Yanıtla (0) (0)Denizde yelkeni veya motoru bozulmuş gemi nasıl rüzgar veya akıntıya kapılıp giderse bizdeki eğitim sistemi de öyledir. Sadece öğrencilere bakmak yetmez. Eğitim gemisindeki hocalar da aynen öğrenciler gibi sistemin istikametsizliğinden muzdaripler. Öğrencilerden farkları bırakıp kolayca gitme lüksleri yok. Esas problemi eğitimin toplum hayatına entegrasyonundaki eksiklikte arıyalım. İleri devletler temel eğitimleri ile kendi problemlerini kendileri çözmeye odaklılar. Bizim en milli projelerimize bakın eğitimin toplum hayatına entegrasyonunun ne halde olduğunu görürsünüz. Memlekete dünyanın birinci üniversitesini de getirseniz, eğitimlerini topluma entegre etmedikçe sonuç yine değişmez. Tepedeki idareciler önce işe çok kullanmayı sevdikleri milli kavramının içini doldurmakla başlamalılar. Milli projeleri yabancılar tasarlıyacak, biz de milli üretim yapmış olacağız, öyle mi? Böyle milli projeler için üniversite eğitimine hele hele de çok seçme milli öğrencilere gerek var mıdır?
Yanıtla (0) (0)