Rüya gibi geçen Pink Floyd’un elveda albümü
Çoğu zaman efsanelerin müziklerini dinlerken hiç bitmemesini, sonsuza dek sürmesini isteriz. Ama biliriz ki hayat kısa ve her şeyin bir sonu var, dolayısıyla efsaneler de günü geldiğinde arkalarında eserleri hep var olsa da bu dünyadan göçüp gidiyorlar.
Ne zaman Pink Floyd dinlesem, müziğin bu rüya takımı sanki sonsuza dek sahnelerde yaşayacakmış gibi bir hisse kapılırım. Ama öyle olmuyor, nitekim 1994’te yayınladıkları son albümleri “Division Bell” albümün üzerinden tam 20 yıl geçmiş.
‘Acaba yeni bir albüm çıkarırlar mı’ diye kendi kendimize mırıldanırken bir anda Pink Floyd, geçtiğimiz günlerde daha önce hiçbir yerde duymadığımız, dinlemediğimiz kayıtlardan oluşan “Endless River” ile çıkageldi.
Açık söylemek gerekirse, Richard Wright’ın 2008’de hayatını kaybetmesinden sonra kimse yeni bir albüm beklentisi içinde değildi. Ama şimdi yepyeni bir albümle karşımızdalar ve içinde Türkçe isimli bir şarkı da barındıran “Andless River” yine eski günlerde olduğu gibi gönül telimizi titretmeye devam edecek… Ancak hüzünlü olan, efsanelerin bu yeni hikayesinde Roger Waters’ın olmaması…
Albümün adının neden “Endless River” olduğunu merak eden Pink Floyd hayranları için hikayeyi Duygu Arslan’ın ListeList’teki yazısından kısaca özetleyelim: “Division Bell’in kapanış parçası olan ‘High Hopes’ parçasını bilirsiniz. İşte “endless river’ o şarkının en can alıcı sözlerinden biri. ‘The water flowing / The endless river / Forever and ever’ (Sonsuz nehir, sonsuz ve daima) sözlerinin seçilmesinin sebebi ise iki albümün birbiriyle bağlantılı olduğunu göstermek. Albüm bir şarkı dışında tamamen enstrümental
Eğer henüz albümü edinmediyseniz ve Pink Floyd’un yüreklere işleyen şarkı sözlerini duymayı bekliyorsanız haber verelim albüm neredeyse tamamı enstrümental. Sadece bir şarkı, yani Louder Than Words’de Gilmour’un etkileyici sesini duyabiliyoruz. Şarkının insanın içine işleyen sözleri ise şöyle: “We bitch and we fight/ But this thing that we do/ It’s louder than words/ The sum of our parts/ The beat of our hearts/ It’s louder than words.” (1)
Kuşkusuz bu albümde en dikkat çeken parça Türkçe “Anısına” isimli parça. Adından da anlaşılacağı gibi bu parça 2008’de hayatını kaybeden Richard Wright’a ithaf için hazırlanmış. Bu yüzden de “Endless River”ın Türk Pink Floyd hayranları için çok özel bir anlamı var.
Kişisel olarak belirtmem gerekirse, “Anısına” şarkısı albümün mükemmele en yakın güzellikteki parçası olduğunu söylemem gerekiyor.
Eminim şarkıyı dinleyen herkes, parçanın havasındaki mistik ve oryantal havayı hissedecektir. Türkçe ağıtlardan esinlenen Gilmour, şarkıya Türkçe olarak “Anısına” ismini veriyor.
Pink Floyd’un geçmiş şarkılarından hatıralar taşıyan “Endless River”, bu bakımdan anlamlı bir elveda albümü niteliği taşıyor. Bu yüzden de “Endless River”ı müziğin rüya takımı için bir kapanış olarak değerlendirmekte yarar var. Hemen belirtelim bu albüm, Pink Floyd’un “karşı duruşu”nun yankılandığı çığlık çığlığa bir albüm değil, doğal olarak sesi biraz kısık bu albümdeki Pink Floyd’un…
Biliyoruz ki Pink Floyd albümlerinin en bariz özelliği enstrümantal olmasıdır. “Endless River” da neredeyse baştan sona enstrümantal bir albüm… Albümün sözlü-vokalli tek şarkısı olan kapanıştaki “Louder Than Words…”
Pink Floyd’un bu albümündeki şarkıları dinlerken, muhtemelen bu parçalarda bir şeylerin eksik olduğu gibi bir duyguya kapılacaksınız. Mesela eski parçalarda kalbinize adeta gümbür gümbür akan ve de kelimelerden daha yüksek sesli kalp atışlarını bu albümde tam anlamıyla duyamayabilirsiniz.
Kuşkusuz Pink Floyd müziği her zaman enstrümantaldi ama sözler de çok önemli ve anlamlıydı. Ne yazık ki Roger Waters’tan sonra grubun bu yönü hep biraz yarım kaldı. Waters olmadan sanki bir şeyler hep eksik gibi…
Kısacası “Endless River”, artık dünyayı şekillendirmeye çalışmaktan çok, bir kayık üzerinde kendini akışa bırakıp başka nehirlere akıyor…
1-Şikayet ederiz ve kavga ederiz/ Ama yaptığımız bu şey/ Sözlerden daha gürültülü/ Parçalarımızın toplamı/ Kalplerimizin atışı/ Sözlerden daha gürültülü.”