Dışa bağımlılık azalırken…
Türkiye son bir kaç yüzyıldır askeri teknolojide rakipleriyle kıyaslandığında geride kaldı. Küçülmesinin, sürekli toprak kaybetmesinin tek nedeni değilse de önemli bir nedeni teknolojik gelişmeye ayak uydurmamasıydı. Cumhuriyetin ilk yıllarında da, hatta ondan öncesinde de dışarıdan gelen destekle kendini savunmaya, caydırıcılığını korumaya çalıştı. Önce Almanya’ya, sonra Sovyetler Birliğine, daha sonra İngiltere’ye, Soğuk Savaş’ta da Amerika’ya dayandı.
Ancak dayanması dayanışmaya değil bağımlılığa, tedarikçilerinin kendisinden beklentilerinin artmasına yol açtı. Ambargolardan ve adı konmuş ya da konmamış yaptırımlardan mustarip oldu. Yardım da çok aldı ama kıt kaynaklarının önemli bir kısmını silahlanmaya, savunmaya ayırdı. Zaman zaman da hava savunması, teröre karşı mücadelesi için gerekli olan sistemleri en yakın müttefiklerinden parasını verip satın almakta dahi zorlandı.
Derken 1985 yılında Savunma Sanayi Müsteşarlığı kuruldu. Bu arada Türkiye aşama aşama piyade tüfeğinden ateş destek vasıtalarına kadar silahını bazen teknolojik İşbirliği, bazen ortak yatırımla kendi yapmaya başladı. Yerlilik oranını sürekli arttırmaya, şirketleri arasındaki işbirliğini geliştirmeye önem verdi. Teknolojik atılımı destekledi. Ekonomiden insan haklarına, eğitimdeki kalite kaybından kayyum atamalarına içinde yaşadığı tüm sorunlara rağmen günümüz itibarıyla kritik eşiği aştı.
Artık Türkiye savaş gemisinin hemen her türlüsünü tersanelerinde yapabilen, insansız hava araçlarıyla savaşların seyri üstünde belirleyici rol oynayabilen, hava savunma sistemlerini ve onların entegrasyonunu gerçekleştirme aşamasına gelmiş, beşinci nesil savaş uçağının deneme uçuşlarını ve ana muharebe tankının ilk uygulamalarını gerçekleştirmiş, Dışişleri Bakanlığı’nın web sayfasında 197 sayfalık yerli savunma sanayi ürünü kataloğu olan bir ülkeye dönüştü.
Afrika’ya, Asya’ya, Avrupa’ya silah ve dolayısıyla teknoloji satıyoruz. Savunma sanayi ürünleri ihracat kalemleri arasında giderek daha önemli bir yer (2022 itibarıyla 4.4 milyar dolar) işgal ediyor. Fındık, incir, tütünden tekstile, oradan da otomotive ve beyaz eşyaya yaşanan değişim muhtelif marka insansız hava araçları, personel taşıyıcıları, zırhlı muharebe araçlarıyla sürüyor. Ve bundan sonra da sürmesi, Türkiye’nin uzayda da kendine yer bulması şart.
Bu ne yazık ki sonu gelmez bir yarış. Gerisinde kalmamanız, silahım var diye de kendinize çok güvenmemeniz, mümkün olduğunca öz imkanlarınıza dayanmanız gerekiyor. Caydırıcı olmanızın da, müttefiklerinizin şantajına maruz kalmamanızın da ön koşulu kendinizi savunma yeteneğine sahip bulunmanız. Bence Türkiye F-35 programına yeniden dahil olsa dahi milli muharip uçağını yapmaktan vazgeçmemeli.
Dünya siyasetinin bu kadar kaygan, savaşla barış arasındaki sınırın bu kadar belirsiz olduğu bir sistem içinde yakaladığı ivmeyi terk etmemeli. Tankını, topunu, dronunu, balistik füze sistemlerini geliştirmekten imtina etmemeli. İktidarında kimin, hangi partinin bulunduğundan bağımsız olarak nükleerleşme de dahil her türlü ihtimale hazırlıklı olmalı. Kendi tarihi kadar dünya tarihinden de dersler çıkartmalı.
Doğal olarak değişen koşullara, dünya dengelerindeki sarsıntılara göre de pozisyon almalı. Ama bana kalırsa başarılı olduğu belli olan stratejisini terk etmemeli. Hepsinin ötesinde gerek mühimmat, gerekse teçhizat açığı bulunan NATO pazarını göz ardı etmemeli. Üyesi olduğu ittifakın yeni Genel Sekreteri’nin geçtiğimiz günlerdeki ziyaretini iktisadi fırsata dönüştürmeli. Savunma sanayi ihracatı yaptığı Avrupa ülkelerinin sayısını arttırmalı…















İktidar değiştiğinde damadın şirketi Türkiye de kalırmı ?
Yanıtla (4) (1)Kalmazsa nereye gider?
Tusaş bilgilerine haizlermi?
Uzun zamandır cevabını aradığım sorular bunlar. Endişelendiren şey, bütün çabanın bir ailenin varlığına bağlı olması. Olup bitenden hesap sorulmaya kalkıldığın da tüm bilgi ve belgelerle kaçıp giderlerse aynı ekosistem devam edermi?
