Gök kubbenin altında gerçekten söylenmemiş yeni bir şey yok mu?

Gök kubbenin altında söylenmemiş, düşünülmemiş şey yoktur. Kime ait olduğu konusunda muhtelif rivayetler olan bu söz, test edilmesi mümkün olmasa da genel kabul görür. Yeni bir fikir olduğunu düşündüğümüz her şey, bir tarihde söylenmiş ya da benzeri bir fikir dile getirilmiştir diye kabul ederiz. Bilimsel gerçekliğinin tespiti mümkün olmayan bu tez aslında bizi, keşfettiğini düşündüğümüz yeni fikirlerin, sabit ve mutlak olamayacağı hususunda terbiye eder, dikkatli olmaya çağırır.

İletişimin temellerinden biri sayılabilecek bu ilke günümüzde anlamını kaybetti. Hele internet üzerinden yapılan iletişimde ''gök kubbenin altında söylenmemiş söz yok'' hikmeti, artık bir anlam ifade etmiyor. Çünkü kayıtlara geçmiş her söz ve düşünce, bilgisayarlar aracılığı ile bulunuyor ve hiç bir kognitif çaba sarfetmeye gerek kalmadan, yapay zeka bu düşüncelerden yeni fikirler üretebiliyor. Üretken Yapay Zeka (Generative AI-GenAI) teknolojisi metnin, fotoğrafın, seslerin veya videoların kayıtlı olduğu veri tabanlarını kullanarak, daha önce ''söylenmemiş, duyulmamış, görülmemiş'' yeni şeyleri derleyebiliyor.

Binyıllar içinde gelişen, olgunlaşan ve hayatta kalmayı başardığı için bize kadar gelen kadim bilgiler, internette ve özelikle sosyal medyada saniyeler içinde, yapay zeka aracalığı ile yeniden derleniyor. İnternet üzerindeki iletişimde aslında büyük yaşam tecrübesine ve bilgi birikimine gerek yok, sadece interneti iyi kullanmayı bilmek yeterli.

***

Toplumsal hayatta binlerce yıldır var olan ağızdan ağıza bilgi aktarımı, fısıltı gazetesi vs gibi klasik iletişim yöntemleri artık anlamını yitirdi. Bu, etkilerini tam olarak belki onlarca yıl sonra anlayabileceğimiz önemli bir toplumsal paradigma değişimi aslında.

İnternet üzerinden yapılan iletişimin seyrini zaten yapay zeka belirliyor. Sosyal medya platformlarının algoritmaları, en ilgi çeken duyguları en çok harekete geçiren paylaşımları ön plana çıkarıyor. Aslında tepki verdiğimiz paylaşımlar yapay zekanın öncelik tercihleri, yani biz yapay zekaya kızıyor ya da tepki gösteriyoruz.

Kullanıcılar da bilinçli ya da bilinçsiz olarak algoritmaların önceliklerine göre hareket etmek zorunda kalıyor. Bir müddet sonra farkında olmadan üretken yapay zekanın tespit ve tercih ettiği duygusal yoğunluğu yüksek bir üslub, kullanıcıların genel üslubu haline geliyor.

***

Zihinlerde, gündemdeki konudan bağımsız olarak,olağanüstü hal oluşuyor. Bu sosyal medya algoritmalarının teşvik ettiği bir haleti ruhiyet. Sosyal medya agoritmaları da bizim paylaşımlarımızdan öğrenerek bu sonuca varıyor. Ne kadar gerilim varsa o kadar da ilgi var. Bu kısır döngüyü besleyen paylaşımlar kanaatlerimizi ve düşüncelerimizi hatta davranışlarımızı belirleyebiliyor.

İnternetteki paylaşımların doğru, makul, ahlaklı olması değil, öncelikli olarak algoritmaların beklentilerini karşılayabilmesi önemli olan. Milyonlarca hatta milyarlarca kullanıcı ve milyonlarca bot hesap, gerçekte nasıl karar verdiğini kimsenin bilmediği algoritmaların neleri konuşmamız gerektiği yönündeki kararını beslemek üzere paylaşım yapıyor ya da paylaşımlara tepki veriyor.

Bu mekanizma ciddi toplumsal sorunların sağduyulu bir şekilde konuşulmasını imkansız hale getiriyor. Türkiye'nin gündemi olan konular hakkında sosyal medyada neler konuşuluyor şeklinde basit bir araştırma yapan bir kişi, tarafların sağduyulu olarak tartışmasının ne denli imkansız hale geldiğini kolayca gözlemleyebilir. Sosyal medyada örneğin ''Kürt sorunu'' araması yapıp sonuçlarına bakmak yeterli olacaktır.

