“ABD, Suriye'den çekilmeyi planlıyor mu?”

Foreign Policy dergisinde Charles Lister’ın ‘ABD, Suriye'den çekilmeyi planlıyor’ isimli dikkat çekici bir makalesi yayımlandı.

Makalede İsrail saldırıları sonrası Orta Doğu'daki gerilim ve düşmanlıkların had safhaya ulaştığı ve böylesine karmaşık bir bölgesel kriz yaşanırken Biden yönetiminin bölgedeki askeri önceliklerini yeniden gözden geçirmesinin sürpriz olmadığı söyleniyor.

Bu noktada şunu belirtmek isterim:

Saldırıların başlamasından bu yana Gazze’de maalesef öldürülen Filistinlilerin sayısı 25 bini geçti. 70 bin konut tamamen yıkıldı, toplamda 290 bin konut ikamet edilmez hale geldi.

Çok büyük bir acı, çok büyük bir vahşet.

Dünya genelinde sokakların gücü, milyonların gücü bu vahşeti durdurmaya yetmedi. Maalesef kan akmaya devam etti.

Öte yandan Güney Afrika’nın İsrail'e karşı ‘soykırım’ suçlamasıyla açtığı dava yanan yüreklerimize su serpti. İslam dünyası ise maalesef bu adımı izledi. Oysaki elinden daha fazlası gelebilirdi.

Bir anlamda bu yaşananlar ülkelerin bir tarafta hamaset yaparken gerçekte neler yapabildiğini, kapasitelerinin neler olduğunu da gözler önüne serdi.

Kapasitenin de güçle ilintili olduğunu söylemeye gerek yok sanırım.

Açıkçası İsrail’in soykırım suçundan yargılanması başlı başına büyük bir olay. Sıcağı sıcağına bu olayın etkileri şu an tam olarak görünmeyebilir ama bunun önümüzdeki dönemde derin etkilerinin olacağı düşüncesindeyim.

Makaleye dönecek olursak;

Lister makalesinde, ABD askerlerinin Suriye'den tamamen çekilmesini içerebilecek olması ciddi bir endişe kaynağı olmalı diye vurguluyor. Ayrıca çekilme konusunda kesin bir karar verilmemiş olmakla birlikte, Savunma ve Dışişleri Bakanlıklarından dört kaynağın Beyaz Saray'ın artık gereksiz gördüğü bir misyonu sürdürmeye yatırım yapmadığını belirtiyor. Ve şu anda çekilmenin nasıl ve ne zaman gerçekleşebileceğini belirlemek üzere aktif iç tartışmaların devam ettiğinin altını çiziyor.

Çekilmenin gerçekleşmesi durumunda Suriye'deki çözülmemiş krizin bir anlamda daha da derinleşeceği ve bununla birlikte çekilmenin DEAŞ'a da bir hediye olacağı, DEAŞ'ın yeniden güçlenebileceği söyleniyor. Ve makalenin geri kalanında da genel olarak konuya DEAŞ’la mücadele zaviyesinden bakılarak bununla ilgili gerekçeler detaylandırılıyor.

Orta Doğu’da bu denli basıncın arttığı bir süreçte Suriye’den çekilme konusunun dile getirilmesi pek gerçekçi görünmüyor gibi. Ama bir taraftan da böylesi gergin bir ortamda böyle bir makalenin kaleme alınması da ilginç doğrusu.

Diğer taraftan ABD’de seçim yarışının yavaş yavaş başladığı bir süreçte çekilme gibi önemli bir adımın atılmasıyla ilgili de cevaplanması gereken birçok sorunun olduğu da söylenebilir.

Makalede dikkat çeken bir konuda çekilme durumunda Rusya ve İran’ın bölgede daha da güçlenebileceği iması. Öte yandan Rusya-Ukrayna savaşının başlamasıyla birlikte bölgede etkinliğinin eskisi gibi olmadığı belirtilen Rusya’nın bu gelişmeleri dikkatle izleyeceği muhakkak.

7 Ocak tarihli yazıda ‘Böylesi zor bir dönemde Türkiye’nin konumu ne olacak? Bu süreçte yaşanan riskler, tehditler bertaraf edilebilecek mi?’ diye sormuştum. Ve şunları belirtmiştim:

“Tehditler arasında Kuzey Suriye’deki yapılanma ve bu yapılanmaya silah, mühimmat, finansal desteğin devam etmesi, etrafımızdaki yakın ülkelerdeki istikrarsızlıkların artması, genel olarak belirsizliğin artması gibi birçok sorun belirtilebilir.”

Dolayısıyla önümüzdeki dönemde Suriye’yle ilgili gelişmeler bizim için son derece önemli.

Son olarak makalede genel olarak çekilme durumunda DEAŞ’ın güçlenebileceği vurgusu yapılıyor. Bir anlamda çekilmenin hata olabileceği belirtiliyor. Yalnız rejim karşıtlığı üzerinden kurulan uluslararası koalisyonun, zaman içerisinde DEAŞ ile mücadele eder gibi görünürken bölücü örgüt ile işbirliğine doğru evrilen süreçten bahsedilmiyor. Ki Irak’ta da bölücü örgütün zemin kazandığı da bir gerçek. Bu da yakın coğrafyamızda istikrarsızlığın daha da artabileceği anlamına geliyor. Gelişmelerin makalede bu şekilde belirtilmeyip meseleye kendi zaviyelerinden bakılması da bu konuyla ilgili sadece güvenlik alanında değil algının değiştirilmesi gibi birçok alanda da mücadeleye ihtiyaç olduğu anlamına geliyor.

YORUMLAR (6)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
6 Yorum