Faiz demeden faiz
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı dövize endeksli mevduat politikası Türkiye’yi uçurumun kenarından cevirdi, bu bir gerçek. “Rekabetçi kur” lafının yanlış olduğu görüldü zira yüksek kur enflasyonu körüklüyor, fiyat belirsizliğine yol açarak üretim ve tedarik zincirinde kopmalar yaratıyordu.
Erdoğan fazla öfkelenmiş olsa da TOBB’un “piyasaların ivedilikle istikrara kavuşmasını sağlayacak acil önlemler alınmasını ve öngörülebilirliğin temin edilmesini” talep etmesi, TÜSİAD’in “genel kabul görmüş iktisat bilimi kurallarına hızla dönülsün” çağrısı, , EGİAD’ın “bilimin ışığında, rasyonel politikalara geçilmeli” demesi, TÜRKKONFED’in “faiz kur, enflasyon sarmalına takıldık” diye yakınması haklıydı elbette.
Nihayet, ‘kur korumalı TL vadeli mevduat’ kararıyla dolar 18’lerden 12 liralara düştü.
Eleştiri hürriyeti demokrasinin sadece fazileti değildir; sorunların erken ortaya konularak çözümlerde gecikilmemesi için de zorunlu bir pratik ihtiyaçtır.
DEMİR YUMRUK
Sayın Erdoğan tarafından karar açıklandıktan sonra gergin sinirler rahatladı. Hatta bizim evde uzaktan gördük; Üsküdar’da sevinçten havai fişekleri atılmıştı.
Hele iktidar medyasında ekonomik zafer havası var…
Evet uçurumdan döndük, dövizin düşmesi çok iyi oldu fakat sonrasını da düşünmek lazım.
Eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın bir sözünü hatırlayalım:
“Ekonomik bir saldırı ile dolar 6, 7, 8, 9, 10 lira olacak diye ülkemize yüklenenler... Cumhurbaşkanımızın liderliğinde yeni sistemin etkinliğinde avuçlarını yalayacakları bir şekilde demir bir yumrukla doları 5 liraya indirdik!” (Trabzon, 2 Mart 2019)
O demir yumruk, Merkez Bankası’nın sarf edilen 128 Milyar doları imiş, sonradan çıktı ortaya.
Fakat hazıra ne dayanır? Merkez’in rezervleri tükenince, Kasım 2020’de Naci Ağbal’ı göreve getirerek “acı ilaç faiz” uygulamasına geçilecekti. Doğruydu fakat maalesef ancak dört ay devam edecekti….
Neyse, bugünkü soru şudur: Şimdi “demir yumruk” vurmuş gibi dövizi düşüren mevduat garantisi değirmeninin suyu nereden gelecek? Hazineden, bütçeden!
‘MEVDUAT KAZANCI’
Kararı duyduğum gece Durmuş Yılmaz’ı aradım, “kendi modellerine son verdiler, faize döndüler, bu örtülü faizdir, hem de devletin cebinden” dedi.
Yeni kabul edilen bütçeye en az 100 miyar lira daha yük binecek! Merkez Bankası para basacak…
İktisatçı İbrahim Turhan “kurun bugünkü düzeyini esas alır ve enflasyona yakın bir artış olabileceğini varsayarsak, sırf ‘faiz artırmadık’ diyebilmek için son kalan çapa olan bütçenin de feda edildiğini” söyledi.
Kriz içindeki ekonomimizin son kalan çapası, dayanağı bütçe disiplini…
Benim dikkatimi çeken, “acı ilaç faiz” politikasına dönmek zorunda kalınması, ama bunu örtülü veya faiz artırdık demeden yapması…
Ve maliyetinin Hazine’ye yüklenmesi….
Erdoğan’ın konuşması da bu açıdan çok dikkat çekici:
“Kur getirisi mevduat kazancının üstünde kalırsa aradaki fark doğrudan vatandaşımıza ödenecek…”
Faiz demiyor, “mevduat kazancı” diyor ama aynı şey değil mi?
Madem böyle, keşke Naci Ağbal’la devreye sokulan “acı ilaç faiz” politikası devam etseydi, geçen bir yılın ağır hasarı olmazdı.
TEMEL SORUN GÜVEN
Oy, seçmen, taban… Bunlar demokraside elbette önemli ama ekonomiyi iktisat biliminin terimleriyle konuşmamak güven kaybına yol açıyor; ekonominin rasyonellikle yönetildiğine olan güven daha da aşınıyor…
Halbuki ekonomideki temel sorun, son 6-7 yıldaki güven kaybıdır; hem uygulanan politikaların rasyonelliğine, hem kurumların bağımsızlığına güven kaybı…
Tekil sorunlara tekil çözümler getirilebilir. Önemli olan temeldeki bu güven kaybını gidermektir. Bunun da şartı ekonomik rasyonalizm ve kurumların bağımsızlığıdır. O zaman ülkemize yatarım yağar, finansman kolaylaşır, iktidarın ilk on yılında olduğu gibi…
Siyasi kütür açısından ve uzun vadede şunu vurgulamak isterim: Kişiler arasındaki ödünç alıp vermelerde faizin (riba) sömürü olması başka… Çağımızda enflasyonla mücadele, istikrar, finansman, yatırım, büyüme alanlarında devletlerin temel “para politikası aracı” olan faiz başka şeylerdir. Muhafazakarlara Süleyman Uludağ, Mustafa Öztürk, Mehmet Azimli hocalarımızın yazdıklarını tavsiye ederim.