Amerika Paris veya Londra için New York ya da Washington‘u feda eder mi?

Yukarıdaki soru yeni değil. Uzun yıllardır tartışılıyor ama kimse cevabını tam bilmiyor. Genel kabul gören varsayım feda edeceği yönünde. Yine de her ihtimale karşı Fransa ve İngiltere kendi nükleer silahlarına, Avrupa’nın diğer ülkeleri ve Türkiye de topraklarına konuşlu orta menzilli füze ya da uçaklardan atılabilecek bombalara güveniyor. Ancak bu güven bazen dengelerdeki değişmeler, bazen de geçtiğimiz hafta olduğu gibi yapılan açıklamalar nedeniyle sarsılabiliyor.

Müstakbel başkan Trump savunma için yeterli katkıda bulunmayanları Rusların insafına bırakacağım mealinde konuşunca başımızın çaresine nasıl bakarız tartışması tetikleniyor. Amerika bizi savunmayacak, savunmaya niyeti olsa bile yapılan açıklamalar caydırıcılığın çökmesine yol açıp bizi gereksiz bir savaşın içine sürükleyecek diye düşünenlerin sayısı ve ağırlığı hemen artıyor. Guardian’ın yazdığı gibi Avrupalı liderler birbiriyle kenetleniyor.

Fransa’yı ziyaret eden Polonya Başbakanı Tusk Üç Silahşörlere atıfta “hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için” diyor ve AB’nin güçlenip kendi sınırlarını koruma imkanına kavuşmasını istiyor. Kıbrıs’ı ziyaret eden Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier Trump’ın açıklamasını sorumsuzca bulduğunu söylüyor. İngiltere Dışişleri Bakanı Cameron bile bu doğru bir yaklaşım tarzı değil diye serzenişte bulunuyor.

Kimse NATO’dan kopalım demese de, Amerika’nın nükleer bir çatışma ihtimali söz konusu olduğunda kendilerini savunmaya gelmeyeceğinden duydukları endişenin Trump’ın konuşmasıyla arttığına şüphe yok. AB liderleri herhalde sadece top mermisi açığını kapatmak için Almanya’nın fabrika kurması ve diğerlerinin de silahlanma bütçelerini arttırmasıyla yetinmeyecek. Olasıdır ki yakında AB’nin Ortak Dış ve Güvenlik Politikası ayağını güçlendirmeye de çalışacaklar.

2009’da yürürlüğe giren Avrupa Birliği Antlaşması’nın 42’inci maddesinin ikinci paragrafında verdikleri sözü bundan sonra daha çok hatırlayacaklar. AB’nin kendini savunacak ortak ve güvenilir bir mekanizmasının olması gerektiğini düşünecekler. Kongo ya da Balkanlar’daki sorunlara, Somali açıklarında korsanlara, Akdeniz’de mültecilere müdahalede bulunmanın ötesine geçmek isteyecekler.

Eğer içinde yaşadığı sorunları aşabilir, merkez kaç güçlerin baskısını dizginleyip şu anki yapısını koruyabilirse ve yeni Brexit’ler de yaşamazsa, AB kendi savunmasını kendi yapacağı bir yapı kurma çabasını hızlandıracak. Bu çabanın bir kısmı NATO bünyesinde gerçekleşirken, ana aksı dışına kayacak, NATO üyeliği ile AB üyeliği her zaman ve her şart altında tamamlayıcı, güvenlik açığını kapatıcı olmayacak.

Bunun bizi ilgilendiren tarafı ise güvenlik boyutunun gelişip ortak savunmayı içermesiyle AB üyesi ülkelerle yaşayacağımız sorunlarda karşımızda eskisinden farklı olarak siyasi açıdan bütünleşik ve üyelerini askeri imkanlarıyla savunmak durumunda olan bir blok bulmamız olacak. Bu da caydırıcılığımızı ve yaptırım gücümüzü eskisinde çok daha fazla önemsememiz gereğini ortaya çıkartacak.

Türkiye bir yandan NATO’nun azalan ağırlığının çıkartacağı sorunlarla, Rusya ya da İran’dan gelebilecek tehditle baş etmeye çalışırken, diğer yandan da gücü geometrik olarak artacak AB üyesi komşularıyla ilişkilerini dengelemekte zorlanacak. Yeni statüko korkarım Yunanistan’ın F-35, bizim F-16 almamızın çok ötesinde komplikasyonlar yaratacak. Böylesi bir güce ulaşan komşumuz olasıdır ki gücünü günün birinde etkiye tahvil etmeye çalışacak.

Bizim açımızdan bakıldığında en iyi çözüm doğal olarak AB üyesi olmak, Birliğin hem pazarından, hem hukukundan, hem de askeri gücünden yararlanmak. Onun karşısında değil içinde yer almak, yönetimine katkıda bulunmak. Fakat ne yazık ki, Avrupa’nın Sarkozy ve Merkel dönemini mumla aratacak sağa kayışı, Türkiye’nin içinde bulunduğu durum, daha doğrusu insan hakları ve hukukun üstünlüğüne ilişkin sorunları, onların yanı sıra Kıbrıs ve hatta Yunanistan buna engel.