Eğer bu başarılı çalışma devam edecekse iktidara bağlı olmamalı.
iHA SiHA imal etmek bu cagda zor degil. bugun 63 ulke imal ediyor. Bunlarin govdesini imal etmek kolay. Yazilimlari da baska ulkelerden satin aliyorlar.
Yanıtla (2) (1)Sn Hocamiz sevinilecek seyler yazmis, sevinmeye sevinelim de nasil sevinelim? 72 duvelden BORC dilenen bir ulke haline geldik, oyle ki Suc Baronlarinin Kirli parasina muhtac olduk, iki defa GRI-LISTEye dustuk. Ustelik PİREyi deve yapan bir yonetimimiz var; Karadeniz Gazi dedi fos cikti, UCAK GEMISI yaptik diyor ama inanan yok, ALTAY tanki diyor ortada tank yok, vs,vs...
Yanıtla (3) (0)Ucak gemisi dedi ama inanmayin dogru degil. Tank imal ediyoruz ama tank motorunu Almanya'dan aliyoruz. Uzun menzilli fuze imal edecek teknoloji yok. Silah teknolojisinde Iran bize fark atmis. Mensur Bey gore Turkiye uctu ucuyor.
Yanıtla (2) (1)TSK'ya siyaset bulaşınca,sarıklı şarlatan komutanlar olunca, üstün zekalı genç teğmenler tartışma konusu olursa, istediğin kadar silah yap.TSK Fethullah''çı Tarikat'ın arka bahçesi olurken, Genel Kurmay Başkanı cezaevine atılırken,Atatürk'çü subaylar Ergenekon, Balyoz sahtekarlığıyla cezaevine gönderilirken kim iktidardı?
Yanıtla (3) (0)Savunma sanayi yalnizca füze ile olur. Hedef 1 milyar füze depolarda tutmak. Bak bakalim ondan sonra sana karisan varmi?
Yanıtla (0) (0)İktidarında kimin, hangi partinin bulunduğundan bağımsız olarak nükleerleşme de dahil her türlü ihtimale hazırlıklı olmalı.
Yanıtla (1) (1)Halk bu gerçek için her şeye katlanıyor ve başka partilere de güvenemediğinden iktidarı değiştirmiyor. Chp iç/ dış söylem ve eylem farkının farkında bile değil.
gerçekçi bakılır ise, türkiye'nin gelişmiş ve büyük tecrübe kazanmış, muazzam alt yapısı olan abd, ingiltere, fransa gibi ülkelerle silah sanayiinde yarışabilmesi mümkün değil. imkanlarını daha verimli alanlar varsa, buralara yatırmayı da değerlendirmesi gerekir. eğer türkiye kendine bir yer açıp, bu sanayii ile ihracatında anlamlı ve kalıcı bir artış yapıp, ekonomik durumuna katkı sağlayabilecekse bir mantığı var.
Yanıtla (0) (0)Önce teknoloji, onu sen üreteceksin. Biz teknoloji değil elin ürettiği teknolojiyi kullanarak üretim yapıyoruz. Savunma sanayinde üstünlük teknoloji ile olur. Bunun için savaş uçağı yapsak bile F 16 veya başka üstün teknolojili uçaklar almaya çalışıyoruz.
Yanıtla (1) (0)Dünya silahlanmaya harcadığı parayı tarıma ve barınmaya harcasa savaş da olmazdı, aç ve açıkta kalan insan da olmazdı. Dünyayı şeytan yönetiyor.
Yanıtla (0) (0)Kıbrıs Barış Harekatı dönüm noktası oldu..Ambargolar milletimizin birlik olması ile aşıldı. Elindeki avucundakini askere bağışlaması savunma sanayimizin öncüsü oldu. 70'li yıllarda Döktaş döküm fabrikasını ardı sıra Asil çeliği 90'lı yıllarda da TAÎ,kuruldu... AKP iktidarı 15 Temmuz darbesine kadar savunma sanayine boş verdi.. Darbe sonrası aklını biraz olsun başına getirdi...
Yanıtla (6) (2)Muazzaf subaylar iyi bilirler, çünkü savunma ve taarruz dersleri vardır.Yedek subaylar da bilir, en iyi savunmanın taarruz olduğunu. Savunma sanayi elbette en üst düzeyde geliştirilirken vurucu taarruz gücünü es geçemezsiniz.Adam sana vuracak sen gardını alıp savunacaksın yenilmesi kesin boksör gibi, öylemi? Evet beka sorunumuz var.Başta ekonomiyi düzelterek acilen yeni müttefikle güçlü vurucu güce kavuşmalıyız.
Yanıtla (2) (0)Sn.Akgün ne kadar alkış ve teşekkürü kestiremediğim,son zamanların en çok heyecanlandıran yazısı oldu,benim için.Sizde bahsetmişsiniz,rlbette abartılmamalı,gaza gelinmemeli.Sovyetleri batıran sebeplerden birisi de dir silahlanma yarışı,abartmadan yapmalıyız,satmalıyız,daha çok satmalıyız vede kendimizdede olmalı.Çünkü Türkiye herhangi bir ülke degildir.Dost diye birşeyin insanlar arasında bile gittikçe daha bir azaldığı,çağımızda.Hele muharip uçagı,asla vazgeçilmemeli,aldıklarım olmalı çok yönlü
Yanıtla (1) (0)