Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Berlin ziyareti dönüşünde belirttiği şu cümleleri çok önemli…
“50+1 şartının değişmesi konusunda aynı fikirdeyim, isabetli olur. Çoğunluğu alan adayın seçilmesi usulüne geçilmesi halinde Cumhurbaşkanlığı seçimi de seri olur, uğraştırmaz ve yanlış yollara da sevk etmez. Mevcutta 50+1 mecburiyeti partileri yanlış yollara sevk ediyor. Kimin eli, kimin cebinde belli değil.
Yok altılı, yok on altılı masa… Bundan sonra kim bilir daha neler çıkar? Ama oy sayısı itibarıyla “en fazla oyu alan aday seçilir” denildiği zaman seçim hızlıca tamamlanır…”
Hemen söyleyim… Muhalefetin ne söyleyeceğinden ziyade öncelikle burada Devlet Bahçeli’nin ‘50+1 şartının değişmesi konusunda’ ne söyleyeceğinin önemli olduğu düşüncesindeyim.
Ya da Bahçeli’nin 50+1 şartının değişmesi konusunda herhangi bir şey söylememesi durumunda da satır aralarında neye işaret edeceği önemli.
Buradan hareketle, 50+1 konusunda tartışmanın ne yöne evrileceğiyle ilgili yorum yapılabilir.
Öte yandan 50+1 şartının tüm partileri zorladığı muhakkak. Bu noktada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın belirttiği üzere ‘Yok altılı, yok on altılı masa’ vaziyetinin yönetilmesinin ne denli zor olduğu da bir gerçek.
Bunu bir önceki seçimde sadece siyasetçiler yaşamadı. Milyonlar yaşadı.
Kalabalıklar maalesef ‘masadaki şu parti mensubu şöyle söyledi, şimdi masadaki diğer partiler buna nasıl cevap verecek’ gibi enerjiyi tüketen birçok anlamsız durumla karşı karşıya kaldı.
Oysaki vatandaşın derdi geçim sıkıntısı, çocuklarının geleceği, özgürlükler ya da yaşam standardının nasıl artırılacağı.
Ama konular bir türlü buraya gelemedi. Maç izler gibi siyasetçiler izlendi. Bir o tarafa bakıldı bir diğer tarafa…
Ara ara tartışmalara benzin dökenlerde oldu. Bunları son dakika, son dakika diye paylaşan paylaşana. Sanırsın büyük bir keşif yapıldı.
Bu arada gerçek problemler bir şalla örtüldü.
Peki, tüm bu yaşananlar sonrasında ekonomimiz uçtu mu? Şahlandık mı? Refahımız arttı mı? Hukukun üstünlüğü gibi birçok kurumsal göstergelerde ilerleme oldu mu? Teknolojide, savunma sanayiinde büyük atılımlar yapıldı mı? Verimsizliğin baş belası yolsuzluk gibi alanlarda iyileşme yaşandı mı?
******
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘50+1 şartının değişmesi konusunda aynı fikirdeyim, isabetli olur. Çoğunluğu alan adayın seçilmesi usulüne geçilmesi halinde Cumhurbaşkanlığı seçimi de seri olur, uğraştırmaz ve yanlış yollara da sevk etmez. Mevcutta 50+1 mecburiyeti partileri yanlış yollara sevk ediyor. Kimin eli, kimin cebinde belli değil’ sözleri üzerine…
2017 yılında AK Parti’nin referandum için hazırladığı kitapçıkta Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin genel faydalarını belirten bazı maddeleri hatırlatmak isterim:
“Birlik ve uzlaşma: Cumhurbaşkanı yüzde 50’nin üzerinde bir oy ile doğrudan halk tarafından seçileceği için siyasette birliktelik artacak, kutuplaşma azalacak.”
Allah aşkına bu süreçte kutuplaşma azaldı diyen biri çıkar mı? Örneğin son seçimlerde biz ne yaşadık öyle?
Mevcutta 50+1 mecburiyetinin partileri yanlış yollara sevk ettiği belirtilirken kitapçıkta 50+1’in siyasette birlikteliği artıracağı belirtiliyor.
“Kalıcı siyası istikrar: Uzlaşma kültürü gelişecek.”
Şu an yaşadığımız iklimde uzlaşma kültürümüz gelişti mi? Yoksa geriledi mi?
“Hızlı ve etkili icraat: Hızlı ve etkili yönetim; ekonomik büyüme ve refah ve kalkınmanın garantisi olacak.”
Şu anki ekonomik rakamlarla istenen kalkınmayı gerçekleştirdik mi ya da refaha ulaştık mı?
“Hızlı karar alan, hızlı icraat ve reform yapan, etkin bir yönetim modeli oluşacak.”
Etkin bir yönetim modeli oluştu mu? Yapılan faaliyetler sonucunda belirlenen hedeflere ulaşıldı mı? Zira hangi hedefin kapağını açsak sonuç çoğunlukla olumsuz…
“Vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını karşılayan, gelişmelere ayak uyduran, kurumların hızlı çalışmalarını sağlayan bir işleyiş hâkim olacak.”
Bu gözler kurumların hızlı çalışması bir kenara kurumlar arası çatışmaları görmedi mi?