***

Sosyal medya ve internet üzerinde araştırmalar yapan, kitaplar yazan insanlar internetin demokrasi için ne denli tehlikeli bir şey olabileceği üzerini sayısız tezler ortaya attı. Kısa vadede algoritmaların fikirlerimizi ve davranışlarımızı dönüştürme etkisi artarak devam edecek. Ancak günün birinde en aptalların bile gündemi aslında algoritmların belirlediği gerçeğini anlaması çok yüksek bir ihtimal.

Bu gerçeği herkes kavrayınca, algoritmalar hangi ''cinliği'' keşfeder bilinmez. Ama insanlığın onbilerce yıl içinde oluşturduğu düşünce silsilesinin algoritma marifeti ile tarih çöplüğüne mahkum olması hehemen hemen imkansız. Bunu aksi kıyamet olur.

YORUMLAR (9)
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
9 Yorum
  • Cabbar / 03 Kasım 2024 23:40

    Tabiat, boşluk kabul etmez. Algoritma denen şey, taş devrinde, genetigimizde zaten vardı. Şimdi fazlasıyla açığa çıkıyor, taş devrine geri dönme hevesiyle dolup taşıyor, nükleer bir düğmeye dokunmaya doğru yaklaşıyor.

    Yanıtla (0) (0)
  • Güz sarısı / 03 Kasım 2024 15:29

    Bugün dijital tekniğin erişiminin çokça farkında olmayanlar (mesela 35 yaş üstü nüfus, iyimser bakışla baz 25 yaş olarak alınabilir) son mutlu insanlar olarak işaretlenmeli ve “Dünyanın Mutluluk Endeksi” bu nüfusun gelecek zamanlarda terki diyar etmelerine bağlı olarak eksilmelidir.

    Yanıtla (2) (0)
  • Dr / 03 Kasım 2024 10:30

    Gökten olanlar yerden olanlara bir ayar verse iyi olur. Yerden olanların şirazesi kaydı. Ayarları bozuldu. Yerden olanlar Armagedonu bekliyor. Reset ve Default değerlerin yeniden yüklenmesi için.

    Yanıtla (3) (0)
  • Ata Kavalcı / 03 Kasım 2024 13:43

    Bence de; İnsan "uzun hayat tecrübesine sahip 5 yaşında bir çocuk" gibi hareket etti, kötü gidişatın farkında ama engelleme gücü kalmadı. Bir kaç kişi bir kaç yıl daha yaşasın diye milyarlarca insanın RNA sıyla oynandı mesela. Çiğnenmedik tıp etiği kalmadı. Bu kuralsızlık her şeyi akışkanlaştırıyor ve tutunacak sütun kalmıyor.

    Yanıtla (1) (0)
  • R.A / 03 Kasım 2024 13:41

    Yapay zeka rakiplerine lakap takaniliyormu.Gelsinde ders alsın Ak müdürden.

    Yanıtla (1) (0)
  • Bilal / 03 Kasım 2024 12:42

    “Bu (internet)mekanizma ciddi toplumsal sorunların sağduyulu bir şekilde konuşulmasını imkansız hale getiriyor Kısa vadede algoritmaların fikirlerimizi ve davranışlarımızı dönüştürme etkisi artarak devam edecek. Ancak günün birinde en aptalların bile, gündemi aslında algoritmların belirlediği gerçeğini anlaması çok yüksek bir ihtimal.”
    Kürt sorunu yaz; ırkçılık bölücülük övgüsü ve yüceltmesini gör!

    Yanıtla (1) (0)
  • Hektor Us / 03 Kasım 2024 11:49

    Yapay zekanın; tasarımını, üretimini ve mülkiyetini elinde tutan egemen kastların iradelerinden bağımsız olarak, kendi cüzi iradesi olabilir mi? Silikon bazlı algoritma, hiçbir veri, program yüklenmeden; biyokimyasal transmitterleriyle duyguları deneyimleyerek içselleştiren, öz farkındalık sahibi olabilen karbon bazlı insanı aşarak, kendi başına ekonomik yapılar, organizasyonlar, sistemler kurabilir mi? Kendini tekrar üretebilir mi? Algoritma insanın niyetine, çıkarına ve iradesine göre işler.

    Yanıtla (1) (0)
  • okur / 03 Kasım 2024 11:42

    İlk insan ya da ilk insan toplulukları bu günkü tüm fikirlerden haberdar mıydı? Yani "yeni bir fikir yoktur" ifadesini hangi tarihten itibaren işleteceğiz?

    Yanıtla (0) (0)