Diğer yandan Türkiye’nin askeri gücü, coğrafi konumu, ekonomik ve siyasi potansiyeli AB’nin geliştireceği savunma stratejisi için önemli. Birlik gerçekçi bir savunma politikası geliştirecekse, bu politika Amerika’dan otonomiyi, Rusya’dan gelebilecek tehdidi içerecekse Türkiye’yi de kapsamak, karşısı yerine yanında konumlandırmak zorunda. Ve bence Türkiye de kendini bu yapının neresine konumlandıracağını, muhataplarına önemini nasıl anlatacağını çok geç olmadan düşünmek durumunda…

YORUMLAR (10)
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
10 Yorum
  • ÖMER KUTALMIŞ / 14 Şubat 2024 22:59

    Türkiye'nin mevcut siyasi anlayışı ile NATO' da kalması ve ABD ye girmesi veya bu yapı ile ayrıcalıklı ilişki kurması ve sürdürmesi mümkün değil. Avrupalılar Türkiye Rusya'ya yaklaştıkça, Türkiye'ye karşıda güvenlik önlemleri alma ihtiyacı hissediyorlar. Türkiye rakiplerin her ikisinde de aynı anda bulunamayacağını anlamalı...

    Yanıtla (0) (0)
  • Bilal / 14 Şubat 2024 17:52

    İlişkiler geriliyor kasılıyor, sonuçta daha katı daha sert ilişkiler hakim oluyor.
    Düşük seviyeli vekalet savaşları bir gün hırs ve düşmanlıkları kesmeyince iş başa düşecek.Hem de Allah zalimlerin biriken faturasını toptan kesecek: 1- 2.Dünya savaşı gibi.
    Temel elini arkadan kıvırıp duran arkadaşına " uşağum kıracaksın uşağım kıracaksın, bileği çat edince" uşağım pak demiştim" dediği gibi.

    Yanıtla (0) (0)
  • Eşref... / 14 Şubat 2024 14:26

    Tırnağın varsa başını kaşırsin. Gerisi YALAN...

    Yanıtla (0) (0)
  • Okumaz / 14 Şubat 2024 12:56

    Avrupa'nın birleşmesi, bütünleşmesi çok zor. Ortak bir düşmanları olduğunda dayanışma ve uyum artıyor. Sanırım AB için Rusya da bu açıdan faydalı bir hızlandırıcı/katalizör görevi yapıyor. Ben yine de Avrupa'nın kolay kolay işlevsel bir ordu kuracağına inanmıyorum. Kursa da ortak karar alma zorluğundan ancak çok kısıtlı bir alanda kullanabilecek bir ordu olacak. Bence Türkiye eğer doğru siyaset uygularsa, bu durumu lehine çevirebilir.Savaş durumunda AB'den bağımsız olmak bizim faydamıza bu arada

    Yanıtla (1) (0)
  • insan haklari savunucusu / 14 Şubat 2024 05:23

    Nato Turkiye'yi muttefik olarak gormuyor. Rusya ile olasi bir savasta Turkiye'nin tarafsiz kalacagini biliyorlar. AB'ye girmemiz zaten mumkun degildi. AiHM kararlarina uymamaya basladiktan sonra AB'ye tumuyle elveda dedik. .Dis poltikadaki savrulmalarin uzun donemde Turkiye'nin zararina olacagi acik secik belli ama bizim en onemli sorunlarimiz dis politikayla ilgili degil.

    Yanıtla (1) (0)
  • efedamat / 14 Şubat 2024 11:40

    rusya ile yapılacak bir savaşta türkiyenin tarafsız kalması mümkün değil.
    boğazlar yüzünden rusyanın hedefi oluruz.
    o günler gelmesin inşallah.putin gibi bir adamla dost olunmaz.
    ayıyla dansa kalkarsan dansın bitmesine sen değil ayı karar verir.

    Yanıtla (4) (0)
  • Adnan Topuz / 14 Şubat 2024 11:19

    Bence ülkelerin derin devleti uzun yıllardır devam eden politikalardan sapma yapmayacaktır. Çıkarlara uygun yeni düzenlemelere gidilecektir. Otoriterlik ve sertlik politikaları aşılsa bile geleceğe yönelik enerji biriktirmeye devam edecektir. Kapitalizmin tükettirme isteği, ülkelerin büyüme ve refah arzusu çıkar çatışmalarını körüklüyor. Ana problem burası. Nüfus artış hızı, tüketimin frenlenmesi, kalkınmanın fakir ülkelere kaydırılması vb. konuların çözümü üzerine odaklanılmalıdır.

    Yanıtla (0) (0)
  • Ayak Takımı / 14 Şubat 2024 08:21

    Paris ve Londra için feda etmeyen, İstanbul ve Ankara için feda eder mi?

    Yanıtla (0) (0)
  • Colak / 14 Şubat 2024 00:42

    Cok güzel yazmissiniz fakat bizimkiler secimle meskuller rant la meskuller ulke ayagimiz in altindan kayitor ama bizimkiler milleti ayristirip birbirine dusman ettiler. Bunlarin millet devlet umurlarinda degil

    Yanıtla (1) (0)